Emek ve Dayanışma Günü 1 Mayıs Yargılanamaz
DİSK Genel Başkanı Kani BEKO’nun, 1 Mayıs 2013 kutlama girişimleri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığın başlattığı soruşturma hakkında basın açıklaması:
DİSK Kurulduğu 1967 yılından sonra ilk kitlesel 1 Mayıs kutlamasını 1976 yılında Taksim meydanında gerçekleştirdi. DİSK’in 1977 yılında gerçekleştirdiği 1 Mayıs kutlamaları, karanlık güçlerin saldırısı ve provakasyonu ile kana bulandı ve 37 emekçi yaşamını yitirdi. Emekçiler, 1977 1 Mayıs şehitlerinin anısını yaşatmak için Taksim’i 1 Mayıs Meydanı olarak tanımladılar. 1978 yılında tekrar Taksim’de gerçekleştirilen kitlesel 1 Mayıs kutlamalarından sonra, 1979 yılında sıkıyönetim komutanlığı kararıyla Taksim 1 Mayıs kutlamalarına kapatıldı ve uzun yıllar kapalı kaldı.
12 Eylül Askeri darbesinden sonra bu yasak katmerlenerek devam etti ve 1 Mayıs’I Taksim’de kutlamak isteyen emekçiler, sosyalistler, devrimciler, her zaman polis baskısına, şiddetine maruz kaldılar. Her 1 Mayıs öncesi yapılan operasyonlarla yüzlerce emekçi, sosyalist ve devrimci gözaltına alındı, Taksim’e çıkmak isteyenlere, su, gaz ve kurşun sıkıldı. Polis tarafından açılan ateş sonucu, Mayıs 1989’da işçi Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirirken, 1990’da İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren felç oldu, 1996 yılında Dursun Odabaşı, Yalçın Levent, Hasan Albayrak yaşamını yitirdi, onlarca insan, darp edilerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı, tutuklandı.
DİSK, yeniden faaliyete geçtiği 1992 yılından sonra, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılamasının kararını alarak, bunun kararlı bir şekilde mücadelesini verdi. 1993 yılından sonra işçilerin ve emekçilerin, sosyalistlerin, devrimcilerin en geniş birlikteliğini sağlamak amacıyla başta KESK, TMMOB, TTB olmak üzere işçi ve kamu emekçileri konfederasyonları, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti ve kuruluşlarla birlikte 1 Mayıs kutlamaları farklı alanlarda kutlanmakla birlikte, 1 Mayıs’ın Taksim Meydanında kutlanılması hedefinden hiç vazgeçilmedi ve bu hedef sürekli dile getirildi.
1Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanın’da yapılması talebi 2004 yılından sonra daha güçlü ve ısrarlı bir şekilde dile getirmeye başladı. 2007, 2008 ve 2009 yıllarında, büyük bedeller ödeyerek verdiğimiz destansı mücadele sonunda “ayaklar baş olursa kıyamet kopar” diyen AKP iktidarı, 1 Mayıs’ı resmi tatil ilan etmek ve Taksim Meydanı’nı yeniden emekçilere ve 1 Mayıs kutlamalarına açmak zorunda kaldı.
Gerek AKP iktidarının, gerekse de emek karşıtı güçlerin içini boşaltma çabalarına rağmen, Taksim’de yapılan 2010, 2011 ve 2012 1 Mayıs kutlamaları, 77 şehitlerinin anısına, 1 Mayıs’ın anlamına ve ruhuna uygun bir şekilde, yüzbinlerin katılımıyla çoşkuyla ve kitlesel olarak kutlandı.
Yıllarca Taksim Meydanının 1 Mayıs miting, kutlama ve anmalarına getirilen engellemeler ve yasaklamalar nedeni ile Hükümet İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin kararı ile mahkum oldu.
İHAM bugün verdiği karar ile Hükümetin Taksim Meydanında 1 Mayıs kutlaması engellemesinin Toplantı ve İfade Özgürlüğünün ihlal edildiği, Hükümetin kısıtlama için kullandığı gerekçelerin gerekli ve kanıtlanabilir olmadığı, Toplantı Yapma Özgürlüğünün toplantının istenilen yerde yapılmasını da kapsadığı, soyut ve kanıtlanamayan bahanelerle emekçilere kapatılmak istenen ve kapatılan Taksim alanının kutlama alanı olduğunu tescil etmiş oldu.
Emekçilerin, sosyalistlerin ve devrimcilerin dişiyle, tırnağıyla kazandığı Taksim 1 Mayıs Meydanı, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararıyla tescillendi ve taçlanmış oldu. Ancak AKP iktidarı bütün bu hukuksal ve meşru zemine rağmen, 2013 yılında Taksim’i 1 Mayıs Kutlamalarına kapatarak, ilan edilmemiş bir sıkıyönetim (!) ile 1 Mayıs’ı bütün İstanbul’da yasakladığı gibi, Anayasadan ve uluslararası sözleşmelerden doğan en temel haklarını kullanmak isteyen işçilere, emekçilere, sendika binalarına, hastanelere tomalarla, biber gazlarıyla saldırarak suç işlemiştir. 1 Mayıs 2013’te başlayan bu şiddet, bugün Gezi Parkı eylemlerinde devam etmektedir. Gezi Parkı sürecinde görülmektedir ki, AKP iktidarının 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engelemesi, inşaat ya da çukur gerekçesiyle değil tamamiyle siyasidir. Daha dün, acılı bir ailenin yapmak istediği basın açıklamasına bile tahammül göstermeyen, antidemokratik, baskıcı, ceberrut yüzü iyice açığa çıkan AKP iktidarı halka karşı suç işlemeye devam etmektedir. AKP iktidarı, yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali, kendi suçlarını örtmeye çalışan AKP iktidarı, Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerden doğan en temel, demokratik haklarını kullanan işçileri emekçileri suçlamaya, yargılamaya çalışmaktadır.
Bu mızrak bu çuvala sığmaz, Emek ve Dayanışma Günü 1 Mayıs Yargılanamaz.