Image Map

ITUC Sendikal Hak İhlalleri Raporu 2010

2008’den itibaren, dünya genelinde küresel mali ve ekonomik krizin istihdam düzeyi üzerindeki etkisi çok büyük olmuştur. On milyonlarca kişi işini kaybetmiştir ve daha milyonlarcası da işini kaybetme korkusu yaşamaktadır. Bu durum sendikaların temel amacı olan işçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesini hiç olmadığı kadar zorlaştırmaktadır. Aslında, G20 liderlerinin çağrısına rağmen, birçok ülkede kamu yetkilileri ve şirketler, krizi sendikaların haklarını zayıflatmak için bir bahane olarak kullanmaktadır.

 

ITUC, ILO’nun temel sözleşmelerinde yer alan sendikal haklara herkesin saygı duyması yolunda mücadele etmekte ısrarlıdır ve buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. ITUC’un 2006 yılındaki Kuruluş Kongresi’nde her nerede olursa olsun hakları ihlal edilen işçilerin koruyucusu olunacağı ilan edilmiştir. Bu raporun yayımlanması da bunun önemli bir parçasıdır.

 

Rapor, 140 ülkedeki sendikaların bu sene boyunca, işçi haklarını savunurken maruz kaldığı hak ihlallerini ortaya koymaktadır. Çalışan kadınların ve erkeklerin seslerini duyuracakları araçlardan yoksun olması ya da iş güvenlikleri ve hatta fiziksel güvenlikleri için konuşmaktan korkmaları gibi diğer ihlaller bu raporda yer almamaktadır. Bu rapor baskı, yıldırma, zulmetme ve hatta sendikacıların öldürülmesi gibi durumları detaylı bir şekilde belgelemektedir. Sendikacı cinayetleri geçen seneye göre bu sene %30 artmıştır.

 

Geçen sene 76, bu sene ise en az 101 sendikacı ve işçi aktivisti öldürülmüştür: Kolombiya’da 48, Guatemala’da 16, Honduras’ta 12, Meksika’da 6, Bangladeş’te 6, Brezilya’da 4, Dominik Cumhuriyeti’nde 3, Filipinler’de 3, Hindistan’da 1, Irak’ta 1 ve Nikaragua’da 1 kişi öldürülmüştür. Kolombiya en çok katlin yaşandığı yer olmuştur: 22 üst düzey sendika yetkilisi ve 5 kadın sendikacı öldürülmüştür. Guatemala ve Honduras’taki şiddet oranındaki artış da endişe vericidir.

 

Ayrıca Kolombiya ve Guatemala’da 10 cinayet teşebbüsü ve 35 ciddi ölüm tehlikesi de kaydedilmiştir. Dahası, birçok sendikacının mahkûmiyeti devam etmiş ve 2009 yılında bu kişilere yaklaşık 100 kadar kişi daha eklenmiştir. Birçoğu da özellikle İran, Honduras, Pakistan, Güney Kore, Türkiye ve Zimbabve’de tutuklanmıştır. Mısır, Rusya Federasyonu, Güney Kore ve Türkiye gibi birçok ülkede genel sendikal haklar ihlal edilmeye devam edilmektedir.

 

Sendikal haklar ihlal edilmeye devam edilmekte ve birçok durumda bu cezasız kalmaktadır. Hükümetler sendikaların haklarının ve bu hakları savunan kişilerin korunması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği için sendikalar üzerindeki baskı var olmaya devam etmektedir. Birçok ülkede, hükümetler sendikaları kendi hâkimiyetleri altında tutma konusunda kararlı oldukları izlenimini vermektedir.

 

Sendikaların demokrasiyi savunmada en önde yer aldığını bilen anti-demokratik güçler sendika faaliyetlerini kendine hedef olarak seçmeye devam ediyor. Bu Honduras’taki darbe sonrası şiddet olaylarında ve Gine’de 28 Eylül’de cuntaya karşı yapılan bir protesto gösterisinin korkunç bir katliama dönüşmesinde açıkça görülmektedir.

 

Grev kırma ve greve giden işçiler üzerinde baskı uygulama durumu her bölge için kaydedilmiştir. Cezayir, Belarus, Burma, Fildişi Sahili, Mısır, Honduras, Hindistan, İran, Kenya, Nepal, Pakistan ve Türkiye gibi birçok ülkede, ücretlerini talep etmek, kötü çalışma koşullarını ve küresel mali ve ekonomik krizin etkilerini dile getirmek isteyen binlerce işçi dayak, tutuklanma ve hapsedilme gibi durumlara maruz kalmıştır. Birçok ülkede işçiler sendikal faaliyetlerde bulundukları için işten çıkarılmıştır. Bangladeş’te 6 tekstil işçisi ücretlerin yükseltilmesi ve ödenmemiş ücretlerin ödenmesi talepleriyle yaptıkları greve polisin müdahale etmesi sonucu hayatını kaybetmiştir.

 

Birkaç ülkede şirketler, işçileri örgütlenirlerse ya da sendikaya katılırlarsa üretim yerini değiştirmek ya da kapatmakla tehdit etmektedir. Genellikle patronlar işçilerin yasal temsilcileri ile görüşmeyi reddetmekte ve yetkililer de bu durum karşısında hiçbir şey yapmamaktadır. Daha fazla “esneklik” yaratmak ve toplumsal refah düzenini çözmek için bazı iş yasalarında değişiklikler yapılmakta ve bu durum var olan endüstri ilişkilileri sistemine zarar vererek sendikal hakları kısıtlamaktadır.

 

Mali ve ekonomik krizin bir diğer negatif sonucu da her geçen gün daha fazla işçinin güvencesiz işlerde çalışmaya zorlanmasıdır. ILO’nun tahminlerine göre küresel iş gücünün %50’si güvencesiz işlerde yer almaktadır. Bu durum özellikle de Güney Doğu Asya ve Orta Amerika gibi ihraç bölgelerindeki işçileri, ev işçilerini (özellikle de Orta Doğu ve Güney Doğu Asya’daki), göçmenleri ve tarım işçilerini etkilemektedir. Bu noktada, bu sektörlerdeki işgücünün çoğunluğunun kadınlar tarafından oluşturulduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Dahası, hem çeşitli bölgelerde hem de endüstriyel sektörlerde kayıtdışı istihdamda büyüme ve yeni bir “atipik” istihdam şeklinin gelişmesi durumları görülmüştür. Bu işçilerin örgütlenmesi ve sendikal haklardan faydalanması önündeki engeller doğrudan onların güvencesiz bir şekilde çalışması ile bağlantılıdır.

 

Bazı sendikal hakların tanındığı yerlerde kısıtlamalar da bulunmaktadır. Birçok ülkede kamu işçileri de birçok kategorideki işçilerin temel sendikal hakları kısıtlanmaktadır. Ayrıca birçok ülkede grev çok kısıtlanmış ya da büsbütün yasaklanmıştır. Dahası, karışık prosedürler, zorunlu tahkim uygulaması ve “temel hizmetler” için çok geniş tanımlamaların kullanılması sendikal hakların pratikte uygulanmasını neredeyse imkânsızlaştırmakta ve işçilerin yasal olarak temsil edilme gücünü ve endüstriyel faaliyete katılma güçlerini zayıflatmaktadır.

 

2009, ILO Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi’nin (1949, 98. sayılı) 60. yıldönümüdür. Kanada, Çin, Hindistan, İran, Kore Cumhuriyeti, Meksika, Tayland, Birleşik Devletler ve Vietnam gibi ülkeler hala bu sözleşmeyi onaylamış değiller. Bu nedenle dünya çapındaki ekonomik olarak aktif nüfusun neredeyse yarısı bu sözleşmeye dahil olamamaktadır. Onaylandığı yerlerde dahi bu sözleşmenin uygulanma oranı çok düşüktür. Örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına saygı duyulması alım gücünün iyileştirilmesi ve dünya çapındaki ekonomik büyüme için çok önemlidir ve hükümetler bu hakların hem yasalarla hem de uygulamada temin edilmesini sağlamalıdır. Bunun alternatifi daha fazla eşitsizlik ve daha derin ekonomik durgunluktur.

 

Temel sendikal hakların bağımsız sendikal tarafından özgür bir şekilde kullanılması demokratik bir toplumun ve sosyal adalete dayalı bir küresel ekonominin oluşması için de gereklidir. ITUC, bu hakların korunması, işçilerin haklarını korumak için işlerini, özgürlüklerini ve hatta hayatlarını tehlikeye atan kadınlar ve erkeklere destek vermeye ve onlarla dayanışma içerisinde olmaya devam edecektir.   

 

Çeviri: Canan Özcan
http://www.toleyis.org.tr/TrDefault.asp?Bolum=HA&ID=
243

ITUC ETUC