Hak arama mücadelesine, kazanılmış haklarımızın yok edilmesine yönelik baskıcı düzenleme ve uygulamalara karşı direneceğiz!
9 Mart 2016 Çarşamba günü DİSK Genel Merkez binasında toplanan DİSK Başkanlar Kurulu, aşağıdaki sonuç bildirgesini kamuoyuyla paylaşma kararı almıştır:
- Hak arama mücadelesine, kazanılmış haklarımızın yok edilmesine yönelik baskıcı düzenleme ve uygulamalara karşı direneceğiz!
Hak ve özgürlüklerimiz açısından son derece önemli tarihsel bir süreçten geçiyoruz.
Türkiye’nin bugün yine en önemli sorunu temel hak ve özgürlüklerdir. Düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, toplantı ve gösteri özgürlüğü, sendikal hak ve özgürlükler, yasaların demokratikleştirilmesi, insan hakları ihlallerinin önlenmesi gibi sorunlar yine gündemin ön sıralarında bulunuyor. Örgütlenme ve hak arama özgürlüğü, sendikaya üye olma özgürlüğü ve toplumsal haklar kullanılamıyor. Devletin en üst kademesinden yapılan hukuk tanımaz açıklamalar ve kabul edilemez nitelik taşıyan çeşitli baskılar varlığını sürdürüyor.
Böyle bir değişim ya da dönüşüm sürecinin Türkiye toplumu için olumlu sonuçlar doğurmayacağı ve toplumsal barışı yok ederek yol alacağı ortadadır. Bu anlamda, ülkemizin gidişatı çıkmaz bir sokak niteliğindedir.
İşçilere karşı sermaye çıkarı söz konusu olduğunda yıllardır yasa ve hukuk tanımayan iktidar, bugün aynı hukuk tanımazlığı kendi amaçları için sürdürmeye devam etmektedir. Emeğe, doğaya, kadına, kendi inancı ve kimliğinden olmayan herkese düşmanca yaklaşan siyasi iktidar, bu ülkeye doğal olarak demokrasi taşımamakta, “başkanlık” sultasıyla biçimlendirilmiş totaliter bir rejim için elinden geleni ardına koymamakta, hukuk sistemini tanımadığını en yetkili ağızlardan itiraf etmektedir.
Bu süreçte ülkemizdeki tüm muhalif unsurlar giderek edilgenleştirilmeye ve susturulmaya çalışılmaktadır. Böylelikle Türkiye, uluslararası sermayenin kolaylıkla avlanacağı özel bir alana dönüştürülmek istenmektedir.
Yaşanan gelişmeler siyasal iktidar tarafından gündeme getirilen Ulusal İstihdam Stratejisi çerçevesinde ele alındığında daha anlaşır bir nitelik kazanmaktadır. Çünkü ulusal istihdam stratejisi ile siyasal iktidar ekonomik gelişmeyi ve işsizliğin geriletilmesini, emekçilerin güvencelerini zayıflatarak ve kazanılmış haklarını yok ederek sağlamaya çalışmaktadır. Strateji belgesinde yer alan; belirli süreli sözleşmeleri sürekli hale getiren, taşeron sistemini tüm işçilere yayan, kiralık işçiliği yasalaştırmak için özel istihdam büroları kuran ve kıdem tazminatını fona devrederek işçilerin her türlü güvencesini yok eden tüm düzenlemeler bu durumun açık örnekleridir.
Böyle bir programın uygulanması, demokratik hakların ve temel özgürlüklerin her geçen gün artacak şekilde sınırlanmasını gündeme getirecektir. O nedenle, önümüzdeki süreçte bir yandan temel hak ve özgürlüklere, siyasal ve sendikal örgütlenmelere, öte yandan ise her türlü hak arama mücadelesine yönelik baskıcı düzenleme ve uygulamaların daha da yoğunlaşması kaçınılmazdır.
Fakat şunu da hatırlatmak isteriz ki; hedefledikleri, susturulmuş, sindirilmiş, kendi kabuğuna çekilmiş böyle bir toplumsal ortama; ekonomik, sosyal ve siyasal programıyla belirlediği amaçlarına güçlü bir toplumsal muhalefet ile sendikal hareketin bulunduğu koşullarda ulaşabilmesi mümkün değildir.
Gerçek bir demokratik dönüşüm için çalışanların yaşam koşullarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi, sosyal devletin yeniden oluşturulması zorunludur. Dolayısıyla sınıfsal nitelik taşıyan bu taleplerin Türkiye toplumunun genel talepleri düzeyine yükseltilmesi için verdiğimiz mücadele alabildiğine yükseltilmelidir.
Bu tespitlerden hareketle Başkanlar Kurulumuz şu kararları almıştır:
- Türkiye’de kayıtlı işçilerin en az yarısını kölece, güvencesiz çalışma koşullarına mahkum edecek, “amele pazarları”nı anımsatan bir çalışma yaşamı dayatan, işçi simsarlığının önünü açan, “insanlık onuruna aykırı” bir uygulama olduğu aşikar olan “kiralık işçilik” yasa tasarısının durdurmak için mücadele kararlılığını ilan eden Başkanlar Kurulumuz konuya dair Konfederasyonumuzca hazırlanan bildirilerin, afişlerin, pankartların işçi sınıfını bilgilendirici tüm araçların etkin bir biçimde kullanılması ve takvimi ilerleyen günlerde açıklanmak üzere ülkenin dört bir yanından başlayacak bir Ankara yürüyüşüne tüm örgütlerimizin hazır olması gerektiği duyurur. İşçi sınıfının tamamını ilgilendiren, Özel İstihdam Büroları’na işçi kiralama yetkisi verilmesi ve kıdem tazminatının gaspına yönelik girişimler karşısında mücadele kararlılığının bir kez daha altını çizen Başkanlar Kurulumuz, diğer emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere örgütlü örgütsüz tüm işçileri, köleliğe karşı ortak mücadeleye çağırır.
- Kendi icraatlarına yönelik en ufak itirazı bile “düşman” ilan ederek, demokrasinin en asgari gerekleri olan düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne saygı göstermemeyi alışkanlık haline getiren iktidar, işverenlerin çıkarları doğrultusunda işçilerin sendikal tercihlerine da müdahale etmektedir. İşverenlerin ve iktidarın aparatı haline gelmiş sarı sendikaların dışındaki sendikalara üye olan işçiler baskı altına alınmakta, işten çıkarılmakta, Bursa’da Birleşik Metal-İş sendikamızın örgütlendiği Renault fabrikasında da son örneği görüldüğü üzere devletin kolluk güçlerinin saldırılarına uğramaktadır. İşçilerin fabrikalardan kovduğu sarı sendikaların toplantılarına katılan Cumhurbaşkanı’nın, gerçek dışı beyanlarla DİSK’i ve DİSK üyesi sendikaları hedef alması, işçilerin en temel haklarına, örgütlenme hakkına, sendikal tercihlere, demokratik hak ve özgürlüklere saygı duyulmadığını bir kere daha göstermektedir. Başkanlar Kurulumuz, bir kez daha işverenleri ve iktidarı işçi sınıfının örgütlenme haklarına saygı duymaya çağırır. Bu saygı tarihin her döneminde işçilerin birliği ve mücadelesi ile sağlanmıştır ve sağlanacaktır.
- DİSK Başkanlar Kurulumuz, grevdeki Tümka-İş üyesi SCA-Yıldız işçilerini, sendikal hakları için mücadele eden Birleşik Metal-İş üyesi Renault işçilerini, ücretleri için direnen Enerji-Sen üyesi Urfa EDAŞ işçilerini ve kölelik yasalarına karşı sesleri için İzmir’de saldırıya uğrayarak gözaltına alınan Genel-İş üyesi belediye işçilerini, tüm işkollarında “taşeron işçilere kadro” ve “ek zam” talepleriyle ayağa kalkan işçileri selamlayarak, DİSK’in birliği ve bütünlüğü içerisinde mücadeleye yükseltmenin her zamankinden fazla önem taşıdığını bir kez daha vurgular.