DİSK’ten Nakliyat İş üyesi MEDLOG işçilerine ziyaret
Sendikalı oldukları için işten çıkarılan Nakliyat-İş üyesi MSC-Medlog işçilerinin direnişlerinin 53. gününde kitlesel bir ziyaret gerçekleştirildi.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Cam Keramik-İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş, Sine-Sen Genel Başkanı Zafer Ayden, Lastik-İş Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Özen, Enerji-Sen Genel Sekreteri Süleyman Keskin, Emekli Sen Yönetim Kurulu üyesi Rahime İldemir Bayrak, DİSK üyesi sendikaların genel merkez ve şube yöneticileri, üyeleri ile Bakırköy Belediyesi’nde çalışan #Direnİşçi Genel-İş üyesi işçilerin katıldığı ziyaret, MSC-Medlog işçilerinin direnişlerini sürdürdükleri Zincirlikuyu Medlog binası önünde gerçekleşti.
DİSK adına bir konuşma yapan Kani Beko, sendikalı oldukları için işçileri işten atan işverenin bir sosyal cinayet işlediğini vurguladı. “Olağanüstü hal, olağanüstü sömürü için bir fırsat olarak kullanılıyor” diyen Beko, direnen MSC-Medlog işçilerinin yanlarında olduklarını vurguladı.
İşçiler adına söz alan Nakliyat-İş üyesi bir MSC-Medlog işçisi ise, direnişlerini 53 gündür sürdürdüklerini, sendikalı olarak iş başı yapana kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, işten atılan işçiler için düzenlenen uluslararası dayanışma kampanyalarından bahsetti. Dünyanın dört bir yanındaki MSC-Medlog işçilerinin örgütlediği kampanyaları örnek gösteren Küçükosmanoğlu, “dayanışma ile kazanacağız” dedi.
İspanyol UGT ve İtalyan CGIL sendikalarından temsilciler de dayanışma amacıyla basın açıklamasına katıldılar. Uluslararası delegasyon adına söz alan UGT temsilcisi, “küresel şirketler sınır tanımıyor, o halde işçilerin mücadelesi de sınır tanımamalı” dedi.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun direnen MSC-Medlog işçileriyle ilgili yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:
MSC-MEDLOG İŞÇİSİ YALNIZ DEĞİLDİR!
1 Eylül’den beri onurlu mücadelelerini sürdüren Nakliyat İş sendikamızın üyesi işçi kardeşlerimi DİSK adına selamlıyorum.
Buradaki işçi kardeşlerim Anayasal bir haklarını kullandıkları için işten atıldılar. Anayasanın 51. Maddesi, tüm işçilere, ekonomik, sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla, kimseden izin almaksızın sendikaya üye olma hak ve özgürlüğünü tanımaktadır. İşveren burada işçileri işten çıkararak sosyal bir cinayet işlemektedir. Anayasal haklarını kullandı diye, yüzlerce çocuğun ekmeğine, sütüne, aşına el uzatmaktadır. Burada işçi arkadaşlarımızın çocuklarının geleceği ile oynanmaktadır.
Suç işleyen işveren, sosyal cinayet işleyen işveren, Anayasa’yı çiğneyen işveren. Ancak OHAL gerekçesiyle haklı mücadelesi engellenmeye çalışılan benim işçi kardeşlerim. Bir ay önce Gemlik’te yaşananları da unutmadık! Gemlik Meydanı’nda konuyla ilgili basın açıklamasını engellemeye çalışanlar, arkadaşlarımızı gözaltına alanlar şunu gördü. Baskılarınız, olağanüstü hal bahaneniz DİSK’li işçiye sökmez. Örgütlü işçiyi hiçbir kuvvet yenemez!
Değerli mücadele arkadaşlarım,
Anayasa’nın 34. Maddesi der ki “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi der ki “Bu hak yer seçimini de kapsar.” Gemlik meydanı dahil! Bu yasaklar Anayasaya aykırıdır.
Son dönemlerde OHAL fırsatçılığı yaparak işçilerin haklarına yönelik saldırıların arttırıldığı görülmektedir. Olağanüstü Hal uygulaması “Olağanüstü sömürü” için fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bu fırsatçılara kararlı bir yanıt Gemlik’te verilmiştir. Selam olsun, direnişçi işçi kardeşlerime!
O gün Gemlik’te baskılara boyun eğmeyen MSC/MEDLOG işçileri, bu davayı elbette kazanacaktır. İşçi arkadaşlarımızın talepleri bellidir. Sendikamıza üye olan işçi arkadaşlarımız insanca yaşanacak bir ücret, insanca çalışacakları bir toplu sözleşme istemektedir.
Ancak ben burada işverene bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. İşçilerin Anayasal haklarına saygı gösterin ve işten attığınız işçileri geri alın. Burada üretim yeniden başlasın ve mahkemeleri beklemeden iş barışı sağlansın. Ancak siz işçilerin haklarını yok sayarsanız bu onurlu arkadaşlarımız da direnmeye devam edecektir. Biliniz ki MSC/MEDLOG işçileri bu direnişinde asla yalnız kalmayacaktır. Biz DİSK olarak bedeli ne olursa olsun sonuna kadar bu yiğit direnişçilerin yanında olacağız.
Değerli basın emekçileri ve mücadele arkadaşlarım;
Bugün ülkemizde işsizlerin sayısı 6 milyonu geçmiş iken işverenler işten çıkarmalarla bu oranı yukarı çekmektedir. Sendikalı oldukları için, daha çok işi daha az işçiye yaptırmak için her gün işçiler işten çıkarılmaktadır. Bu da yetmemekte, kıdem tazminatlarını kaldırarak, işten daha da kolay işten çıkarmak istiyorlar. Kıdem tazminatı fona devredilince, patron istediği gibi işçi atacaktır. Çünkü patronun cebinden para çıkmayacaktır. Kıdem tazminatının gaspına karşı mücadele iş güvencesi mücadelesidir.
Değerli mücadele arkadaşlarım,
Ülkemizde sendikalı olan işçiler işten atılmayla, baskıyla, tehditle ve hatta şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Bu baskılar nedeniyle bugün Türkiye’de her yüz işçiden sadece 5’i toplu sözleşme hakkından faydalanmaktadır. Bu rakam utanç verici bir rakamdır. Bu rakam yoksulluğun, işsizliğin, iş cinayetlerinin en temel nedenidir. Bu rakam az gelişmiş bir demokrasiye sahip olmamızın başlıca nedenidir.
Buradan ülkeyi yönetenlere sesleniyorum. İşçilerin taleplerini gündeme getiren muhalif televizyonları-radyoları kapatmayı, gazeteleri susturmayı, özgür basını yasaklamayı biliyorsunuz. Peki Anayasal haklarını kullanan işçilerin işten çıkarılmasını niye yasaklamıyorsunuz? Basın özgürlüğünü engellemeyi iyi biliyorsunuz; peki Anayasa suçu işleyen işverenleri neden engellemiyorsunuz?
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı için işçiler iş kazalarında ölüyorlar, sakat kalıyorlar. İş cinayetlerini neden engellemiyorsunuz? İşçileri ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırırken açlık sınırının altında ücret veriyorsanız, işçilerin insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını karşılamıyorsanız, o zaman işçileri yaşarken öldürmüş olursunuz. Bizim görevimiz işçileri öldürmek değil yaşatmaktır.
Değerli mücadele arkadaşlarım,
Sözlerime son verirken tüm baskılara ve tehditlere rağmen, demokratik haklarına sahip çıkarak, OHAL demeden, “Bu Hal” demeden direnen onurlu işçileri selamlıyorum. Sizler işçi sınıfının onurusunuz, DİSK’in onurusunuz. Bu ülkeye eşitlik gelecekse, adalet gelecekse, demokrasi gelecekse inanıyorum ki direnen işçilerle gelecektir.
Onuruyla direnen, adalet isteyen, haksızlık karşısında eğilmeyen bu arkadaşlarımızı ve tüm direnen işçileri bir kez daha selamlıyorum.
Atılan işçiler geri alınsın!
İnadına Sendika, İnadına Nakliyat İş!
İnadına Sendika, İnadına DİSK!