Image Map

EMEK-BARIŞ-DEMOKRASİ MÜCADELESİ 103 CANIMIZIN EMANETİDİR!

EMEK-BARIŞ-DEMOKRASİ MÜCADELESİ 103 CANIMIZIN EMANETİDİR!

DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun 10 Ekim Katliamının üçüncü yıldönümü ile ilgili basın açıklaması

 

“Emek-Barış-Demokrasi” diyerek 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlediğimiz mitingimizi hedef alan ve 103 arkadaşımızı yitirdiğimiz katliamın üçüncü yıl dönümünde acılarımız hala taze, arkadaşlarımızın anısı hala sıcak.

Aradan geçen üç yılda ne arkadaşlarımız yerde yaralı halde yatarken onlara saldıran polisleri, ne gelmeyen ambulansları, ne “kokteyl terör” açıklamalarını, ne de “oylarımız yükseliyor” itirafını unuttuk.

Aradan geçen üç yılda adalet yerini bulmadı! DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlediğimiz “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ni hedef alan ve 103 arkadaşımızı yitirdiğimiz bombalı saldırının davasında sadece “maşalar” ceza aldı. Müfettiş raporlarına ve mahkeme kararlarına rağmen katliamda sorumluluğu bulunan hiçbir kamu görevlisi hesap vermedi.

Aradan geçen üç yılda aldıkları “canlı bomba” istihbaratını tertip komitesine iletmeyenler hesap vermedi. Bombacıların adını, sanını, eşkâlini bilip “patlamadan yakalamayan” kamu görevlileri mahkemeye bile çağırılmadı. Adı, sanı, eşkali belli katillerin Gaziantep’ten Ankara’nın göbeğine nasıl geldikleri, polis kontrollerini nasıl atlattıkları sorgulanmadı.

Güvenliğini almakla yükümlü oldukları bir mitingde gerçekleşen katliam ile ilgili hicap duyup istifa eden tek bir kamu görevlisi bile olmadığı gibi, en hafif ifadeyle “ihmal” ihtimalini bile yok sayan bir dava sürecinden tabii ki adalet çıkmadı. Eylemi gerçekleştirilen örgütün şemasını, bağlantılarını, görüştükleri kişileri, örgütün hiyerarşisini ve derin ilişkilerini ortaya çıkarabilecek bilgiler-belgeler başka illerdeki mahkemelerden talep edilmeden dava alelacele kapatılmak istendi.

Aradan geçen üç yılda mahkeme 10 Ekim Ankara katliamını “insanlığa karşı suç” kabul etmedi ve böylece bomba yeleklerinde parmak izi bulunan şahıslar dahi ilerleyen yıllarda yakalansa “zaman aşımı” ile cezasız kalma olasılıkları doğdu. 10 Ekim katliamının insanlık suçu sayılmaması, Sivas katliamında da insanlık suçu işleyenler zaman aşımı ile cezasız kaldığında “Hayırlı olsun” diyerek bu cezasızlığı kutlayanları hatırlattı.

Aradan geçen üç yılda katliamın hemen ardından utanmadan, sıkılmadan oylarının yükseldiğini ifade eden siyasetçilere “ne demek istediği” bile sorulmadı. O gün “13 yıllık AKP politikalarının mağdur ettiği tüm kesimleri” emek-barış ve demokrasi mücadelesinde buluşmaya çağırdığımız bir mitingin bombalanmasının, iktidara oy kazandırdığını söylemek bir itiraf mıdır sorusunu soracak bir yargı bulunamadı.

Evet mahkemeden adalet çıkmadı ama ülkeyi yönetenlerin soruşturmayı saptırdıkları bu mahkeme kararıyla kesinleşti. Katliamının tek başına IŞİD tarafından gerçekleştirdiğine kanaat getiren karar ile beraber, katliamın gerçekleştiği günden itibaren, daha cenazeler kaldırılmamışken, hiçbir veriye dayanmadan “kokteyl terör” iddiasını ortaya atan siyasetçilerin, yine en hafif ifadeyle “soruşturmayı saptırdıkları” kesinleşmiş oldu. Ülkeyi yönetenlerin soruşturmayı neden saptırmak istedikleri, katilleri belirsizleştiren bu manipülasyona neden ihtiyaç duyduğu, neden tek başına IŞİD’i suçla(ya)madıkları sadece siyasi değil aynı zamanda da hukuki bir soru olarak er ya da geç bu ülkeyi yönetenlere sorulacaktır.

Özetle adalet yerini bulmadı, acılarımız soğumadı. Ne bu eylemi yapan örgüt hakkıyla açığa çıkarıldı, ne ilişkilerinin üzerine gidildi, ne de kamu görevlilerinin ve ülkeyi yönetenlerin sorumlulukları sorgulandı. Bu adaletsizlikte imzası ve sorumluluğu bulunanlar tarihe bir kara leke olarak geçti.

“Emek-Barış ve Demokrasi mücadelesi” 10 Ekim 2015’te yitirdiğimiz 103 canımızın bize bıraktığı bir emanettir artık.

Er ya da geç emeğin, barışın, demokrasinin egemen olduğu bir ülkeyi, 103 canımıza armağan edeceğiz!

Er ya da geç katiller kaybedecek! Emek-Barış-Demokrasi kazanacak!

ITUC ETUC