Image Map

Türkiye'de Sendikal Hak İhlalleri Raporu 2010 – ITUC

Sendikalara karşı endişe verici derecede yasal bir baskı vardır. Kimi zamanlar sayıları onlara varan miktarda sendika liderleri ve üyeleri tutuklanmakta, terör suçuyla yargılanmakta ve zamanı geldiği halde duruşmaları yapılmaksızın aylarca cezaevinde tutulmaktadır. Diğer yasal alanlarda birçok gelişme kaydedilirken sendikalar ile ilgili yasaların Avrupa Birliği ve ILO Sözleşmesi standartlarına getirilmesi yönündeki talepler ciddi miktarda birikmiştir. Grev ve toplu sözleşme hakkı hala problemlidir ve sendikaların iç işlerine çeşitli şekillerde ve yaygın bir biçimde müdahale edilmektedir.

 

Yasalarda sendikal haklar

 

Sendikalar hakkındaki kanunlar henüz uluslararası standartlar ile uygun halde değildir. Kamu sektöründeki birkaç kategorideki işçilerin dışarıda bırakılmasına rağmen örgütlenme özgürlüğü ulusal ve yabancı işçilere tanınmıştır. Sendikalar miting ya da toplantı düzenlemek için yetkililerden izin almak zorundadır ve polisin etkinliklerine katılıp gelişmeleri kayıt altına almasına izin vermek zorundadır. Eğer bir sendika onun faaliyetlerini yöneten yasalarla ciddi bir şekilde ters düşerse bir ücret anlaşmazlıklarını uzlaştırma mahkemesi kararı ile faaliyetlerini ertelemeye ya da kendisini feshetmeye zorlanabilir.

 

Dahası, özel sektörde toplu pazarlık hakkı tanınırken her iş yerinde sadece bir sendika pazarlığı sürdürebilir ve yetki barajı oldukça yüksektir. Kamu sektöründe sadece finansal konularda “toplu danışma görüşmeleri”ne izin verilmektedir.

 

Grev yapma hakkı da çok sınırlıdır ve bir grev çağrısı yapmak için gereken prosedürler bazen üçe aya kadar uzayabilmektedir. Yasal grevin tanımı çok dar bir şekilde yapılmıştır ve grev gözcülüğü de çok kısıtlanmıştır. İzinsiz yapılan grevlere katılma tutuklanma da dahil çok sert bir şekilde cezalandırılabilmektedir. Son olarak, grev yapma hakkı da kamu sektörü için tanınmamıştır.

 

    

                                                Yasalara Dair Ek Bilgi

 

 

2009 yılında Sendikal Hakların Uygulanması ve Bu Hakların İhlal Durumları

 

Sendikal Hakların AB Standartlarına ve ILO Sözleşmelerine Uygun Biçimde Bütünüyle Gerçekleşmesi Yolunda Hiçbir Gelişme Yok: Avrupa Komisyonu Ekim Ayı Gelişme Raporu’nda 28 yıl sonra 1 Mayıs’ın İşçi ve Dayanışma Günü Olarak ilan edilmesinin cesaretlendirici bir adım olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte, raporda, hem kamu hem de özel sektörde özellikle de örgütlenme, grev ve toplu pazarlık konusunda mevcut yasal çerçevenin AB standartlarına ve ILO Sözleşmeleri’ne uygun olmadığı da belirtilmiştir. ILO, Türkiye’den bu reformların yapılmasını talep etmiş ve hükümete yardımcı olması amacıyla iki tarafça da kabul edilen bir örgütün kurulmasını önermiştir. Sektörler arası, sektörel ve müşterek düzeylerde sosyal diyalog genel olarak zayıf kalmaktadır. Toplu sözleşmeden faydalanan işçi yüzdesi oldukça azdır. Özellikle de Ekonomik ve Sosyal Konsey içerisinde yer alacak olan üç taraflı sosyal diyalog kanalları güçlendirilmelidir.

 

Sendikalara Karşı Yasal Baskı:  Sendikaların haklarını kısıtlamak için açılan davalar 2009 yılında artış göstermiştir. Aslında bu daha erken bir zamanda başlamıştır ama sürekli bir yükseliştedir. Genellikle sendikacılara sert bir şekilde davranılmakta, kötü muamelede bulunulmakta ve davaların gizli tutulması gerekçesi ile savunma avukatlarının, müvekkillerinin dosyalarına ulaşması engellenmektedir. Suçlamalar genellikle terörist faaliyetler ile ilişkilendirilmekte ve duruşmalar genellikle ulusal yasaların ve Avrupa yasalarının gereklilikleri ile uyum sağlamamaktadır.

 

Grev Hakkına Karşı Sert Kısıtlamalar: 21 Nisan’da görülen Yapı-Yol Sen (kamu sektöründeki ulusal sendika KESK’in üyesi) davasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türk hükümetinin, kamu işçilerinin toplu sözleşme hakkı için bir günlük ulusal greve katılmasını engelleyen bir genel yasak kararı almasını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin toplanma özgürlüğü hakkındaki 11. maddesine aykırı olduğuna oybirliği ile karar vermiştir.  

 

Pazarlık Engelleniyor: Sendikalar, hükümetin toplu pazarlık hakkından yararlanamamaları için üyelik sayılarını manipüle ettiğini veya sayılarda usulsüzlük olduğunu iddia ettiklerini söylemektedir. İş mahkemesi sendikanın haklılığına dair bir karar verse bile işverenler tarafından yapılan engellemeler yeterince cezalandırılmamaktadır.       

                                                                                                            

Sendikadan Ayrılma için Yapılan Baskılar: Birçok işçi, sendika üyesi olduğu için ayrımcılığa maruz kalmaktadır. İşçilerin sendikadan ayrılması için, işçinin çalıştığı yerin değiştirilmesi ve genellikle de başka bir şehre nakledilmesi gibi ayrımcı politikalar ve baskılar hala büyük bir problem olarak var olmaya devam etmektedir.

 

Barışçıl Göstericilere Karşı Şiddet:

 

5 Haziran’da, ülke genelindeki Öğretmen Yürüyüşü polis tarafından aşırı şiddet kullanılarak engellendi.

5 Ekim’de, kamu sektörü sendikası (KESK) başkanı Sami Evren, İstanbul’da gerçekleşecek olan Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası toplantılarını protesto etmek için yapılan mitingde Taksim Meydanı’nda toplanan kalabalığa seslendi. Onun konuşmasından hemen sonra polis göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanarak kalabalığı dağıttı.

25 Kasım’da, on yıl aradan sonra ilk defa yüz binlerce devlet memuru grev haklarını savunmak için greve gitti. Polis, Ankara sokaklarında grev hakkını desteklemek için gösteri yapan genç NGO üyelerine karşı göz yaşartıcı gaz kullandı. Başbakan Erdoğan göstericileri yaptıkları illegal hareketin sonuçlarına katlanmak zorunda olduklarına dair uyardı.    

15 Aralık’ta, önceden devletin tütün ve alkol monopolisi durumunda olan TEKEL’in10.000 işçisi iktidar partisi AKP’nin Ankara’daki ofisi önünde bir eylem başlattı. Polis tarafından zor kullanılarak buradan püskürtülen işçiler eylemlerine Türk-İş önünde devam ettiler ve özlük haklarına saygı duyulması talebiyle oturma eylemi başlattılar. Çünkü TEKEL’in özelleştirilmesi 12.000 işçinin işsiz kalmasına neden olacak ve bu işçiler özelleştirme kanununa ters bir şekilde en azından aynı şartlar altında başka pozisyonlarda iş bulma imkanına sahip olamayac
aktı. TEKEL işçileri eylemlerine yıl sonuna kadar devam ettiler. Başbakan Erdoğan işçilere karşı özel bir ihtilafta inat sergiledi ve onlara medya yolu ile saldırdı.

 

Türk Sivil Havacılığında Toplu Pazarlığı Zayıflatma: 13 Ocak’ta Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF) Türkiye’de 1962’den beri, pilotları, kabin memurlarını, bakım işçilerini ve yer personelini temsil eden tek havacılık sendikası olan Türk Sivil Havacılık Sendikası Hava-İş’in toplu pazarlık statüsünün hükümet tarafından zayıflatılmasını protesto etmiştir. Sendikanın toplu pazarlık statüsü, metal işçileri sendikası Çelik-İş ile Türk Havayolları Bakım Merkezi THY Teknik (%49’u hükümete ait) arasında yapılan yeni bir anlaşma ile birden bire tehlike altına girmiştir. Bu işçilere zarar verecektir çünkü Çelik-İş bakım işçilerini temsil etmemektedir.

 

BTS ve Eğitim-Sen Sivas Şubesi Başkanları “İllegal Örgütlere Yardım Etme” Gerekçesi ile Tutuklandı: 25 Şubat’ta KESK üyesi Birleşik Taşımacılık İşçileri Sendikası (BTS) Sivas şubesi başkanı Nejat Sezginer ile öğretmen sendikası Eğitim-Sen Sivas şubesi başkanı Önder Doğan “illegal örgütlere yardım” sağladıkları gerekçesi ile tutuklanmıştır. 17 Eylül’de duyurulan dava cumhuriyet savcısının isteği ve hakimin kararı ile “gizlilik altına” alındı ve dolayısıyla savunma avukatı dosyalara erişememiştir. 17 Eylül’de Nejat Sezginer kefaletle serbest bırakılırken Önder Doğan’ın hapiste kalmaya devam etmesine karar verilmiştir. Önder Doğan sonunda Kasım ayında Erzurum’da yapılan duruşmada serbest bırakılmıştır. Yıl sonunda her ikisinin davası da hala beklemededir. Dahası 14 sendikacı daha suçlulara yardım etmekle itham edilmiştir.

 

Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası’nın (SES) İcra Kurulu Üyeleri Tutuklandı: 17 Nisan’da SES İcra Kurulu üyesi Seher Tümer çalıştığı yer olan Ankara’daki Zekai Tahir Burak Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gözaltına alınmış ve illegal silahlı bir örgüte üye olmakla suçlanmıştır. İlk defa olarak 28 Temmuz’da, ikinci kez 27 Ağustos’ta, üçüncü kez 23 Ekim’de ve dördüncü olarak da 18 Aralık’ta duruşmaya çıkarılmıştır. Bu soruşturma devam ederken o hapiste kalmış ve duruşmalara çıkmaya devam etmiştir. Duruşmalar boyunca Tümer’in sendikacı olduğu sık sık dile getirilmiştir.

 

Sendikal İşten Çıkarmalar: Mayıs ayında, Uluslararası Kamu Hizmetleri (PSI) üyesi belediye işçileri sendikası Genel-İş, İzmir Karşıyaka Belediyesi’nin belediye hizmetlerinden çekilmesi üzerine işsiz kalan 276 üyesi adına bir mücadele başlatmıştır. Hizmetler bundan sonra KENT A.Ş. tarafından sağlanacaktır. İşçiler kaynak yetersizliği ve işgücü fazlalığı gerekçesi ile işten çıkarılmıştır fakat PSI’ya göre işten çıkarmaların asıl nedeni onların sağladığı hizmetlerin taşerona verilecek olmasıdır. Genel-İş üyeleri çıkarıldıktan sonra olan da buydu. Belediye Yönetimi ile beş ay boyunca yapılan görüşmeler sonucunda Genel-İş hala bir cevap alamamıştır. Bu nedenle İzmir’den Ankara’ya yürüme kararı alınmış fakat yürüyüş polis müdahalesi ile dağıtılmıştır.

 

Tüm Bel-Sen Temsilcilerinin Tutuklanması ve Hapsedilmesi: 17 Haziran’da, PSI üyesi belediye hizmetleri sendikası Tüm Bel-Sen’in Cizre-Şırnak temsilcisi Sayın Metin Fındık evi polis tarafından arandıktan sonra tutuklanmıştır. Daha sonra Mardin’e götürülmüş ve E tipi cezaevine konmuştur. Yıl sonuna kadar, kendisi hakkındaki iddialar hakkında hiçbir bilgi verilmeksizin altı boyunca cezaevinde kalmıştır. Dahası, Diyarbakır cumhuriyet savcısının kararı ile avukatlarının soruşturma dosyalarına ulaşmasına izin verilmemiştir.

 

Sendikaların İç İşlerine Müdahale: 28 Temmuz’da, PSI, devlet girişimi olan ÇAYKUR işçilerinin Türk-İş’ten ve IUF üyesi Tekgıda-İş’ten ayrılmaya zorlanması ve iktidar partisi ile yakın ilişki içerisinde olan Özgıda-İş üyesi olmaları yönünde zorlanmasını protesto etmiştir. Buna karşı çıkan işçiler işten çıkarılma, işyeri değişikliği ve zor çalışma şartları gibi korkularla tehdit edilmiştir.

 

IKEA ve Carrefour Üreticisinde Sendika Karşıtı Kampanya: Türkiye’nin güney batısında bulunan ve IKEA ile Carrefour’ın üreticisi olan Menderes Tekstil hem iç pazar hem de ithal etmek üzere yatak nevresimleri üretimi yapmaktadır. Geçen yıllarda, dört Menderes işçisi iş ile ilgili kazalarda yaşamını yitirmiştir. Mart 2008’de ulusal tekstil işçileri sendikası TEKSIF (ITGLWF üyesi) fabrikadaki işçileri örgütlemeye başlamıştır. Bundan sonra, Menderes yönetimi sendika liderlerini tek tek görüşmeye çağırmış ve sendikadan ayrılma ya da kovulma yönünde bir seçim yapmalarını söylemiştir. Yönetim işçileri, sendika üyesi olma suçuyla defalarca korkutmuş, onları sendikadan ayrılmaya zorlamış veya gönüllü olarak işten ayrıldıklarına dair belge imzalamaya zorlamıştır. Bazı durumlarda, işçiler eğitimini almadıkları ya da kalifiye olmadıkları başka işlere verilmişlerdir. İşçiler sendika üyeliğinden ayrılmayı ya da başka bir işe geçmeyi reddettikleri zaman yönetim işçinin aynı işyerinde çalışan akrabaları varsa onları bile işten çıkaracağını söyleyerek tehditlerde bulunmuştur.

Sendika merkezleri ve Temiz Giysiler Kampanyası ile TEKSIF, işçilerin yasal temsilcileri olarak kabul edilmelerini ve toplu pazarlık statülerinin tanınmasını; fabrikanın yeniden yapılandırılmasında TEKSİF’in yer almasını; sendika üyeliği nedeniyle işten çıkartılan ve mahkemeye başvuran işçilerin tazminatlarının ve ödenmemiş maaşlarının ödenmesi ile birlikte işe iade edilmelerini talep etmiştir.

               

 

DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’ye Suikast Girişimi: 5 Ekim’de DİSK Başkanı Süleyman Çelebi dört kurşunla bacağından vurulmuş ve hastaneye kaldırılmıştır. Saldırgan yakalanmış ve polise teslim edilmiştir. Basın toplantısı ile açıklama yapan Çelebi, saldırgana borçlu olduğu için saldırıya uğradığı şeklindeki iddiaları reddetmiş ve bunun ulusal bir sendika başkanına karşı yapılmış olan bir suikast girişimi olduğunu düşündüğünü belirtmiştir.

 

UNIA (İsveç mesleklerarası sendikası) Çalışanı Tutuklandı ve Gereken Tıbbi Bakım Sağlanmadı: 30 Eylül’de İsviçre’de bir ulusal sendika merkezi olan UNIA için çalışan Türk sendikacı Murad Akıncılar sivil polisler tarafından tutuklanmış ve terör suçuyla hapsedilmiştir. Akıncılar, Türkiye’de Sosyal Forum organizasyonu ile ilgili çalışırken diğer 16 kişi ile birlikte bu suçtan tutuklanmıştır. 10 kişi ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken Murad Akıncılar’ın da dahil olduğu diğer kişilerin tutukluluğu devam etmiştir. Akıncılar 2000 yılında Türkiye’den kaçtığından beri İsviçre’de yaşamaktadır. Akıncılar, Türkiye’deyken tutuklanmış ve çok sert tutukluluk şartları ile karşılaşmıştır. Kend
isine gerekli tıbbi bakım sağlanmadığı için bir gözünde kısmi görme kaybı oluşmuştur.

 

Kamu Sektörü Sendikası KESK Yargılanıyor: 19–20 Kasım’da kamu sektörü çalışanları sendikası KESK’in 31 lider ve üyesinin yargılandığı davaya uluslararası ve Avrupa sendikaları ve Küresel Sendikalar Federasyonu temsilcileri de katılmıştır. 31 kişinin 22’si altı ay hapis cezasına çarptırılmıştır. 31 Temmuz’da suçlamanın mahkemeye sunulmasından önce savunma avukatlarının, müvekkillerinin dosyasına ulaşmasına izin verilmemiştir. KESK üyeleri tutuklanmalarının nedeninin sendikal faaliyetleri olduğunun çok açık olmasına rağmen terörist örgüt kurmakla suçlanmışlardır. Suçlamalar polisin 28 Mayıs’ta tutuklanan 36 KESK üyesi ve yöneticisinin telefonları dinlendikten sonra yazılmıştır. KESK üyelerine karşı sunulan tek kanıt onların kaydedilmiş telefon görüşmeleri ve e-mail yazışmalarıdır. Duruşmalar boyunca savunma hakkı da ihlal edilmiş; mahkeme başkanı sorguyu kendisi yapmış, savunma avukatının müvekkilleri ile konuşması engellenmiş ve tutuklular arasında 10 tane kadın olmasına rağmen duruşmada sadece bir kadın nöbetçi bulunmuştur. Mahkeme tutukluların hepsinin salıverilmesine fakat 2010 Mart’ındaki duruşmada hazır bulunmalarına karar vermiştir.      

 

Hükümet Sendikaları Desteklemediği İçin Tersane İşçilerinin Sağlık, Güvenlik ve Sosyal Güvenlikleri Yok: 2009 yılı, Türkiye’deki tersane işçileri için de bir felaketler yılı olmuştur. DİSK üyesi Liman, Tersane, Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası Limter-İş, birçoğu İstanbul’a 50 kmuzaklıktaki, adı kazalarla anılan, Tuzla tersanesinde olmak üzere 15 işçinin tersanede çalışırken öldüğünü rapor etmiştir. Limter-İş başkanı Cem Dinç bu durum hakkında hükümetin umursamazlığı karşısında sendikaların güçsüzlüğünü de suçlamaktadır.  

 

13 Sendika Yöneticisi Tutuklandı: 7Aralık’ta, taşıma işçilerini örgütleyen ve DİSK üyesi olan Nakliyat-İş sendikasının neredeyse bütün yönetim komitesi ve bazı şube başkanları tutuklanmış ve cezaevine konmuştur. Nakliyat-İş DİSK’in en büyük ve en göz önündeki üyelerinden biridir. Ayrıca sendika merkezleri de basılmıştır. Tutuklamalardan sonra sendikanın İstanbul, Konya ve Gebze’deki binalarının yanı sıra tutuklananların evleri de aranmıştır. Tutuklular “maddi kar sağlama amaçlı bir suç örgütü kurmak” ile suçlanmıştır. Savunma avukatlarının, müvekkillerinin dosyalarına erişmesine izin verilmemiştir.

 

Uluslararası Mersin Limanı’nda (MIP) Sendika Zaferi: Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu üyesi TÜMTİS, limanın kara tarafının taşeronu Akan-sel’in Şubat ayında 120 işçiyi ekonomik nedenlerle işten çıkarmasıyla birlikte Akan-sel ile anlaşmazlığa düşmüştür. Bu, TÜMTİS’in başarılı bir şekilde onların çoğunun işe geri alınmasını sağlamasından sonra gerçekleşmiştir. Şirket ayrıca, Çalışma Bakanlığı’nın sendikanın bu işçileri temsil edebileceğine dair verdiği karara da meydan okumuştur. 8 Mayıs’ta işçiler liman kapısında protesto gösterisi yaparken polisin müdahale etmesiyle çatışma daha da yükselmiştir. Sonuçta, yönetim ile sendika arasında en süt düzeyde bir görüşme gerçekleştirilmiş ve Ocak’tan itibaren işten çıkarılmış olan işçiler MIP ile anlaşmaya varan taşeron tarafından tekrar ücretli işçi olarak alınmıştır.    

Çeviri: Canan Özcan

http://www.toleyis.org.tr/TrDefault.asp?Bolum=HA&ID=243

ITUC ETUC