Image Map

Sosyal güvenlik ve SGK konusunda gerçekleri söylemeye devam edeceğiz!

Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu, bugün yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 6. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.

Genel Kurul’da yaptığı konuşmada SGK ve sosyal güvenlik konusundaki acil taleplerimizi yineleyen Çerkezoğlu, işverenlere sağlanan SGK prim desteğinin işçilere de sağlanmasına; sosyal güvenlik sisteminin Anayasa’nın emredici düzenlemelerine, sosyal devlet ilkesine uygun biçimde emekliliğe erişimi kolaylaştıracağına ve emeklilerin insanca yaşamasını sağlayacak şekilde değiştirilmesi gerektiğine; geçmişte hukuksuz uygulamalarla hakları gasbedilen ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak bilinen çalışanların sorunlarının çözülmesine; emekliler arasındaki büyük eşitsizliklerin giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasına ve en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine çıkarılmasına da vurgu yaptı.

Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu’nun SGK 6. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma şöyle:

Sayın Bakan,

SGK Yönetim Kurulu üyeleri,

Sendikaların ve işveren örgütlerinin değerli temsilcileri,

Değerli katılımcılar,

Hepinizi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Genel Kurulun yapacağı çalışmaların on milyonlarca sigortalı, emekli ve hak sahibi için yararlı olmasını diliyorum.

Bu konuşmamı hazırlarken geçmişe gittim. DİSK’in geçmişte sosyal güvenlikle ilgili kararlarına baktım. 1970’li yıllarda DİSK genel kurullarında alınan kararları inceledim. Maalesef 50 yıl önce var olan sorunlar bugün de devam ediyor.

1977’de toplanan 6. Genel Kurulda aldığımız 27 nolu kararın adı “Sosyal Sigortalar Kurumu’nun Özyönetime Kavuşturulması” şeklindeydi. 1980’de toplanan 7. Genel Kurulumuzda ise şu kararları almışız:

– SSK demokratikleştirilmeli, işçiler yönetimde söz ve karar sahibi olmalı,

– Sigortasız kaçak işçi çalıştırılması önlenmelidir.

– Emeklilik maaş ve ikramiyeleri yükseltilmelidir.

Yarım yüzyıl önce SSK için söylediklerimiz, bugün SGK döneminde de maalesef geçerli. Sosyal güvenlik alanındaki sorunlar azalmak bir yana artıyor.

2018’de SGK Genel Kurulunda yaptığım konuşmada dile getirdiğim sorunlar konusunda bir arpa boyu yol alınmadı. O nedenle eleştirilerimizi tekrarlamaya devam edeceğiz. Sorunlar çözülene kadar gerçekleri tekrar etmeye devam edeceğiz.

Bu nedenle konuşmamda yerli yerinde duran sorunlar üzerinde tekrar duracağım.

Eleştirilerimizin muhatabı elbette özveriyle çalışan ve hizmet üreten SGK çalışanları ve emekçileri değil. Eleştirilerin muhatabı siyasi iktidar ve yöneticilerdir.

Değerli delegeler, değerli katılımcılar,

SGK’nin en temel sorunlarından biri siyasi vesayet sorunudur. Bu SSK zamanında da böyleydi. Günümüzde de bu sorun artarak devam ediyor. Başkanlık rejimi ile SGK’nin yapısı daha yoğun biçimde siyasi vesayet altına alındı.

2006 yılında çıkarılan 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, Temmuz 2018’de 703 sayılı KHK ile neredeyse tamamen mülga edildi. Ardından da 703 sayılı KHK ile mülga edilen hükümler, 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile düzenlendi.

Böylece kanunla düzenlenen ve TBMM’nin yetkisinde olan SGK ile hükümler tek başına Cumhurbaşkanı tarafından yapılır hale geldi. Anayasa’nın 104. maddesine göre kanunla düzenlenmiş bir konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi düzenlenemez. Yapılan iş, Anayasa’ya karşı hiledir. Önce SGK’ye ilişkin kanunla düzenleme KHK ile ilga edildi. Ardından da bu konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarıldı. Bunu ısrarla vurgulamaya devam edeceğiz.

Böylece SGK’ye ilişkin tüm kurumsal düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından tek başına yapılmasına olanak sağladı. Cumhurbaşkanı isterse Meclis’e ve bizlere danışmadan bu genel kurulun, yönetim kurulunun yapısını değiştirebilir. SGK, TBMM’nin yetki alanından alınıp Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakılmıştır. Başkanlık rejiminin ilk sonuçlarından biri SGK’nin özerkliğinin iyice yok edilmesi olmuştur.

Bu toplantının Sosyal Güvenlik Kurumu’nun genel kurulu olduğu söyleniyor. Biçimsel olarak öyle. Ancak genel kurullar tüzel kişiliklerin en üst karar organlarıdır. Bu, hukukun temel ilkesidir. Genel kurullarda denetim yapılır, yönetim ibra edilir ve karar alınır. Ancak SGK genel kurulu karar organı değil. SGK genel kurulu bir danışma organı, istişari nitelikli bir organ.

SGK genel kurulunun denetim yetkisi yok, ibra yetkisi yok, karar alma yetkisi yok.

Biz sosyal güvenliğin tarafıyız. Sosyal güvenlik çalışan, işveren, emekli ve devletin birlikte taraf olduğu bir sistemdir. Nerede kaldı üçlü yapı, nerede kaldı sosyal diyalog!

Dolayısıyla burası gerçek anlamda bir genel kurul değil, bizler de yetki ve karar hakkına sahip delegeler değiliz.

Yönetim kurulu üyelerinin yarısı, başkan ve başkan yardımcıları dahil, siyasi irade tarafından belirleniyor. Kararlar oyçokluğu ile alınıyor ve eşitlik halinde başkanın oyu kararı belirliyor. Diğer bir ifade ile yönetim kurulu tamamen siyasi iradeye bağlıdır.

SGK genel kurulu yetkisiz, yönetim kurulu ise hükümet tarafından belirlenen idari, mali ve siyasi vesayete tabi bir kurum niteliğindedir.

Mevzuatta SGK idarî ve malî açıdan özerk bir kurum olarak tanımlanmasına rağmen, gerçekte SGK’de ne idari ne de mali açıdan özerklik söz konusudur. SGK idari ve mali açıdan Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kuruluştur.

İdari ve mali açıdan özerklikten söz edebilmek için prim ödeyenlerin ve emeklilerin temsilcilerin SGK’de karar ve yetki sahibi olması gerekir.  Mevzuat bize burada konuşma imkânı veriyor ancak ne yetki ne de karar hakkımız var.

Biz on yıllardır gerçek idari ve mali özerkliğe sahip bir SGK talep ediyoruz. SGK’de prim ödeyenler ve emekliler gerçek anlamda söz sahibi olmalıdır. Hükümetin SGK’de devlet katkısından daha fazla söz sahibi olması adil değildir, sosyal diyalog esaslarına aykırıdır.

Değerli katılımcılar,

SGK aktif sigortalısıyla, emeklisiyle, hak sahibiyle on milyonlarca vatandaşa hizmet veren bir kurumdur; toplumumuzun en büyük sosyal güvencesidir.

Sosyal güvenlik, temel bir insan hakkı ve yurttaşlık hakkıdır. Ancak ülkemizde sosyal güvenlik alanında devasa sorunlar var. Bugün yaşadığımız sorunların temel sebeplerinden biri bütün itirazlarımıza rağmen büyük iddialarla ve reform olarak ilan edilen 5510 sayılı Yasa’dır. 5510’un Türkiye sosyal güvenlik sisteminde yarattığı tahribatın burada, bu genel kurulda masaya yatırılmasında büyük yarar var.

5510 sayılı Yasa işçilerin, emeklilerin ve hak sahiplerinin sosyal güvenlik haklarında ciddi gerilemelere yol açmıştır.

Öncelikle norm ve standart birliği iddiası gerçekleşmemiştir. Gerek sosyal sigortalar gerekse genel sağlık sigortası açısından sigortalılar, emekliler ve hak sahipleri arasında yararlanma koşulları ile aylık ve gelir açısından önemli farklılıklar söz konusudur.

Özellikle emekliler ve hak sahipleri arasında ciddi eşitsizlikler söz konusudur. Bir sosyal hukuk devletinde bu denli büyük farklar kabul edilemez. Bu nedenle intibak yasası bir an önce çıkarılmalı ve benzer durumda olan emekli ve hak sahipleri aynı aylık ve gelirlere sahip olmalıdır.

Norm ve standart birliği sağlamamasının en çarpıcı sonucu EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlardır. Reform adı altında yapılan hukuksuz uygulamalar yüz binlerce çalışanın emekliliğini yıllarca geciktirmektedir.

5510 sayılı Yasa’nın bütün amacı harcamaları kısmak ve gelirleri artırmak üstüne kuruluydu. Sonuçta bu başarılı oldu. Daha güç ve daha geç emeklilik ile daha düşük emekli aylıkları gerçek oldu.

  • Aylık bağlama oranları düşürüldü,
  • Aylıkların hesaplanmasında güncelleme katsayısı düşürüldü,
  • Aylıkların alt sınırı düşürüldü,
  • Emekli aylık ve gelirlerin artırılması enflasyon ile sınırlandırıldı, mili gelirden pay verilmedi.

Sonuç olarak, emekli aylık ve gelirleri asgari ücretin yarısının bile altına düştü. Ancak SGK bu gerçeği saklamak için akıllara durgunluk veren veriler yayımlıyor. SGK’nin resmi internet sitesinde yer alan verilere göre en düşük işçi emekli aylığı 2.523 TL’dir.

İnsaf diyorum, izan diyorum, bilim diyorum, hukuk diyorum!

Sayın Bakan, sayın SGK Başkanı, değerli Yönetim Kurulu üyeleri sizler en düşük emekli aylığının 2.523 TL olduğuna inanıyor musunuz?

2020 Mart ayında çıkarılan yasa ile 1.500 TL’den düşük emekli aylıklarının Hazine tarafından 1.500 TL’ye tamamlanmasını öngörülmedi mi? Yasama organı “1.500 TL’den düşük emekli aylığı var ve bunlar 1.500 TL’ye tamamlansın” diyor. SGK ise en düşük işçi emekli aylığı 2.523 TL diyor. İnsaf!

Ben şahsen 1.500, 1.600, 1.700 TL emekli aylığı alan çok sayıda emekli tanıyorum. Bu emekliler hesap pusulalarını bizimle paylaşıyor. Bu gerçeği siz SGK yöneticileri de biliyorsunuz!

Buradan kurum yöneticilerine soruyorum. 1.500 TL olan en düşük emekli aylığını 2.523 TL olarak göstermekteki amacınız nedir?

Lütfen bu gayriciddi ve gerçek dışı veriyi düzeltin!

Değerli katılımcılar,

Emekli aylıkları vahim durumdadır. Emekli aylıklarının asgari ücrete oranı giderek düşmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı verilerine göre 2002 yılında en düşük işçi emekli aylığı 257 TL, net asgari ücret ise 186 TL’ydi. 2002 yılında en düşük işçi emekli aylığı asgari ücretin yüzde 38 üzerinde idi. Bunu Cumhurbaşkanlığı verileri söylüyor.

Bugün durum nedir? En düşük emekli aylığı 1.500 TL, asgari ücret şu anda 2.825 TL. En düşük emekli aylığı, şu anda asgari ücretin yüzde 53’üne gerilemiş durumda.

Asgari ücret 2022 yılı için 4.253 TL olarak saptandı. Böylece en düşük emekli aylığı asgari ücretin yüzde 35’ine gerilemiş oldu. Emekli aylıklarında köklü bir iyileştirme olmadan bu sefalet tablosu düzelmez.

O nedenle amasız, fakatsız diyoruz ki: en düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

En düşük aylık ve gelir, 20 yıl önce asgari ücretin üzerindeyken nasıl oldu da asgari ücretin yarısına geriledi?

Bu mucize, 5510 sayılı Yasa ile bu iktidar tarafından yaratıldı.

Aylık bağlama oranları düşürüldü.

Emeklilikte alt sınır kaldırıldı.

Güncelleme katsayısında milli gelirin yüzde 100’ü dikkate alınırken bu oran yüzde 30’a düşürüldü.

Aynı şekilde emekli aylıklarına yapılacak zam, enflasyon ile sınırlandırıldı.

Sonuçta, ülkenin büyümesinden ve milli gelir artışından emekliler payını alamadı.

Sonuçta, emekli aylıkları sefalet düzeyine geriledi.

DİSK olarak emekli aylıklarının buraya geleceğini 5510 yasalaşırken söylemiştik, dönemin AKP Hükümeti gerçeklere kulaklarını kapadı. Bildiğini okudu ve buraya geldik. Emeklilerin bugünkü sefaletinin sorumlusu, 5510’da ısrar edenler ve tüm uyarılara rağmen yasalaştıranlardır.

Değerli katılımcılar,

Sosyal güvenlik ve SGK konusunda gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.

SGK ve sosyal güvenlik konusundaki acil taleplerimizi bir kez daha sıralamak istiyorum:

  • İdari ve mali açıdan gerçek anlamda özerk, yapısı TBMM tarafından düzenlenen bir kurum istiyoruz.
  • SGK genel kurulunun denetim, karar ve ibra organı olmasını istiyoruz.
  • SGK yönetim kurulunda çoğunluğun çalışan ve emekli temsilcilerinden oluşmasını talep ediyoruz.
  • Sosyal güvenlik sisteminin Anayasa’nın emredici düzenlemelerine, sosyal devlet ilkesine uygun biçimde emekliliğe erişimi kolaylaştıracak ve emeklilerin insanca yaşamasını sağlayacak şekilde değiştirilmesini istiyoruz.
  • İşverenlere sağlanan SGK prim desteğinin işçilere de sağlanmasını istiyoruz.
  • Geçmişte hukuksuz uygulamalarla hakları gasbedilen ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak bilinen çalışanların sorunlarının çözülmesini istiyoruz.
  • Emekliler arasındaki büyük eşitsizliklerin giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasını istiyoruz.
  • En düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine çıkarılmasını istiyoruz.

Hepinize teşekkür ediyor, gerçek bir genel kurulda bu sorunları ele alabilmek dileğiyle, sağlıklı günler diliyorum.

ITUC ETUC