Image Map

KADINLAR KAYITDIŞILIĞIN ve GÜVENCESİZLİĞİN PENÇESİNDE

KADINLAR KAYITDIŞILIĞIN ve GÜVENCESİZLİĞİN PENÇESİNDE

“Çalışma hayatında kayıtlı istihdam ile prim tahsilatlarının ve sosyal güvenlik bilincinin artırılması kapsamında; kadın istihdamı, istihdam teşvikleri ile sosyal tarafların rolü ve politika önerileri” gündemiyle, 28 Mart’ta SGK Erdoğan Özen Konferans salonunda toplanan “2018 Yılı Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu”nda DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun yaptığı konuşma

Türkiye’de güvencesiz çalışmanın önemli bir boyutu olan kayıtdışı istihdam, kadın işçileri daha fazla tehdit etmektedir. 8 milyon kadının 3 milyon 889 bini kayıtdışı çalışmaktadır. Diğer ifadeyle kadınların neredeyse yarısı kayıtdışı istihdam içerisinde yer almaktadır.

Kadınların kayıtdışı istihdamını mercek altına alırken, öncelikle kadın istihdamının niteliğine bakmakta fayda görüyorum. Türkiye’de kadın istihdam oranının son yıllarda arttığı, son 12 yılda yüzde 20’lerden yüzde 28’lere yükseldiği bilinmektedir. Kadın istihdam oranındaki artışa rağmen günümüzde kadın işsizliği kriz yılları ile yakın bir oranda seyretmektedir. Aralık 2017 verilerine göre dar tanımlı kadın işsizliği yüzde 13,1, geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 27 olarak hesaplanmıştır. Diğer kadın işsizlik türleri de yüksekliğini korumaktadır. Tarım dışı kadın işsizliği yüzde 16,8,  kentsel genç kadın işsizliği ise yüzde 28,4 olarak hesaplanmıştır.

Peki istihdam edilenler açısından durum nedir? Neoliberal politikalar sonucu tarımdan hızlı bir kopuş yaşanırken, kadınların büyük bir bölümü kentlerde daha güvencesiz çalışma koşullarının hakim olduğu hizmet sektöründe çalışmaya itilmiş, imalat sanayinde çok sınırlı bir istihdam artışı olmuştur. 2004 yılında hizmetler sektöründe çalışan kadınların sayısı 1 milyon 669 bin iken, 2016 yılında 3 milyonluk bir artış ile 4 milyon 606 bine ulaşmıştır.

Hem istihdam artışının niteliğini anlamak hem de kayıtdışı kadın istihdamını yorumlayabilmek açısından hizmetler sektöründeki artışın hangi alt faaliyet gruplarında gerçekleştiğini görmek önemlidir. 2004 yılından 2016 yılında kadar toptan-parakende-ticaret faaliyetlerinde çalışan kadınların sayısı en az 2 kat, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinde çalışan kadın sayısı 2.5 kat, idari destek ve hizmet faaliyetlerinde çalışan kadın sayısı da neredeyse 11 kat artmıştır. Sanayideki artış ise yüzde 57 ile sınırlı kalmıştır.

Kadın istihdam artışının nerelerde gerçekleştiği elbette ki ülkedeki ekonomi politikalarıyla yakından ilgili olduğu kadar, çeşitli işlerin kadın işi olarak görüldüğü toplumsal cinsiyet rolleri ile de ilgilidir. Öte yandan tüm bunların yanı sıra, hükümetin kimi politikaları da kadın istihdamının belli faaliyetlerdeki artışını şişirirken, kayıtdışı istihdamı kurallaştırmaktadır.

Bilindiği gibi, 2022 sayılı kanun ile 2007 yılında başlatılan Evde Bakım Hizmeti programı kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından engelli bireylere evde bakan yakınlarına net asgari ücret miktarı kadar aylık bağlanmaya başlamıştı. Evde bakım uygulaması kapsamında bakım veren kişiler, 2011 yılından itibaren TÜİK tarafından ‘insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri’ altında istihdam edilen grup içinde sayılmaktadır. Şayet bu insanlar istihdam ediliyorsa, sosyal güvenlik sisteminin içinde olmalıdır. Ancak maalesef evde bakım verenlere emeklilik ve sağlık gibi sosyal hakları sağlanmamakta, işsizlik oranı düşük gösterilmesi gerektiğinde TÜİK’in kayıtlarına giren ama sosyal güvenlik söz konusu olunca kayıtdışı kalan bir kesim devlet eliyle yaratılmaktadır.

Devlet eliyle güvencesiz istihdamın görünür olduğu bir başka alan da Toplum Yararına Çalışma Programıdır. Son yıllarda TYP kapsamında “geçici” olarak kadın çalıştırılanların sayısı artmaktadır. 2014 yılında 80 bin olan TYP kadın katılımcı sayısı, 2015 yılında 187 bin kadına ulaşmış, 2017 yılında ise 144 bin olarak açıklanmıştır. Sosyal Güvenlik Hukukunun en önemli konularından biri olan emeklilik dahil olmak üzere birçok hakka erişimin, bu süreli çalışma biçimleriyle sağlanamayacağı açıktır.

Kadın girişimciliğini destekleme politikaları ve mikro kredi uygulamaları kayıtdışı çalışmanın artmasında etkili olmaktadır. Nitekim ücretli ve yevmiyeli çalışanlardan sonra en çok kayıtdışı çalışma kendi hesabına çalışma biçiminde görülmektedir. 2004 yılında kendi hesabına çalışan kadın sayısında kayıtdışı çalışanların sayısı 111 bin iken 2009 yılında bu sayı 287 bin, 2017 yılında ise 447 bin olarak açıklanmıştır.

Manzara ortada. Kadınlar kayıtdışılığın ve güvencesizliğin pençesindeyken, aslında bir sosyal koruma sağlaması gereken devletin, bizzat güvencesiz çalıştırmayı yaygınlaştırdığı bir ortamda yapılması gerekenleri sıralayarak sözlerime son vermek istiyorum:

  1. Kayıtdışı istihdamı doğuran ve güvencesizliği artıran politikalar terkedilmelidir.
  2. Çalışma hayatında denetim arttırılmalı ve kayıtdışı istihdam eden işverenlere karşı caydırıcı önlemler alınmalıdır.
  3. Sosyal güvenlik sisteminin herkesin eşit şekilde yararlanabileceği bir hak olarak tanınmalıdır.
  4. Kadınların güvenceli istihdam olanağına kavuşmaları için politikalar üretilmelidir.
  5. Yarı zamanlı çalışanların sosyal güvenceden yararlanabilmesi için koruyucu düzenlemeler yapılmalıdır.

Toplantıda sunulan raporun tam metni için:

http://disk.org.tr/wp-content/uploads/2018/03/KayıtdışıKadınİstihdamı.docx

Evrensel

Birgün

ITUC ETUC