Image Map

DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi

24 Haziran 2025 Salı günü Ankara’da Genel İş Genel Merkezi’nde toplanan DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi:

İnsanlık büyük bir tehlike altında. Tüm dünyada açlığın, yoksulluğun, eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, ayrımcılığın, savaşların ve katliamların arttığı bir dönemi yaşıyoruz. Yarım yüzyıl önce “tarihin sonu” denilerek bizlere sunulan bir düzen, nükleer savaştan iklim krizine dünyanın sonunu getirebilecek bir gözü dönmüşlüğü dünyanın başına bela etti.

“Kâr oranları artsın” diye yarım yüzyıldır ücretlerle beraber demokratik haklar geriletiliyor.

“İşçiler sesini çıkarmasın” diye sendikal haklarla beraber tüm evrensel haklar yıkıma uğruyor.

“Tüm insanlık sermayenin açgözlülüğüne biat etsin” diye medeniyetler, doğa ve dünya yok oluyor.

Dünyayı yönetenler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün asırlık sloganı “Barış İstiyorsak Adalet Ekmeliyiz” sloganının tam tersini yapıyorlar: Adaletsiz bir düzeni savaşlarla ayakta tutulmaya çalışılıyor. Filistin’den İran’a bölgemizde halkların kanına giriyorlar. NATO zirvesinin gündemi olarak silahlanmaya ayrılan bütçeyi tüm üye ülkelerde misliyle artırmayı planlıyorlar. Bizlerin ürettiği değerlerin daha büyük bir bölümünü savaşa ve silah tüccarlarına ayırmak için eğitimden, sağlıktan, emeklilerden kesinti yapmayı kararlaştırıyorlar.

Öte yandan, hem kapitalizmin yarattığı adaletsizliklere, hem bu adaletsizlikleri koruyan emperyalist saldırganlığa, diktatörlere, ırkçı-ayrımcı-gerici siyasi akımlara karşı dünyanın her yerinde onurlu direnişler, karşı koyuşlar, mücadeleler yükseliyor.

Dünyanın bu karanlık tünelden çıkması için, demokrasi için, barış için, adalet için, insanca ve kardeşçe yaşadığımız bir dünya için mücadeleler, her yerde, özellikle de işçi sınıfının, emekçilerin omuzlarında yükseliyor. Dünya nüfusu hızla işçileştikçe, dünyanın kurtuluşu da daha fazla işçi sınıfının sorumluluğu altına giriyor.

Ülkemizde de bölüşüm adaletsizliklerinin cenderesinde emekçilerin yaşamda kalması giderek zorlaşırken, Cumhuriyet tarihinin en ağır baskı dönemlerinden birini yaşıyoruz. İtiraz eden, muhalefet eden herkesin baskıyla susturulmaya çalışıldığı, bir Türkiye’yi yaşıyoruz.

Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmaya yönelik sınıfsal ve siyasal tercihleriyle, halkın desteğini alması imkânsız hale gelen AKP, halk iradesine meydan okuyarak iktidarını korumaya çalışıyor. Bir ücretliler ülkesi olan bu ülkeyi, daha fazla baskıyla, siyasallaşan yargıyla yönetmeye çalışıyor; ifade özgürlüğü, sendikal haklar derken seçme seçilme hakkımıza kadar el uzatılıyor. Hapishaneler AKP’yi sandıkta yenen siyasetçilerle, belediye başkanlarıyla doldukça Türkiye, seçimle gelenin seçimle gittiği bir ülke olmaktan her gün daha fazla uzaklaşıyor.

Hapishaneler tutuklu sendikacılarla, gazetecilerle, siyasetçilerle doldukça, çocuklar okula aç gidiyor; okul yerine gönderildiği işyerlerinde yaşamlarını yitiriyor; sendikal hakları gasp edilen milyonlar asgari ücrete mahkûm ediliyor; insanca yaşatmamız gereken emekliler yaşamda kalma savaşı veriyor; sokaklarda kadın cinayetleri, mafya hesaplaşmaları sıradanlaşıyor; şirketlerin emriyle doğamız talan ediliyor. Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça, ekmeğimiz, geleceğimiz, doğamız, ülkemiz bizden çalınıyor…

Tam da bu yüzden, bu büyük talan ve adaletsizlik çarkı bozulmasın diye, Türkiye işçi sınıfı büyük bir abluka ve kuşatma altında tutuluyor. Sendikal haklar ayaklar altına alınıyor, grev yapmak neredeyse suç olarak görülüyor. Toplu iş sözleşmesi düzeni fiilen yok ediliyor. Var olan toplu iş sözleşmelerini uygulatmak bile mesele haline geliyor.

Üyesi olduğumuz Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan Küresel Sendikal Haklar Endeksi, DİSK’in de katıldığı ILO Konferansı’nda dünya kamuoyuna açıklanmıştır. Yayımlanan rapor içinde yaşadığımız koşullar nedeniyle ülkemizin 2025 yılında da işçi hakları açısından dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında olduğunu teyit etmiştir.  Üzülerek belirtmek isteriz ki Türkiye işçi sınıfı bu kara tabloyu hak etmemektedir.

Örgütlenmemizi ve mücadelemizi büyüterek; tüm sendikalarımız için barajları yıkarak, engelleri aşarak; sendikalaşmayı engelleyen, grev yasaklarıyla övünen zihniyetin egemenliğine son vererek ülkemiz adına bu utanca son vermek boynumuzun borcudur.

Hukuku tanımamayı, Anayasa’yı çiğnemeyi kendine hak olarak görenlerden kurtulmak, işçi sınıfının asli meselesidir. Hukuk tamamen bir siyasal araç haline geldikçe hepimizi kaybetmekteyiz. Bir kamu kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu, açtığımız davalarda alınan mahkeme kararlarına uymayarak işçilerin, emekçilerin, emeklilerin ekmeğiyle oynamaya devam ediyor. Gizlenen veriler ile, düşük gösterilen enflasyon ile, işçilerin, emekçilerin, emeklilerin ekmeği küçülüyor. Hukukun üstünlüğünün ortadan kalktığı bir ortamda, kendini üstün görenler bizleri yoksullaştırıyor.

DİSK olarak hep söylediğimiz gibi “demokrasi işçinin ekmeğidir”. Bu nedenle emek mücadelesiyle demokrasi mücadelesini birlikte yürütüyoruz. Örgütlenmemizi büyütürken de; işyerlerinde insanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadele ederken de; kadın grevi örgütlerken de; son yılların en yaygın, en geniş katılımlı ve “en genç” 1 Mayıs’larını düzenlerken de; halkın seçme ve seçilme hakkına el uzatılan “19 Mart süreci”nde adalet ve demokrasi mücadelesini işyerlerinden meydanlara taşırken de bu bilinçle hareket ettik, etmeye devam edeceğiz.

Bu onurlu mücadeleyi örgütleyen yoldaşlarımız Genel İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve İzmir 3 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Mine Bilir’in tutuklanmaları, bizleri yolumuzdan saptırmayacak; aksine emek ve demokrasi mücadelesini bir arada yürütme irademizi ve kararlılığımızı güçlendirecektir. Bir süredir sistematik olarak, “kopyala yapıştır” ezberlerle, hazır kıta trollerle, siyasallaşmış yargı ile DİSK’i hedef alan, hedef gösteren, düşmanlaştıran odaklar bizlerin birliğini, mücadelesini ve dayanışmasını güçlendirmekten başka bir sonuç alamamıştır, alamayacaktır. DİSK bu baskı ve sömürü düzenine karşı emek ve demokrasi mücadelesinden bir adım geri atmayacaktır.

Bu tespitler ışığında Başkanlar Kurulumuz:

  1. Tutuklu Başkanlarımız Deniz Şahin Gümüştekin ve Mine Bilir’in serbest bırakılması için ülke çapında ve uluslararası sendikal hareket düzeyinde dayanışmanın ve mücadelenin güçlendirilmesine;

  2. “Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet” kapsamında, artan gelir adaletsizliğinde önemli bir rol oynayan TÜİK’e karşı hukuki ve fiili mücadelenin sürdürülmesine; bu kapsamda 3 Temmuz 2025’te Ankara’da TÜİK önünde diğer emek ve meslek örgütleriyle geniş katılımlı bir buluşmanın örgütlenmesine;

  3. Kamu Çerçeve Protokolü’nde işçilerin kayıplarının giderilmesi, asgari ücretin Temmuz ayında güncellenmesi ve Vergide Adalet konuları başta olmak üzere, emeğin temel meselelerine dair emek örgütleriyle ortak eylem ve söylem birliği geliştirmek için çabaların yoğunlaştırılmasına;

  4. Emeklilerin örgütlenme hakkı ve emeklilerin açlığa/yoksulluğa mahkûm edilmesine karşı mücadelenin sürdürülmesine ve bu kapsamda önümüzdeki dönemde düzenlenecek eylem ve etkinliklere konfederasyon düzeyinde destek verilmesine;

  5. DİSK’i geleceğe taşıyacak kadroların yetiştirilmesi için kadın ve genç işçiler başta olmak üzere çeşitli alanlarda eğitim faaliyetlerinin yürütülmesine;

  6. “Asgari yaşama mahkûm olma, sendikalı ol” çağrımızla başlatacağımız “DİSK Örgütlenme Seferberliği” doğrultusunda Türkiye’nin dört bir yanında DİSK Yönetim Kurulu’nun da katılacağı etkinliklerin ve faaliyetlerin Bölge Temsilciliklerimiz üzerinden planlanmasına karar vermiştir.

     

ITUC ETUC