Image Map

DİSK-KESK-TMMOB-TTB’den Şırnak Maden Faciası Raporu!

17 Ekim 2017 tarihinde Şırnak’ta ruhsatı TKİ uhdesinde bulunan ve rödevans ile ihale edilerek özel sektöre verilen asfaltit sahasında şev kayması sonucu meydana gelen iş cinayetinde 8 maden emekçisi hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybeden işçilerimizin yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB temsilcilerinden oluşan heyetimizin olayın meydana geldiği saha ve ocakta yaptığı incelemelerde şu bulgular elde edilmiştir:

-Maden ocağının girişi bariyerlerle kapatılmış ve girişine MİGEM’in kapatma kararı asılarak ocağa girişin ve kömür üretiminin yasak olduğuna dair Şırnak İl Özel İdaresi imzalı bir tabela asılmış olmasına rağmen heyetimizin girişi sırasında maden sahasında üretilen kömürlerin yüklü olduğu kamyonların çıkış yapmakta oldukları görülmüştür. Ocağa girişi engellemek için alınan tedbirlerin işlevsiz ve iş olsun diye alındığı; hala bir gerçek olarak ortada durmaktadır. Maden sahasında üretimin TKİ tarafından sonlandırılmasının akabinde uzun yıllardır rödevansçılar tarafından yapılmakta olan üretimin madencilik bilim ve tekniği ile işçi sağlığı ve güvenliğine uygun olmadığı çok net olarak gözlemlenmiştir.

-Bu sahada yapılacak hazırlık, dekapaj ve üretim çalışmaları maden mühendisliği bilim ve tekniğine uygun biçimde projelendirilerek, projenin uygulanmasının her adımının takip / denetlemesi yapılarak ve bu denetlemelerde ortaya çıkan yeni sorunların çözüme kavuşturulması için imalatın durdurulması gerekirken; Maden sahasında işçilerin dinlenebilecekleri, insani ihtiyaçlarını giderebilecekleri iş güvenliği mevzuatına uygun bir bina veya sosyal tesis dahi bulunmamaktadır.

-Olayın meydana geldiği maden sahası ruhsatlı bir saha olup ruhsatı Enerji Bakanlığına bağlı Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) aittir.

-Maden sahasındaki üretim uzun yıllardır TKİ tarafından rödevans yöntemi ile özel sektöre yaptırılmaktadır.

-Maden sahasındaki faaliyetler açık işletme yöntemlerine göre hidrolik ekskavatörler ve kamyonlar aracılığı ile yapılmakta olup kademe bulunmamakla birlikte, şevler hayati tehlikeye neden olabilecek kadar yüksektir.

-Olayın meydana geldiği kısımda kömür damarına iki yerde rastlandığı ve küçük çapta da olsa kazı yapıldığı, aynı zamanda su çekme faaliyetlerinin sürdürüldüğü tespit edilmiştir.

-Maden sahasındaki hazırlık, dekapaj ve üretim 2013 yılında MİGEM tarafından durdurulmuştur.

-Maden sahasında durdurma kararı devam ederken; saha TKİ tarafından rödevans ihalesine çıkarılmış ve 14 Nisan 2017 tarihinde ihaleyi kazanan firma ile sözleşme imzalanmıştır.

-Sözleşmenin imzalanmasını müteakip ihaleyi kazanan firma tarafından hazırlandığı belirtilen proje ruhsat sahibi olan TKİ tarafından MİGEM’in onayına sunulmuştur.

-Şırnak Valiliği tarafından yapılan açıklamada projenin onaya sunulmasını müteakip, sahada MİGEM tarafından yapılan inceleme sonucu “tehlikeli durumların devam ettiği, üretime yönelik faaliyetlerin durdurulmasına devam edilmesi, tehlikeli durumun giderilmesine yönelik faaliyetlerin sürdürülmesi ve kömür sevkiyatı yapılmaması” kararı verilmiştir. Bu karar MİGEM tarafından TKİ Genel Müdürlüğü’ne ve Şırnak Valiliği’ne yazılı olarak iletilmiştir.

Heyetimiz tarafından yapılan inceleme ve araştırmalar da elde edilen bu tespitler sonucu cevaplanması gereken sorular;

-TKİ Genel Müdürlüğü ve Şırnak Valiliği bu kararın gereğini yapmış mıdır?

-MİGEM’in onayına sunulan proje kim tarafından hazırlanmıştır?

-Hazırlanan projede; kapatma nedenleri ele alınarak çözüm önerilmiş midir?

-Projede işçi sağlığı ve güvenliği bakımından alınması gereken tedbirler önerilmiş midir?

-MİGEM’in bu kararına göre ruhsat sahibi veya rödevansçı firma tarafından “tehlikeli durumun giderilmesine yönelik faaliyetler” için yapılması gerekli çalışmalara yönelik bir proje, risk analizi yapılmış mıdır?

-Risk analizi yapıldıysa bu proje ilgili ve yetkili kurumların onayına sunulmuş mudur?

-MİGEM’in bu kararına rağmen sahada su atımı, hazırlık ve dekapaj faaliyetleri yapılmış mıdır?

-Bu sahada durdurma kararı varken, durdurma kararının gerekçesi olan tehlikeli durumlar ortadan kaldırılmadan ihaleye çıkılması ne kadar hukuki ve bilimsel bir karardır?

-Olayın meydana geldiği sahada ihaleyi alan firma işi başka bir taşeron firmaya devretmiş midir? Aralarında bir taşeron sözleşmesi var mıdır?

-Olayda hayatını kaybeden 8 madencinin SGK’ya kaydı var mıdır?

Bu sorular cevaplandığında, gerekli belgeler kamuoyuna sunulduğunda bu ocağın kaçak olup olmadığı, ihmallerin ve gerçek sorumluların kimler olduğu çok kolay bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Bölgede yaşanan işsizlik nedeniyle insanlarımız açlıktan ölmek ile tedbirler alınmamış emniyetsiz ocaklarda ölmek arasında tercih yaparak bu ocaklarda çalışmak zorunda kalmaktadır. Ve ne yazık ki hayatlarını kaybetmektedirler. 2013 yılında faaliyetleri durdurulan ve bu nedenle kaçak olduğu iddia edilen bu sahada kapatma kararından sonra meydana gelen kazalarda 15 kişi yaşamının kaybetmiştir.

Bölgede ki maden işletmeleri risk barındırmaktadır. Tehlike sadece bu ocakla sınırlı değildir. Bölgede bu açık ocakla birlikte derinlikleri 100 ile 200 metre arasında değişmekte olan onlarca yeraltı ocağı ve buralarda çalışan 500 civarında insan ölüm tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Mevcut durumda; açlık-kaçak üretim-ölüm bir başka değişle 40 katır 40 satır ikilemi dışında üçüncü bir yol bulunmalıdır. Devlet sorunun muhatabı olma cesaretini göstererek rödevans-taşeron sisteminden vazgeçerek kendi sahasında üretimi kendisi gerçekleştirmelidir.

Doğanın; insanlığa bir kez bahşettiği ve tekrarı olmayan bu doğal kaynaklarımızın, işçi sağlığı ve güvenliği çerçevesinde, bilimin ve tekniğin ön gördüğü biçimde, olumsuz çevresel etki yaratmadan, en yüksek verimle doğru bir biçimde kullanıma sunulması gerekir.

Oysa bölgede şu anda Şırnak asfaltitleri (kömür), bir plan proje dâhilinde işletilmemekte, işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmamakta ve üretilen kömür uygun alanlarda değerlendirilmemektedir. Bununla birlikte ocakların kaçak olarak addedilmesi, sorunları daha da ağırlaştırmaktadır.

İş hayatındaki belirsizlikler ve işyeri denetimlerinin yetersizliği, iş yerlerinde işçilerin sendikal hak arama mücadelelerinin önünde ki engeller ve iş cinayetlerinden sonra gerçek sorumluların yargılanmaması ve iş kazaları davalarının cezasızlıkla sonuçlanması sahaya iş kazaları ve meslek hastalıklarında artış olarak yansımaktadır.

Ölümlerin son bulması için rant politikaları yerine, kamu yararına politikaların eşliğinde, maden mühendisliği bilimin ve tekniğinin ışığında projeler üretilmelidir. Bu çalışmalar için üniversitelerden, meslek odalarından, sendikalardan destek alınarak katılımcı bir anlayışla ulusal bir madencilik ve işçi sağlığı- iş güvenliği politikası oluşturulmalı ve gerekli kurumsal ve teknik alt yapı sağlanmalıdır.

Yetkilileri bu konuda ciddi önlemler almaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla;

DİSK / TÜRKİYE DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU

KESK / KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU

TMMOB / TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ

TTB / TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

ITUC ETUC