Cumhuriyet'e DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'den destek ziyareti…
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK YK Üyesi ve Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Celal Ovat, DİSK İstanbul Temsilcisi Önder Atay, DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse, KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak, TMMOB İKK Sözcüsü Süleyman Solmaz, TTB İkinci Başkanı Mehmet Raşit Tükel, TTB Merkez Konsey Üyesi Hüseyin Demirdizen, İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez, Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu (İSMOK) Kazım Mermer ve Prof. Dr. Gençay Gürsoy‘dan oluşan heyet Cumhuriyet Gazetesi’ne destek ziyaretinde bulundu.
Cumhuriyet’te, imtiyaz sahibi Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer, Haber Müdürü Aykut Küçükkaya, yazar Can Dündar, Ekonomi Servisi Müdürü Olcay Büyüktaş tarafından karşılandı.
Konfederasyon ve meslek örgütü temsilcileri sırayla Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik baskılara karşı temsil ettikleri kurumların yanlarında olduğunu ifade eden konuşma yaptılar.
Genel Sekreterimiz Arzu Çerkezoğlu burada yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
Dün, 14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi. Dün burada Charlie Hebdo canileri kutsanarak, “Kouchi kardeşler onurumuzdur” sloganları atıldı. Hatırlatmak isterim ki bu bölge 1 Mayıs’ta Taksim’den Mecidiyeköy’e kadar insandan arındırılmıştı ve bu ülkenin polisi “Yaşasın 1 Mayıs” diyenlerin üzerine gaz fişekleri, plastik mermiler yağdırmaktaydı.
14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi. Bu ülkenin Başbakanı Paris’te, kentin en işlek meydanlarından birinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullandıktan, düşünce özgürlüğü adı altında yürüdükten hemen sonra, Türkiye’de Cumhuriyet gazetesinin dağıtımı fiilen engellenmek istendi. Bu da yetmedi Charlie Hebdo ile dayanışma için bu dergiyi basan internet sitelerine erişim engellendi.
14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi çünkü bu ülkenin iktidarı bir kez daha işlediği suçları kutsallık örtüsü altına saklamaya çalıştı. Başbakanı, bakanları, tetikçi yayın organları açıkça basını hedef alan açıklamalar yaparken, MİT’in TIR’larının Suriye’deki sivillere battaniye değil cihatçı çetelere silah ve mühimmat taşıdığı belgelendi. Ancak “kutsalımıza dokunuyorlar” çığlıkları arasında bu haberler de yasaklandı. Her fırsatta “Suriye’de dökülen kan”dan bahseden, herkesi duyarsızlıkla suçlayan hükümet burada dökülen kanın, mezhep savaşının kışkırtıcısı ve destekçisi olduğunu sansürle gizlemeye çalıştı.
14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi çünkü; iktidarın çocuk cinayetindeki ustalığı da dün bir kez daha gözler önüne serildi. Cizre’de, kimliğinde kafasının resmi olmayacak kadar küçük bir çocuk 12 yaşındaki Nihat Kazanhan kafasından vurularak öldürüldü. Görgü tanıklarının ifadesine göre suçu, yolda oynarken geçen polis araçlarına zafer işareti yapmaktı.
14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi çünkü çocukların peşpeşe öldürüldüğü Cizre’nin “yeni” emniyet müdürü, 8 yıl önce bugünlerde katledilen Hrant Dink’in öldürülmesindeki sorumluluğunun hesabını vermeyen, aksine terfi ettirilen bir kişi idi.
14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi çünkü tüm bunlar olurken yandaş medyanın gündemi Kaç-Ak Saray’daki saltanat şovu idi. Her basamağı 135 bin lira olan merdivenlerde simgelenen hırsızlık ve ölüm düzeni, o merdivenlerin üstündeki “ecdat” kamuflajı ile gizlenmeye çalışılırken tek eksik, o şovun ev sahibinin padişah kostümü idi.
14 Ocak 2015 Yeni Türkiye’nin özeti gibiydi çünkü bu ülkede direnenlerin de, her türlü baskıya rağmen susmayanların da olduğu görüldü. Özgür basın hem El Kaide’ye silah taşındığını gösteren belgeleri, hem Cizre’deki kanlı tezgahı hem de Charlie Hebdo’yu okurlarına anlattı. Susmayanlardan biri Cumhuriyet gazetesi oldu. Ve bizler emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri olarak, bu Yeni Türkiye denilen bu hırsızlık ve ölüm düzenine karşı, eşitlik için, özgürlük için, demokrasi için, barış için, adalet için direnen herkesin yanında olduğumuzu, beraber direneceğimizi ilan etmek için buradayız.
Heyet ziyaretin ardından Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakıröz tarafından kapıya kadar uğurlandı. Ziyaret sonrası KESK Genel Başkanı Lami Özgen çıkışta yaptığı açıklamada, “Özellikle muhalif basına yönelik hükümetin bütün antidemokratik hukuksuz keyfi yönelimlerini gerekçe ne olursa olsun nasıl hayata geçtiğini gayet iyi biliyoruz. Bu nedenle Cumhuriyet gazetesinin yayın hakkına yönelik geliştirilen tutumun haksız keyfi antidemokratik olduğunu düşünüyor bunu kınıyor ve protesto ediyoruz. Biz bu tür uygulamaları geçmişte muhalif basına yönelik geliştirilen gözaltı tutuklama bombalama gazeteleri basma yayını engelleme dağıtıcıları öldürme süreçlerini bu ülkede çok yaşadık. Bunun sorumlusu hükümettir.” ifadelerini kullandı.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ise, “14 Ocak günü yaşananlar bugün Türkiye’yi yöneten siyasi iktidarın yeni Türkiye diye ifade ettiği düzenin bir özeti gibiydi. Dün burada Charlie Hebdo katliamını öven sloganlar atılabilmesi, Cizre’de 12 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesi, siyasi iktidarın kutsallık adı altında kendi savaş suçlarını örtmeye çalışmasının en açık biçiminin gözler önüne serildiği, Başbakan’ın bakanların bazı basın organlarının basını hedef gösterdiği saatte aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinin dağıtımının engellenmesi bütün bunlar yeni Türkiye’nin özeti gibiydi.” dedi.
Çerkezoğlu sözlerini şeyli tamamladı: “Dün, her türlü baskıya rağmen susmayanların gösterildiği bir gündü. Özgür basın, gerek El Kaide’ye silah taşıyan TIR’ların belgelerini, gerek Cizre’deki kirli tezgahları, gerekse Charlie Hebdo’yu okurlarıyla paylaştı. Bunu yapanlardan biri de, Cumhuriyet gazetesiydi. ‘Yeni Türkiye’ denilen kirli düzene karşı mücadele kararlılığımızı göstermek için buradayız…”