İŞÇİLERİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN ACİLEN BARIŞA VE DEMOKRASİYE İHTİYACIMIZ VAR
DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun 28 Eylül 2016’da Diyarbakır ziyareti çerçevesinde DİSK Genel İş üyesi işçilerin toplantısında yaptığı konuşma
İŞÇİLERİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN ACİLEN BARIŞA VE DEMOKRASİYE İHTİYACIMIZ VAR
Sevgili işçi kardeşlerim, değerli arkadaşlarım!
Bugün burada seçimle gelenlerinin yerine kayyum atanmasına karşı, seçmen iradesinin, halk iradesinin yanında olduğumuzu göstermek ve demokrasinin yanında olduğumuzu göstermek için buradayız.
Demokrasi ve barış kazanılamadığı için işçinin sorunları da çözülemiyor. Bugün işçilerin sorunları konuşmak için de buradayız. Demokrasi ve barış sorunu ile ekmek mücadelesi birlikte yürümelidir.
Türkiye’de 15 Temmuz’da kanlı ve alçakça bir darbe girişimi yaşandı. Bu darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye bugün kapkaranlık bir dönemi yaşıyor olacaktı.
Darbeciler halkın iradesini yok saydı! Darbeciler demokrasiyi tamamen ortadan kaldırmak istedi! Meclisi bombalayarak bu amaçlarını açıkça gösterdiler. Darbeciler yüzlerce masum insanı katletti. Darbe başarısızlığa uğratıldı.
Darbe başarısızlığa uğratıldı ama demokrasi ve barış kazanmadı. Ülkemiz darbe öncesine göre daha demokratik bir ülke değil. Halkımız barışa susamış durumda ama barışa daha yakın değiliz.
Darbecilerle mücadele edilmesi gerekir, darbecilerin yargılanması ve cezalandırılması gerekir. 12 Eylülde olduğu gibi darbeciler cezasız kalmamalıdır. Ancak bu mücadele hukuk içinde yapılmalıdır.
Oysa hükümet hukuku, evrensel insan haklarını ve hatta parlamenter demokrasiyi askıya almış durumda.
Bombalanan meclisi güçlendirmek yerine zayıflattı.
Ülkeyi Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetmeye başladı. OHAL’i tekrar uzatmak istiyorlar.
Hükümet kendini mahkemelerin yerine koydu. Demokratik üniversitede, laik eğitim ve barış isteyen akademisyenleri üniversitelerden attı. Laik-parasız-bilimsel-anadilinde eğitim isteyen öğretmenleri okullardan attı.
Gazeteleri kapattı, gazetecileri hapse attı. On binlerce kamu görevlisi adil yargılanma hakkı hiçe sayılarak işten atıldı.
Adil yargılanma hakkı bir kenara bırakılarak paralel yapıyla mücadele adeta muhaliflere karşı mücadeleye dönüştü; keyfi işten çıkarmalar, görevden el çektirmeler, soruşturmalar, tutuklamalar adeta bir cadı avına dönüştü.
En vahimi memleketin en önemli sorunu konusunda, Kürt sorunu ile ilgili, “çözüm mözüm yok” denildi. Bu da yetmedi belediyelere kayyum atadı. Halk iradesi, sandık iradesi gasp edildi.
Seçimle gelmiş milletvekilini, başbakanı, cumhurbaşkanını silahla görevden uzaklaştırmaya kalkışmak nasıl darbeyse, seçimle göreve gelmiş yerel yöneticiyi ve belediye başkanını yargı kararı olmadan görevinden uzaklaştırmak da darbedir.
Değerli işçi arkadaşlarım,
İçinde bulunduğumuz şartlar iç açıcı değil. Memleketin siyasi şartları bunlar. Bu şartlar işçileri de sendikaları da yakından ilgilendiriyor.
İşçilerin devasa sorunları var. Ancak memlekette demokrasi ve barış olmayınca işçilerin hak araması da zorlaşıyor, işçilerin haklarını savunmak da çeşitli engellerle karşılaşıyor.
En büyük sorunlarımızdan biri örgütlenme. Sendikalaşma oranları çok düşük. Toplu sözleşmeden yararlanan işçilerin oranı yüzde 7-8 civarında. Özel sektörde sendikalaşma yüzde 4 civarında. Örgütlenmek istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz.
Ancak örgütlenme çalışmalarımız bir yandan mevzuat engeline bir yandan OHAL engeline takılıyor. Son günlerde Limter-İş ve Nakliyat-İş sendikalarımızın örgütlenme çalışmaları OHAL bahane edilerek engellenmeye çalışılıyor. Demokrasi ve barış olmayınca örgütlenme zorlaşıyor.
İşçilerin acil talepleri var. Bunlardan üçü için DİSK olarak kampanya yürütüyoruz. İşlerin en yakıcı sorunlarından biri taşerona kadro verilmesi. AKP bu konuda verdiği sözü tutmuyor. DİSK olarak “tüm taşeron işçilere kayıtsız şartsız kadro” diyoruz.
İşçilerin bir diğer yakıcı sorunu kıdem tazminatı. Kıdem tazminatıma dokunma diyoruz. Kampanyamızın bir diğer ayağı kıdem tazminatı. Kıdem tazminatını gasp etme girişimine karşı duruyoruz.
Diğer bir hassas konu zorunlu bireysel emeklilik konusu. Hükümet OHAL koşullarında alelacele zorunlu BES’i meclisten geçirdi. Ülkeyi KHK ile yöneten ve meclisi işlevsizleştiren AKP, sıra sermayenin taleplerine gelince meclisi çalıştırıyor. Zorunlu BES kabul edilemez. Zorunlu BES uygulamasının kaldırılmasını istiyoruz.
Emekçilerin bir diğer büyük sorunu işsizlik. DİSK olarak her ay işsizlikle ilgili raporlar hazırlayıp konuyu kamuoyunun gündemine taşıyoruz.
Değerli dostlar,
Dert çok. Sınıfın derdi çok. Sınıfın sorunlarının çözümü için demokrasiye ve barışa ihtiyacımız var.
Demokrasi olmayınca, barış olmayınca sınıfın sorunları gölgede kalıyor. Demokrasi ve barış olmayınca sınıfın sorunları bastırılıyor.
Demokrasi ve barışın kazanılması işçi hakları mücadelesinin de önünü açacaktır.
Ülke bu haldeyken emeğin sorunları gürül gürül gündeme gelmiyor.
Demokrasi ve barış işçinin ekmeğidir.
Demokrasi ve barış mücadelesi ile ekmek mücadelesi bir bütündür.
Yaşasın demokrasi, yaşasın barış
Yaşasın işçilerin birliği ve halkların kardeşliği