Adalete, demokrasiye ve ülkemize Omuz omuza sahip çıktığımızda “zorbalar kalmaz gider!”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun DİSK Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklama:
Türkiye’yi, demokrasiyi ve anayasal düzeni hedef alan sınır tanımaz bir kötülük karşısında halkın örgütlü kesimleri başta olmak üzere hepimiz tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıyayız.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal kararının ardından bugün aralarında Ekrem İmamoğlu’nun da olduğu, Belediye Başkanları, Belediye Meclis üyeleri ve çalışanları, gazeteciler, sanatçılar ve çok sayıda yurttaşımız çeşitli gerekçelerle gözaltına alınmıştır. Ana muhalefet partisinin Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği önseçim sürecine denk getirilen bu operasyonları yargı ve hukuk çerçevesinde açıklamak mümkün değildir.
Gelirde ve vergide adaletsizlik hızla büyürken, bir avuç ayrıcalıklı kesim dışında herkesin çalışma ve yaşam koşulları kötüye giderken ülkeyi yönetenler halk desteğini kaybetmekte, halk desteği olmadan iktidarda kalabilmek için de “en akıl dışı, en hukuk dışı, en adaletsiz olanı” yapma konusunda kendi sınırlarını aşmakla meşguller. Tek bir kişinin iktidarı ve bir avuç ayrıcalıklı kesimin zenginleşmesi için her türlü hakkımız ortadan kaldırılmaktadır.
Halk desteğini yitirerek ikinci parti konumuna düşmüş bir parti, siyasi rakiplerine yönelik hukuk dışı bir operasyon süreci işletmektedir. Sadece siyasi rakipler değil gazeteciler, sendikacılar, sanatçılar hedef alınarak tüm ülke susturulmak istenmektedir. Türkiye’de serbest seçimler dönemine son vererek, tek bir kişinin onaylanmasına dayalı göstermelik bir seçim için düğmeye basılmıştır.
Anayasal düzene fiilen son verilmesi anlamına gelen bu gelişmeler 85 milyonun hakkını, hukukunu, işini, aşını, ekmeğini, geleceğini tehdit etmektedir.
Amaç bellidir. Türkiye’yi asgari ücretliler ülkesi; çalışmak zorunda olan emekliler ülkesi; şiddet mağduru kadınlar ülkesi; hapisteki gazeteciler, sendikacılar ve siyasetçiler ülkesi; okula aç giden çocuklar ülkesi; patronundan yüksek oranda vergi veren işçiler ülkesi haline getirenler, hepimizin bu tablo karşısında susmamızı, emeğimize, yaşamımıza, ülkemize ve geleceğimize sahip çıkmamamızı, verilenle yetinmemizi, sandığa giderek tek bir kişiye oy vermemizi istemektedir.
Her zaman söylediğimiz gibi; demokrasi işçinin ekmeğidir. Sandıkta yenildiği siyasi rakiplerini yargı ve idaredeki hukuksuz uygulamalar ile bertaraf etmeye çalışan bir anlayış, başta işçi sınıfı olmak üzere 85 milyonun her türlü hakkına, hukukuna büyük bir tehdit haline gelmiştir. İşçiler, emekçiler bu durumun farkındadır. Hep beraber omuz omuza vererek bu tehdidi savuşturup adaleti, demokrasiyi ve ülkemizi savunmak hepimizin görevidir.
Unutmayalım ki, adalete, demokrasiye ve ülkemize omuz omuza sahip çıktığımızda “Zorbalar kalmaz gider!”
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.