Image Map

AÇIK MEKTUP: "SİYASAL CİNAYETLERLE TÜRKİYE'YE CİNNET GEÇİRTENLER KAHRAMANLAŞTIRILAMAZ!"

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin, Abdi İpekçi’nin katilinin “kahramanlaştırılmasına” ilişkin, ulusal ve uluslararası basın-yayın organları genel yayın yönetmenlerine, ETUC ve ITUC’a ve basın yayın örgütlerine gönderdiği açık mektup:

 

 

GENEL YAYIN YÖNETMENLERİNE AÇIK MEKTUP

                                                                                         

“SİYASAL CİNAYETLERLE TÜRKİYE’YE CİNNET GEÇİRTENLER KAHRAMANLAŞTIRILAMAZ!”

 

 

Sayın Yayın Yönetmeni

 

12 Eylül 1980 askeri darbesi Türkiye’nin en büyük kara lekesidir.

 

Bugün yaşanan hukuksuzlukların, eşitsizliklerin ve toplum sorunları ile ilgilenmekten uzaklaştırılmış kitlelerin oluşmasında bu baskıcı, otoriter, militarist 12 Eylül yönetiminin etkisi vardır.

 

Biliyoruz ki, 12 Eylül’e giden yollar birçok provokasyon ve karanlık eylemlerin örgütlenmesi ile planlanmıştır. Bir yanda 1 Mayıs 1977 katliamı, Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, 16 Mart 1978’de üniversiteli gençlerin bombalanması gibi kitlesel provokasyonlar örgütlenirken, diğer yandan toplumun önde gelen akademisyen, gazeteci ve aydınlarına düzenlenen siyasal cinayetler ile toplum sindirilmek istenmiştir.

 

Bu siyasal cinayetlerin bütünüyle, 12 Eylül şartlarını yaratmak için yapıldığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Saydığımız bu olayları, darbeci general Kenan Evren bile darebinin “meşruluğunu” sağlayan olaylar olduğunu “itiraf” etmiştir.

 

Bu siyasal cinayetlerin en önemlilerinden biri de Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsü’nün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibigörevlerde bulunan, yazılarında barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlığını savunan gazeteci Abdi İpekçi’nin 1 Şubat 1979 tarihinde Mehmet Ali Ağca tarafından katledilmesidir.

 

Mehmet Ali Ağca, İpekçi suikastinden idamla yargılanırken 1979 yılında ülkenin en iyi korunan askeri cezaevlerinden biri olan R16;Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırılarak yurtdışına gitmesi sağlanmıştır.

 

Evet, yurtdışında Vatikan’da Papa 2. John Paul’a suikast yaparken yakalanan, İtalya’da cezaevinde yattıktan sonra Türkiye’ye getirilen ve bugünlerde “cezasını bitirerek” tahliye olması beklenen, bir “kahraman” edasıyla TV’lerden ve gazetelerden düşmeyen Mehmet Ali Ağca’dan bahsediyoruz.

 

Bu kişi bir katildir ve siyasal suikast suçlusudur!

 

İşlediği suç, bugün bile Türkiye’deki hukuksuzluğun kaynağı olan 12 Eylül askeri darbesini yaratan koşullardan biri olarak tezgahlanmıştır. Bütün karanlık ilişkilerini saklayan bu kişi önümüzdeki günlerde toplumun karşısına çıkacaktır.

 

DİSK olarak hayret ve endişe ile izlemekteyiz ki, daha şimdiden röportaj hazırlıkları, hatıralarını alma, yayınlama ve raiting hesapları yapılmaktadır. Evet, eğer karanlık ilişkilerini anlatacak, arkasındaki güçleri deşifre edecekse bir sorun yoktur. Ancak bir siyasal suikastçıyı topluma “önemli”, “kahraman” olarak sunmak, tarihi karartarak gençlere “örnek” göstermek, yine meslektaşınız Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast’ları yaratmak hem topluma karşı ciddi bir sorumsuzluktur ve hem de gazeteci Abdi İpekçi’ye yapılmış bir saygısızlıktır.

 

Türkiye kritik bir süreçten geçmektedir. Toplumsal kırılganlık had safhadadır. Gerek bireysel gerekse toplumsal, etnik/siyasal linç kültürü yayılmaktadır. Bu süreçte bu tür “kahramanlar” yaratmaya çalışmak yangına körükle gitmek anlamına gelmez mi?

 

Bu endişelerimizi paylaşmayı, bütün bedellerini ödediğimiz demokrasi anlayışımızın ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine olan inancımızın gereği görmekteyiz.

 

İnanıyoruz ki sizler de bu endişelerimizi haklı bulacak, toplumu 12 Eylül karanlığına sürükleyen, gizli ellerin yönlendirdiği bir siyasal suikastçıdan “kahraman yaratma” gayreti içinde olmanın sorumluluğunu üstlenmeyeceksiniz.

 

12 Eylül askeri darbesi öncesinde Genel Başkanı Kemal Türkler öldürülmüş, örgütü kapatılmış, 600 bin üyesi dağıtılmış, 2 bin 500 üyesi işkenceden geçirilmiş ve yargılanmış, yıllarca hapishanelerde kalarak yöneticileri idamla yargılanmış, ancak bütün yargılamalardan beraat etmiş, en ufak bir suç unsuru bulunmamış, bugün yeniden sendikal yaşamda mücadelesini sürdüren bir işçi konfederasyonu olarak duyduğumuz acıyı ve endişeyi sizlere iletir, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

 

Saygılarımızla.

 

ITUC ETUC