Image Map

DİSK'TEN 1 MAYIS 77 KATLİAMINDA YAKINLARINI KAYBEDENLERE MEKTUP…

DİSK, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de yaşanan olaylarda yaşamını yitirenlerin ailelerini, ”1; Mayıs 1977 katliamı aydınlatılmadan demokrasiden söz edilemez” pankartının ardında yürümeye davet etti. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün imzasıyla 1 Mayıs 1977’de Taksim’de yakınlarını kaybedenlere gönderilen mektup şöyle:

 

 

Sevgili Kardeşim..

 

Türkiye’nin derin toplumsal yaralarından biri olan 77 1 Mayıs katliamı sizin için de unutamadığınız ve unutamayacağınız izler taşıyor. Ülkemizin, işçi sınıfının ve sizin yaşadığınız bu travmanın üzerinden 33 yıl geçti. Bu yıllar boyunca, katliamın kimler tarafından gerçekleştirildiği, kimlerce teşvik ve oganize edildiğine dair arka planı aydınlatılmadığı gibi, mağdurlar dışında kimse de yargılanmadı.

 

Katliamdan sonra otobüslerden, vapur iskelelerinden 526 kişi toplanarak gözaltına alındı. 422’si hakkında takipsizlik kararı verildi. 98 kişi hakkında açılan ve sonunda herkesin beraat ettiği dava ise 14 yıl boyunca sürdü.

 

1 Mayıs 77 Katliamı ve sonrasında işlenen siyasi cinayetlerde “Kontrgerilla” adı ve karanlık eylemleri daima yoğun bir tartışma konusu oldu ve ülkemizdeki gelişmelerde karanlık bir yer işgal etti. Eski başbakanlardan Bülent Ecevit, 7 Mayıs 1977 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiği mektubunda, bu konu ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu:

 

“Söz konusu örgüt, gerilla ve kontr-gerilla savaşları için ve her türlü yeraltı faaliyetleri için planlar yapar ve insan yetiştirir.’ (…) ‘Gizlilik içinde çalışır, demokratik hukuk dışındadır.’ (…) 1974’e kadar, gizli olarak, Amerikalılardan mali destek görürdü. Amerikan askeri heyetleriyle bir binada çalışırdı. Amerikan mali desteğinin 1974’te sona erdiği bildirilmiştir. 12 Mart döneminde sözü çok geçen ve ‘kontr-gerilla’ denen kimselerin bu örgüte bağlı olma olasılığı vardır. Bu örgüte iyi niyetli kimselerin dışında siyasal düşünceleri yönünden yurt savunması için gördükleri eğitimi Türkiye’deki şiddet eylemlerinde kullananların bulunabileceği güçlü olasılıktır. Çünkü bu eylemlerden bazıları, görünürdeki çoluk çocuk tarafından değil, ancak güçlü bir örgüt tarafından düzenlenebilecek niteliktedir. Özellikle 1 Mayıs 1977 Taksim olayı bu izlenimi vermektedir. Bu örgütte görev almış, yönetici olarak çalışmış kimselerden bazılarının, emekliye ayrıldıktan sonra da bilgilerini ve yetiştirdikleri elemanları siyasal nitelikteki eylemler için kullandıklarını gösteren belirtiler vardır.” (C. ARCAYÜREK, Cüneyt Arcayürek Açıklıyor-7, s.358)

 

Gazeteci Celal Başlangıç ise 1 Mayıs 2006 tarihinde Radikal Gazetesi’ndeki yazısında şunları söyledi:

 

“Katliamda rol alanların, dönemin ünlü MİT’çileri H.A., M.E., N.G. olduğu iddia edildi. Bu ekip 1971 darbesi ve Kızıldere operasyonlarından başlayarak tüm 70’li yıllar boyunca demokratik hareketin bastırılması için iş başındaydı. H.A. sonradan MİT Müsteşarı olacaktı. M.E. 1993-96 arasındaki kayıplar ve yok etmek politikalarında, 96’da ortaya çıkan Susurluk çetesinde kilit unsurdu. N.G. Susurluk sürecinde ‘gizli başbakan’ Özer Çiller’in danışmanı olacaktı. Sular İdaresi’nin üzerinde topluluğa ateş açan 20 kişilik grubu tutuklanmaktan ünlü, polis şefi M.A.’ın kurtardığı iddia edildi. İddiaya göre M.A., grubu enterne eden Sular İdaresi bölgesinden sorumlu jandarma üsteğmeni A.E.’den teslim alıp serbest bırakmıştı. 70’li yıllarda onlarca yargısız infaz ve işkence davasının sanığı olan M.A.’nın 12 Eylül’den sonra yıldızı daha bir parlayacaktı. Emekli olmadan önce Antalya Emniyet Müdürü’ydü. Kendi döneminde Mehmet Eymür, Korkut Eken, ‘Yeşil’ lakabıyla bilinen Mahmut Yıldırım gibi ‘derin’ ilişkilerin Antalya’da iş tutması tesadüf değildi. Kontrgerilla cenneti Kıbrıs’ın Antalya’nın altında olmasını bunun yanına koymak gerekiyor.”

 

Sevgili Kardeşim,

 

Türkiye’yi, ABD, CIA ve Kontrgerilla gibi örgütlerin yaratılmasını istedikleri ortama adım adım yaklaştıran ve 12 Eylül faşist darbesine götüren yola döşenen önemli taşlardan biridir 1 Mayıs 1977 Katliamı.

 

Bu ortamı yaratmak için uzun süre sivil faşist terör, cinayetler ve katliamlarla uygulanmış iç savaş politikaları, toplumu istenen psikolojik koşullara sürüklemişti. Toplumun terörize edilmesi, dehşet duygularının yayılması, geleceğin belirsizliği içinde cinayet, katliam ve ölüm korkusuna sürüklenmesi, artık geniş toplum kesimlerini, bir askeri darbeyi “kurtuluş” olarak görmeye sevk edecek düzeye ulaşmıştı. Toplumun devrimcilerden, namuslu demokratlardan ve emekçi sınıfların en bilinçli kısmından oluşan kesimi dışında kalanlar, demokrasiden söz edemez olmuştu.

 

İşte karanlıktan beslenen, 12 Eylül öncesi ve sonrasında işlenen faili meçhul siyasi cinayetler ve katliamların da başlangıcı oldu 1 Mayıs 1977 Taksim saldırısı.

 

1978 yılı 1 Mayıs’ında yeniden Taksim’e çıktı yüzbinler. Ve bu kitlesel gösterinin ardından 1979 yılından bugüne kadar Taksim emekçilere kapatıldı.

 

Sevgili Kardeşim,

 

Tarihsel bir dönemdeyiz. İşçi sınıfının elinden alınan kürsüsü tekrar yerine konulacak 2010 1 Mayıs’ında.

 

İşçi sınıfı bu tarihsel anı en anlamlı şekilde, 33 yıl önce yitirdiğimiz arkadaşlarımızı, siz yakınlarıyla birlikte anmak ve 1 Mayıs 77 katliamı davasının yeniden açılarak sorumlularının yargılanmasını istiyor. Bu konuda sizin göstereceğiniz destek, dava sürecinde hayati öneme sahip olacaktır.

 

Kalbi ülkesinin esenliği ve mutluluğu için, onlarca yıllık adaletin tecelli etmesi için atan yüzbinlerle birlikte olmanız, 33 yıl önce yitirdiğimiz canlarımızın isimlerini tek tek onurla taşıyarak Taksim’e kolkola yürümeniz, bütün dünyanın nefesini tutarak izleyeceği tarihsel bir “an” olacaktır.

 

Sizi aramızda görmek, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinde yılmadan yürüyen emekçilere güç verecektir.

 

1 Mayıs’ta saat 09:30’da Şişli Meydanı’nda buluşuyor; sizi de “1 MAYIS 1977 KATLİAMI AYDINLATILMADAN DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ” pankartının ardında görmekten mutluluk ve onur duyacağımızı bilmenizi istiyoruz.

 

 

 

 

Tayfun Görgün

DİSK Genel Sekreteri

ITUC ETUC