Milyonlarca Kadın Nasıl En Temel İşleri Yapan İşçiler Haline Geldi
Constance Warren, 250 kişinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiği New Orleans’da halen bir markette çalışıyor. Her gün, markete gelip gidenleri izlerken, et reyonunda görevini yapmaya devam ediyor. Müşteriler Bayan Warren’e teşekkür ediyor, kapılar ardında kapalı kalıp salgının geçmesini beklemekten sıkıldıklarını anlatıyorlar. Bayan Warren balla tütsülenmiş hindilerini paketlerken gülümsüyor.
Bu arada Birleşik Devletler, özel uçuşlar düzenlemeye devam ederek, kimileri coronavüs nedeniyle hasta olan binlerce göçmeni evlerine gönderiyor.
Temel bir işi yürütmek zorunda olmanın hem iyi hem kötü tarafını bir yana bırakırsak, bu dönemde bir işinin olması güzel. Ama Warren yine de merak ediyor, bir gün gündelik hayat tekrar güvenli hale geldiğinde, güvenli olmadığı zamanlarda oynadığı bu rolün ne kadar önemli olduğunu hatırlayacaklar mı insanlar?
“Unutmayın ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda size hizmet vermek için açıktık” diyor, molada olduğu bir akşamüstü. “Bize bir daha ne zaman ihtiyacınız olacağını asla bilemezsiniz”.
Kasiyerden acil hemşiresine, ezcacıdan yaşlı müşterisini kontrol edebilmek için otobüse binmek zorunda kalan evde bakım görevlisine, mevcut ulusal acil durum nedeniyle ön cephede olan askere kadar, çalışanlar çoğunlukla kadın.
New York Times’ın federal hükümetin temel çalışanlarla ilgili rehberinden faydalanarak hazırladığı nüfus sayım verileri analizine göre, temel her üç işten birini kadınlar yapıyor. Beyaz olmayan kadınların temel işlerde çalışma oranı daha yüksek.
Yaptıkları işler çoğunlukla az ücret ödenen ve değer verilmeyen işler. Görünmeyen bir emek gücü, ülkenin ayakta kalmasını, en çok ihtiyaç duyanlara bakım verilmesini sağlıyor; salgın olsa da olmasa da bu böyle.
On hemşire ve hemşire yardımcısından neredeyse dokuzu, solunum terapistlerinin çoğu, eczacıların çoğunluğu, ezcacı kalfalarının ve teknikerlerinin ezici çoğunluğu kadın. Marketlerdeki kasiyerlerin ve fast food çalışanlarının üçte ikisinden fazlası da kadın.
Normal zamanlarda, iş gücünün çoğunluğunu erkekler oluşturur. Fakat kriz bu durumu tersine çevirdi. Mart ayında Ulusal Güvenlik Bakanlığı, federe ve federal devlet çalışanları için tavsiye niteliğinde olan, “Temel ve Kritik Görevlerde Yer Alan Altyapı Çalışanları” başlıklı bir bildiri yayınladı. Bildiride şehirlerin ve ülkenin tamamı karantinadayken dahi sürdürülmesi gerekecek kadar hayati olan meslekler listelendi. Bu işlerin çoğunu kadınlar yapıyor.
Erkeklerin yaptıkları işlerin sadece yüzde 28’i temel iş sayılıyor. Birleşik Devletlerde erkek işçiler en fazla inşaatçılık veya marangozluk gibi bina yapım işlerinde çalışıyor, ki bu işlerin çoğuna şu anda ara verildi.
Erkekler kolluk kuvvetleri, ulaşım ve kamu hizmetleri dahil olmak üzere bir dizi temel sektörde çalışanların çoğunluğunu oluşturuyor ve şimdi milyonlar her gün işe gitmek durumunda oldukları için çok ciddi bir risk altında. Fakat yine de bu işlere salgınla mücadelede ön saflarda çalışmayı gerektiren işler –sağlık alanı- kadar çok ihtiyaç duyulmuyor.
Ülke genelinde 19 milyon sağlık çalışanı var; tarımdaki çalışanların, kolluk kuvvetlerinin ve teslimat endüstrisinin toplamının neredeyse üç katı.
Salgından uzun zaman önce giderek yaşlanan ve hastalık sayısı artan bir ülke olarak, sağlık hizmetleri için sınırsız bir talep vardı. Bu alanda çalışan işgücü sayısı, hasta olan ve sağlık sorunları yaşayanlarla ilgili tıbbi gelişmeler kaydedildikçe son onyıllarda iyice şişti. Şimdi bir polise karşılık dört hemşire bulunuyor ve buna rağmen hastanelerde hala çok acil hemşire ihtiyacı var. Ekonominin bu devasa, durmaksızın genişleyen ve vazgeçilmez hale gelen sektöründe, her beş çalışandan neredeyse dördü kadın. Bu veri, insanı huzursuz eden bir başka istatistiğe daha yansıdı: Ön saflarda görev yapan erkek doktorlar ve hemşireler hayatını kaybederken, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin yeni yayınladığı bir rapor, Birleşik Devletler’de salgın başladığından bu yana enfekte olan sağlık çalışanlarının yüzde 73’ünü kadınların oluşturduğunu gösteriyor.
Ülkedeki sağlık endüstürisi hastanelerle sınırlı değil. Genellikle genç, yaşlı, hasta ve direnci yerinde olmayanlara hizmet veren bir çalışanlar ordusu var.
Massachusetts Lowell Üniversitesi’nde kadın ve emek alanında çalışmalar yürüten Profesör Mignon Duffy, “Bu ‘bakım işgücü’” diyor, “toplumsal alt yapının bir parçası; her şeyi birarada tutuyorlar. Yine de, uzun süredir hakettikleri değeri göremiyorlar. Bu gerçek her zaman şimdiki kadar ortadaydı, ancak şimdi temel ihtiyaçlarla ilgili acil eksiklikler nedeniyle reddedilemez hale geldi.”
“Fakat şimdi temel işleri yapanların kim olduğunu tanımlamamız bekleniyor” diyor Dr. Duffy, “ve tahmin edin bakalım, kim onlar?”
Pittsburgh’da çalışan bir inşaat işçisinin ve hemşirenin 5 yaşındaki kızı olan Aurora Ozanick, anne ve babasının yaptığı işi şöyle tanımlıyor: “Annem insanları düzeltiyor, babam eşyaları”.
“Anne” Bobbi Ozanick, hastanedeki görevine devam ediyor. Çalıştığı alan kapatılınca işten çıkarılan kocası ise, evde Aurora ile kalıyor; sonuçta eşyaları düzeltme işi bekleyebilir. Her iki ebeveyn için de alışması zor bir durum.
33 yaşındaki Bayan Ozanick “şimdiye dek yaptığımız en tuhaf sohbetlerden biriydi” diye söze giriyor. Kocasına, işlerin kötüye gitmesi, uzun saatler işte kalmasının gerektiği ve etrafındakilerin sağlığı açısından risk oluşturması durumunda kızlarını alıp bir akrabalarının evine gitmesini söylemiş. Eşi bu duruma razı gelmemiş. “Temel işlere başvuru yapmayı planlıyor. Yıllar önce bir hastanenin kafeteryasında çalışıyordu” diyor Bayan Ozanick.
Fakat bir işin temel iş olması, o işin karşılığının ödendiği anlamına gelmiyor, hatta yapılan işin farkında olunduğunu söylemek bile güç.
Kadınların sayısı bir yandan cerrahlık vb. üst düzey sağlık hizmetlerinde düzenli olarak artarken, öbür yandan kadınlar ücret skalasının en sonunda yer alan işleri de doldurmaya devam ediyorlar. Ülkede en zor durumda olan hastaların tıbbi bakımı, beslenmesi, yemeği , banyosu ile ilgilenirken uzun saatler ve pek de takdir görmeden çalışanlar onlar… sağlık hizmetlerinde çalışan ve yılda 30.000 dolardan az ücret alan 5.8 milyon kişinin yarısı beyaz değil ve yüzde 83’ü kadın.
Evde sağlık hizmetleri ve kişisel bakım hizmetleri -ki asgari ücretin biraz üstünde ücret veriliyor ve yakın zamana kadar en temel koruma tedbirlerinden bile yoksundular- şimdi Birleşik Devletler’deki emek piyasası içinde en hızlı büyüyen iki meslek. Her on sağlık yardımcısının sekizinden fazlası kadın.
“Sağlık sektörünün bir parçası olmamıza rağmen farkımızda bile değiller” diyor Pennsylvania kırsalında uzun yıllar boyunca herhangi bir sağlık sigortası olmadan evde bakım görevlisi olarak çalışmış olan 56 yaşındaki Pam Ramsey.
Bu işi yapmak Bayan Ramsey’in hesapları arasında yoktu. Daha 20’lerindeyken bir ticaret okuluna giderek otomobil mekaniği konusunda eğitim aldı. Birlikte mezun olduğu yüz on beş kişi içerisindeki üç kadından biriydi. Fakat babası bir kömür madeninde çalışırken ciddi bir biçimde yaralanınca babasıyla ilgilenme görevi erkek kardeşlerinin yerine ona kaldı. Böylelikle, o zamandan bu yana, hem ücretli hem de ücretsiz olarak insanların bakımını yapıyor.
Büyük şehirlerdeki hastanelerde koruyucu ekipman sayısı tehlike yaratacak ölçüde az sayıda, bayan Ramsey’in işinde ise neredeyse hiçbir ekipman yok. Birmilyoncudan bulabildiklerinin dışında işe sıfır ekipmanla gidiyor. Elinde, tıpkı aynı durumdaki diğerlerinde olduğu gibi, temel sağlık çalışanı olduğunu gösteren resmi bir belge yok. Daha geçenlerde ilaç almaya giderken bir polis memuru tarafından durdurulup sorgulanmış.
“Diğer sağlık çalışanları kadar iyi olduğumuzu gösteren bir lisansımız, sertifikamız, kanıtımız olmadığı için kimsenin umurunda değiliz” diyor Bayan Ramsey. Ama yine de ellerini bulabildiği alkol ve peroksitle temizleyerek işe gitmeye devam ediyor.
Bayan Ramsey kendi kendine bulduğu çözümlerle idare etmeye çalışan tek kişi değil. Örneğin, temel sağlık çalışanlarının çocukları için hizmet vermesi gereken çocuk bakım merkezleri her yerde açık değil.
Üstelik, eğitimciler online dersler için uzun ve zahmetli günler harcıyorsa da, genç öğrenciler yine de yanlarında yetişkin birine ihtiyaç duyuyor (Federal devletin eğitim mesleklerine yönelik sınıflandırması net değil, bu nedenle temel işgücü analizlerine dahil edilmiyorlar. Dahil edilmiş olsalardı, kadınların temel işgücü çalışanları arasındaki oranı önemli ölçüde daha da yüksek olacaktı).
Neticede, temel işlerde çalışmak zorunda olan, çocuğunu tek başına yetiştiren çok sayıda bekar anne, aynı zamanda 24 saatlik çocuk bakımının gerektirdiği aciliyetle başetmek zorunda kalıyor.
Keshia Williams “yaptığım iş, bir arkadaşım gece vardiyasında çalışıken onun çocuğuna bakmama imkan tanıyor, 7-3 vardiyasında da o bakıyor çocuklarına” diyor. Williams, çalışanların “99.9’unun” kadın olduğu, habire genişleyen enfekte ve karantinaya alınmış çalışanlar listesini gizlemeye çalışan Scranton’daki bir bakım evinde çalışan sertifikalı bir asistan hemşire.
Bayan Willams, çalıştığı yerde yaşamsal koruyucu ekipmanın bulunmadığını aktardıktan sonra “anlaşılan şimdi temel işleri yapan görevliler olduk” diyor soğuk bir edayla. Birkaç tane N95 maskesi yeni elinde geçmiş, fakat her birini bir hafta kullanmak zorunda. Her sabah virüs kontrolü yapması gerektiği göz önünde bulundurduğunda maske sayısının azlığı tedirgin ediyor. Yine de işiyle ilgili olarak onu ilk çeken şey, kişilerle birebir ilglenmek. Ve salgın da bu durumu değiştirmemiş.
Chichago Üniversitesinde emek tarihi alanında çalışmalar yapan Gabriel Winant’a göre “ekonomik olmaktan çok insani kaygılarla” çalışan milyonlarca bakım işçisi, bu işin toplumsal olarak neden bu kadar değersiz görüldüğünü de kısmen açıklıyor.
Bu öyle bir iş ki, işin sonunda pazarlanabilecek ya da satılabilecek bir ürün yok, diyor. Bu, basitçe yapılması gereken bir iş, o kadar. Bu işin” kritik önemde bir altyapı” olduğunun farkına varmamızı engelleyen koca bir sistem var” diyor. Ta ki bu sistem krize girene kadar.
Coronavirüs hastalarının kabul edildiği Philadelphia’daki bir hastanede yoğun bakım hemşiresi olarak çalışan 34 yaşındaki Andrea Lindley, “ben salgın için kontrat imzalamamıştım” diyor “ama yine de insanlar bana ihtiyaç duyarken onları bırakıp gitmeyeceğim”.
Bayan Lindley, lisanslı bir uygulama hemşiresi olan annesinin, uzun saatler çalışmaktan dolayı sırt ağrısıyla ve tükenmiş olarak eve döndüğü zamanları gördüğü için, hep doktor olmayı istemiş. Sağlık hizmeti insanların düüşündüğünden daha çok fiziksel efor gerektiriyor. Sağlık hizmetlerinde ve sosyal hizmetlerde çalışanların ölümcül yaralanmalara maruz kalma oranı, inşaat veya imalat sektöründe çalışanlara göre daha yüksek. Lindley’in annesi yaptığı işi ona zamanında şöyle açıklamış: “Çok çalışacaksın ama az ücret alacaksın”
Bayan Lindley yine de işin doğrudan uygulama gerektiren yanına tav olmuş. “Biz hasta odalarında doktorlardan çok daha fazla görev yapıyoruz” diyor. İşinin sevdiği yanı bu. Ama, marangozluk işi bulamayan kocası ve iyileşme sürecinde olan lösemi hastası kızıyla ilgili riskler bir yana, bugünlerde mesleğini bu kadar tehlikeli yapan şey de bu.
“Ertesi gün hastaneye gitmek zorunda olmam, gece korkunç kabuslar görmeme sebep oluyor” diyor. En son geçenlerde bir vardiyadada yanık ünitesine transfer edilince çok rahatlamış.
Crystal Patterson güneybatı Pennsylvania’nın dört bir yanında görev yapıyor. Üvey babası havaalanındaki işinden çıkartılmış, annesi de babası da ne yapacağını bilmiyor.
Evde bakım sağlık görevlisi olan 30 yaşındaki Bayan Patterson açısından durum o kadar kritik değil. Evet, oğluna bakması gerekiyor ama yine de kendisine bağımlı halde olan 90 yaşındaki bir müşterisi var. Saatte 10 dolar alıyor. Şimdi, ülkeyi ayakta tutan sayısız kadının karşı karşıya olduğu çok temel bir soru ile o da karşı karşıya: “Bu işi ben yapmazsam, kim yapacak?”
“Bir kadın olarak, yaptığım iş benim için yeni bir şey değil”, diyor Bayan Patterson, “Bu ülkede bildiğimiz bir hikaye: Hasta olursak bizi iyileştirin”.
Amerika’da Milyonlarca Kadın Nasıl En Temel İşleri Yapan İşçiler Haline Geldi
(How Millions of Women Became the Most Essential Workers in America, Campbell Robertson & Robert Gebeloff, NYT) Çeviri: Gülnur Elçik