DİSK-AR: Borçlanma politikasının bedelini halk ödüyor!
Bütçeden faizlere yapılan ödeme, hala en büyük değeri oluşturuyor. Bütçeler, kaynakların toplumsal kesimler arasında dağılımını ve kaynak aktarımının nasıl gerçekleştiğini gösteren belgelerdir. 2000’li yıllar boyunca bütçe harcamalarına bakıldığında, rantiye kesimlerine kaynak aktarıldığı açıkça görülüyor. Bütçenin üçte birinden fazlası hala faiz ödemelerine gidiyor. Sayılar, her yıl eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarından kısılarak ödenen borçların azalmak bir yana artmayı sürdürdüğünü de gösteriyor. 2001 bunalımı yaşandığında, 122 Milyar YTL dolayında olan iç borç stoku, 2007 yılı Temmuz ayında 256 Milyar YTL’ye ulaştı. Bir başka deyişle, onca faiz ödemesine karşın, borç tutarı iki katına çıktı. Bu yüzden, “Faiz Dışı Fazla”, bütçenin dokunulmaz tek kalemini oluşturuyor. Önce faiz ödemeleri güvence altına alınıyor. Çalışanların haklarından ve sosyal harcamalardan vazgeçilebilir ama borç faizlerinin ödenmemesi söz konusu olamaz.
Borçlanma sonucu nelerden vazgeçildi?
Yukarıdaki tabloda yer alan sayıların Türkiye’ye ne kaybettirdiğini anlamak için, 2000-2007 dönemi faiz ödemelerinin yıllık mevduat faiz oranlarına göre 2007 yılı güncel değerini hesapladık: 1 Trilyon 265 Milyar YTL. Başka bir deyişle, bütçeden borç ödemeleri için yapılan harcama karşılığı, Türkiye’de bir banka hesabında tutulmuş olsaydı; bu yedi yıllık dönemin sonunda 1 Trilyon 265 Milyar YTL’ye ulaşacaktı.
Yedi yıllık bir dönemde gerçekleşen bu harcama;
· 2007 yılı tahmini milli hasılanın 2 katıdır.
· 2007 yılı toplam bütçe harcamalarının 6 katıdır.
Bu harcama, ülke içinde mal ve hizmet üretimi için kullanılsa:
· 20 milyon kişiye, 9 yıl süreyle asgari ücret düzeyinde gelir sağlanabilir.
· 150 yataklı ve tam teşekküllü 29 bin sağlık kuruluşu yapılabilir.
· 24 derslikli, spor salonu ve laboratuarları olan 290 bin okul yapılabilir.
· 78 TÜRKTELEKOM ve 124 TÜPRAŞ alınabilir.
· 6 milyon 700 bin kişi için istihdam yaratacak yatırım yapılabilir.
Yukarıda sayılanlar, son 7 yılda Türkiye’de sürdürülen yanlış maliye politikalarının bedelidir. İç borç stokunun artmayı sürdürdüğü bir dönemde, ısrarla uygulanan bu politikanın sonuçlarının daha ağır bedeller ödeteceğini düşünmenin zamanı gelmedi mi?