ILO, Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu
Küresel İstihdam Eğilimleri
Küresel İstihdam Durumu
2006 yılındaki küresel GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) büyümesi, dünya genelinde işgücü piyasasının istikrara kavuşmasını ve 2005 yılına kıyasla daha fazla insanın istihdam edilmesine olanak sağladı. Aynı zamanda bir yıl öncesine göre artarak 195.2 milyona ulaşan işsiz sayısı, tarihin en yüksek düzeyine ulaştı. Küresel işsizlik oranı bir yıl öncesine göre biraz değişti ve % 6.3’te sabit kaldı.
Geçmiş yıllarda, güçlü ekonomik büyüme; işsizlikte önemli ölçüde bir düşüş ve istihdam edilenlerin gelirlerinde önemli ölçüde bir artış sağlayamamıştır. Bu durum da geçmiş yıllardaki bu eğilimi doğrulamaktadır. Bu eğilim, 2007’de de süreceğe benziyor. Tahminlere göre büyüme hızı % 4.9 olacak ve işsizlik oranı geçen yılla yaklaşık aynı düzeyde kalacaktır. Böylesi bir ekonomik büyümenin sürekliliğini zor olacağını hesaba katarsak, işsizlik oranının bu düzeyde devam etmesi bir endişedir. Son on yıllarda düşük gelirli çalışanların yüzdesi azalsa da, günlük 2 Dolar’a çalışanların sayısı büyümeye devam ederek 2006 yılında 1.37 milyarı buldu. İşsizliği ve düşük gelirli çalışanları uzun vadede değerlendirdiğimizde, yüksek büyüme oranları olduğu dönemlerde insan onuruna yakışır ve üretken iş alanları yaratmak hayati bir önem taşımaktadır. İşsizliği ve çalışanların yoksulluk oranlarını iş sahaları açarak azaltmak, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ön koşulu olarak görülmelidir.
2006 sonunda 15 yaş ve üstü 2,9 milyar insan istihdam edilmişti. Bu oran bir önceki yıla göre %1.6, 1996’ya göre %16.6 daha yüksek. 2006 yılında yeni yaratılan işlerin ne kadarının insan onuruna yakışır işler olduğunu tahmin etmek zor. Ancak toplam istihdam içerisinde düşük gelirli çalışanların 1996 yılındaki % 54.8 oranının 2006 yılında % 47.4’e gerilediği hesaba katılınca bu iş alanlardan bir kısmının yeterince üretken olması sayesinde çalışanların kendilerini ve ailelerini yoksulluktan kurtardığı anlaşılıyor.
Son 10 yıl, istihdam içerisindeki çalışma yaşı (15 ve üstü) nüfus oranının düştüğüne şahit olmuştur. On yıl öncesine göre % 1.2 düşerek 2006 yılında % 61.4’te sabit kaldı. Bu düşüş gençler (15-24 yaş) arasında daha yüksektir. Bu grup içerisinde 1996 yılında % 51 olan bu oran, 2006 yılında % 46.8’e düştü. Gençlerin eğitime katılım oranının yükselmesi bu düşüşün nedenini açıklayabilir. Erkek ve kadın istihdamı arasındaki fark devam etmektedir. Kadınların çalışma oranı 1996 yılında % 48.9 iken 2006 yılında % 49.6’dır. Erkeklerde ise 1996 yılında % 75.7 olan çalışma oranı 2006 yılında % 74’tür.
Kadınların iş dünyasında yer bulma şanslarının sınırlı olmasının başka bir göstergesi de iş gücüne katılımda cinsiyetler arasındaki uçurumdur. 2006 yılında çalışma yaşında olan kadınların % 52.4’ü çalışmakta yada iş aramaktaydı. Bu oran 10 yıl öncesinde % 0.6 daha düşüktü. Bu küçük değişim birbirinden farklı iki eğilimi göstermektedir. İstihdama katılımda işe başlama yaşının yükselmesi ve gençlerin istihdama katılımın oranındaki düşüş. İkinci sebep daha fazla kadının eğitime katılımındaki artışından kaynaklanmaktadır ve bu doğal olarak onların iş piyasasındaki şanslarını iyileştirecektir. Erkeklerin katılım oranı 1996 yılında % 80.5’den 2006 yılında % 78.8 e düşmüştür. Bu düşüş eğilimi, bütün bölgelerde de aynı oranda seyretmektedir.
2006 yılında küresel istihdam içerisinde hizmet sektörün payı; % 39.5’ten % 40’a yükseldi ve %39.7’den % 38.7’ye düşen tarım istihdam oranını tarihte ilk defa geçti. Endüstri sektörü ise, toplam istihdam içerisinde % 21.3 ile temsil edilmektedir. Tarif edilen emek piyasası gelişmeleri, uzun vade sosyo-ekonomik değişimlerin ve aynı zamanda ekonomik büyüme eğilimlerinin bir sonucudur. En son IMF tahminlerine göre, küresel verim büyümeye devam ederek 2006’da % 5.2’lik güçlü bir adım atmıştır. (Kişi başı üretim ile ölçülen küresel işçi verimliliği) 2006 yılında % 3.4 artmıştır. Bu durum bir yıl öncesine göre daha büyük bir artıştır. GSMH sadece insanlar daha verimli çalışırsa veya daha fazla insan çalışırsa büyür. Tekrar etmek gerekirse son on yılda ekonomik büyüme istihdamdaki artıştan ziyade verimlilikteki artış ile ilişkilidir. Böyle eğilim eğer yüksek verimlilik gelir artışına neden oluyorsa işçiler için
gerçekten bir tehdit oluşturmaz. Ancak her zaman durum böyle değildir. Bu küresel eğilimlerin arkasındaki bölgesel değişimler önemlidir.
Gelişmiş Ekonomiler ve Avrupa Birliği
Gelişmiş Ekonomiler ve Avrupa Birliği Bölgesi için işgücü piyasası göstergeleri son yıllardaki olumlu eğilimi doğrulamaktadır. Hem işsiz sayısı hem de işsizlik oranı düşmüştür. 2005 yılında işsizlik oranı % 6.8 ve işsiz sayısı 32.9 milyon iken, 2006 yılında işsizlik oranı % 6.2’ye işsiz sayısı da 30.1 milyona düştü. Aynı zamanda istihdam 5 milyonun üzerinde artarak istihdam nüfus oranı % 56.7’den 56.4’e düştü.
Ancak ülke düzeyindeki farklılıklar da düşündürücüdür. Bazı ülkelerde işsizlik oranı % 7.5’in üzerinde: İtalya, Çekoslovakya, Finlandiya, Estonya, Almanya, Fransa, Yunanistan, İsrail, Letonya, İspanya, Litvanya, Slovakya ve Polonya. Bazı ülkelerde ise bazı kesimler, olumlu yöndeki eğilimlerden daha az faydalanmıştır.Örneğin gençler ilk işlerini bulmakta oldukça büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Gençler arasındaki işsizlik oranı yetişkinlerin işsizlik oranının iki katından daha yüksek. Buna ek olarak, uzun vadede işsizlerin ve kalifiye olmayan insanların iş bulmaları gittikçe zorlaşacaktır. Son olarak bölgedeki birçok ekonomi; işgücü piyasasında kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliği sağlamak için daha fazla çaba sarf etmelidir.
Öte yandan son 2 yıl içerisinde Macaristan hariç yeni AB üyesi ülkelerdeki işsizlik oranında hızlı bir azalma vardır: Eski ve yeni AB ülkeleri arasındaki ticaretin yükselmesinin ve aynı zamanda eski AB ülkeleri ve AB üyesi olmayan ülkelerin düşük maliyetlerden faydalanmak için yaptıkları yatırımların sonucu önemli bir GSMH büyüme oranı, Sovyet rejiminin çökmesinden itibaren uygulanan yapısal değişikliklerin sonuçlarını vermeye başlaması, işgücü piyasası reformları ve yerel işgücü piyasasına olan baskıyı azaltan eski AB üyesi ülkelere göç. Ancak işgücündeki kayıp uzun vadede büyüme yolunda olumsuz etki yaratabilir.
Genel olarak çalışabilir yaşta olanların üçte ikisi ya çalışarak ya da iş arayarak işgücü piyasasındadır. Son 10 yılda işgücü katılım oranı az da olsa azalmıştır. Bu durum, insanları daha çok kapsayarak işgücü piyasasına daha fazla insan entegre etmede önemli bir potansiyel olduğunu gösterir. Aynı şekilde bu durum, kadınlar, gençler ve uzun süre işsiz kalmadan dolayı ümitleri kırılanlar için de geçerlidir.
Ekonomik verimlilik ile ilgili olarak bölgedeki birçok ekonomi, petrol ve eşya fiyatlarının artmasına rağmen uzun bir süre enflasyonsuz büyümenin keyfini sürdüler. Bu olumlu eğilimlerin altını çizerek devamlı gelir ölçülülüğü fiyat istikrarı ve güçlü kar artışı sağladı. Bu performans bir şekilde son zamanlarda bozuldu. ABD’de enflasyon baskısı ve işgücü piyasası gerilimi ile ilgili işaretler var ve o sırada konut yapımında yaşanan hızlı gelişmeden sonra konuta yapılan yatırımlarda önemli bir ölçüde düşüş yaşanmıştır. Ancak bu bölge genelinde genel bir artışa dair birkaç işaret mevcuttur. Genel bir düşüşten ziyade dünya ekonomisi bölgeler arası yeniden dengeleme problemiyle karşı karşıyadır. ABD ve Japonya’da büyüme hızı yavaşlarken Avrupa’da büyüme hızı artış içindedir.
Kısa dönem için manzara oldukça iyi olmasına rağmen bölge; yakın gelecekte işgücü piyasası problemleri ile karşı karşıya kalacaktır. Hükümetler, nüfusun yaşlandığı göz önüne alarak, yaşam standartlarını ve refah sistemini güvenlik altına almak istiyorlarsa istihdama daha çok insan dahil etmelidirler.
Bu ancak, insanların çalışma cesaretlerini kıran geçici işçi alımı politikalarından uzaklaşarak ve çalışanların yeteneklerini artırarak başarılabilir. Ayrıca, hızlı teknolojik gelişmeler ve küreselleşme, bölge insanını rekabete ve değişime hazırlamak için her şeyi yapacaktır. Gençler arasındaki işsizlik oranı, yetişkinlere göre 2.4 kat daha yüksektir. Bu uzun vadede telafi edilemeyecek bir potansiyel israfıdır. Toplumların gücü uzun vadede tükenecektir. İş yaşamlarına doğru yolda başlamalarını garanti etmek bu grup üzerine daha fazla odaklanmak acil bir ihtiyaçtır. Son olarak düşük kadın işgücü katılım oranı ve kadınlar arasındaki yüksek işsizlik ile birlikte uzun vadeli işsizliğin çözümü bulunmalıdır. Hükümetler, etkili tekrar iş bulma yöntemleri, danışmanlık, eğitim ve mali imkanlar sağlayarak insanların, insan onuruna yakışır iş bulma fırsatlarını artırmalıdır. Diğer yandan, işçiler iş aramak ve çalıştırılabilirliklerini geliştirmek için adım atmalılar.
Sonuç
Raporda yer alan analizler bölgeler arasında ve bölgeler içerisinde farklılıklar olmasına rağmen birçok ortak tehdit olduğunu göstermektedir. Gençler işgücü piyasasında yetişkinlere oranla daha fazla zorlukla karşı karşıyadır. Kadınlara erkekler kadar fırsat tanınmamaktadır. İnsan onuruna yakışan yeterli istihdam yoktur. Yetersiz insan sermayesi gelişimi ve iş piyasasının arz ve talep arasındaki uyumsuzluktan dolayı potansiyel her zaman tam kullanılamamaktadır. İnsan onuruna yakışır işin, yoksulluğu azaltacak tek sürdürülebilir yol olduğu yaygın bir görüştür. Bu nedenle “tam zamanlı, verimli ve insan onuruna yakışır istihdam” hedefi 2007 Milenyum Gelişme Hedefleri içerisinde yeni bir amaç olacaktır. Hükümetler ve uluslararası topluluklar için dünyanın birçok bölgesindeki elverişli ekonomik koşullarını insan onuruna yakışır iş alanını büyütmek için transfer etme zamanı gelmiştir.
Raporun dünyanın diğer bölgelerini de içeren metnine ulaşmak için http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/download/getb07en.pdf