Sendikal Haklar İçin Temel Talepler
DİSK’İN SENDİKALAR, TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ VE GREV MEVZUATINA İLİŞKİN TEMEL İLKE VE YAKLAŞIMLARI
GENEL GEREKÇE
12 Eylül 1980 askeri darbesine hakim olan yasakçı, engelleyici ve kısıtlayıcı demokrasi dışı bir zihniyetin eseri ve yansıması olarak çalışma hayatına damgasını vuran 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu, genelde insan hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı hedefleyen ve insanlık tarihinden süzülüp gelen evrensel hukuk ilkelerine ve Türkiye tarafından onaylanan ve iç hukuku ile bütünleşmiş bulunan uluslararası sözleşmelerde yer alan koruyucu hükümlere her bakımdan aykırılık oluşturmaktadır. Bu somut ve herkesçe kabul edilen gerçeğe karşın, bu yasalar, neredeyse 20 yıldır, yüzeysel ve sürdürülmesi artık olanaksız hale geldiği için yapılan zorunlu kimi değişiklikler dışında, öngörülen amaçlarına uygun olarak, varlıklarını korumuşlardır. Bu durum, yeniden demokrasiye dönüş olarak ifade edilen ve devlet yönetiminin, 1983’te yapılan seçimler sonucunda askeri idareden sivillere geçmesine karşın, günümüze kadar, haklar ve özgürlükler konusunda hiçbir demokratik ilerlemenin kaydedilmediğini , sivil yönetimlerin demokratik toplumu yapılandırma girişimleri şöyle dursun, tam tersine, toplumsal yaşamın bütün alanlarını cendere altına alan hukuksuzluk düzeninin payandaları olan bu yasaları korumayı başarmışlardır.
Bu tespitten hareket edildiğinde, nitelikleri yönünden anti-demokratik bir devlet düzeniyle örtüşen ve demokratik anlayış ve yapılanmaya yabancı , toplumun özellikle emekçi kesimleri ve emekçi örgütleri yönünden birer deli gömleğinden farksız olan bu yasaların, içinde yaşadığımız siyasi, ekonomik ve sosyal konjonktür ve AB’ne yönelik tam üyelik süreci göz önüne alındığında, bunlardan çok hoşnut olan kesimlerce dahi korunabilmesi ve sürdürülebilmesi artık olanaksız hale gelmiş bulunmaktadır.
Ancak, sendikalar ile toplu İş sözleşmesi ve grev konularına ilişkin olarak yapılacak yeni düzenlemelerin, 2821 ve 2822 sayılı yasalarda yapılacak kimi değişiklikler çerçevesinde ele alınması mümkün değildir. Çünkü, var olanla yapılması düşünülenlerin toplumsal boyutu ve dayanakları tam anlamıyla birbirine zıttır. Bu bakımdan, zorunlu ve kaçınılmaz olarak, bu alanlarda, yepyeni düzenlemelere yönelmek ve bu düzenlemelere yönelirken de, evrensel hukuk ilkelerini, iç hukukumuzla bütünleşmiş uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile en azından ILO sözleşmelerinde yer alan hükümleri temel almak gerekir. Kaldı ki, bugünlerde 1475 sayılı İ Yasası konusunda tartışılan yasa değişikliği girişimleri, mevcut yasayı değiştirmekle kalmamakta, tümüyle yeni bir yasa çalışması niteliğini taşımaktadır. Bu çerçevede, bireysel ve kollektif iş hukuku bütünlüğü prensibine de uygun olmak, sendika, toplu iş sözleşmesi ve grev ile ilgili mevzuatın da mevcudu iyileştiren bir anlayışla değil, tümünü yeni baştan ele alan ve tutarlı bir endüstri ilişkileri sistemi oluşturacak yasal düzenlemeleri öngören bir anlayışla değerlendirilmesi zorunludur. Aksi halde, yine bir açmazın içine düşmek ve iyi bir şey yapmanın önünü tıkamak kaçınılmaz hale gelir. İşte bu nedenle, öngörülen konularda bir çalışma yapılırken, benimsenen bu ilkesel tavır ve anlayışlar dayanak oluşturmuştur.
Çalışmalarımıza dayanak yaptığımız bu belgelerden:
1- İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,
HERKES’İN örgüt (dernek, sendika vs) kurma ve kurulu bu örgütlere üye olma
Hakkını, bir sınırlama olmaksızın tanınmıştır.
2- Avrupa Sosyal Şartı, taraf devleti, çalışanların ve çalıştırılanların ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için yerel, ulusal ve uluslararası örgütler kurma veya bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak veya geliştirmek amacıyla, ulusal mevzuatın bu özgürlüğü zedelemesini veya zedeleyecek biçimde uygulanmasını önlemek ve toplu pazarlık hakkının etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamak yükümü altına sokmuştur.
3- ILO’nun Türkiye tarafından da onaylanan sendikal özgürlükler ve toplu pazarlık hakkına ilişkin 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri:
- Çalışanlar ve işverenlerin, herhangi bir ayrım yapılmaksızın ve önceden izin almaksızın istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşuluyla bunlara üye olmak,
- Çalışanların ve işverenlerin, örgütlerinin tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iç programlarını belirlemek, haklarına sahip olduklarını,
- Bu hakların kamu makamlarınca sınırlanmasına veya bu hakların yasaya uygun olarak kullanılmasına engel olunmasına yönelik her türlü müdahaleye karşı korunmaları gerektiğini; çalışanların ve işverenlerin örgütlerinin yönetsel yoldan feshedilmeye ve faaliyetten men edilmeye tabi tutulamayacaklarını, YASALARIN, BU SÖZLEŞME İLE ÖNGÖRÜLEN HAK VE GÜVENCELERE ZARAR VERECEK NİTELİKTE OLAMAYACAĞINI VEYA ZARAR VERECEK ŞEKİLDE UYGULANAMAYACAĞINI,
- Çalışma şartlarını kollektif mukavelelerle tanzim etmek üzere, işverenler veya işveren teşekkülleriyle işçi teşekkülleri arasında ihtiyari müzakere usulünden faydalanılmasını ve bu usulün tam bir suretle geliştirilmesinin teşvik edilmesini ve gerçekleştirmek için lüzumu halinde yerel şartlara uygun tedbirler alınması gerektiği; HÜKME BAĞLANMIŞTIR.
- Demokratik sistemlerde kabul görmüş ve uygulama alanı bulmuş bu ilkelerin, Türkiye çalışma yaşamı açısından da hayata geçirilmesi artık ertelenemez hale gelmiştir.
- Bu yaklaşım ve değerlendirmeler ışığında, konularına göre belirlediğimiz ortak ilkeler ve uygulama yöntemlerini aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
I-SENDİKAL MEVZUAT YÖNÜNDEN:
1-Herkes , hiçbir kısıtlamaya tabi almaksızın, sendika kurma veya kurulu sendikalara özgürce üye olma hakkına sahip olmalıdır.
2-Sendikalarla ilgili bir yasa yapmanın amacı, bu kuruluşları oluşturan kişi yada kesimlerin ortak ekonomik , sosyal, siyasal ve kültürel hak ve çıkarlarının korunup kollanması ve geliştirilmesi ile bunların yapılanma , işleyiş, çalışma ve örgütlenme esaslarını demokratik ilkeler ve esaslar çerçevesinde belirlemek olup, kamu makamlarının sendikalara müdahalesine ve onları denetim altına alınmasına imkan veren bir uygulamaya aracılık etmemelidir.
3-Sendikalar, önceden izin alınmaksızın özgürce kurulabilmeli, faaliyet ve işleyişlerini sınırlayıcı ve zorlaştırıcı engellere tabi kılınmamalıdır. Bu bağlamda, sendika kurucularında aranan niteliklerin makul ve kabul edilebilir asgari bir çerçeveye oturtulması, kuruculuk ve üyelikte doğal olarak, çalışanlar ve çalıştıranlar dışında fiilen çalışma koşulunun aranmaması, organlara seçilmede , görev bölümünde , hizmet ve olanaklardan yararlanmada tabiyet, cins, aile , renk, dil, din, mezhep inanç, siyasi kanaat , siyasi parti üyeliği ayrımı yapılmamalı, fiili çalışma süresi yönünden herhangi bir sınırlama
ya tabi tutulmamalıdırlar.
4-Sendikaların tüzüklerinin, yönetmeliklerinin, yönetim ve işleyişlerinin demokratik esaslara, temel insan haklarına ve sosyal devlet kavramına aykırı olamayacağı temel ilkesi esas alınmak suretiyle, sendikal kuruluşların yapılanmalarının, çalışma programlarının , yönetimsel işleyişlerinin ve etkinliklerinin kendileri tarafından serbestçe tayin edilebilmesine olanak tanınmalıdır.
Ancak, tüzüklerde yer alması gereken asgari kuralları, ihtiyaç duyulan başkaca organları kurabilme hakkı engellenmemek koşuluyla zorunlu organları ve bu organlarda görevlendirilecek asgari sayıyı, genel kurulların azami toplanma zamanlarını, olağan ve olağanüstü genel kurullarla ilgili temel esasları , yönetimsel işleyişe engel olmayacak bir şekilde genel kurulların görev ve yetkilerini, genel kurullarda seçimlerin İlçe Seçim Kurulunun gözetimi altında yapılmasına ilişkin usul ve esasları, genel kurul kararlarına ve seçim sonuçlarına dönük yargısal denetimin usul ve esaslarını, sendikal kuruluşların fesih ve infisah hallerini, işyeri sendika temsilcilerinin asgari sayısını belirlemek yasaya bırakılabilir.
5-Sendikal örgütlerin örgütlenme biçim ve modellerine ve sendika üyesi olamayacaklara bir sınırlama getirilmemelidir.
6-Sendika üyeliğinde ve üyelikten ayrılmada noter aracılığına hiçbir şekilde yer verilmemelidir. Üyelik ödentisi ve diğer gelirler tamamen tüzüğe bırakılmalı , ancak genel kurula ait bu yetkinin başka bir organa devri engellenmelidir.
7-İşyeri sendika temsilcileri ile sendika yöneticilerinin güvenceleri, güvence kavramının özüne uygun olarak, en gerçekçi ve en geniş bir çerçevede çözüme kavuşturulmalıdır. Bu güvenceler feshe karşı korumanın yanında, çalışma koşullarını da kapsamalıdır.
8 – İşkolları uluslararası standartlar gözetilerek belirlenmelidir.
II-TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ VE GREV MEVZUATI YÖNÜNDEN
1-Toplu pazarlık hakkının kullanılmasına, sendika kurma hakkına ve sendikal örgütlenme özgürlüğüne önemli bir engel oluşturan ve tekelci bir sendikalizme yol açan işkolu barajı olmamalıdır.
2-Sendikal örgütlenmenin gelişmesi ve kayıt dışı ekonominin önlenerek kaçak işçi çalıştırmanın önüne geçmek amacıyla çok düzeyli toplu pazarlık sistemleri oluşturulmalı, bu çerçevede toplu iş sözleşmeleri işyeri ve işkolu düzeyinde yapılmalıdır.
İş kolu sözleşmesi, sektörel düzeyde çözümler üretmeyi hedefleyen, asgari norm ve kurallar getiren ve işkolundaki bütün işçileri kapsayan, uygulanması zorunlu çerçeve sözleşme olarak değerlendirilmelidir.
İşyeri sözleşmesi, o işyerindeki işçilerin çalışma ilişkileri, hak ve menfaatlerini düzenleyip koruyan sözleşmeler olarak ele alınmalıdır.
3-Toplu iş sözleşmesi yetkileri, sözleşmelerin düzeyine göre belirlenmeli, işyeri yetkisi o işyerinde en çok işçiyi temsil eden sendikalara, işkolu yetkisi ise, işkolunda kurulu, yöntemine göre belli oranda temsil yetkisine sahip sendikalarca birlikte kullanılmalıdır.
4-Her ne şekilde olursa olsun, taraflarda meydana gelen değişikliklerin, yetkiyi veya bağıtlanan toplu sözleşmesi ve grevi ortadan kaldırıcı bir sonuç yaratmamalı, bu yöndeki kötü niyetli girişimler engellenmelidir.
5-Taşeron uygulamaları hem sendikal örgütlenme özgürlüğüne ve hem de toplu pazarlık hakkına her bakımdan aykırı, eşitliksiz ve son derece acımasız bir uygulamaya dönüşmüş olduğu gerçeğinden hareketle, bir işyerindeki alt işveren işçilerinin de , o işyerindeki sözleşmenin tarafı olan sendikaya üye olmaları veya o sendikaya dayanışma aidatı ödemeleri halinde, uygulanmakta olan sözleşmeden yararlanmalarına olanak tanınmalı, öylelikle, sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının kullanılması engellenmemelidir.
6-İşyeri yetkisi için çağrı Bakanlığa yapılmalı, bu yetki istemine karşı bir itiraz vaki olduğunda, yetki, üyelik ilişkisine bağlı olmaksızın, Bakanlık tarafından o işyerinde uygulanacak referandum sonucunda belirlenmelidir.
7-Grev hakkının özünü zedeleyen ve bu hakkın kullanılmasını fiilen engelleyen düzenlemelerden özenle uzaklaşılmalı, hak grevine yeniden olanak tanınmalı ve genel grev, uyarı grevi gibi etkinliklere yasak konulmamalıdır.
8-Sendikanın almış olduğu grev kararının işverene bildirmesi yeterli olup, grevin uygulama zamanının işverene bildirme yükümlülüğü olmamalıdır.
9- Toplu sözleşmenin teşmiline olanak verilmemelidir.
10- Grev ertelemelerine ve yasaklamalarına olanak tanınmamalıdır.