Image Map

ÖYM'LER BÜTÜN SONUÇLARIYLA BİRLİKTE KALDIRILMALIDIR!

DİSK Genel Başkanı Erol Ekici’nin, Özel Yetkili Mahkemeler’e ilişkin açıklaması:

 

ÖYM’LER BÜTÜN SONUÇLARIYLA BİRLİKTE KALDIRILMALIDIR!

·       Bu mahkemeler yargılama birliği ilkesine, kanun önünde eşitlik ilkesine ve adil yargılanma hakkına açıkça aykırıdır!

 

Çağdaş anlamdaki demokrasinin temeli olan ilkeler:

  • İnsan haklarının korunması,
  • Çoğulcu demokrasinin kurulması ve işletilmesi,
  • Hukuk devleti ya da hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçekleşmesi,

olarak sıralanabilir.

 

Üçüncü ilke olan hukuk devleti de, önceki iki ilkenin gerçekleşmesi açısından vazgeçilmez bir nitelik taşımaktadır. Bağımsız ve tarafsız yargı organlarının varlığı, hukuk devleti idealinin gerçeklemesinde en önemli unsurlardır. Herkesin bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde, tam bir eşitlikle yargılanabilme hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi, temel insan hakları belgelerinde tanınmış, en başta gelen haklar arasındadır.

 

İnsan hakları birey ile devlet arasındaki ilişkinin temelini, insan haklarıyla korunan alanlarda bireyin devlete önceliğine dayandırır. İnsan haklarının topluma ve devlete karşı ahlaki önceliği ve üstünlüğü vardır.

 

Geride bıraktığımız yüzyılda, demokrasinin başlıca muhalifi olan totalitarizmin, insanlığa yaşattığı derin ve unutulmaz acılardan hareket eden uygar dünya, insanların adaletsiz ve haksız biçimde ceza ve önlemlere maruz kalmamaları amacıyla, başta anayasaları olmak üzere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşme ve belgelerde, bireyi ceza yasalarının keyfi uygulamalarına karşı güvence altına alan hükümlere yer vermiştir.

 

Bu gelişmelerin dışında kalmayan Türkiye, 12 Mart 1970 ara rejimi döneminde, 1961 Anayasası’na ithal edilen, oradan da 1982 Anayasası’na taşınan Devlet Güvenlik Mahkemeleri, 5190 sayılı yasayla lağvedilmiştir.

 

Ancak, kaldırılan Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yerine, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni aratan biçimde Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri getirilmiştir. Şimdilerde ceza hukukuyla, ceza muhakemeleri hukukunun en tartışmalı konularından olan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin görev, yetki ve yargılama usulleri, temel hak ve özgürlükler yönünden ciddi tehdit ve tehlikeler içermektedir.

 

Öyle ki, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin tabi olduğu usulle, diğer ağır ceza mahkemelerinin tabi olduğu usul, gerek savunma hakkının kullanılması gerekse sanık haklarının güvence altına alınması ve gözaltı süreleri yönünden tamamen birbirinden farklıdır. O nedenle, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve bu mahkemelerin tabi olduğu usul, yargılama birliği ilkesine, kanun önünde eşitlik ilkesine ve adil yargılanma hakkına açıkça aykırıdır.

 

Bu aykırılıkları özetle şöyle sıralayabiliriz:

  • Türkiye genelinde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Erzurum, Van, Malatya ve Diyarbakır olmak üzere 8 ayrı Özel Yetkili Mahkeme ve savcılık var. 

 

  • Bu mahkemelerin öne çıkan en önemli özelliği sadece bir ilde değil; o ilin çevresinde bulunan birçok ili kapsayan yetkilerinin olması. Mesela İstanbul’daki mahkeme ve savcılar sadece İstanbul’da değil; bütün Marmara bölgesindeki suçları soruşturma ve yargılama yetkisine sahipR30; 

 

  • Bu mahkemelerde tutuklu kalma süresi normal Ağır Ceza Mahkemeleri’ndeki sürecinin iki katıdır. Yani normal Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına giren bir suç işlendiğinde, azami tutukluluk süresi 5 yıl ise; ÖYM’lerin görev alanına giren suçlarda bu süre 10 yıldır.

 

  • Normal Ağır Ceza Mahkemeleri’nin görev alanına giren suçlarda savcılar, ifadesini almak istedikleri kişiyi davetiye ile ifadeye çağırır. Gelmezse polis zoruyla getirilmesine karar verir. Ancak “Özel Yetkili” savcıların böyle bir zorunluluğu yoktur. İfadesini almak istedikleri kişiyi davet etmeden, doğrudan polis ya da jandarma zoruyla getirtebilirler.

 

  • Özel Yetkili Mahkemeler’de gözaltı sürelerinin uzunluğu, gözaltında ve yargılama aşamalarında müdafiden yararlanmada savunma hakkını kısıtlayan sınırlamalar ve kısıtlamalar bulunmaktadır.

 

  • Soruşturmalarda “gizli soruşturmacı” denilen casus ya da ajanlar, gizli tanık kullanma olanağı vardır.

 

  • Bu mahkeme ve savcılıkların sahip olduğu en önemli yetki ise, mahkemelerin görev alanına giren suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Savcılar bu yetkilerine dayanarak mesela Genelkurmay Başkanı’nı ya da herhangi bir kamu görevlisini bir izine gerek duymadan doğrudan ifadeye çağırabilirler.

 

Özel soruşturma ve yargılama usulleriyle savunma hakkının kısıtlanması niteliğindeki gizlilik kararlarıyla, siyasi tehdit aracı gibi çalışan tarzlarıyla, hiç de demokratik olmayan ve mahkemeden çok devletin ideolojik aygıtı ve hatta ihtilal mahkemeleri gibi çalışan bu mahkemelerin, bir an önce kaldırılmaları gerekir!..

 

DİSK, kurulduğu tarihten bu yana, işçi sınıfının temel haklarının yanı sıra temel insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için mücadele ede gelmiştir. 1980 öncesinde DGM’lerin kaldırılması için yapılana direniş ve mücadele bunun en önemli örneklerinden biridir.

 

DİSK yeniden faaliyete geçtiği 1992 yılından bu yana, 1982 Anayasası ile tekrar kurulan DGM’lerin, DGM’ler kaldırıldıktan sonra yerine kurulan Özel Yetkili Mahkemeler’in kaldırılması için Genel Kurul düzeyinde kararlar almış ve mücadele etmiştir.

 

2012 Şubat ayında toplanan DİSK 14. Genel Kurulu’nda alınan “R30;DİSK, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önünde engel teşkil eden Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu hükümleri, Özel Yetkili Mahkemeleri düzenleyen, adil yargılanma hakkını ihlal eden, CMK maddelerinin değiştirilmesi için mücadele ederR30;” kararı bu kararlılığın tekrarıdır.

ITUC ETUC