Image Map

Çerkezoğlu: TARİŞ mücadeledir, direniştir!

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, sendika üyesi oldukları için işten atılan TARİŞ işçilerine destek amacıyla düzenlenen mitingine katıldı.

DİSK/Gıda-İş Sendikasına üye oldukları gerekçesiyle işten atılan ve anayasal hakları engellenen TARİŞ işçilerinin 94 gündür yürüttüğü direnişe destek amacıyla bir miting düzenlendi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun da katıldığı mitingde “39 yıl sonra yeniden TARİŞ direnişi” pankartı taşındı.

DİSK önceki dönem Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Kani Beko, DİSK/Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Arslan, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, DİSK üyesi sendikaların şube başkan ve yöneticileri ile çok sayıda DİSK’li işçinin yanısıra KESK İzmir Şubeler Platformu, TMMOB İzmir İl Koordinasyonu, İzmir Tabip Odası, önceki dönem milletvekili Zeynep Altıok ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile siyasi partinin katıldığı miting İzmir TARİŞ Fabrikası önünde düzenlendi. Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde DİSK/Sosyal-İş Sendikasına üye olduğu gerekçesiyle işten atılan “Sarı Otobüs” şoförleri de düzenlenen mitine destek verdi.

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı’nın selamlamasıyla başlayan mitingde ilk sözü DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Arslan aldı. TARİŞ işçilerinin haksız-hukuksuz biçimde işten atıldığını belirten Arslan, işçileri işten atan yönetici ve müdürlerin binlerce üretinin hakkını gasp ettiğini belirtti. Fabrika içinde sendikal baskıların devam ettiğini söyleyen Arslan, TARİŞ işçilerinin atılan işçiler geri alınana ve sendikal haklar tanınana dek mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.

Arslan’dan sonra bir konuşma yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “TARİŞ işçilerinin 94 gündür fabrika önünde yürüttükleri mücadele, aynı zamanda demokrasi mücadelesidir, memleket meselesidir. TARİŞ gelenektir, TARİŞ mücadele ve direniştir! 100 yılı aşkın tarihiyle TARİŞ birliktir, dayanışmadır!” dedi.

Çerkezoğlu’nun konuşmasının tam metni şöyle:

İşleri için, ekmekleri için, Anayasal hakları için direnen DİSK Gıda-İş üyesi direnişçileri, bugün burada sınıf dayanışmasını yükselten tüm mücadele arkadaşlarımı selamlıyorum.

TARİŞ gelenektir, TARİŞ mücadele ve direniştir! 100 yılı aşkın tarihiyle birliktir, dayanışmadır!

TARİŞ işçilerinin 94 gündür fabrika önünde yürüttükleri mücadele, aynı zamanda demokrasi mücadelesidir, memleket meselesidir.

TARİŞ’te yaşanan haksızlık, TARİŞ’te yaşanan hukuksuzluk Türkiye’de çalışma yaşamının bir özeti gibi. TARİŞ işçileri Anayasal haklarını kullanmak istedikleri için baskıya uğradı, gözaltına alındı, işten çıkarıldı. Sendikal haklarını isteyenler gözaltına alınırken, suç işleyenler, Anayasal bir hakkı gasp edenler herhangi bir yaptırımla karşılaşmadı.

Bugün ülkemizde hemen her gün, her yerde, işçiler sendika üyesi olduktan sonra işten çıkarılıyor. Ülkeyi yönetenler bu hukuksuzluğa bilerek ve isteyerek göz yumuyor. Özel sektörde sadece 100 işçiden 4’ünün toplu sözleşme hakkını kullanıyor olması, ülkemizin işçi sınıfı için bir cehenneme dönüşüyor olması, bu ülkeyi yönetenlerin eseridir. Evet TARİŞ’te bir suç işlenmektedir ancak bu hukuksuzluğa göz yuman siyasi iktidar da suç ortağıdır.

TARİŞ’te süren direniş sadece TARİŞ’te işten atılan arkadaşlarımızı ilgilendiren bir mesele değildir. Sendikalı işçilerin işten çıkarılması tüm işçi sınıfına yönelik bir saldırıdır ve bu nedenle buradaki direniş, hepimizin geleceği için yürütülen bir direniştir.

Her dört gençten biri işsiz, her üç genç kadından biri işsiz. İşçi sınıfının tüm kesimleri güvencesizlik kıskacında çalışmaya ve yaşamaya çalışıyor. Bunun başlıca nedeni örgütsüzlüktür. Her gün 4-5 işçi çalışırken yaşamını yitiriyorsa, 2019’un ilk ayında 10’u çocuk 155 işçiyi iş cinayetlerinde yitirdiysek, bunun başlıca sebebi sendika düşmanı politikalar ve uygulamalardır. Bugün emeklilik ve sosyal güvenlik piyasalaştıysa, emekli olmak zorlaştıysa, emekli olan açlıkla mücadele ediyorsa, işçi patronundan fazla vergi veriyorsa, bunun arkasında yatan başlıca neden sendikalaşmanın önündeki engellerdir. Bugün grev hakkını gasp edenler bunu övüne övüne meydanlarda anlatıyorsa, mahkemelerden meydanlara hak aramak imkansız hale geldiyse, meselenin özü işçi sınıfının örgütsüzlüğe mahkum edilmek istenmesidir.

Tarihten ders almak şarttır: Sendikalar zayıfladıkça, demokrasi de gerilemiştir. Ücretlilerin çalışma ve yaşam koşullarını geriletmek için, öncelikle örgütlülüklerini engellemeye, dağıtmaya yönelik yaklaşımın ağır ekonomik, toplumsal ve politik sonuçları da olmuştur.

Bu işçi düşmanı yaklaşım, sadece ülkemizi değil dünyayı büyük bir siyasi, sosyal ve ekolojik felakete sürüklemektedir. Bugün dünya, adaletsizliğin, eşitsizliğin, savaşların, çatışmaların, ayrımcılığın, faşist siyasi akımların egemen olduğu korkunç bir barbarlık çağına doğru ilerliyorsa, bunun başlıca sebebi işçi sınıfının gücünün kırılmasına yönelik politikalardır.

Bugün ülkemizde bir tek adam rejimi kuruluyorsa, eksiğiyle gediğiyle 150 yıllık demokratik kazanımlar dahi bir bir yok ediliyorsa, bunun başlıca amacı işçi sınıfını köleleştirmektir. İşte bu yüzden biz DİSK olarak diyoruz ki, sendikaların geleceği demokrasinin geleceğidir, memleketin geleceğidir. Memleketi patronlar için bir köle pazarına dönüştürmek isteyenler için işçilerin örgütlenmesi, sendikalaşması bir tehdittir. Köleciliğin hakim olduğu yerde sendikaya yer yoktur, greve yer yoktur, demokrasiye yer yoktur.

Özellikle ekonomik alanda, kendi hatalarının, kendi borçlarının, kendi politik tercihlerinin sonucu olarak bir kriz patlak verdi. Bu krizin faturasını işçilere ödetmek isteyenler, yüzde 1’in çıkardığı krizin faturasını yüzde 99’a kesmek isteyenler; sendikalaşan, hakkını arayan işçilerden korkmaktadır.

Kısacası dostlarım, TARİŞ işçilerinin örgütlenmesine karşı girişilen düşmanca tutum sadece buradaki direnişçi arkadaşlarımızı değil aslında demokrasiyi ve memleketin geleceğini hedef almaktadır. Bugün ülkemizin neredeyse dörtte üçü emek gücünü satarak yaşamını sürdürürken, bu büyük çoğunluğun örgütlenmesini, hakkını savunmasını ve geliştirmesini engelleyenler, sadece TARİŞ işçilerine karşı değil, tüm işçi sınıfına karşı, memleketin emekçi çoğunluğuna karşı ve gelecek nesillere karşı büyük bir suç işlemektedir.

Evet sendikaların geleceği, demokrasinin geleceğidir. Demokratik bir geleceği kurmaya çalışanlar olduğu gibi, ne yazık ki engellemeye çalışanlar da olacaktır. Biz DİSK olarak, emeğine sahip çıkan bir işçinin, demokrasiye ve ülkeye sahip çıkan bir işçi olduğu bilinciyle, örgütlenmeye, mücadeleye devam edeceğiz.

Biz biliyoruz ki bugün ülkemizde demokrasi yeniden kurulacaksa, memleket yeniden kurulacaksa bu işçilerin eseri olacaktır.

ITUC ETUC