Image Map

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun 1 Mayıs 2019 konuşması

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun İstanbul Bakırköy Halk Pazarı’nda kutlanan 1 Mayıs 2019 Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününde yaptığı konuşma

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Şairin dizelerinde anlattığı gibi bir memlekete hasret işçiler, emekçiler, işsizler, emekliler, kadınlar, gençler ve çocuklarımız… Hoşgeldiniz!

Hasret duyduğumuz memleketin resmini çizmek için 1 Mayıs meydanlarına birlik ve dayanışma içerisinde akan rengarenk nehirlere selam olsun.

Emeğin, demokrasinin, barışın ve kardeşliğin egemen olacağı bir memleketin mücadelesini verenlere selam olsun.

Dünyanın dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarını dolduran yüzünü hiç görmediğimiz, adını bilmediğimiz milyonlarca sınıf kardeşimize selam olsun!

Türkiye’nin bütün 1 Mayıs meydanlarında özgürlük için buluşanlara,  “Zorbalar kalmaz gider” diyenlere selam olsun.

Ve elbet, “Haramilerin saltanatını yıkacağız” iradesini gösteren kavgamızın şehrine, emeğin başkentine İstanbul’a selam olsun!

Bugün İstanbul’da 1 Mayıs meydanını, Taksim meydanını işçilere kapatanların saltanatı elbette yıkılacak…Elbette halkın iradesini, işçilerin iradesini yok sayan bu düzen, yasaklarıyla beraber bir kağıt gibi kül olup gidecek…Ve elbette işçi sınıfı demokratik bir ülke mücadelesini büyüterek Taksim’i 1 Mayıs alanı olarak yeniden kazanacak!…

Bizler, bu meydanda ve Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün 1 Mayıs meydanlarında birbirimize söz vermek zorundayız.

1 Mayısın Birlik, Mücadele ve Dayanışma ruhuyla birbirimize söz verelim. Bir kişinin ağzından çıkan sözünün “ferman” sayıldığı bir düzene karşı demokrasiyi, adaleti ve özgürlükleri kazanacak mıyız?

Ekonomik krizin ortasında, bizler işsizlikle ve yoksullukla mücadele ederken bir avuç patronun bekasını savunan bu düzene son verecek miyiz?

Evet biz memleket istiyoruz, herkesin güvenceli bir işi olsun! Bunun için yapılacaklar bellidir.

Kriz bahanesiyle işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Çalışma saatleri düşürülmeli, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Sendikal nedenli işten çıkarmalar engellenmelidir. Haksız hukuksuz KHK’lar ile, güvenlik soruşturmaları ile işlerinden edilenler görevine iade edilmelidir. Grev hakkı tam ve eksiksiz olarak tanınmalıdır…

Şimdi buradan söz verelim. Çalışma hakkımız için, güvenceli bir iş için ayağa kalkacak mıyız? Kıdem tazminatımıza, son kalemize, birikmiş emeğimize, alın terimize, çocuklarımızın emanetine el uzatanları, pişman edecek miyiz?

İşte 1 Mayıs meydanlarının istediği memleket budur. İşte 1 Mayıs sözleşmesi budur!

Biz memleket isteriz, adalet olsun!

Her alanda gerçek bir adalet için yapılacaklar bellidir.

Ücretler enflasyona karşı korunmalıdır. Taşeron işçiler kamu işçisi olarak kadroya alınmalı, ayrımcılık bitmelidir. 4+4 zulmüne son verilmeli, özgür toplu sözleşme hakkımız tanınmalıdır. Emeklilikte yaşa takılanlar sorunu derhal çözülmeli, emeklilik temel bir yurttaşlık hakkı olarak güvence altına alınmalıdır. Vergi adaletsizliğine son verilmeli, asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Göçmen işçilerin emeğinin köle emeği olarak sömürülmesine son verilmelidir. 7.5 milyon işsizin hakkı olan İşsizlik Sigortası Fonunun iktidarın ve sermayenin arpalığı olarak kullanılması vicdansızlığına son verilmelidir.

Şimdi buradan bir kez daha söz verelim. Bu adaletsiz düzene karşı ayağa kalkacak mıyız? Zorunlu BES adı verilen tefecilik sistemine dur diyecek miyiz? İşçi ve emekçilere hayat pahalılığını, vergileri;  sermayedarlara ise teşvik kredilerini reva gören iktidarın yakasına yapışacak mıyız? İşte işçi sınıfının sözleşmesi budur, işte 1 Mayıs budur!

Ve biz memleket isteriz özgürlük olsun!

1 Mayıs çağrımızda da söylemiştik. Bizim memleket dediğimiz, tek kişinin konuşup milyonların alkışlamak zorunda olduğu bir ülke değildir.

Biz memleket isteriz, düşünme, konuşma, yazma,  itiraz etme özgürlüğü olsun. Biz memleket isteriz, demokrasi olsun, seçme-seçilme, örgütlenme ve grev hakkımız tam olsun. Biz memleket isteriz, kimse cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş sayılmasın; eşit yurttaşlık, barış ve kardeşlik ülkenin dört bir yanında hakim olsun.

O zaman buradan bir kez de bunlar için söz verelim. Bizler, bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini yaratanlar hep beraber söz veriyor muyuz? Bu baskıcı ve akıldışı rejimin harap ettiği memleketimizi ve demokrasiyi yeniden kuracak mıyız? Kuracak mıyız?

Sevgili mücadele arkadaşlarım,

Memleketin ihtiyaç duyduğu birlik, 1 Mayıs meydanlarındadır.

Hepimiz görüyoruz: Biz birlik olduğumuzda gün geliyor, devran dönüyor. Birliğimizin sonuçlarını 31 Mart’ta gördük, emeğin başkenti İstanbul’da gördük. Büyük şehirlerde gördük.

Halkı bölmeye, kutuplaştırmaya, çatıştırmaya çalışanlara inat, bu ülkenin geleceğinin güvencesi biziz; Çok iyi biliyoruz ki, Türkün, Kürdün, Alevinin, Sünninin, inançlının, inançsızın, yani bütün ezilenlerin ve emekçilerin birliği, bu ülkenin aydınlık geleceğinin biricik teminatıdır!

Evet dostlar, yoldaşlar, işçi kardeşlerim… Bakmayın kendilerini memleketin sahibi ilan eden, güç, para ve iktidar sahiplerinin şımarık çığırtkanlığına!.. Kulak asmayın ülkenin her türlü birikimini talan edenlerin tehdit ve şantajlarına…

Bu memleket bizim, bu memleket emeği ile her gün ama her gün hayatı yeniden yaratan işçilerin ve emekçilerindir!

Bu memleket yabancı sermaye toplantılarında “grevleri yasaklamakla” övünen işbirlikçilerin değil; bu memleket Amerikan 6. Filosunu denize döken devrimci gençlerimizin yolundan yürüyenlerindir.

Bu memleket kentlere, doğaya ihanet eden beton lobisinin değil; doğasına, deresine, ağacına sahip çıkmak için nöbet tutan Havva analarındır.

Bu memleket gencecik insanlarımızın tabutlarını seçim kürsüsü yapanların değil; Bu memleket “çocuklar ölmesin” dediği için hapishaneye, dört duvar arasına bebeği ile giren Ayşe öğretmenlerindir.

Bu memleket hesaplarını bozan siyasetçileri hapse attıranların, ana muhalefet partisi liderine linç tezgahları kuranların değildir; bu memleket,  sanatçıları, gazetecileri, akademisyenleri uydurma davalarla sindirmeye çalışanların hiç değildir!.. Bu memleket sandık başlarında gece gündüz bekleyerek halkın iradesine sahip çıkanların, içerde dışarda direnmeyi başaranlarındır.

Bu memleket, eşitlik isteyen kadınların, gelecek isteyen gençlerindir. Bu memleket en çok da güneşli güzel günleri hak eden çocuklarımızındır.

Arkadaşlar! Bugün 1 Mayıs! Bugün işçi sınıfının kitabın ortasından konuşacağı gün…

O kitabın ortasında da şu yazıyor: Ya sosyalizm ya barbarlık!

Kardeş kavgasının son bulduğu, ne zengin fakir, ne sen ben farkı olan bir memlekete olan inancımla; ekmek, gül ve hürriyet günlerine, eşitliğe, kardeşliğe, barışa ve sosyalizme olan inancımla…Hepinizi işçi sınıfının yüzyıllardan gelen coşkusuyla selamlıyorum!

 

ITUC ETUC