Image Map

DİSK-AR: Doğrudan yabancı yatırımların ekonomiye katkısı yok!

60. Hükümet programında dış açık sorununu çözmek hatta istihdamı arttırmak ve teknolojik ilerlemeye katkıda bulunacağı iddiası ile Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarına (DYY) özel önem verileceği bir çok defa ifade edilmiştir. Son yıllarda DYY’nın artması programda AKP hükümeti tarafından bir başarı göstergesi olarak sunulmuş ve bu konuda daha ileri adımlar atılacağı dile getirilmiştir. Oysa DYY’daki gelişmelere daha yakından bakıldığında hükümetin iddialarını doğrulayacak kanıtlar bulmak güçtür.

 

Programda açıkça dile getirilmeyen gerçek ise yabancı sermayenin yurt içine çekilmek için nasıl özendirileceğidir. Gelişen ülkeler için bunun yolunun ne olduğu bilinen bir gerçektir. Uluslararası sermayenin bu konuda ne istediği açıktır: sermayenin hiçbir kontrole tabi tutulmadan ve vergiden muaf olarak rahatça hareket etmesi, ucuz emek gücü ve bastırılmış emek güçleridir.

 

Yabancı sermaye nasıl geliyor?

Bir ülkede gerçekleşen DYY temel olarak iki yoldan gerçekleşebilir: Birincisi, yabancı sermaye yurt içindeki sermaye birikimine maddi olarak katkıda bulunarak, yurt içinde yeni fabrikalar ya da işletmeler kurabilirler. Böylece, yabancı sermaye hem teknoloji transferinde bulunur hem de istihdam artışına katkıda bulunarak yurt içi hasılanın artmasına yol açar. İkinci olarak ise, yabancı sermaye birleşme ve devralmalarla yurt içine sermaye aktarımında bulunur. Ancak bu yolla yurt içindeki teknolojik kapasitede, istihdam artışında ve dolayısıyla milli hasılada bir artış zorunlu olarak ortaya çıkmaz. Gerçekleşen sadece yurt içinde hali hazırda var olan sermayenin el değiştirmesi ya da paylaşılmasıdır.

 

UNCTAD (Birleşmiş  Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) tarafından her yıl hazırlanan Dünya Yatırım Raporlarına göre dünyada her yıl gerçekleşen DDY büyük oranda birleşme ve satın almalar şeklinde gerçekleşmektedir. Örneğin 2005 yılında gerçekleşen DYY’ın %78,5’u devralma ve birleşme şeklinde gerçekleşmiştir. Daha önceki yıllarda da durum bundan farklı değildi. UNCTAD tarafından tespit edilen bir nokta, devralma ve birleşmeler nedeniyle gerçekleşen DYY özellikle gelişen ülkelerde beklenen teknolojik ilerlemeyi ve istihdam artışını sağlamamış olmasıdır. UNCTAD tarafından tespit edilen diğer bir nokta ise DYY büyük oranda gelişmiş ülkeler arasında gerçekleşmesidir. DYY içinde gelişmiş ülkelerin payı %60’dır.

 

DYY ne istihdam yaratıyor ne de teknoloji getiriyor!

Türkiye içinse durum farklı değildir. Örneğin 2005 yılında Türkiye’ye giren DDY miktarı 9,681 milyar dolardır fakat bu miktarın neredeyse tamamı devralma ve birleşme şeklinde gerçekleşmiştir. 2005 yılında bu çerçevede gerçekleşen en önemli DDY, Türk Telekom, Yapı Kredi Bankası, Garanti Bankası, Türk Dış Ticaret Bankası ve Turkcell el değiştirmeleri olarak gerçekleşti. Dikkat edilecek olunursa, yabancı sermaye 2005 yılında büyük oranda yurt içindeki bankalara ilgi gösterirken sanayi işkollarına herhangi bir ilgi göstermemiştir. UNCTAD’a göre 2005 yılında Türkiye’deki sermaye stokunun %12’sinden büyük bir yabancı sermaye girişi olmuş fakat istihdamda ve işsizlikte herhangi bir değişme olmamıştır. Ayrıca, gelen sermayenin teknolojik bir kapasite taşıdığı da oldukça şüphelidir. Kaldı ki, sanayie yönelmemiş yabancı sermayenin ülkenin teknolojik kapasitesine bir katkı sunmayacağı da açıktır.

 

Sonuç olarak, programda bel bağlanılan DYY’ın Türkiye ekonomisine yaptığı bir katkıdan söz etmek oldukça güçtür. Bu göstergeler ışığında, yabancı sermayeyi çekmek adına emek üzerindeki baskıları anlamak mümkün değildir.

ITUC ETUC