KONTRGERİLLA'NIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPANLAR TARİHİ KARARTAMAYACAK!.. 1 MAYIS 77 SUÇLULARI YARGILANSIN!
DİSK, 1 Mayıs 1977 Katliamı ile ilgili gerçekleri açıkladı: R16;Taksim alanı yarım saat boyunca birçok yerden ateş altındaydı, panzerlerden de ateş açıldı. Asıl kargaşa, panzerlerden ses bombalarının atılması ve panzerlerin kalabalığın üzerine sürülmesiyle başladı. 1 Mayıs 1977 Katliamı soruşturulmadı, solcular yapmış olsaydı iddianameye kesin girerdi’
DİSK, Taraf gazetesinden Halil Berktay ile Radikal gazetesinden Oral Çalışlar’ın 1 Mayıs 1977 Katliamı ile ilgili çarpıtmalarına 9 Mayıs 2012 Çarşamba günü Taksim’deki Hill Otel’de bir basın toplantısı yaparak yanıt verdi.
Basın toplantısına 1 Mayıs 1977’nin tanıklarından olaya bakan dönemin savcısı Çetin Yetkin, 1977 1 Mayıs’ı tertip komitesinden Mehmet Karaca, gazeteci Şükran Soner, fotoğrafçı Coşkun Aral, CHP milletvekili Süleyman Çelebi, dönemin DİSK Hukuk Dairesi Müdürü Müşir Kaya Canpolat, dönemin DİSK Hukuk Dairesi’nden avukat Ercüment Tahiroğlu, dönemin DİSK Sosyal-İş üyesi Mehmet Atay, dönemin DİSK Bank-Sen uzmanı Fahri Aral katıldı.
Basın toplantısı, DİSK Genel Başkanı Erol Ekici‘nin okuduğu basın metniyle başladı. Ekici, geçmişteki kotrgerillanın günümüzdeki sözcülüğüne soyunanların, 1 Mayıs katliamının arkasındaki tezgahı, solu karalama kampanyaları eşliğinde çarpıtarak gündeme taşıdığını söyledi. (Genel Başkanımızın konuşmasının tam metnini yazının sonunda bulabilirsiniz)
Ekici konuşmasını 1 Mayıs 1977’den beri yanıtlanamamış soruları okuyarak sonlandırdı. Ekici’nin konuşmasının ardından katliamın tanıkları konuştu.
ESAS KARGAŞA PANZERLERİN SES BOMBASI ATMASINDAN SONRA BAŞLADI
İlk tanıklığı 1977 1 Mayıs’ının tertip komitesi başkanı Mehmet Karaca yaptı. Karaca, 1 Mayıs 1977’yi anlamak için 1976’daki 1 Mayıs’a bakmak gerektiğini söyledi. 1976’daki mitingin güçlü olmasının kimi kesimleri endişelendirdiğini dile getiren Karaca, Türk-İş merkezinin Taksim’de 1 Mayıs’a karşı olmasına rağmen Türk-İş’e bağlı bazı sendikaların da Taksim’deki mitinge katılmak istediğini hatırlattı. Bazı siyasi grupların “makinelerle geleceğiz” dediğini aktaran Karaca, bu grubu alana sokmadıklarını söyledi. Karaca, Kemal Türkler’in konuşmasının ardından saygı duruşuna geçildiğini ve saygı duruşundan sonra Sular İdaresi tarafından bir iki el silah sesi duyduğunu söyledi. Silah sesinin ardından ufak bir kargaşa yaşandığını ifade eden Karaca, silah seslerinin giderek çoğaldığını söyledi. Ardından alanda iki panzer gördüğünü, panzerlerin yüksek sesli sirenler çalarak ve ses bombası atarak kitlenin üzerine sürüldüğünü aktaran Karaca, esas paniğin o zaman başladığını söyledi.
TAKSİM YARIM SAAT BOYUNCA ATEŞ ALTINDAYI
Şükran Soner, olayla ilgili daha öncede tanıklıkta bulunduğunu ancak mahkemelerin bu tanıklıkları dikkate almadığını belirtti ve 1 Mayıs 1977’de neler yaşandığını anlatmaya başladı.
Şükran Soner Tarlabaşı tarafından gelen bir grubun alana girmek için zorladığını telsizden duyduğunu söyledi ve Tarlabaşı’na doğru ilerlediğini anlattı. Oraya doğru yürürken mermilerin yağmaya başladığını ve Tarlabaşı yolunun tamamen boşaldığını söyeleyen Soner, iddia edildiği gibi bazı grupların arasında çatışma çıkmasının mümkün olmadığını, hatta o grupların yan yana bile gelmediklerini ifade etti. Ateş edilirken otele doğru yönelen Soner, otelin içinde polislerin boşalan yola ateş ettiğini söyledi. Ateşin, otele girişleri durdurmak için açıldığının kendisine söylendiğini belirten Soner, otelin yakınlarındaki bir elektrik direğinin yanında yere çömeldiğini söyledi. Etrafına yağan mermilerin asfalta saplandığını belirten Soner, mermilerin Sular İdaresi tarafından geldiğini ifade etti. Otele girdiğinde otelin üst katına çıktığını ve orada uzun menzilli bir silahla bir polisin ateş ettiğini söyleyen Soner, polisin kalabalığın üzerine değil ayaklarına doğru ateş ettiğini belirtti; o sırada panzerin renkli elbiseli bir kadını ezdiğini de gördüğünü söyledi. Soner, o gün yarım saat boyunca Taksim Meydanı’nın ateş altına alındığını aktardı.
Soner ayrıca, İsveçli bir turistin olayla ilgili önemli fotoğraflar çektiğini aktardı. Ara Güler ve Ergun Çağatay tarafından keşfedilen bu turistin fotoğraflarının dünya basınında yer aldığını söyleyen Soner, Kazancı Yokuşu’ndaki ölümlerin fotoğraflarının bu turiste ait olduğunu belirtti.
R16;PANZERDEN DE ATEŞ AÇILDI’
Coşkun Aral, Tarlabaşı’ndaki grubun alana girişi sırasında elinde birçok gazete bulunan bir kişinin havaya ateş açtığını söyledi. Fotoğrafın Savaş Ay tarafından çekildiğini hatırlatan Aral, daha sonra her yerden mermi geldiğini hatta panzerin kapağının açılarak içinden de ateş edildiğini söyledi. Havaya ateş eden kişinin fotoğrafının Hayret dergisinde yayımlandığını ifade eden Aral, o kişinin kim olduğunu bir gazeteci olarak merak ettiğini de söyledi. Aral, kitleye tek bir yerden değil her yerden ateş edildiğini, benzer bir olayı San Salvador’da yaşadığını aktardı. Yıllar sonra Pentagon’da çalışan bir kişiyle görüştüğünü söyleyen Aral, onlara 1 Mayıs 1977 Katliamı hakkında sorular sorduğunu ve “Bize gerek kalmadan olayın geliştiği” şeklinde bir yanıt aldığını belirtti. Aral, son olarak şunları söyledi: “Halil Berktay bir açıklama yaptı ama önceden onun yer aldığı siyasetin içinde olan ve daha sonra ayrışan bazı kişileri çok iyi sorgulaması gerekir.”
Aral’dan sonra Soner söz alarak, Aral’ın tanıklıklarıyla kendi tanıklığının birbirini tamamladığını söyledi.
1 MAYIS 1977 KATLİAMI’NIN SORUŞTURMASI YAPILMADI
Davaya bakan savcı Çetin Yetkin, soruşturmayı kendisinin yapmadığını sadece davaya baktığını ve bu olayın soruşturmasının yapılmadığını söyledi. Olaydan 28 gün sonra iddianamenin getirildiğini belirten Yetkin, ateşli silahla öldürülen 5, hayati bölgelerinden yaralanan 35 kişi olduğunu, elinde silahla yakalanan sanıkların olduğunu, ele geçirilen birçok silahın olduğunu ama iddianamede silahlarla mermilerin karşılaştırılması işleminin yapılmadığını, tanıkların net ifadeleri olduğu halde üzerine gidilmediğini söyledi. Olayla ilgili görüntülerde Sular İdaresi üzerinde yer alan bazı silahlı kişilerin basında yer aldı
ğını belirten Yetkin, o fotoğrafların olayın başlamasından 20 dakika sonra çekildiğini ve fotoğraftakilerin polis olduğunu söyledi.
SAVCI TARAFINDAN TARİHE HAVALE EDİLEN DAVA
Yetkin, hiçbir soruşturma açılmadan dava açıldığını belirterek iddianameden şu ifadelere yer verdi: “Kamu vicdanının ve evrensel adalet duygusunun mahkum edildiği 1 Mayıs 1977 olayı ile ilgili açılan bu davanın sanıklarının küçük bir bölümü yüce adaletin önüne çıkarılmıştır. O büyük kanlı facianın tertipçisi, insanlık düşmanı olan asli failler ergeç teslim edilecek ve tarihin ve şaşmış adaletin önüne çıkarılacaklardır.” Yetkin ekledi: “Ben hayatımda ilk defa bir davanın tarihe havale edildiğini gördüm. Savcının görevi, asıl failleri bulmaktır.”
Soruşturma talep ettikten sonra kendisinin davadan çıkarıldığını aktaran Yetkin son olarak “Eğer solcular yapsaydı iddianameye kesin girerdi, zaten bundan iyi fırsat da olamazdı” dedi.
R16;HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI’
Yetkin’in ardından CHP milletvekili Süleyman Çelebi söz aldı. Çelebi, solun, sosyalist hareketin gelişiminden rahatsız olanların katliamın sorumlusu olduğunu söyledi. 1 Mayıs 1977’nin, 12 Eylül’e giden süreçte önemli bir olay olduğunun altını çizen Çelebi, solun yeniden yükselişe geçmeye başladığı bir dönemde 1 Mayıs katliamını solcuların yaptığı yönünde karalamaların başladığını dile getirdi. Her 1 Mayıs öncesinde sağ basının neler yazdığına bakılması gerektiğini ifade eden Çelebi, 1 Mayıs 1977 Katliamı’yla ilgili olarak Güney Afrika’da olduğu gibi hakikatleri araştırma komisyonu kurulması gerektiğini söyledi. Gerçekle yüzleşmenin önemli olduğunu ifade eden Çelebi, herkesin yaptıklarını itiraf edebileceği cezai yaptırımın olmadığı bir hakikatleri araştırma komisyonu kurulması gerektiğini söyledi. 1 Mayıs 1977’de DİSK TEKSTİL’de görevli olduğunu anlatan Çelebi, Berktay’a seslenerek “Olayla ilgili bilgileri 30 yıl karnında tutup sonrasında kusmak, birileri adına hizmet etmektir” dedi.
Mehmet Atay, 1 Mayıs Katliamı’nın sorumlularının DİSK’in MC hükümetine ve 12 Mart’a rağmen yükselmesini istemeyenler olduğunu ifade ederken, Müşir Kaya Canpolat da benzer ifadeleri kullandı.
PAMUK ECZANESİ ÖNÜNDEKİ KAMYON
Canpolat’ın ardından söz alan Fahri Aral Halil Berktay’ın 1 Mayıs Katliamı tartışmasını açmakla aslında yararlı bir iş yaptığını dile getirdi. Konunun tartışılmasının gerçeklerin açığa çıkması açısından önemli olduğunu belirten Aral, 1 Mayıs 1977 Katliamı’nın bir derin devlet tezgahı olduğunu söyledi. Aral tarihçilikle tanıklığın ayrı şeyler olduğunu belirterek 1 Mayıs 1977’nin tarihinin ilerde yazılacağını söyledi. Aral, 1 Mayıs 1977 Katliamı ile ilgili senelerdir Pamuk Eczanesi yanına park edilen bir kamyonun tartışıldığını hatırlatarak o kamyonun alana malzeme getirdikten sonra şoför tarafından oraya park edildiğini aktardı. Aral, kutlamalar başlamadan saatler önce Pamuk Eczanesi’ne park edilen kamyon örneğini vererek olayı komplo örgüsünde işlemenin yanlış olduğunu ifade etti.
Katliamın, işçi sınıfının örgütlenip büyük bir kutlama yapmasına engel olmak için yapıldığını söyleyen Ercüment Tahiroğlu, 1976’da çok büyük bir kutlama yapıldığını hatırlattı. 1977’de “kimileri tarafından beklenen olayların” kutlama sırasında olmadığını, olayın, mitingin bitimine yakın bir zamana rastladığını söyledi.
POLİS ELİME SİLAHI TUTUŞTURDU
1977’de 17 yaşında olan ve 1 Mayıs’ta 3 kişiyi öldürmekten yargılanan bir işçi, zincirlenerek Afyon Cezaevi’ne götürüldüklerini söyledi. İşçi, alana giderken Dolmabahçe’de bir polisin eline silah tutuşturduğunu söyledi, parmak izi dahi alınmadan 20 yıl hapis istemiyle yargılandığını, sonra beraat ettiğini anlattı.
Tanıklıkların ardından basın toplantısı son buldu.
***
DİSK GENEL BAŞKANI EROL EKİCİ’NİN, 1 MAYIS 1977 KATLİAMI’NA İLİŞKİN TAKSİM HİLL OTEL’DE DÜZENLENEN BASIN TOPLANTISINDA YAPTIĞI KONUŞMA:
Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Dostlar
Öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki; benim DİSK adına ifade edeceğim düşünceler şu an burda bulunan konuklarımızın genel olarak ortak görüşü değil. Dostlarımız kendilerini ifade eden görüşlerini az sonra sizinle paylaşacaklar.
35 yıl önce, Taksim Alanı’nda 1 Mayıs’ın kitlesel kutlamasında bulunan ve yaşanılan acı olaylara birbirinden farklı görevleriyle tanıklık eden insanlar, bugün yine bir araya geldiler. Hepimizin ortak noktası düne tanıklık etmekti. Bugünkü ortak noktamız ise, tarihi gerçeklerin çarpıtılıp tersyüz edilmesine, dün hasıraltı edilen gerçeklerin bugün yeni bir tarih yazımına girişenler tarafından tahrif edilmesine karşı çıkmaktır.
1 Mayıs 1977 Katliamı’nın 35 yıl boyunca açığa çıkartılmasını engelleyen “güçler”, 1 Mayıs 2012 kutlamalarında milyonların alanlara çıkmasının ardından yeniden “karartma” operasyonlarına başladılar. Geçmişte “Kontrgerilla” olarak adlandırılan bu gizli güçlerin günümüzdeki sözcülüğüne soyunanlar, 77 Katliamı’nın arkasındaki komplolar ve siyasi tezgâhları, solu karalama kampanyaları eşliğinde “çarpıtarak” yeniden gündeme taşımış durumdalar.
Gerek 1 Mayıs 2012 kutlamalarının kitleselliği, gerek “1 Mayıs 77 suçluları yargılansın” kampanyamız ve gerekse 12 Eylül yargılamalarının göstermelik de olsa başladığı bir aşamada kuyuya atılan bu taş oldukça manidardır. Berktay’ın sözcülüğünü üstlendiği bu kampanya sahipleri, “solcuların birbirini vurdukları” iddialarını elle tutulur somut belgelerle açıklayamadıkları gibi, “Peki neden şimdi?” sorusuna da tatmin edici yanıtlar verememektedirler.
Kayıtlara geçen yüzlerce tanığa ve belgelere rağmen, tanınmış bir tarihçinin iddialarının tek dayanağının “ama bana öyle geliyor” şeklinde olması, katliamla ilgili organize gizli çevreleri işaret eden sorulara “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diye yaklaşılması, kendi çevrelerinden de tepkiyle karşılanmasına neden olmuş ve ciddi kopuşlar yaşanmıştır.
Solu karalamak için bulunmaz bir fırsat yakaladığını düş