Image Map

Krizin yükünü taşımayacağız! Çare OHAL değil demokrasi!

kriz-ankara

Türkiye’de gündemde olan ekonomik kriz tartışmaları ve mevcut krizin işçilerin çalışma ve yaşam koşulları üzerine etkisi ile ilgili olarak DİSK’in görüş ve düşüncelerini açıklamak üzere, 6 Aralık 2016 Salı saat 11.00’da DİSK Ankara Bölge Temsilciliğinde bir basın toplantısı düzenlendi.

DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko‘nun yaptığı açıklamaya, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Cafer Konca, DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, Sosyal-İş Sendikamızın Genel Başkanı Metin Ebetürk, Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen, BTO-Sen sendikası Genel Başkanı Ayvaz Şeker‘in yanı sıra, DİSK üyesi sendikaların genel merkez ve şube yöneticileri ile DİSK’li işçiler katıldı.

DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun yaptığı açıklamanın tam metni:  

KRİZİN BEDELİNİ ÖDEMEYECEĞİZ!

ÇARE OHAL DEĞİL DEMOKRASİ!

DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun ekonomik kriz tartışmaları ile ilgili Ankara Bölge Temsilciliğimizde yaptığı açıklama

Türkiye yeniden hızla bir ekonomik krize sürükleniyor. Başta döviz kurları ve istihdam olmak üzere neredeyse bütün ekonomik göstergelerde hızlı bir bozulma yaşanıyor.

Türk Lirasının ABD doları karşısındaki erimesi sadece son üç ayda yüzde 18’i aştı. Adını koyalım bu değer kaybı aslında örtülü veya gizli bir “devalüasyon”  anlamına geliyor. Türk Lirası değersizleşiyor ve alım gücü hızla düşüyor.

Ekonomik göstergelerindeki bozulma sadece döviz kurlarıyla ilgili değil. Diğer ekonomik göstergelerde de son yıllarda önemli bir bozulma yaşanıyor.  Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntıları şöyle özetlemek mümkün:

  • Türkiye ekonomisinin 2012’den beri yavaşladığı biliniyor. 2016’da ise bu yavaşlama eğiliminin arttığı görülüyor. Eylül ayı büyüme verisi eksi olarak açıklandı. Öte yandan iç talepte bir gerileme yaşanıyor.
  • İşsizlikte de patlama yaşanıyor. TÜİK tarafından açıklanan dar tanımlı resmi işsizlik oranı bir önceki yılın Ağustos ayına göre 1,2 puan artarak yüzde 11,3’e yükseldi.
  • İşsiz sayısı bir önceki yılın Ağustos ayına göre 435 bin kişi artarak 3 milyon 493 bine yükseldi. Konfederasyonumuzun araştırma enstitüsü DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı ise 6,5 milyona yükseldi. İşsizliğin gerçek boyutlarını yansıtan geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20’ye yaklaştı. Genç işsizliği de yüzde 20’ye dayandı.
  • Tarımda ve sanayide istihdam kaybı sürüyor. Tarımsal istihdamda 257 bin, imalat sanayiinde 53 bin kişilik bir azalma yaşandı. TÜİK tarafından açıklanan sanayi üretim endeksine göre Türkiye’nin imalat sanayi üretimi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 4 oranında geriledi.
  • Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından açıklanan sigortalı işçi sayılarında da düşüş yaşanıyor. 2015-2016 Ağustos ayları arasında sigortalı işçi sayısında 245 bin kişilik azalma yaşandı.
  • Türkiye ekonomisinde son yıllarda belirginleşen yavaşlama, son zamanlarda döviz kurlarında yaşanan artış ile birleşince, Türkiye hızla bir krize doğru sürükleniyor. Merkez Bankası net döviz rezervlerinde erime yaşanıyor. Bu durum Türkiye’den ciddi miktarda döviz çıkışı olduğunu anlamına geliyor.

Döviz kurlarındaki hızlı artışın anlamı TL’nin değersizleşmesidir. Bunun sonucu ise zam ve pahalılık demektir. Böylece kurlardaki artışın işçiler, emekçiler açısından anlamı alım gücünün düşmesi olacak.

Kur artışları genel olarak enflasyonu tırmandırıcı bir etki yapacak ama özellikle ithal girdi kullanan sektörlerde önemli maliyet artışlarına yol açacak. Kurlardaki hızlı yükseliş hükümetin enflasyon tahminlerinin tutmayacağını gösteriyor. Bunun anlamı ise çarşı pazardaki fiyatların artması ve enflasyonun tekrar iki haneli rakamlara yükselmesidir.

Öte yandan bu kez bir reel sektör krizi yaşanma ihtimali çok yüksektir. Çünkü son yıllarda özel sektörün borçlanması ciddi biçimde arttı. 2009’da 67 milyar dolar olan döviz açığı, günümüzde 211 milyar dolara ulaştı. Son kur artışları nedeniyle özel sektörün borçları TL cinsinden yaklaşık 100 milyar TL arttı. Bunun ciddi olumsuz sonuçları olacağı açıktır.

Ekonomideki olumsuzlukların giderek bir krize dönüşmesinin temel nedeni siyasidir.

Siyasi kriz ekonomiyi daha da olumsuz etkilemekte ve ekonomideki var olan sıkıntıları krize dönüştürmektedir.  AKP hükümetinin izlemiş olduğu iç ve dış siyaset Türkiye ekonomisini daha da kırılgan hale getirmektedir.

Olağanüstü halin adeta olağan bir yönetim biçimine dönüşmesi, ülkenin Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilmesi, demokratik hak ve özgürlüklere ve insan haklarına yönelik ihlallerinin yoğunlaşması ve başkanlık rejimi konusundaki ısrar, Türkiye’yi ekonomik açıdan da istikrarsız bir ülke haline getirmektedir.

Avrupa Parlamentosu’nun almış olduğu AB müzakerelerinin durdurulmasına yönelik karar TL’nin değer kaybını daha da hızlandırmıştır. “Sıcak para” ülkemizden çıkmaya başlamıştır. Sıcak paraya, kumarhane kapitalizmine dayalı büyüme modeli ciddi bir sarsıntıyla yüz yüzedir.

Önümüzdeki dönemde bir yandan enflasyonda bir yandan işsizlikte önemli artışlar yaşanabilir ve Türkiye yeniden bir kriz sarmalına girebilir.

Ekonomik krizin faturasını bugüne kadar hep emekçilere yüklendi.

Onlar işsiz kaldı, onların alım gücü düştü.

Tekrar bir kriz yaşamak ve krizin faturasını ödemek istemiyoruz. 

AKP hükümetinin iç ve dış siyasetteki vahim hataları Türkiye’yi bir krize doğru sürüklüyor. 

Türkiye hızla bir krize sürüklenirken, işçiler olarak hükümeti uyarıyoruz. Krizin bedelini ödemeyeceğiz.

  • AKP Hükümetini uyarıyoruz! Kriz bahane edilerek asgari ücretin baskı altına alınmasına hayır diyoruz. Döviz kurlarındaki artış önümüzdeki günlerde enflasyon artışına yol açacaktır. Bu yüzden asgari ücret artışının düşük değil yüksek tutulması gerekmektedir. İç talebin artması için ücretlilerin alım gücü artırılmalıdır. Talebin canlandırılması için taksit sayılarının artırılmasından daha önemli olan alım gücünün artmasıdır. Bu nedenle 2017 yılı için asgari ücretin 2000 TL net olmasını istiyoruz.
  • AKP hükümetini uyarıyoruz! Kıdem tazminatı hakkımızın budanması girişiminden vazgeçin. İşverenlerin kriz ve maliyet bahanesiyle tekrar kıdem tazminatı konusunu gündeme getirdiği görülmektedir. Son günlerde işverenlerin kıdem tazminatının 15 güne düşürülmesi yönündeki açıklamaları endişe vericidir. Kıdem tazminatı iş güvencesi anlamına gelmektedir. Kıdem tazminatının budanması daha çok ve daha kolay işten çıkarma demektir. Kıdem tazminatının zayıflatılmasına değil güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Hükümetin kıdem tazminatına yönelik girişimleri, bireysel kıdem tazminatı fonu çalışmaları, işverenleri kıdem tazminatını budama yönünde cesaretlendirmektedir.
  • AKP hükümetini uyarıyoruz! Zorunlu BES uygulamasından vazgeçin. Zorunlu BES uygulamasının haksız ve hukuksuz olduğunu söyledik. Bu uygulama işçinin gelirinde ve iç talepte düşüşe yol açacaktır. Hükümet zorunlu BES’te kademeli geçişi gündeme getirerek uygulamayı geciktirmiştir. Yapılması gereken zorunlu BES uygulamasından tümüyle vazgeçmektir.

AKP hükümetini uyarıyoruz. Ekonomik kriz hamasi söylemlerle önlenemez. Kriz siyasidir.

Hükümet Türkiye’nin ekonomik bir krize sürüklenmesini istemiyorsa,

  • Olağanüstü Hal uygulaması son bulmalıdır. Türkiye olağan yönetim biçimine dönmelidir. Zaten kırılgan olan Türkiye ekonomisi OHAL, anti-demokratik uygulamalar ve başkanlık rejimi ısrarıyla daha da kırılgan hale getirilmektedir.
  • Türkiye’nin sorunu başkanlık rejimi değildir. Başkanlık rejimi inadı Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaktadır. Meclisin işlevi artırılmalıdır. Siyasal sorunların çözüm yeri meclis olmalıdır. Kriz kapıdayken meclisin işlevsiz hale getirilmesi kabul edilemez. Meclis yurttaşın iş ve aş sorunu çözmekle yükümlüdür.
  • Halkın en önemli sorunu işsizlik iken, meclisin başkanlık konusuyla meşgul edilmesi kabul edilemez. “Milli irade” iş ve aş istemektedir!
  • Türkiye’nin sorunu başkanlık değil demokrasidir, iştir, aştır, barıştır. 
  • Hükümet demokratik hak ve özgürlüklere yönelik ihlalleri durdurmalı ve başkanlık rejimi ısrarından vazgeçilmelidir.
  • AKP hükümetini ekonomik krizi tetikleyen iç ve dış politikalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.

Ekonomik krize ve ekonomik krizin bedelinin işçilere ödetilmesi girişimlerine karşı, DİSK demokrasi için ve emeğin hakları için mücadele etmeye devam edecektir.

8ad9a8c0-710c-4f2e-a7f7-08ff2b9461ef

15253425_1792897420979166_3489534767092494691_n

 

 

ITUC ETUC