Taşerona karşı TBMM önündeki eylemde Soma unutulmadı, unutturulmayacak!
Soma’da bir işçi kardeşimizin daha cenazesi kaldırılırken, DİSK’liler ölen işçileri unutturmayacaklarını ve taleplerinin takipçisi olacaklarını bir kez daha ifade ettiler. DİSK/Genel-İş sendikasının “Taşeron Çalışma” ile ilgili TBMM önünde düzenlediği basın açıklamasında DİSK ve Genel İş Genel Başkanı Kani Beko başta olmak üzere DİSK Genel İş Yönetim Kurulu üyeleri üzerinde “Soma” yazan baretler giydiler.
Daha önce farklı zamanlarda Genel-İş Yönetim Kurulu ve Dev Maden Sen üyesi işçilerle meclise geldiklerini hatırlatan Genel Başkan Kani Beko, madenlerde iş güvenliği önlemlerinin alınması, taşeron sistemine son verilmesi başta olmak üzere Somalı işçilerin 15 yaşamsal talebini mecliste grubu olan partilere ilettiklerinin altını çizdi. Beko konuşmasında şöyle devam etti:
“Ancak ne oldu? Bu sözlerin hiç biri tutulmadı. AKP hükümeti işçilere yaşam odalarını bile çok gördü. Soma için çıkarmaya söz verdikleri yasaları, kendi ihtiyaç duydukları yasalarla beraber bir torbaya attılar. Torba yasayı çuval yasa yaptılar ve sonuçta 1-2 günde çıkacak yasaları aylardır çıkarmadılar. Sonuç ne oldu? Madenlerde ölümler devam etti. Son olarak da Soma’da Metin Keskin isimli üç çocuk sahibi madenci hayatını kaybetti. Şimdi bu kader mi? Fıtrat mı? Hayır arkadaşlar! Bunun adı cinayettir. Katil taşeron düzenidir. Katil işçiyi insan olarak görmeyen, sadece maliyet olarak gören anlayıştır.”
Düzenlenen basın açıklamasına, DİSK ve Genel İş sendikası Genel Başkanı Kani Beko, Genel-İş Genel Yönetim Kurulu Üyeleri, DİSK üyesi sendikaların Genel Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, HDP Van Milletvekili Nazmi Gür ile çok sayıda Genel-İş üyesi işçi ve emek dostu hazır bulundu.
‘Susma haykır taşerona başkaldır, Gün gelecek devran dönecek AKP hesap verecek, AKP yasayı al başına çal’ şeklinde slogan atan işçiler de üzerinde ‘Soma’ yazılı baret takıp, ıslık çalarak söz konusu yasa tasarısına tepki gösterdi.
Düzenlenen basın açıklamasında açılış konuşmasını yapan Genel-İş Genel Sekreteri Remzi Çalışkan, TBMM’de görüşülmekte olan “torba” yasa oturumlarında, iktidar partisinin, işçiden yana değil sermayeden yana tercihte bulunduğunu ifade ederek, artarak devam eden işçi ölümlerinden taşeron uygulamayı devam ettiren hükümetin sorumlu olduğunu belirtti. Çalışkan, önümüzdeki günlerde taşeronlaşmaya karşı bir dizi eylem yapacaklarını, işçileri güvenceden yoksun bırakan, onları en ilkel kölelik çalışma koşullarına mahkûm edecek “torba” yasa görüşmelerinde, işçiler aleyhine hükümlerin yasallaşmasına asla izin vermeyeceklerini söyledi.
DİSK ve Genel İş sendikası Genel Başkanı Kani Beko’nun yaptığı “Taşeronlaştırmanın adaleti sefalet ve ölümdür, İşçileri yaşatmak TBMM’nin görevidir” başlıklı basın açıklamasında da şu görüşlere yer verildi:
“Bilindiği gibi Genel İş sendikası ve konfederasyonumuz DİSK olarak daha önce defalarca ilan ettik: Bedeli ne olursa olsun taşerona karşı mücadele edeceğimizi söyledik. Taşeron zulmünü bu topraklardan söküp atana dek mücadele edeceğimize söz verdik. Çünkü taşeron demek açlık sınırının altında bir ücret demektir. Taşeron şirketlerde çalışan işçiler, asgari ücret sefaletine mahkûm edilmek istenmektedir. Taşeron demek iş cinayeti demek, ölüm demektir. 2014 yılının ilk sekiz ayında ölen 1270 işçinin önemli bir bölümü taşeron çalıştırılan işçilerdir. Taşeron demek çocuklarımızın geleceğini taşeron patronlarının insafına bırakmak demektir. Taşeron tüm haklarımızın gasp edilmesi demektir. Türkiye’de toplu sözleşmeden faydalanan işçi sayısının yüzde 5 düzeyinde olmasının başlıca nedeni taşeron sistemidir. (…)
Taşeron zulmünün yıkıcı etkilerini kısa vadede hafifletmek için atılması gereken adımları bir kez daha tekrarlıyoruz:
1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı torba yasa ile İş Kanununda değişiklik yaparak taşeron sistemini daha yaygın hale getirmeyi planlamaktaydı. Sendikamız ve Konfederasyonumuzun diğer örgütlerle birlikte bu girişimi kısmen engellemiştir. İktidar bu girişimlerden tamamen vazgeçmelidir.
2. Bakanlar Kurulu, Belediyelere kanun tarafından tanınmış şirket kurma hakkını engellemekten vazgeçmelidir. Ayırca belediyeleri hizmet görmek için ihale açmaya zorlayan Kamu İhale Yasası düzenlemeleri kaldırılmalıdır.
3. Norm kadro uygulaması belediyeler için zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Belediyeler kendi kadrolarını kurabilmeli, şirket işçileri de belediye kadrolarına alınmalıdır.
Hükümet taşeron sistemine son vermeli, taşeron şirketlerde çalışan tüm işçilere kadro vermelidir. Unutulmamalıdır ki kamu hizmet en iyi kamu çalışanları eliyle yerine getirilir.”