Image Map

ITUC Genel Sekreteri Burrow: Hükümet sendika karşıtı baskıyı sürdürüyor

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow ILO İşçi Çalışmaları Bürosu (ACTRAV) bültenine verdiği röportajında, küresel sendikal hareketin gündemini ve Mayıs 2014’te yapılacak ITUC Kongresi’ni değerlendirdi.

2013’e baktığımızda uluslararası sendikal hareketin başlıca kazanımları nelerdir?

Sharan Burrow 1 Mayıs 2013'te Taksim Meydanı'ndan

Sharan Burrow 1 Mayıs 2013’te Taksim Meydanı’ndan

Kuşkusuz, ev içi hizmetlerle ilgili ILO Sözleşmesi’nin 2013’te yürürlüğe girmesiyle, bu alandaki gelişmeler ivme kazandı. 11 ülke sözleşmeyi imzaladı, başkaları da imzalayacak. Bütün dünyada ev işçileri sendikalarda örgütleniyorlar, insana yakışır ücret ve çalışma koşulları talep ediyorlar. ITUC bu mücadeleye destek veriyor.

2022 FIFA Dünya Kupası’nın yapılacağı Katar’daki işçi haklarıyla ilgili uluslararası kampanya, dünyanın en zengin ülkelerinden birindeki korkunç emek sömürüsüne bütün dünyanın dikkatini çekti.  FIFA yönetimini de Katar’ın ILO temel standartlarına uymasını talep etti. Sadece Katar’da değil, göçmen işçilerin kölelik koşullarında çalıştırıldığı başka ülkelerde de değişim sağlamak için bu tür baskı gerekecek.

Amerika kıtasında yerli işçilerin haklarıyla ilgili sendikal eylem gibi oluşmakta olan eylem alanlarına da destek veriyoruz.

2013 bütün dünyada işçilere ilerleme getirdi diyebilir miyiz?

Özellikle gençler arasında örgütlenmeye yeni yaklaşımlar geliştirdik ve uluslararası sendikal dayanışmada gerçek bir büyüme sağlandı. İşçileri haklarından yoksun bırakma arayışı içindeki hükümetlerin ve işverenlerin eylemlerine mücadeleyle karşılık verdik.

ITUC Küresel Örgütlenme Akademisi’nin ilk çalışma toplantılarını düzenledik, yatırımcı stratejileriyle ilgili çalışmamızı daha da geliştirdik, işçilerin sendikal temsil ve toplu sözleşme haklarına karşı çıkan işverenleri masaya getirmeyi sağlayabilecek Çokuluslu İşletmelerle İlgili OECD İlkeleri gibi uluslararası araçlar daha etkin bir şekilde kullanılır oldu. Küresel federasyonlar, çokuluslu şirketlerle bağıtladıkları yeni çerçeve sözleşmelerle ve birçok yerdeki örgütlenme başarılarıyla, bu alanda özellikle aktif.

Bangladeş’te 1.100’den fazla işçinin hayatını kaybettiği ve 2.500 kişinin yaralandığı Rana Plaza’daki olaylar, çağımızın en kötü sanayi felaketlerinden biriydi. Bu faciadan çığır açan yeni bir girişim olan Bangladeş Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşması doğdu. UNI ve IndustriALL, büyük giyim markalarını ve perakendecilerini söz konusu anlaşma çerçevesinde uluslararası sendikal hareketle birlikte çalışmaya ikna etmeyi başardı.

Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerde sendikalardaki sürekli üye artışını ve sendikal hareketin etkinliğini, Gürcistan’da ve iş yasalarında işçiden yana reformlar yapılmasına uluslararası sendikal hareketin katkısı olan diğer ülkelerde haklarla ilgili atılımları vurgulamak isterim.

Size göre hâlâ iyileştirme bekleyen alanlar nelerdir?

Sorunlar çok… ITUC’un küresel kamuoyu yoklamasına gösterdiği üzere, siyasetçilerin ve hükümetlerin icraatı ile halkın beklentileri arasında uçurumlar var. Muazzam eşitsizlik, 2008 krizinin ardından vaat edilen reformun yapılmaması, açık ve mevcut iklim değişikliği tehdidi konusunda bir şey yapılmaması, şirketlerin dizginsiz bir şekilde vergi kaçırması. Aileler ve toplumun değişik kesimleri şimdiki ve gelecek kuşaklar için harekete geçilmesini talep ediyor. Ama finans ve sermaye çevrelerinin gücü bu konudaki niyet ve girişimlerin önündeki başlıca engeldir.

Dünya Bankası kredilerinde sendikal standartların uygulanması konusunda ilerleme kaydedildi, IMF eşitsizlikten ve ekonomik faaliyetin semeresini paylaşma ihtiyacından söz ediyor ve toplu sözleşme nihayet ekonomik canlanma ve refah açısından elzem görülüyor. Ama bu eğilimlerin yıkıcı “kemer sıkma” politikalarına son vermeye dönüşmesi için yapmamız gereken çok şey var. Kemer sıkma politikaları birçok Avrupa ülkesini ekonomik iflasın eşiğine getirdi ve bu ülkelerin düze çıkması için uzun bir zaman gerekecek.

Birçok yerde temel işçi haklarına hâlâ saygı gösterilmiyor, değil mi?

İşçilerin temel hakları her bölgedeki ülkelerde ağır bir saldırı altında. Guatemala ve Kolombiya gibi ülkelerde işçiler sendikal faaliyetleri için ağır bir bedel ödemeye devam ediyor. Güney Kore’de ve Türkiye’de hükümetler sendika karşıtı baskıyı sürdürüyor veya daha da tırmandırıyor. Sözüm ona “Arap Baharı”nın vaatleri Arap dünyasındaki insanların büyük bölümü açısından gerçekleşmedi; işçi ve sendika haklarıyla ilgili standartlarda iyileşme yok, ekonomik faaliyet hâlâ darboğazda ve işsizlik son derece yüksek.

Bangladeş ve Kamboçya gibi yerlerde işçi haklarının ihlali o düzeyde ki küresel pazarlar için hazır giyim eşyası ya da ayakkabı üreten bir işçinin ailesinin geliri, Birleşmiş Milletler’in aşırı yoksulluk sınırı olarak belirlediği kişi başına günde 1,25 dolardan daha düşük. Hükümetler insana yakışır asgari ücret ve sendikal haklar sağlama sorumluluklarını yerine getirmiyor ve işçilerin tek seçeneğinin kayıtdışı ekonomiye sarılmak olduğunu bilen ahlak düşkünü işverenler, bu boşluktan sonuna kadar yararlanıyorlar.

Dünyadaki bütün işçilerin % 40’ının ve belki de daha fazlasının kayıtdışı ekonomide kıt kanaat yaşamak zorunda bırakılması, küresel ekonomik sistemin bugünkü halinin açık kanıtıdır. Dünyada herkese refah sağlamaya yetecek kadar zenginlik var, ama bu zenginliğin en büyük bölümü birkaç yüz kişinin elinde bulunuyor ve vergi cennetlerinin zulasında saklanıyor.

ITUC’un 3. Kongresi Mayıs’ta Berlin’de yapılacak. Kongre’den beklentileriniz neler?

Berlin Kongresi, ağırlığı eylem çerçevelerine veren bir yenilenme kongresi olacak. ITUC yönetim organları Kongre’de görüşülmek üzere kapsamlı ama kısa bir Kongre Bildirgesi taslağı hazırlıyor. Bildirge çağımızda uluslararası sendikal hareketle ilgili önemli konuları kapsıyor. Bunun yanı sıra şu üç alana yönelik eylem çerçeveleri hazırlanıyor:

• Sendikal büyüme, şirketlerde örgütlenme, küresel temalar çevresinde stratejik kampanya, kayıtdışı ekonomide örgütlenme, ortaya çıkan sorunlar konusunda eylem, örgütlenme ve toplu sözleşme haklarını gerçekleştirmeye dönük kapsamlı uluslararası eylem kapasitemizi geliştirmek;

• Sürdürülebilir istihdam, güvenli gelir ve sosyal koruma, iş güvencesiyle ilgili çalışmamıza daha fazla ağırlık vermek, iklim değişikliği ve iklim adaleti konusunda eylem, sosyal koruma ve yoksulluk, finans reformu ve küresel ekonomi;

• Hakların gerçekleştirilmesi, risk altındaki ülkelerle ilgili eylemlerin belirlenmesi, işçi haklarını en ağır ihlal edenlerin tespiti ve haklar konusunda önemli zorluklar yaşanan ülkelerin “izleme listesi”nin çıkarılması. Kongre, haklara ve sosyal ve ekonomik adalete saygıyı sağlayacak stratejiler ve taktikler ve bu bağlamda elbette ILO’nun hayati rolü üzerinde duracak.

ITUC’un 2. Dünya Kongresi’nde, anatüzüğümüzde öngörülen hedefleri gerçekleştirmek üzere geniş ve ayrıntılı bir dizi politika kabul edilmişti. Bu Kongre’de ise işçilerin karşı karşıya bulunduğu zorluklar, karmaşık sorunlara yenilikçi yaklaşımlar ve uluslararası sendikal dayanışmanın tüm potansiyelinin gerçekleştirilmesi konularında uluslararası sendikal hareketin konumu/tutumu belirlenecek.

Çalışma standartlarının güçlendirilmesinde ILO’dan beklentileriniz nelerdir?

Sendikal hareketi güçlendirmenin aslında ILO’nun rolü olduğu kanısında değilim, ama ILO, onun standartları ve teknik çalışması sosyal adalet için kesinlikle hayati önemde.

Sendikal temsil hakkının yanı sıra toplu pazarlık da birçok yerde ağır bir saldırı altındadır. Büyük bir hızla artan ekonomik eşitsizlik açısından bunun bütün dünyadaki sonuçları çok açık. Sendikal hareket ILO’ya her zaman olduğu gibi kararlılıkla bağlı kalacak ve diğer sosyal tarafların da bağlılıklarını göstermeleri için baskı yapmaya devam edeceğiz. Bazıları örgütlenme ve toplu sözleşme haklarına yıllarca karşı çıkan çokuluslu şirketlerde şimdi ilginç bir eğilim gözlüyoruz: Kamboçya gibi ülkelerde temel ILO standartlarına saygı gösterilmesi çağrısı yapıyorlar.

İşçilerin hâlâ kölelik koşullarında çalıştırıldığı ülkeler var. ILO’nun en ağır sömürüye uğrayan insanların tarafında olması, bu insanlara işlerin iyiye gideceği umudunu veriyor. Hükümetlerin, işverenlerin ve işçi örgütlerinin ILO’ya ve onun misyonuna tam destek vermesi gerekiyor. ILO’suz bir dünya düşünemeyiz. ILO’nun rolünü, özellikle denenmiş ve sınanmış standart koyma ve gözetim süreçlerini sekteye uğratmaya çalışanlar karşılarında bütün kararlılığıyla sendikaları bulacaklardır.

Sharan Burrow 1 Mayıs 2013'te DİSK Genel Merkezi'nde

Sharan Burrow 1 Mayıs 2013’te DİSK Genel Merkezi’nde

Sharan Burrow 1 Mayıs 2013'te DİSK Genel Merkezi'nde

Sharan Burrow 1 Mayıs 2013’te DİSK Genel Merkezi’nde

ITUC ETUC