30 Mart’tan 1 Mayıs’a: Umudu görüyoruz, mücadeleyi büyütüyoruz!
DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun yerel seçimlere ve 2014 1 Mayıs’ına dair açıklaması:
30 Mart’tan 1 Mayıs’a:
Umudu görüyoruz, mücadeleyi büyütüyoruz!
Yolsuzluğa batmış, işçi düşmanı ve baskıcı AKP iktidarının kendini aklama fırsatı olarak gördüğü ve bir referanduma dönüştürdüğü 2014 yerel seçimlerinde halkın büyük çoğunluğu, en az yüzde 56’sı bu iktidara “hayır” demiştir.
Seçimler öncesi, seçim esnası ve sonrasında yaşananlara bakıldığında Türkiye tarihinin en şaibeli ve adil olmayan seçimlerinden birisi yaşanmış ancak yine de halkın yarıdan fazlası hırsızlığa, baskılara, kaderinin tek bir kişinin dudakları arasında olmasına onay vermemiştir.
Yolsuzluklarla dolu bir seçim sonucunda AKP’nin 2009’dan beri kesintisiz devam eden yükselişi durmuş, seçmen sayısındaki artışa rağmen resmi olarak en az AKP’nin 2 milyon 229 bin oy kaybettiği görülmüştür.
Tüm bunlara rağmen seçim sonuçları “zafer” olarak sunulmuş ve kendisine oy vermeyenleri neredeyse düşman ilan eden bir balkon konuşması yapılmıştır. Bu gelişmeler, iktidarın halkın iradesine ve taleplerine saygı duymamaya devam edeceği endişelerini yükseltmiştir.
Seçimler oldukça adaletsiz bir ortamda yapılmıştır. Medya üzerinde büyük bir denetim kurulmuş, halkın gerçeklere erişimi için kalan tek araç olan sosyal medyaya yönelik yasaklar getirilmiştir.
Muhalif seslerin sokaklardaki varlığını kısmak için devletin zor aygıtları ölçüsüzce kullanılmıştır. Son günlerde ortaya çıkan dinleme kayıtlarına göre, seçimlerde daha fazla oy almak için savaş tezgâhladığı dahi iddia edilmektedir. En ufak itiraz “terör”, savaşa karşı olmak “vatan hainliği” ile eşitlenmiştir.
İşçi sınıfından, yoksul emekçilerden esirgenen sürecinde tüm kamu olanakları, seçim sürecinde iktidar partisi için seferber edilmiştir. Yoksul köylünün çocuğuna ulaşamayan ambulans helikopterlerle yapılan seçim gezileri, asgari ücretli işçinin ücretinin önemli bir bölümünü harcadığı belediyenin ulaşım araçlarının AKP mitingleri için seferber edilmesi, adaletsizliğin çarpıcı simgeleri olarak belleklere yazılmıştır. Bu adaletsiz seçim sürecine rağmen iktidar partisinin oylarının düşüşü engellenememiştir.
Bu seçimlerin en umut verici yanı, geçtiğimiz yılın Mayıs ayından beri sokaklarda eşitlik, özgürlük, barış, kardeşlik, demokrasi mücadelesi verenlerin bu kez sandıklardaki hırsızlığa karşı seferber olmalarıdır. Bu sayede ülkenin dört bir yanında hepsi iktidar partisi lehine yapılmış binlerce seçim yolsuzluğu iddiası ortaya atılmış ve tutanak altına alınmıştır. Böylece halkın iradesini çalma girişimlerinin en azından bir bölümü engellenmiş veya engellenemese de teşhir edilmiştir.
Balkonlardan zafer konuşması yaparak her anlamda “tekçi” iktidarını ilan edenleri seçim sonrasında sokaklar bir kez daha uyarmıştır. Gerçek demokrasi, kendisine oy vermeyen herkese tehditler savuranların balkonlarında değil, farklı görüşlerden yüz binlerin iradesine sahip çıktığı meydanlarda tecelli etmiştir. O sokaklar bir kez daha ilan etmiştir ki “Hayır! Artık eskisi gibi yönetemeyeceksiniz.” O sokaklar bir kez daha göstermiştir ki gerçek bir demokrasi ancak halkla beraber var olabilir.
Ve şimdi o sokaklara bir kez daha 1 Mayıs gelmektedir. İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, açıktır ki bu sene çok daha özel bir anlama sahiptir. Geçtiğimiz yıl 1 Mayıs’ta başlayan eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ayağa kalkış, bu sene çok daha güçlüdür, çok daha kendine güvenlidir ve çok daha olgunlaşmıştır.
Şimdi kolları sıvama zamanı!
Ülke taşeron cumhuriyetine döndürülürken; emeğin ürettiği tüm değerler ayakkabı kutularında bir avuç azınlığa servis edilirken; iş cinayetlerinde dünya liderliğini kaptırmayan bir ülkede emeğiyle yaşamaya çalışıyorken; işçi sınıfının çok büyük bir bölümü sefalet ücretleri yüzünden borç batağında boğulmuşken; barınmadan ulaşıma eğitimden sağlığa her alanda piyasanın efendileri haklarımıza göz dikmişken; kentlerimiz yağmalanıyorken; örgütlenme hakkımız hukuk dışı yollarla gasp ediliyorken ve bu hırsızlık düzeni şiddet ile, zor ile, hile ile, hurda ile korunuyorken işçi sınıfının payına düşen meydanlara çıkmaktır.
Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi için başta Taksim 1 Mayıs Alanı olmak üzere, ülkenin tüm meydanları bizi beklemektedir. Sokaklarda yeşeren özgürlük filizleri, işçi sınıfının emeğiyle boy verecektir. Ve 1 Mayıs günü “umut”, işçi tulumu giyerek bu memleketin sokaklarında dolaşacaktır…
Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi için #Direnİşçi
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü!