Soma'daki dev mitingde "yaşamı savunmak" için on bin kişi buluştu
16 Mayıs’ta Soma’da buluşan onbinler yaşamını yitiren madencileri andı
DİSK-KESK-TMMOB-TTB tarafından 16 Mayıs’ta Soma’da düzenlenen mitingde on bin civarında işçi ve emekçi “İŞ CİNAYETLERİNE, TAŞERON KÖLELİĞİNE VE SEFALET ÜCRETİNE KARŞI” yaşamı savundu.
Çoğunluğu Ege Bölgesi’nden olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerinden yola çıkıp Soma’da biraraya gelen binlerce insan, AKP’nin milyonları iş cinayetlerine, taşeron köleliğine ve sefalet ücretine mahkum eden uygulamalarını protesto etti.
Sabah saatlerinde Tren Garının bulunduğu İstasyon Meydanı’nda buluşan emek ve demokrasi güçleri, 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen madenci katliamında yaşamını yitirenleri andı. Düzenleyici örgütlerin İzmir’den Soma’ya insan taşımak amacıyla Devlet Demir Yollarından kiraladıkları 10 tren vagonu AKP hükümetinin müdahalesiyle iptal edildi. Ancak, AKP’nin bu tutumu İzmir’den katılımı engelleyemedi. İzmir Emek ve demokrasi güçleri, 70 otobüsle yürüyüşe katılarak AKP’ye yanıtını verdi.
Şehit Madenci Aileleri yürüyüşe; “ADALET İSTİYORUZ HESAP SORACAĞIZ” yazılı pankartın arkasında yürüyerek katıldı.
Yürüyüş yapılan yol üzerinde bulunan Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğüne bağlı Ege Linyit İşletmesi Müdürlüğü (TKİ ELİ) önünde oturma eylemi gerçekleştirildi. Sonra Beşyol’da bulunan Madenci Heykeli önünden geçerken buraya karanfil bırakıldı.
Miting alanında da 301 siyah balon gökyüzüne bırakıldı.
Mitingin alanında 13 Mayıs’da meydana gelen madenci katliamında oğlunu yitiren Elmas Kaya, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve TTB Genel Sekreteri Bayazıt İlhan birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından madenci çocuklarının oluşturduğu Soma Madencievi Çocuk Korosunun söylediği iki şarkıyla miting sona erdi.
SOMA MİTİNGİ İLE İLGİLİ GAZETE-TV HABERLERİ İÇİN TIKLAYINIZ
DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun konuşması
“Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı, Maden İşleri Genel Müdürü, TKİ yöneticileri, Soma Holding’e ruhsat verenler, Rödovans sisteminin altına imza atanlar yargılanmadan bu hesap kapanmaz!
Değerli Kardeşlerim, mücadele arkadaşlarım,
Konuşmama bir maden işçisinin sözleriyle başlamak istiyorum: ‘Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm bir olasılık, yukarıdaki açlık ise kesin.’
Soma’ya dayatılan, tüm işçilere dayatılan kölelik düzeni budur! 13 Mayıs’ta, katliamın birinci yıldönümünde buradaydık. Bir işçi arkadaşımız Soma’da yaşananları en sade biçimde şu sözlerle anlattı: ‘Bizi açlıkla terbiye ediyorlar’
Buradaki işçi arkadaşlarım çocukları aç kalmasın diye sefalet ücretleriyle, kölece, ölümüne çalışıyor. Peki bu zulüm düzeni, bu ölüm düzeni kuruldu? Bir kez daha hatırlatalım: Hükümet ilk olarak bu bölgede tarımı yerle bir etti. Tütünü bitirdi. Pamuğu bitirdi. Zeytini bitirdi. Burada bir sosyal cinayet işlediler. Böylece insanları açlığa mahkum ettiler. Sonra o güzelim insanları hiçbir önlem alınmayan maden ocaklarına inmeye zorladılar. Yani insanları diri diri gömdüler. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmamış ocakta 301 işçiyi ölüme sürdüler.
Bu da yetmedi. Soma Yırca’da termik santral yapmak için insanların zeytinlerini yok ettiler. Ve son olarak da katliam yaşanan madende çalışan işçileri acımasızca işten attılar. Soma’nın yaralarını sarmadılar ama sağ kalan işçileri işsiz bıraktılar. Cinayet üstüne cinayet işlediler. Bu iktidarın Soma’da yaptıkları düşman ordusu yapmaz. Bu iktidar emeğe düşman, doğaya düşman, insana düşman.
İşçi kardeşlerim,
Siz burada hükümeti ne zaman gördünüz. İşyerlerinde, ocaklarda madencinin canı için önlem alırken devleti gördünüz mü? İşçiyi ölüme sürükleyen bürokratlarından, bakanlarından hesap soran bir devlet gördünüz mü? Soma’da devleti, katliamdan sonra gördük. Bakanı, başbakanı korumak için gelen TOMA’ları, polis ordusunu gördük. Devleti, Somalıya tekme atarken, küfür ederken gördük. Geçtiğimiz günlerde Soma katliamının mahkemesinde gördük. Peki hükümet bu kadar önlemi işçiyi korumak için aldı mı? Almadı! Çünkü bu hükümet, saraylarını korumayı, servetlerini korumayı, hanlarını-hamamlarını korumayı biliyor. İşçiyi korumayı kendi işi saymıyor.
Bunlar iktidara geldiğinde, Türkiye’de dolar milyarderi sayısı sadece 3 idi. Şimdi 43 oldu. Bu kadar dolar milyarderi bir anda nasıl çıktı. İşte böyle çıktı. İşçiler Soma’da, Ermenek’te, Torunlarda ölürken birileri zengin oldu. Evet ‘birileri konuştu, AK Parti yaptı’. Ne mi yaptı: 15 bin işçi ölürken 40 kişi milyarder oldu! Bu düzenin özeti budur!
Sevgili kardeşlerim!
Burada verilen sözleri bir kere daha hatırlatalım.
‘Devlet tarafından denetimler yapılana ve teftiş raporları tamamlana kadar kimse madenlere inmeye zorlanmayacak. Gerekirse önce biz ineceğiz, sonra siz ineceksiniz’ dediler. Yaptılar mı? Yapmadılar!
‘Kimseye bu süre içinde çıkış verilmeyecek’ dediler. Yaptılar mı? Yapmadılar! 3 bine yakın işçiyi işten attılar.
‘Haftalık çalışma saati 36 saati asla geçmeyecek’ dediler. Yaptılar mı? Yapmadılar!
Söyledikleri yalanları sıralamaya kalksak sabaha kadar konuşuruz. Siz hepsini biliyorsunuz! Biz onların yalanlarını değil kendi taleplerimiz bir kere daha hatırlayalım! Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun:
Çözüm madenleri TKİ’nin işletmesidir. Çözüm taşeron, hizmet alımı ve rödovansın yasaklanmasıdır. Çözüm tüm maden işçilerinin TKİ işçisi olmasıdır.
Çözüm sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Maden işçilerini sarı sendikalara mahkum eden düzenin değişmesidir.
Madenlerde ve tüm işkollarında, sendikalar, meslek odaları ve üniversitelerden oluşacak bir kurul denetimleri gerçekleştirmelidir.
Biz bu çözüm önerilerini defalarca tekrar ettik. Bakana söyledik, Başbakana söyledik, Cumhurbaşkanına söyledik. Onlar ne dedi? Mevcut ölüm düzeninde ‘durmak yok yola devam’ dediler! Cinayete devam dediler!
Sevgili kardeşlerim
Şimdi tüm Türkiye’yi yönetenler meydanlara çıkıyor, hakkını arayan, mahkeme kazanıp hakkı verilmeyen taşeron işçisine nankör diyor. Meydan meydan dolaşıp açlık sınırının altında asgari ücreti savunuyorlar. Siyasi iktidar işçilere köleliği ve açlığı vaat ediyor. Geçtiğimiz günlerde bu ülkenin en başındaki kişi şunu dedi: ‘Seçim kaybeden siyasiler istifa etmeliler.’ Ben de soruyorum. 15 bin işçiyi kaybetmek, seçim kaybetmekten daha mı önemsiz! Seçim kaybedince istifa aklınıza geliyor ama Soma 301 işçiyi kaybedince “istifa” isteyene tekme atıyorsunuz, küfür ediyorsunuz! O koltuklar işçinin canından önemliyse, işçi de o koltuğu altınızdan çekecektir!
Şunu açıkça bir kez daha buradan ifade ediyorum: Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı, Maden İşleri Genel Müdürü, TKİ yöneticileri, Soma Holding’e ruhsat verenler, Rödovans sisteminin altına imza atanlar yargılanmadan bu hesap kapanmaz!
Şimdi 15 Haziran’da Soma davasının ikinci mahkemesi var. Bizler, DİSK olarak, yöneticilerimizle, avukatlarımızla, diğer dost örgütlerle beraber o gün mahkemede olacağız. Adalet arayan Soma’nın, Somalıların davası bizim davamızdır. Bir olacağız, tek yürek olacağız ve hesap soracağız! Evet anaların öfkesi, bir gün mutlaka katilleri boğacak! Bunun için diyorum ki: Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!”