DİSK-AR: Yeni işsizlerin yüzde 90’ı kadın
YENİ İŞSİZLERİN % 90’I KADIN
EĞİTİMLİ KADIN HEM İŞSİZ HEM UMUTSUZ
KADIN ÇALIŞANLARIN YARISINDAN FAZLASI KAYITDIŞI
KADINLAR İÇİN İŞ İMKÂNLARI AZALDI
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), çalışma hayatında kadınların konumunu ortaya koyan Kadın İstihdamı ve Güvencesizlik Raporu’nu yayınladı. TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi Ekim 2013 dönem sonuçları üzerinden yapılan hesaplamalarla kadın istihdamındaki gelişmeler, kadınların çalışma hayatında karşılaştığı güvencesiz ve esnek çalışma biçimlerindeki dönüşüm ve çalışma süreleri ele alındı. Çalışmanın sonuçlarına göre:
1) İşgücüne katılım oranı Ekim 2013 döneminde kadınlar için %30,7 düzeyindedir. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre kadınlar için söz konusu oran % 0,1 puan azalmıştır. Buna karşın kentlerde işgücüne katılım oranı kadınlar için % 0,8 puan ile artmaya devam etmiştir. Kentlerde kadınların işgücüne katılım oranı % 27,8 ile genel seviyenin altındadır.
2) İstihdam edilen kadınların oranı, işgücüne katılan kadınların oranından daha fazla azalmıştır. Söz konusu oran % 27,2’den % 26,7’ye gerilemiştir. Yani iş talep eden kadınlara istihdam yaratılamamıştır.
3) Genelde kadın işsizliği % 12,7 iken, kentlerde bu oran % 17,4’e, tarım dışı kesimlerde % 18,5 düzeyine ulaşmaktadır.
4) Resmi verilere göre çalışma çağındaki her dört kadından yaklaşık olarak sadece biri (kentlerde % 23, genelde % 26,7) ekonomik bir faaliyette çalışmaktadır.
5) Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre işgücüne katılan kadın sayısı 88 bin kişi ile sınırlı bir düzeyde artarken, istihdam edilenlerin sayısı 19 bin kişi azalmış bunun sonucunda işsiz kadın sayısı ise 107 bini kişi artmıştır. (Bu dönemden önceki son 4 yıllık süreçte işgücüne katılan kadın sayısının 500 bin civarında olduğu düşünüldüğünde, kadınların kriz dönemi ile birlikte başlayan işgücüne katılım eğiliminin durduğu söylenebilir. Kentlerde ise artış eğilimi sürmektedir.) İşsiz kadın sayısındaki artış işgücüne katılan kadınların sayısından daha fazladır. Geniş tanımlı işsizlik verileri ile ele alındığında, son 1 yılda çalışma hayatına yeni katılmak isteyen kadınların yanı sıra, işgücü piyasalarına daha önce dahil olmuş kadınlar içerisinde de önemli sayıda kadın ya iş bulamamış ya da umutsuzluk ve diğer nedenlerle iş aramadığı için işgücü piyasalarının dışında kalmıştır. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre toplam işsiz sayısındaki artış 202 bin olurken, yeni işsizlerin % 53’ü kadınlardır.
6) Umutsuz işsizler ilave edildiğinde ise işsizlik verileri için tablo kadınlar aleyhine daha da bozulmaktadır. Umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve iş başı yapmaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanların sayısı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre erkekler için 74 bin kişi azalırken, kadınlar için 65 bin kişi artmıştır. Buna göre geniş tanımlı işsizlerin sayısı kadınlar için 172 bin artarken, erkekler için sadece 20 bin kişi artmıştır. Bu verilerle birlikte yeni işsizlerin içinde kadınların oranı % 90’a ulaşmaktadır. Kadınların işgücüne katılım talebi, kentlerde açık ve gizli artmakta, ancak işsizlik kadınların işgücüne katılımının önünde bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Kadınların çalışma hayatında tercih edilmemesinde kültürel nedenler kadar yasal güvencenin olmaması da önemli bir etmendir.
7) Yüksekokul mezunu kadınlarda işsizlik Ekim 2013 dönemi için yüzde 17 ile yüksekokul mezunu erkeklerin yüzde 8,3’lük oranının iki katıdan fazladır. Bu kategoride yer alan kadınların işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 12 bin kişi artış göstererek 346 binden 358 bine yükselmiştir. Yüksekokul mezunu kadınların işgücüne katılım oranındaki % 1 puanlık düşüş, işsizlik verilerinin daha yüksek görünmesini engellemiştir. Ekim 2006 döneminde yüksekokul mezunu kadın işsiz sayısı 165 bin düzeyindeydi. Umutsuzluk ve diğer nedenlerle iş aramayan yüksek okul mezunu kadın sayısı da 103 bine ulaşmaktadır. Lise ve Meslek Lisesi eğitimine sahip olan kadınlar için ise resmi işsizlik % 21,4 ile resmi kadın işsizliğinin % 8,7 puan üzerinde gerçekleşti.
8) Başta umudu kesik olanlar olmak üzere son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ancak işe başlamaya hazır olduğu halde işsiz sayılmayanların % 61’i kadınlardır. Geniş tanımlı işsizlik kadınlar için % 23 oranındadır.
9) Referans haftasında 1 saat ile 16 saat arasında, ayni ya da nakdi gelir, sosyal güvence, yol parası, cep harçlığı, bahşiş vb. karşılığında bir iktisadi faaliyette bulunan kişiler de istihdamda sayılmaktadır. Bu durumda çalışanların sayısı 1 milyon 332 bin kişidir. Bu kişilerin yaklaşık üçte ikisi kadınlardır. Kadınlar için tam zamanlı çalışılan işlerin sayısı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 112 bin kişi gerilemiştir.
10) Kayıtdışı çalışan kadınların toplam çalışan kadınlara oranı %52 seviyesindeyken, kayıtdışı çalışan erkeklerin toplam çalışan erkeklere oranı ise %30 seviyesindedir.
SONUÇ
Sermaye çevreleri istihdam yapısının niteliğini bozarak, yoğun çalışma koşulları altında, daha esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini özellikle kadın ve gençler üzerinden yaygınlaştırmayı istemektedir. Hükümet işveren çevrelerinin bu taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi, evden çalıştırma gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırmayı hedefleyen bu belge, işsizlik verilerindeki artış ve krizle birlikte daha sık gündeme gelecektir. İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi stratejisidir. Kadınları esnek çalıştırma biçimleri ile güvencesiz ve esneklik zemininde, mümkünse ev içi üretim ile çalışma hayatına katmak, nitelikli işler de ise işsizlik bariyerleri ile çalışma hayatının dışında tutmak bir eğilim olarak görülmektedir. Böyle bir süreçte kadınlar “daha çok çocuk yapsın” diye çeşitli düzenlemeleri gündeme getirmek doğru değildir. Haklar ve güvenceler “çocuk” tartışmasının dışında genişletilmelidir. Kadınların çalışma hayatına katılımın sağlanması ve çalışma hayatında kalmalarının güvence altına alınması için iş güvencesine ve bakım hizmetlerinin kamusal bir sorumlulukla ele alınmasına ihtiyaç vardır.
Bu çerçevece kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması ve eşitsizliklerin giderilmesi için
1) İşgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmelidir,
2) Ev içi yaşlı, hasta ve çocuk bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.
3) Kapatılan tüm kamu kreşleri açılmalıdır.
4) İş güvencesi herkes için mutlak bir hak olarak kabul edilmelidir.
5) Kadın/erkek olmasına bakılmaksızın, en az 50 işçi çalıştıran kamu/özel tüm iş yerlerinde ücretsiz, (vardiya koşulları dikkate alınarak gerektiğinde 24 saat açık) bakım evleri ve kreşler açılması zorunlu olmalıdır.
6) Diğer çocuklu bireyler için her mahalleye ihtiyacı karşılayacak kadar kreş açılması amacıyla devlet kendisi girişimde bulunmalı, belediyelere yasal zorunluluk getirilmeli, 50’den az işçi çalıştıran işverenler de bu mahalle kreşlerine destek olmakla yükümlü olmalı, yurttaş girişimleriyle yaratılacak kreş kooperatifleri vb. alternatif çözüm arayışları özendirilmelidir
7) İş yerlerindeki çalışma düzeni, kadınların ve erkeklerin çocuklarına bakma yükümlülüğüne uygun şekilde düzenlenmelidir.
8) Kadın ve erkek çalışanların, kendilerine ve ailelerine zaman ayırabilmeleri için yasal günlük/haftalık çalışma süreleri günde en fazla 7, haftada en fazla 35 saate indirilmeli, toplu ya da bireysel iş sözleşmeleri ile (hiçbir yasal hak kaybına izin verilmeksizin) daha altında süreler kararlaştırılması özendirilmelidir.
9) “Aile sorumlulukları”, “çocuk bakım yükümlülükleri” gibi bahanelerle kadınlara esnek çalışma formları dayatmak yerine, tam zamanlı ve tam güvenceli istihdam olanaklarını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
10)Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller kaldırılmalıdır.