Milyonları köleleştirmek isteyenin elinde, barış güvercini, adalet terazisi ve özgürlük meşalesi değil zincir bulunur!
DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu’nun “Demokrasi Paketi”ne dair değerlendirmesi:
Milyonları köleleştirmek isteyenin elinde, barış güvercini, adalet terazisi ve özgürlük meşalesi değil zincir bulunur!
Hükümet tarafından büyük beklentiler yaratılarak açıklanacağı duyurulan “Demokrasi Paketi” toplumun geniş kesimleri için hayal kırıklığı dahi yaratmadı. Zira beklenen oldu ve paketten geniş halk kesimleri için hiçbir ciddi demokratik bir ilerleme ve kazanım çıkmadı. Bu ülkede son aylarda yaşananlar bu hükümetten nasıl bir “paket” çıkabileceğine dair ipuçları vermekteydi.
1 Mayıs 2013’ten beri sokaklarda ilan edilen fiili olağanüstü hal ve gencecik insanlarımızın ölümüne yol açan devletin şiddetinin “destan” olarak nitelendirilmesi, bu paketin içeriğinin ne olabileceği hakkında da yeterince veri sunmaktaydı. Kendi halkına karşı şiddet kullanmayı böbürlenerek anlatan bir iktidarın, demokrasi ufku beklendiği gibi çıktı.
Sadece geçmişe değil, geleceğe bakmak ve iktidarın ajandasına göz gezdirmek bile nasıl bir paket açılacağını anlamak için yeterliydi. Kıdem tazminatını sulandırarak iş güvencesini yok etmeyi, yaygın taşeronlaştırma ve Özel İstihdam Büroları’yla insan ticaretini teşvik etmeyi planlayan bir hükümet, doğal olarak demokratikleşemez. Milyonlarca emekçiyi kölelik koşullarında çalışmaya mahkum etmeyi planlayanın elinde, barış güvercini, adalet terazisi ve özgürlük meşalesi değil zincir bulunmasında şaşılacak bir durum yoktur.
İşte bu nedenle demokrasi paketi adı verilen düzenlemelerde 12 Eylül’den miras kalan sendikal barajların kaldırılması yer almamaktadır. Milyonları zincirleyip kölece çalıştırabilmek için örgütlenme ve grev hakkına yönelik uluslararası anlaşmalara da aykırı yasaklar sürdürülmektedir. İşte bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yönelik olarak da hiçbir iyileştirme yapılmamaktadır.
Neoliberalizme ve piyasa kurallarına kutsallık atfeden, tüm kamu hizmetlerini ticari faaliyete çeviren AKP iktidarının çokça tartışılan “anadilde eğitim” meselesindeki “ara formülü” de geçmiş pratiklerine uygundur. Parası olanın özel okuldan alacağı bir hizmet, “hak” değil “ticaretir”. Geçmişte olduğu gibi bu mesele çerçevesinde de yurttaşlık hakları değil piyasa kuralları AKP için belirleyici olmuştur.
Halka karşı eli tetikte bekleyen, en büyük adliyeleri yapmakla övünen; hapishaneleri muhaliflerle, gazetecilerle, vekillerle, aydınlarla, öğrencilerle tıka basa dolduran; hapishaneler dolunca anti demokratik yasalarda değişiklik yapmayı değil yeni hapishane açmayı düşünen bir iktidar, kendine yakışır bir paket açmıştır. Kısacası yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.
Haziran ayından itibaren Türkiye eski Türkiye değildir. Halk kendi özlem ve taleplerini birilerinden bekleyerek değil kendi elleriyle hayata geçirebileceğini öğrenmiştir. Bu ülkede demokrasinin ve özgürlüklerin yolunu, iktidarın güzelce ambalajlanmış ama içi boş paketleri değil halkın mücadelesi açacaktır.
DİSK olarak tüm işçi sınıfını, tüm ezilenleri kurtarıcı beklemeye değil demokrasi ve özgürlük mücadelelerine omuz vermeye çağırıyoruz.