Image Map

"2011 İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONGRESİ" TAMAMLANDI…

DİSK, KESK, TTB VE TMMOB’un yaklaşık bir yıl önce, “2011 İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi“, düzenleme kararı aldı. Hem merkezi hem de yerel düzeyde, 8 bölgeden Kongre düzenleyicisi örgütlerin yönetici ve kadrolarının işçi sağlığı ve güvenliği alanına dair, “ortak dil oluşturma, bilgi paylaşımı ve Kongre hazırlık süreciyle sonrasına ilişkin görüş alışverişinde bulunmak” amacıyla Eylül ayında “Örgüt Okulu” toplantıları yapıldı.

Kongre, emekten yana güçlü bir müdahalenin olanaklarını arıyor

“2011 İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi”nin gündemi işçi sağlığı sorununu ele almakla sınırlı kalmıyor. Kongre öncesinden başlayarak, kongre sırasında ve sonrasında, yerel ve ulusal ölçekte emek ve meslek örgütleriyle sorunun tüm taraflarının ortak çalışmalar yürütmesi ve işçi sağlığı sorununa emekten yana daha güçlü bir müdahalede bulunulabilmesi için yeni olanakların yaratılması amaçlanıyor.

Örgüt Okulu toplantılarının ardından devam eden hazırlık çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte kongre, 2 Aralık 2011 tarihinde Ankara’da başladı.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresinin ana teması Esnekleşme

Esnek ve güvencesiz istihdam ve çalışma biçimlerinin giderek yaygınlaştığı ve esnekleşmenin işçi sağlığına zararlarının giderek arttığı bir süreçte gerçekleşen kongrenin ana teması “Esnekleşme” olarak belirlendi.  

2 Aralık’ta başlayan kongre 4 Aralık akşamı sona eriyor

Bu kongrede; başta esnek ve taşeron çalışma olmak üzere, güvencesiz çalışmaya ilişkin pek çok panelin gerçekleştirilmesi düşünülüyor. Ankara’da Necatibey Caddesinde TMMOB/İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonunda 3 gün sürecek kongre Pazar günü akşam son bulacak.

Kongre salonunda yeralan pankartlar bile özenle hazırlanmış

Kongre, 2 Aralık Cumartesi günü, saat: 10:15’te Kongre Düzenleme Komitesi Üyesi, Genel R11; İş uzmanlarından Özgün MİLLİOĞULLARI’nın katılımcıları program hakkında bilgilendirmesiyle başladı. Kongrede önce saygı duruşu yapıldı. Farklı dillerde yazılmış, “SAĞLIK İÇİN MÜCADELE MÜCADELE İÇİN SAĞLIK R11; ÖRGÜTLÜ İŞÇİ SAĞLIKLI EMEK R11; ÖRGÜTLENMEK KORUYUUCU SAĞLIK HİZMETİDİR R11; EMEĞİN SAĞLIKLI OLMA HAKKINDAN ÖDÜN VERMEYECEĞİZ” pankartlarının dikkat çektiği salonda önce Düzenleme Komitesi’nden Dr. Sedat ABBASOĞLU yaptığı kısa konuşmayla katılanları selamladı.

Sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkı en temel insan hakkıdır

Kongrenin salonda yapılan konuşmalarla kalmaması gerektiğini, sonrasında tartışmaların devam etmesi gerektiğini vurgulayan ABBASOĞLU konuşmasına şu sözlerle devam etti. “Çalışma yaşamının her aşamasında sağlık gündemimize girmişken, sağlığı yaşam kavramıyla eş değer kılmışken ve iş kazaları meslek hastalıkları ile işe bağlı hastalıklar işçiler ve emekçiler için karabasana dönmüşken; en temel insani gereksinimlerle birlikte sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkını talep edecek olanlar elbette ki çalışanlardır.”  

Barış çığlığı kongre salonunda yer buldu

Dr. Sedat ABBASOĞLU’ndan sonra kürsüye gelen Kongre Başkanı Prof. Dr. Onur HAMZAOĞLU, öncelikle barış talebiyle barış çığlığıyla sizleri selamlıyorum diyerek açılış konuşmasına başladı. Gerçekleştirdikleri bu kongrenin bundan tam 33 yıl önce yaptıkları İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresinin bir devamı özelliği taşıdığını söyledi.

Savaş her alanda olumsuzluklar yayıyor

Sermayenin özellikle savaş sonrasında yaşanan göçten kaynaklı iş havzalarında etnik kökene göre ayrım yaptığına dikkat çeken HAMZAOĞLU, Kürt halkının göç ettiği yerlerde yüzde 50 düşük ücretle çalıştırıldığını belirtti.

Tarihin en şiddetli ve kapsamlı saldırılar gündemde

HAMZAOĞLU’ndan sonra kürsüye gelen DİSK Genel Sekreteri Tayfun GÖRGÜN, Türkiye işçi ve emekçilerinin tarihinin en şiddetli ve kapsamlı saldırılarıyla karşı karşıya olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, AKP hükümeti döneminde uygulamaya konulan baskı politikalarına değinerek, işçilerin yoğun ve uzun iş saatlerinde, basit güvenlik önlemlerinin alınmadığı koşullarda çalıştırıldığını ve bunun nedenin de işin güvencesizlik temelinde örgütlenmesi olduğunu söyledi.

Siyasi düşünceleriyle egemenlerin oklarını üzerine çekenler cezaevlerine dolduruldu

Bir yandan siyasi baskılar diğer yandan ekonomik baskılar, toplumu yaşanmaz hale sürüklediğini kaydeden GÖRGÜN, özellikle AKP hükümeti döneminde baskı ve korkutma politikalarının arttığını, gazetecilerden öğrencilere, profesörlerden avukatlara, seçilmiş belediye başkanlarından milletvekillerine, sendika başkanlarından siyasi parti temsilcilerine kadar büyük bir kesimin siyasi düşüncelerinden dolayı cezaevlerine doldurulduğunu söyledi.

KESK ve DİSK’e bağlı sendika yöneticileri de artan saldırılardan payını alıyor

Sendikalarında bu saldırılardan payına düşeni aldığını belirten GÖRGÜN, son olarak KESK yöneticilerine verilen ceza ile Genel R11; İş İzmir Şube yöneticilerinin tutuklanmasının somut bir örnek oluşturduğunu, Türkiye’de iktidara muhalif bir pozisyon içinde olan tüm kesimlerin bu örnekte de görüldüğü gibi bir şekilde herhangi bir dava ile ilişkilendirilerek etkisizleştirilmeye çalışıldığını kaydetti.  

Egemenler çalışma yaşamına dönük politikaları
yla çalışan yoksullar kitlesi yarattı

En büyük işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik döneminin yaşandığı bir süreçten geçildiğini belirten GÖRGÜN konuşmasını şu sözlerle sürdürdü. “Sosyal, sendikal, ekonomik ve demokratik hakların tek tek ortadan kaldırılmaktadır. Bunun yanı sıra AKP hükümetinin işçi ve emekçilere dönük saldırgan politikaları, hergün yeni bir güvencesiz çalışma modelinin hayata geçirilmesi, esnekleşme ve taşeron uygulamaları, çalışanların güvenceli iş, güvenceli hayat hakkını ellerinden alarak, örgütsüz, sendikasız, güvencesiz ve esnek çalışabilen yeni bir çalışan kitlesi yaratılmasına neden olmaktadır. Büyük bir işsiz kitlenin yanında, aynı zamanda büyük bir R16;çalışan yoksullar kitlesi’ daha yaratılmıştır.”

Küresel kapitalizm ve uygulamaları işçi sağlığı ve güvenliğinin düşmanı

Küresel kapitalist sistem ve uygulamalarının işçi sağlığı ve güvenliğinin düşmanı olduğunu belirten GÖRGÜN, her yıl azımsanmayacak sayıda insan çok rahat engellenebilecek ve hukuken de engellenmesi zorunlu olan iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla sağlıklarını ve hatta yaşamlarını kaybetmektedir dedi.

Türkiye ölümlü kazalarda Avrupa’da ilk sırada

Ölümlü iş kazalarında Avrupa’da ilk sırayı işgal eden Türkiye’nin, dünya da ise üçüncü sırada yer aldığını kaydederek, Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliği sisteminin çöktüğünü vurguladı.

Yılda 75 bin iş kazası oluyor ve 1000 fazla çalışanın hayatı son buluyor

Çalışma yaşamında iş kazalarının utanç verici bir tablo oluşturduğunu belirten GÖRGÜN, resmi istatistiklere göre ülkede her yıl ortalama 75 bin iş kazasının olduğunu ve bu kazalarda binden fazla işçinin yaşamını yitirdiğini, kayıt dışı çalışan işçilerin yaşadıkları iş kazalarının istatistiklere hiç yansımadığını, kayıtlı işçilerin geçirdikleri kazaların birçoğunun da resmi kayıtlara geçilmediğini, meslek hastalıklarıyla ilgili durumun daha da vahim olduğunu ve neredeyse tamamen hasıraltı edildiğini söyledi.  

İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin piyasalaştırılmasına karşı mücadeleyi yükseltmeli

Emek ve meslek örgütleri olarak sermayenin daha fazla kar uğruna emekçilerin yaşamlarını hiçe saymalarına ve bu noktada işçi sağlığı ve güvenliğinin piyasalaştırılmasına karşı mücadeleyi güçlendirmek gerekir diyen GÖRGÜN, kongrenin bu anlamda bir dönüm noktası olacağını kaydetti.

İş kazaları trafik kazalarının takip ediyor

DİSK Genel Başkan Vekili’nden sonra konuşan KESK Genel Başkanı Lami ÖZGEN, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için ciddi yasal düzenlemelere gereksinim duyulduğunu belirterek, ülkemizde trafik kazalarını iş kazalarının takip ettiğini, iş kazalarının önlenmesi için kongrede alınan bütün kararların yaşam bulması için takipçileri olacaklarını kaydetti.

Ülkemizde her 7 dakikada bir iş kazası oluyor

ILO kayıtlarına göre her yıl dünyada yaklaşık 2 milyon 200 bin kişinin iş kazaları dolayısıyla yaşamını yitirdiğini belirterek konuşmasına başlayan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI, bunun ülkemizde yansımasının ise her 7 dakikada bir iş kazası olduğunu söyledi.

Egemenler İşçi Sağlığı ve Güvenliğini gittikçe geri plana atıyor

İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin egemenlerce gittikçe geri plana atıldığını kaydeden SOĞANCI, günümüzde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanının bir pazar, aktörler de tacir konumuna getirilmiştir diye konuşmasını sürdürdü. İş güvenliği mühendislerinin eğitiminin ticari kuruluşlara devredilmeyecek kadar ciddi bir iş olduğuna vurgu yapan SOĞANCI, bu konuda önce insan yaklaşımının hakim olmasını belirterek, kongrenin bunun gelişmesine katkı sunacağını söyledi.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği işyeri ile sınırlandırılamaz

Düzenleyen Kurumlar adına yapılan konuşmanın sonuncusunu TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş BİLALOĞLU yaptı. BİLALOĞLU, işçilerin 8 saatte bozulan sağlıklarının geriye kalan 16 saatte tedavi edilemediğine dikkat çekerek, işçi sağlığı ve güvenliğinin işyeri ile sınırlandırılamayacağını söyledi.

Sendikacılar, Akademisyenler, Çalışanlar Taşeronlaşmanın alana Etkilerini konuştu

Günün programı, “Taşeronlaşmanın İşçi Sağlığına Etkileri” konu başlığıyla devam etti. “Taşeronlaşmanın Önüne Nasıl Geçeriz?” sorusunun yanıtının arandığı paneli DİSK Genel Başkan Vekili Tayfun GÖRGÜN yönetti. Bu bölümde Hukukçu Murat ÖZVERİ, Akademisyen Kayıhan PALA, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi H. Can DOĞAN, Limter R11; İş Genel Başkanı Kamber SAYGILI ve Dev. Sağlık R11; İş Genel Başkanı Arzu ÇERKEZOĞLU konuştu. Panelistlerin konuşmalarının ardından; Ne yapmalı/nasıl yapmalı? sorusunun yanıtına izleyiciler konuşarak katkı sundu.

Çatışmalar sonucu insanların öldüğü bir süreçte barış talebinde ısrarlı olmak önemli

Kongreye Diyarbakır’dan katılan Muharrem TİMUR, anadili Kürtçe ile yaptığı konuşmada kongrenin önemine değindi, çatışmaların yaşandığı ve her gün insanların öldüğü bir süreçte işçi sağlığı ve güvenliği kadar barış talebinin ısrarla gündeme getirilmesinin de önemsenmesi gerektiğini ifade etti. TİMUR şunları söyledi. “Coğrafyamızda yaşanan Kürt sorunu İşçi Sağlığı ve Güvenliğinden ayrı olarak düşünülemez. Çünkü orada yaşanılanların hem sınıfsal hem de halk olma gerçeği var. Bundan dolayı 30 R11; 35 yıldır süren savaşta sosyal, psikolojik ve ekonomik travmalar bilinenlerin ötesindedir. Bir halkın topyekün yokluk ve varlık süreci söz konusudur. Kongremiz savaşı sonlandırmada aktif rol almalı, barışa yoğunlaşmalı ve bunu halklara taşımalıdır. Bu da toplumsal uzlaşı kültürünü ve toplumsal sorunları daha da halklaşmasını sağlayacaktır. Çünkü savaşın olduğu bir coğrafyada işçinin sağlığından ve işyerinin güvenliğinden bahsedilemez.”

Devletten hiçbir beklentisi olmayan Atık Kağıtçılar, bize karışmasınlar yeter diyor

1994 yılında Hakkari’de y
aşadığı köyün yakılması nedeniyle Ankara’ya zorunlu göç eden ve sokaklardan atık kağıt toplayarak yaşayan Fehmi de, kongreye görevlendirdikleri arkadaşının gelememesi nedeniyle kendisinin konuşacağını söyledi. Kağıt toplama arabasını sokakta bırakarak geldiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Fehmi, Türkiye’de yaklaşık 20 bine yakın kağıt işçisi olduğunu söyledi. Atık kağıt işi yapanlarla ilgili yapılan bir ankette, atık kağıtçıların yüzde 82.2’sinin “Biz bir şey istemiyoruz bize karışmasınlar yeter” dediğini hatırlatan Fehmi, bu işi yapanların çoğunun yaşadıkları kentte devletin şiddetine maruz kaldığı için kaçarak başka kentlere sığındığını anlattı. Fehmi’nin heyecanlı konuşması salonda uzun süre alkışlandı.

Kendisini Güvencesizler olarak gören, gelecek kaygısı taşıyanlar panelde buluştu

Yemek arasından sonra “GüvencesizlerR11;Geleceksizlik ve Sağlık” paneli başladı. KESK Genel Başkanı Lami ÖZGEN’in yönettiği panelde; Akademisyen Aziz ÇELİK, Akademisyen Alpaslan TÜRKKAN, Akademisyen Gökhan ATILGAN ile Tuzla Tersanesinden işçiler, Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi Temsilcisi, Atık Kağıt İşçileri Derneği Temsilcisi, Ev eksenli Çalışanlar Sendikası Temsilcisi, Ostim İşçi Sağlığı Meclisi Temsilcisi ve Ev işçileri Dayanışma Sendikası Temsilcileri konuştu.

Sinevizyon gösterileri, belgeseller ve çeşitli sunular kongreye güç kattı

Panellerin ardından Grup Çalışmaları başladı. Günün son programı ise “Davutpaşa’nın Külleri” filmi oldu.

Bugün öğleden önce, “İşçinin bilme hakkı ve sağlıklı emek” paneli gerçekleşti

Devam eden kongrede önce grup çalışması yapıldı. Sonra TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş BİLALOĞLU’nun yönettiği, Akademisyen Fuat ERCAN, Dr. Celal EMİROĞLU, Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bedri TEKİN, Akademisyen Özlem ÖZKAN, Dr. Levent KOŞAR, Fizik Mühendisi Haluk ORHUN ve DİSK İSİG Dairesi Uzmanı Tevfik GÜNEŞ’in katıldığı  “İşçinin bilme hakkı ve sağlıklı emek” paneli gerçekleşti.

“Çalışma Yaşamında Kadın” panelinde pek çok aydın/akademisyen bir araya geldi

Öğleden sonra başlayan TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Berna VATAN’ın yönettiği, “Çalışma yaşamında kadın” paneline Akademisyenlerden; Melda Yaman ÖZTÜRK, Gülay TOKSÖZ, Gamze Yücesan ÖZDEMİR, Meltem ÇİÇEKLİOĞLU, Handan ÇAĞLAYAN ve Şemsa ÖZER katıldı. Diğer katılımcılar ise; SES Yönetim Kurulu Üyesi Bedriye YORGUN ve DİSK Kadın Dairesi’nden Zeynep Ekin AKLAR’dı. Bu panelin programında pek çok konu başlığı dikkat çekiyor. Kongre, Kadın Ağzı Türküler, Feryal ÖNEY (Kardeş Türküler) dinletisiyle son buldu.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresiyle ilgili detaylı bilgileri; http://www.iscisagligikongresi.org/ web sitesinden takip edebiliriz. 3 Aralık 2011 

ITUC ETUC