Image Map

Taşımacılık Sektöründe Koronavirüs

TAŞIMACILIK SEKTÖRÜNDE KORONAVİRÜS:
VİRÜSÜ DEĞİL REFAHI TAŞIMAK ELİMİZDE

Küresel ticaret, malların uluslararası dolaşımı ve kıtalar arası etkileşim kapitalizmin tarihi boyunca önemini koruyan, küreselleşme olarak adlandırılan süreçte ise hayati önemine kavuşan faaliyetler arasında yer alıyor. Küresel tedarik zincirleri, 1970’li yıllardan itibaren tarihteki zirve konumuna ulaşmış durumda. Çokuluslu şirketlerin özellikle işgücü maliyetlerinin ucuz olduğu ülkelerde üretimi yapması ve malların tüketiminde ise özellikle merkez ülkelerin ana aktör olarak varlığını koruması, küreselleşme sürecini açıklayan dinamikler arasında gösterilebilir.

Hammaddelerden üretilen mallara kadar devasa boyutlara ulaşan lojistik arzı, taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerce karşılanıyor. Diğer taraftan yerel, ulusal ve küresel çaptaki seyahatlerde de yine taşımacılık sektörü başat önemini koruyor. Bu hizmetin yerine getirilmesinde deniz, havayolu, demiryolu ve kara taşımacılığı sektörlerindeki işçiler rol oynuyor. Taşımacılık sektörünün küresel kapitalizmin sürdürülebilirliği açısından taşıdığı önem, bu sektörde çalışanların bölüşümden aldığı payların gündeme taşınmasını gerekli kılıyor. Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında taşımacılık emekçilerinin hakkının korunması ayrıca bir öneme sahip.

Koronavirüs Salgını Döneminde Taşımacılık Emekçileri

Dünyayı saran koronavirüs salgınında taşımacılık sektörü çalışanları, sağlık emekçileri ile birlikte potansiyel risk taşıyan gruplar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Şehir içi toplu taşıma araçlarında çalışanlar, motorlu kuryeler, kargo dağıtım işçileri, yerel/ulusal ve uluslararası nakliyatlarda emeğini arz edenler, deniz/hava/demiryolu ve karayollarında üretim sürecine katılanlar, liman işçileri… Her biri gün içinde insanlarla ve mallarla sürekli olarak temas halindeler ve korunmaya en başta ihtiyacı olan kesimde yer alıyor. Söz konusu işçiler riskle yalnızca kendileri karşı karşıya değil, aileleri ve diğer sosyal çevreleri de risk altında! Ayrıca görevi gereği temas ettiği tüm bireyler de bu riski taşıyor.

Hükümetlerin evde kalma çağrısına uyması mümkün olmayan taşımacılık işçilerinin, evde kalan insanların online alışverişlerinin de artmış olmasıyla birlikte üzerlerine düşen görevler artmış durumda. Diğer taraftan tıbbi malzemelerin sevkiyatı da koronavirüsle mücadele açısından zorunlu işler arasında yer ediniyor. Dolayısıyla yaptıkları görev gereği hayati rolleri üstlenen taşımacılık işçilerine yönelik koruyucu önlemlerin alınması ve virüsü değil refahı taşımaları gerekiyor.

Oysa uygulamaya bakıldığında taşımacılık işçilerine yönelik önlemlerin bireysel çabalara terk edildiğine yönelik örnek olaylar söz konusu. Türkiye’de bir kargo şirketinde çalışanların en temel kişisel koruyucu ekipmanlar arasında olan maske ve eldiven talebi üzerine, şirketin bu çağrıyı “cebinizden alın” diyerek geri çevirmesi bu örneklerden sadece birisi[1]… Restoranların kapatılması ve paket siparişlerin devamı kararı doğrultusunda, evlere sipariş teslimatı yaparak geçimini devam ettirmek zorunda olanlar ise bir başka örnek[2]. İndirimli ürünlerin online ticareti aracılığıyla sermayenin kârlılığını, kargo işçilerinin ise virüs riskine maruz kalma olasılığını arttırdığı ise bir başka örnek[3]. Bu örnekler hem ulusal hem de uluslararası ölçekte çoğaltılabilir.

Enternasyonal Tespitler ve Çözüm Önerileri

Dünyanın içinde bulunduğu krizin küresel olmasına koşut olarak mücadele de enternasyonal olmalı. Uluslararası sendikal örgütler ve çeşitli ulusal sendika merkezleri de taşımacılık sektörü işçilerinin taşıdığı önemi vurguluyor ve olası sorunlara yönelik çözüm önerileri getiriyor. Dünya üzerindeki yaklaşık 20 milyon taşımacılık işçisinin küresel örgütü olan Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF), COVID-19’a karşı acil müdahaleler konusunda küresel taleplerini paylaştı[4]. ITF’in işverenlere ve hükümetlere yönelik çağrı metninde virüsün daha önce eşi görülmemiş bir şekilde tüm dünyaya toplu olarak meydan okuduğuna ve işçiler, işverenler ve hükümetlerin bu riske karşı birlikte hareket etmesi gerektiğine vurgu yapıldı.

ITF, taşımacılık işçilerinin tedarik zincirleri arasında bağlantıyı kurması ve dünyadaki hareketliliği sağlaması işleviyle küresel ekonominin can damarı olduğu ve virüs tehdidine karşı başarılı bir şekilde mücadele edilmesi için sektörün hayati önem taşıdığına değindi.  “Bugün deniz taşımacılığı işçileri, liman işçileri, kamyon şoförleri, depo işçileri veya diğer tedarik işçileri dahil tüm taşımacılık işçileri, temel ihtiyaç malzemelerine ihtiyaç duyan kesime gereksinimlerinin karşılanmasını her zamankinden daha fazla sağlayacaktır” ifadesiyle ITF, taşımacılık işçilerinin küresel salgınla mücadelede elini taşın altına koyduğunu bariz bir biçimde ortaya koydu. Kabin ekipleri, pilotlar ve havayolu işçilerinin, insanları kendi ülkelerine geri taşımaya devam edeceklerini belirten ITF, kamu taşımacılık hizmetlerinde çalışanların, ihtiyaç duyanların hastaneye ve diğer çalışanların işyerlerine ulaşabilmelerini sağlamaya devam edeceğini ifade etti. Dünya üzerindeki 20 milyon aktif üyesinin ve diğer taşıma işçilerinin krizle mücadeledeki önemini yadsımak gerçekten olanaksız. Buna karşın taşımacılık işçileri de haklarının korunmasını, insan onuruna yaraşır koşulların güvence altına alınmasını, refahlarının yükseltilmesini haklı olarak talep ediyor.

Yürürlükteki uluslararası çalışma standartlarının ve işçi haklarının korunmasının COVID-19 ile mücadele politikaları kapsamında hayati önem taşıyor. Bu mücadelede en büyük sorumluluk kuşkusuz ki hükümetlere ve işverenlere düşüyor.  12 Mart’ta Küresel Sendika Konseyi (CGU)’in açıklaması çerçevesinde ITF beş kilit alanda derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor:

  1. COVID-19 virüsüne karşı işçilerin korunması hayati önem taşımaktadır.
  2. İlk olarak sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalıdır.
  3. Tüm işçiler için gelir güvencesi sağlanmalıdır.
  4. Ekonomik istikrarın sağlanması için hükümetlerin teşviklerde bulunması gerekmektedir.
  5. Tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.

ITF’e göre ilaçlar, gıda maddeleri ve koruyucu ekipmanlar dahil dünya çapında malların dolaşımında tedarik zincirleri hayati öneme sahip ve COVID-19 ile mücadelede kritik önem arz ediyor. COVID-19 ile mücadele taşımacılık işçilerinin hayati bir hizmeti sağladığı kabul edilmelidir. Bu kabulden hareketle alınması gereken tedbirler şu şekilde sıralanıyor:

  • “Tüm sektörlerdeki ulaştırma işçilerinin salgın süresince COVID-19’a karşı küresel mücadelenin başarısı ve virüs salgını sonrasında da tedarik zincirlerinin yeniden hayata geçmesinde hayati önem taşıdıkları düşünülmelidir.
  • Evlerinin dışında çalışan taşımacılık ve diğer sektörlerdeki işçilerin gelir kaybına uğramaları durumunda gelir güvencesi veya COVID-19’a bağlı hastalığa yakalanmaları durumunda bakmakla yükümlü oldukları kişilere ödenecek tazminatların güvence altına alınması gerekmektedir.
  • COVID-19 ile mücadelede hayati hizmetleri yerine getirenler dahil tüm endüstrilerde çalışan işçilere, temel işçi haklarına saygı gösterilmesinin bir parçası olarak düzeli bir biçimde ücretsiz virüs testi sağlanmalıdır.
  • COVID-19 karşısında sağlık ve güvenlik yönetim sistemlerine işçilerin katılımı temel ilke olmalı. Güvenliği sağlamının en iyi yolunun bu olduğunu uluslararası araştırmalar göstermektedir. COVID-19 sağlık ve güvenlik önlemlerinin hazırlanması ve kontrol edilmesinde işçi temsilcilerinin işveren temsilcileriyle eşit bir role sahip olması gerekmektedir.
  • Hem virüsün işçilere yönelik tehditlerini belirlemek hem de tehditlerinin etkisini azalmak için alınması gereken önlemler konusunda (çalışma sürelerinin azaltılması, ücret güvencesi sağlanarak artan dinlenme süreleri, danışmanlık vb.) sendikalarla birlikte çalışılmalıdır…”

ITF’in görüşlerine paralel olarak Avrupa Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ETF) da taşımacılık işçilerinin küresel düzeyde taşıdığı önemi vurguluyor[5]. Tüm işçilerin ve özellikle kamusal taşımacılık hizmetini yerine getiren taşımacılık işçilerinin sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınması, iş ve gelir güvencesinin sağlanması, sektörün geleceğinin teminat altına alınması çağrısında bulunuyor. Diğer taraftan ETF de ITF gibi sosyal diyalog çerçevesinde risklerin ve tedbirlerin değerlendirilmesi gerektiğini açıklıyor.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki taşımacılık işçilerini de temsil eden Teamster Union ise COVID-19 salgınıyla ilgili detaylı bir broşür-rapor yayınladı[6]. Raporda salgının nasıl meydana geldiği, belirtilerinin neler olduğu ve nasıl önlem alınması gerektiği konusunda bilgilendirmelerde bulunuldu. Diğer taraftan üyelerinin işverenler karşısında sahip olduğu haklar belirtildi ve işverenlere de sağlık-güvenlik önlemlerinde birlikte hareket etme çağrısı yapıldı.

İngiltere’deki taşımacılık işçileri ise hükümetin virüs riskini hafife almasından ve kendilerinin yüzlerce insanı her gün taşıyarak riski beraberlerinde götürdüklerinden yakınıyor.[7] İşçiler yalnızca sürücülerden ibaret olmadıklarını, istasyon personeli, işaretçiler, ofis çalışanları, kontrolörler ve temizlik personeli olarak önemli bir politik özne olduklarını vurguluyor. Hükümetin acil eylem planını harekete geçirmemesi nedeniyle virüse maruz kalmış olabileceğini düşünen işçiler, sosyal mesafe kuralının kendileri için geçerli olmadığından şikayetçi… Fazla mesai yapmak zorunda bile kaldıklarını belirten işçiler, ciddi bir oy potansiyeli olduğunu ve seçimlerde bu kriz içerisindeki kararların etkili olacağını ileri sürüyor.

Avustralya Taşımacılık İşçileri Sendikası (NSW) Genel Sekreteri Richard Olsen, özellikle şehir içi otobüs şoförlerinin en hassas gruplardan biri olduğuna dikkat çekiyor. Üyeleri ile yaptıkları görüşmelerden koronavirüs önlemleri konusunda yetersiz kalındığı yönünde şikayet geldiğini ileten Olsen, çok değerli bir hizmeti yerine getirmelerine rağmen üyelerinin hayatının önemsenmediğinden yakınıyor.

Zaman geçtikçe virüsün olası olumsuz sonuçlarının görülmesi halinde taşımacılık işçilerinin, yaptıkları görevin önemi gereği tepkisiz kalmayacağı ve bir an önce acil eylem planlarının harekete geçirilmesi gereğinin fark edileceği ortaya çıkacak gibi duruyor. İş işten geçmeden hükümetlerin, işverenlerin ve tüketicilerin gerçekle yüzleşmesi, sorunu kaynakta çözmenin yolunu araması ve virüsün değil refahın taşınması hepimizin sağlığı açısından önemli gözüküyor.

Erkan Kıdak, Arş. Gör. Pamukkale Üniversitesi           

 

       

[1] İlgili haber metni için bkz. https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/03/21/kargo-iscileri-maske-ve-eldiveni-kendi-cebinizden-alin-deniliyor/

[2] Ana akım medyada bu çalışanların riskleri gerektiği önemi görmüyor, daha ziyade virüsün gıda yoluyla bulaşabileceği üzerinde duruluyor. Diğer yandan bu çalışanların da risk altında olduğunu görmek gerekiyor. https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/corona-virus-korkusu-kuryelerin-islerini-artirdi-6167323

[3] İlgili haber metni için bkz. https://halktv.com.tr/ozel-haber-analiz/ptt-emekcileri-onlem-istiyor-coronavirus-tasiyicisi-olmak-421910h

[4] ITF’in hükümetler ve işverenlere çağrı yaptığı küresel talepler ile ilgili açıklama metni için bkz. https://www.itfglobal.org/en/news/covid-19-itf-global-demands-governments-and-employers

[5] ETF’nin açıklaması için bkz. https://www.etf-europe.org/covid-19-european-aviation-at-crossroads/

[6] Raporun tam metni için bkz. https://teamster.org/sites/default/files/32520covid19transitworker.pdf

[7] BBC’de yer alan haber metni için bkz. https://www.bbc.com/news/uk-england-london-52038245

 

ITUC ETUC