Image Map

Eşit işe eşit ücret için tut elimden örgütlen!

DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun Uluslararası Eşit Ücret Günü’ne dair açıklaması:

18 Eylül Uluslararası Eşit Ücret Günü’nde, cinsiyetler arası ücret adaletsizliğine dikkat çekiyor ve bu sorunun çözümü için toplumsal, kurumsal ve kamusal sorumlulukları bir kez daha hatırlatıyoruz. İnsan onuruna yakışır işin temel bir bileşeni olan ücret, kadınlar için eşitlik mücadelesinin temel alanlarından birini oluşturuyor.

ILO, kadınların erkeklerden daha düşük ücretler aldığına dikkat çekmek için 18 Eylül’ü Uluslararası Eşit Ücret Günü ilan etti. ILO’ya göre kadınların bir yılda elde edebildiği ücret gelirlerini erkekler yılın dokuzuncu ayında elde ediyor. Kadınların erkeklerin gelirlerine ulaşabilmeleri için üç ay daha fazla çalışmaları gerekiyor. TÜİK’in Gelir Dağılımı İstatistiklerine göre 2023 yılında erkeklerin ortalama hanehalkı fert geliri ile kadınların ortalama hanehalkı fert geliri arasındaki fark yüzde 27’dir. Bu oran 2013 yılında yüzde 21 idi.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği çalışma yaşamında yalnız ücretlerde değil, işgücüne katılımda, istihdamda ve işsizlikte de kendisini gösteriyor. Kadınlar bakım yükü nedeniyle işgücüne katılımda ciddi zorluklar yaşıyor. Temmuz 2025 itibarıyla Türkiye’de erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 70,6 iken kadınlarda bu oran yalnızca 36,4 düzeyinde kalıyor. İşgücündeki kadınların önemli bir bölümü ise işsizlikle mücadele ediyor. Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik yüzde 40’a ulaşmış durumda iken erkeklerde geniş tanımlı işsizlik oranı yaklaşık yüzde 24’tür.

Cinsiyete Göre İşsizlik Türleri (Yüzde) (Temmuz 2025)

Öte yandan kadınlar, her geçen gün iş bulma ümidini kaybediyor. İş bulamayıp ümidini kaybeden, iş arayan kadınların oranı yüzde 40. İş bulabilen kadınlar ise güvencesiz işlere hapsedilmiş durumda. Yüzde 32,3’lük resmi istihdam oranına karşılık kayıtlı ve tam zamanlı işlerde çalışabilen kadınların oranı yalnızca yüzde 19,7 düzeyinde kalıyor.

Resmi ve Kayıtlı-Tam Zamanlı İstihdam (KATİ) Oranı (2025 2. Çeyrek) (Yüzde)
null

Çalışma çağındaki (15+ yaş) 66,3 milyon kişinin sadece 22,5 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdam (KATİ) kapsamında çalışıyor. Çalışma çağındaki 33,5 milyon kadının sadece 6,6 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istidamda (KATİ), çalışma çağındaki 32,8 milyon erkeğin ise 15,9 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor.

Aktif Nüfus (15+) ve Kayıtlı Tam Zamanlı İstihdam (KATİ) (2025 2. Çeyrek) (Bin)

Öte yandan kadınların sendikalara erişimi zor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların sendikalardaki varlığını da etkiliyor. Çalışma Bakanlığı’nın 2025 verilerine göre sendika üyelerinin yalnızca yüzde 24,7’si kadındır.

İstihdam edilen kadınlar işyerinde şiddet ve tacize maruz bırakılıyor, erkeklerden daha düşük ücretlere mahkûm ediliyor. Milyonlarca kadın asgari ücretin bile altında ücretle çalışıyor. Türkiye’de asgari ücret kapsamı (asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altı) yüzde 48,9 iken kadınlarda bu oran yüzde 58,4’e kadar çıkıyor. Yaklaşık tahmini 2 milyon kadın ise asgari ücrete dahi erişemiyor.

Uluslararası Eşit Ücret Günü’nde dünyanın tüm kadınları aynı eşitsizliği yaşıyor. Kadın ve erkekler arasındaki ücret uçurumu dramatik düzeyde. UNWomen verilerine göre kadınlar erkeklerden yüzde 20 daha az gelire sahip. Başka bir deyişle erkeklerin kazandığı 5 TL’ye karşılık kadınlar ancak 4 TL elde edebiliyor. Kayıt dışı çalışmanın yaygın olduğu ülkelerde ücret makasının daha açık olduğu belirtilmektedir. ILO, kadın ve erkek ücret açığının bu hızla giderse 70 yıldan fazla sürede kapanabileceğini öngörüyor.
Kadınların işgücüne katılım oranlarının düşüklüğü, kadınların erkeklere kıyasla daha düşük ücretler almaları, kadınların daha güvencesiz ve kayıt dışı işlerde yoğunlaşması, cam tavan ve işyerindeki ayrımcı ve yıldırıcı uygulamalar eşit ücret gününde önemle vurgulanması gereken istihdamdaki toplumsal cinsiyet eşitsizlikleridir.

Cinsiyet temelli ücret eşitsizliğinin en önemli sebepleri kadınların işlerinin değersizleştirilmesi ve kadınlara yüklenen bakım sorumluluklarıdır. Bu sebeple ücret eşitsizliğinin temel sebebi toplumsal cinsiyet kalıp yargıları ve ayrımcılıklardır. Gerek Anayasa ve ilgili ulusal mevzuat, gerekse ILO sözleşmeleri, cinsiyet temelli ayrımcılığın önlenmesini esas alan hükümler içeriyor. Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, kadın ve erkek arasında ücret, terfi, istihdam gibi alanlarda farklı muamelenin yapılmasını yasaklıyor. Bu çerçevede, kadın çalışanların yalnızca cinsiyetlerine dayalı olarak farklı ücret uygulamalarına tabi tutulmaları, ulusal ve uluslararası hukuka açıkça aykırıdır.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın her alanında hüküm sürerken hükümet ise politikalarıyla eşitsizliği derinleştirmeye devam ediyor. Hükümet, bir kez daha 2026-2028 Orta Vadeli Program’da (OVP) kadınları esnek ve güvencesiz işlere mahkûm etmeyi hedefliyor.
Bir kez daha söylüyoruz: Eşit işe eşit ücret ve ayrımcılık yasağı haktır ve bu hakkın hayata geçmesi, ancak örgütlü mücadeleyle mümkündür.
DİSK olarak yineliyoruz:

Kadınların işgücüne katılımının önündeki en büyük engellerden olan bakım yükünü kadınların üzerinden alacak kamusal sosyal politikaların hayata geçirilmesi, ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin onaylanması ve Uluslararası Eşit Ücret Günü’nün de talebi olan eşdeğer işe eşit ücretin sağlanması için DİSK’li kadınlar olarak 7 Mart 2025’te gerçekleştirdiğimiz Kadın Grevi ile büyüttüğümüz mücadelemizi yükseltiyoruz.

Uluslararası Eşit Ücret Günü’nde bir kez daha haykırıyoruz:
Eşit işe eşit ücreti kazanmak için Tut Elimden Örgütlen!
Eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz!

ACİL TALEPLERİMİZ:
• Eşit İşe Ücret! Eşdeğer işe eşit ücret politikası yasal güvenceye alınmalıdır.
• Denetlenebilir Eşit Ücret! Eşit işe eşit ücret politikasının her işyerinde uygulanması için etkin denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
• Eşit Temsiliyet! Yetki ve karar mekanizmalarında kadınların eşit temsiliyeti sağlanmalıdır.
• Güvenceli İstihdam! Kadın istihdamını artırma adı altında dayatılan esnek çalışma biçimleri yerine, tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır.
• Kamusal Bakım Hizmetleri! Kadınların üzerindeki bakım yükünü hafifletmek için kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım merkezleri gibi kamusal sosyal politikalar yaygınlaştırılmalı ve herkes için ücretsiz bir hak olarak tanımlanmalıdır.
• İstanbul Sözleşmesi Yaşatır! İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararından derhal vazgeçilmeli, Sözleşme ve 6284 sayılı Kanun etkin bir biçimde uygulanmalıdır.
• ILO 190 Onaylansın! 25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi derhal onaylanmalı ve uygulanmalıdır.

ITUC ETUC