Image Map

“1 Mayıs, Hukuk, Taksim”: Emeğe saygı ve onur mücadelesi

DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun 24 Nisan 2024 Çarşamba günü Taxim Hill Otel’de düzenlenen “Ulusal ve Uluslararası Yargı Kararları Çerçevesinde 1 Mayıs, Hukuk, Taksim” konulu basın toplantısında okuduğu basın açıklamasının tamamı:

2024 1 Mayıs’ına sayılı günler kaldı.  1 Mayıs’ta dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşlerimizle beraber demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe, barışa ve kardeşliğe dair umutlarımızı ve taleplerimizi haykıracağız.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk 1 Mayıs’ı ülkemiz için önemli bir dönemeçte kutlanacak. Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda buluşacak, ekmeğimizin her gün küçülmesine, adaletin terazisinin tamamen bozulmasına, en temel hak ve özgürlüklerimizin gasp edilmesine hep bir ağızdan DUR diyeceğiz.

Evlerinden, işlerinden, mahallelerinden, sokaklarından yola çıkıp, el ele vererek 1 Mayıs alanına yürüyecek olan işçiler, emekçiler, emekliler, gençler, kadınlar, çocuklar başı dik, alnı ak bir biçimde hakkını hukukunu savunacak.

Değerli Basın emekçileri, sevgili mücadele arkadaşlarımız, şu an işyerlerinde, tezgâh başlarında, evlerinde bizi izleyen tüm sınıf kardeşlerimiz…

Ülkemizde 1 Mayıs’ların, bir simgesi var… işçilerin emekçilerin mücadelesinin ve geleneğinin, emeğe saygının bir simgesi var: TAKSİM MEYDANI!

Taksim Meydanı 1977’den beri yüreğimizdeki yaradır; yeniden yasaklandığı 2013’ten beri en büyük hasretimizdir… 2024 1 Mayıs’ında Türkiye’nin ve dünyanın meydanlarında buluşan milyonların gözü kulağı İstanbul Taksim 1 Mayıs alanında olacak, milyonlarca yürek Taksim 1 Mayıs alanıyla atacak.

Evet, Taksim 1 Mayıs alanıdır ve bu hukuksal, tarihsel ve toplumsal bir hakikattir. 

Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğu gerçeğinin 2013 yılından beri tamamen keyfi biçimde yok sayılmasına, inkar edilmesine 2024 1 Mayıs’ında artık son verilmelidir.

Taksim 1 Mayıs alanıdır ve bu artık hukuksal bir hakikattir.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de yılın 365 günü çalışan işçilerin ve emekçilerin, 1 Mayıs’ı kendi belirledikleri, kentin en merkezi meydanlarında, İstanbul’da da Taksim’de coşkuyla kutlama hakkı vardır.

Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve son olarak Anayasa Mahkemesi kararları bu konuda sözünü söylemiştir.

Geçtiğimiz yıl Anayasa Mahkemesi’nin aldığı son karara göre de “1 Mayıs’ta Taksim’de olmak her işçinin, emekçinin hakkıdır”

Bu kesin ve son kararın ardından bizlerin 1 Mayıs’ta Taksim’de olmasını engellemeye çalışmak mümkün değildir. Hiç kimsenin Anayasal düzeni tanımama anlamına gelecek olan böylesi bir yaklaşımı savunmamasını umut ediyoruz.

İstanbul Valiliği olmak üzere idarenin görevi bize başka bir alan göstermek değildir, bizim Anayasal bir hak olarak gerçekleştireceğimiz bu barışçıl etkinliğe katılanların güvenliğini sağlamaktır. Ve sayın İstanbul Valisi başta olmak üzere tüm yetkililerin bu görevlerini bizlerle koordineli biçimde gerçekleştirmelerini bekliyoruz. 23 Nisan günü Valilik makamına oturan Derin kızımızın gösterdiği sorumluluğu, doğallığı ve olgunluğu bugünün İstanbul Valisinden de beklemek hakkımızdır.

Ülkeyi yönetenler sorunun değil çözümün bir parçası olmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Işıkhan’ın iki gün önce Türk İş Genel Merkez’inde ifade ettiği gibi, -kelimesi kelimesine aktarıyorum-,  “1 Mayıs’ı, her yıl dönümünde, huzursuzluk gününe çevirmek isteyenler, çözümün ve uzlaşmanın değil; sadece sorunun bir parçası olmayı bilinçli bir şekilde tercih etmektedirler.”

Evet iktidar hukuk dışı bir yasakla 1 Mayıs’ı huzursuzluk gününe çevirme inadından artık vazgeçmeli, Çalışma Bakanı da bu konuda inisiyatif almalıdır.

2013 yılından beri Anayasa başta olmak üzere hukuku ayaklar altına alan, bugünü bir huzursuzluk gününe çeviren bilinçli tercihten, Taksim’i işçiye kapatma hukuksuzluğundan vazgeçilmelidir.

Bu çağrımızı ve yılın 365 günü bu ülke için alınteri dökenlerin, emek verenlerin yılın bir gününde kendi bayramlarını nerede kutlayacaklarına dair iradesine saygı duyulması talebimizi Sayın Bakan’a iki gün önce bir telefon görüşmesiyle bizzat ilettiğimi de burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Evet, Taksim 1 Mayıs alanıdır ve bu tarihsel bir hakikattir.

Sayın Bakan Türk İş Genel Merkezinde maalesef bazı talihsiz açıklamalarda daha bulunmuş, 1 Mayıs’ta Taksim’de olma hakkını kullanmak isteyenlerin “1977 yılında Taksim’de kaybettiğimiz 34 işçimizin, emekçilerimizin isimlerini bile hatırlanmadığını, onların aziz hatıralarını kullandığını” söylemiştir.

Sayın Bakan’ın okuyarak paylaştığı konuşmasını kendisinin mi hazırladığını, yoksa bu ifadelerin uzmanlarından kaynaklanan bir talihsizlik mi olduğunu bilmiyoruz; ama öncelikle şunu söylemek isteriz ki 1977 yılında Taksim’de 34 değil 41 insanımız can vermiştir. Bugüne kadar Taksim’deki hiçbir anma törenine gelmeyenler elbette ki her sene bu isimlerin tek tek okunduğunu bilmezler ve her sene ama her sene sayılan her isme tek tek “yaşıyor” diye yanıt vermeyenlerin “aziz hatıra” konusunda bize ders vermeye kalkmaları kabul edilemez.

Hatırlatmak isteriz ki bu hakkımıza yönelik hukuksuz müdahalelerin gerçekleşmediği 2010-2011 ve 2012 yıllarında Taksim’deki 1 Mayıs etkinliklerinde tek bir kişi zarar görmemiş, tek bir kişinin burnu bile kanamamıştır. Bu üç yılın 1 Mayıs’ları kitleselliği ve coşkusu sadece ülkemizde değil tüm dünyada ilgiyle ve takdirle takip edilmiştir.

Taksim 1 Mayıs alanıdır ve bu toplumsal bir hakikattir.

Bizler, işçiler, emekçiler, emekliler bu ülkenin büyük çoğunluğuyuz. Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, bizler bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini emeğimizle var ediyoruz ve insanca yaşamayı hak ediyoruz.

Yüksek enflasyon yüzünden her gün ama her gün yoksullaşıyoruz.

Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye gıda enflasyonunda açık ara birinci.

Bankalar, holdingler, şirketler karlılık rekorları açıklarken bizler yoksullaşıyoruz.

Biz işçilere, emekçilere, emeklilere IMF’nin desteklediği “kemer sıkma” politikaları dayatılırken, zengin daha hızlı zenginleşiyor.

Çalışanlar açlık sınırının bile altındaki asgari ücrete mahkûm ediliyor. Emeklilere bir asgari ücret bile çok görülüyor.

Bu da yetmezmiş gibi vergi yükü hep işçinin, emekçinin, emeklinin sırtında. Sermaye ise keyfine göre vergi veriyor bir gecede vergileri sıfırlanıyor, affediliyor.

Yetmiyor! Zaten kuşa döndürdükleri kıdem tazminatımıza bile göz dikiyorlar.

Oysa biz çok çalışıyoruz, çok üretiyoruz. Dünyanın en uzun çalışma saatleri Türkiye’de. Üstelik iş cinayetleriyle, meslek hastalıklarıyla cebelleşiyoruz.

Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında.

Yılın 365 günü yok sayılan, hakları gasp edilen bizlerin 1 Mayıs’ta dahi irademiz tanınmıyor. Yasalar, Anayasa ve mahkeme kararları dahi yok sayılarak 1 Mayıs’ta Taksim’de olma hakkımız elimizden alınmak isteniyor.

Güvenlik gerekçesi yıllarca ileri sürülecek bir mazeret olamaz. İşçi ve emekçilerin yılda bir kez topluca kendi gününde dertlerini, taleplerini geleneksel meydanlarında dile getirmesi; yaslarını, umutlarını, şarkılarını söylemesi kısıtlama adı altında yasaklanamaz.

Bu hukuk dışı uygulama sıkıyönetim ve darbe dönemlerinde olduğu gibi yılarca, peş peşe yapılırsa, yapılmaya kalkışılırsa bu kanunen de suçtur. Güvenlik gerekçesini ardı ardına yılarca ileri sürmek sebep değil bahane olur; mazeret icat etmek olur.

İşte tam da bu nedenle 1 Mayıs’ta Taksim’de olmak, irademizi güçlü bir biçimde ortaya koymak haklarımıza daha sıkı sarılmaktır.

Evet sayın Bakan’ın ifade ettiği gibi “İşçilerin alınteri Taksim Meydanı’na sığmayacak kadar büyüktür”. Sadece İstanbul’un değil ülkenin tüm değer ve güzelliklerini biz üretiyorsak, alınterimizle üretiyorsak Taksim Meydanı’nı da, haklarımızı istiyoruz!

İşçi sınıfı başta olmak üzere her gün daha yoksullaşan tüm toplum, içi boş “sosyal diyalog” seremonilerini değil samimi icraatları görmek istemektedir.

1 Mayıs 2024 öncesinde ve sonrasında asla vazgeçmeyeceğimiz ve gerçekleşmesi için her türlü sosyal diyaloğa hazır olduğumuz “samimi icraat” başlıkları şunlardır.

  • Anayasa Mahkemesi kararıyla da tescillenen Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğu hakikatine saygı gösterilmeli; her işçinin 1 Mayıs alanında olabilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
  • Asgari ücret acilen en az gıda enflasyonu ve büyüme oranı kadar artırılmalıdır.
  • Üst gelir gruplarına hitap eden lüks ve özel tüketim dışındaki tüm mal ve hizmetlerde KDV-ÖTV düşürülmeli, temel tüketim mal ve hizmetleri için sıfırlanmalıdır.
  • Gelir vergisi ilk dilimi ücretliler için %10’a düşürülmeli, vergi dilimleri yükseltilmeli, kar rekorları kıran şirketler için kurumlar vergisi artırılmalıdır.
  • En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmeli ve tüm emekli aylıkları bu oranda artırılmalı, EYT düzenlemesindeki adaletsizliklere son verilmelidir.
  • Türkiye’nin işçi haklarında en kötü 10 ülke arasında olması ayıbına son verilmeli, sendikal hakların kullanımının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Evet bizler bu taleplerimizle 1 Mayıs meydanlarında olacağız.

Ama en başta 1 Mayıs’ta Taksim’de olma irademizle bizi yok sayanlar karşısında emeğe saygı ve onur mücadelesi vereceğiz.

1 Mayıs’ta Taksim’de olmak işimize, aşımıza, ekmeğimize, emeğimize, onurumuza sahip çıkmaktır.

1 Mayıs’ta Taksim’de olmak hakkımıza-hukukumuza; gelirde, vergide ve ülkede adalet talebimize sahip çıkmaktır.

1 Mayıs’ta Taksim’de olmak söz ve karar hakkımıza; sendikalı olma, örgütlenme ve grev hakkımıza; demokrasiye sahip çıkmaktır.

1 Mayıs’ta Taksim’de olmak “ben yaptım oldu” anlayışına karşı İstanbul Sözleşmesine, işyerinde şiddete ve tacize karşı ILO’nun 190 sayılı sözleşmesine sahip çıkmaktır.  

1 Mayıs’ta bir elimizde çocuklarımız, bir elimizde karanfillerimizle Taksim’de olmak eşitliğe, özgürlüğe, barışa, kardeşliğe, geleceğimize sahip çıkmaktır.

Taksim ekmektir, adalettir, hürriyettir!

Emek bizimdir, Taksim bizimdir, memleket bizimdir!

Taksim Şimdi, Demokrasi Şimdi!

 

ITUC ETUC