Image Map

DİSK Kadın İşçiler Komisyonu'nun 8 Mart bildirgesi:

“ŞİDDETE, AYRIMCILIĞA, EŞİTSİZLİĞE, SÖMÜRÜYE, ADALETSİZLİĞE HAYIR” DEMEK İÇİN

8 MART’TA ALANLARDAYIZ!

1857 yılında New York’ta kötü çalışma koşullarının değişmesi için mücadele eden dokuma işçisi yüzü aşkın kadın yoldaşımız vahşi kapitalizmin talimatı sonucu diri diri yakıldı. Kadın tarihindeki bu ağır bedel,  hala kadınlar tarafından ödenmeye devam ediliyor. 21. yüzyıldayız hala yanıyor ve yakılıyoruz. 29 Aralık 2005 tarihinde Bursa’da Tekstil işçisi    beş gencecik kadın yoldaşımız yine yanarak yaşamlarını yitirdi. Şubat 2006’da Ceylanpınar’da 10 kadın yoldaşımız da kuralsız çalışma koşulları sonucu boğularak can verdi. Aradan geçen yüz yıllara rağmen kadınlar halen yanmaya, sömürülmeye, boğulmaya, namus cinayetleri sonucu öldürülmeye devam edilmektedir.

 

Ağır bedeller ödeyerek edindiğimiz haklar, IMF ve Dünya Bankası’nın taşeronluğunu yapan AKP tarafından elimizden alınıyor. Özelleştirmeler, “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası” gibi “reformlarla” en çok biz kadınları vuruyor. Sosyal devletin tasfiyesi ile biz kadınlar için güvenceli ve süreklilik gerektiren işlerde çalışmak artık tarihe karıştı.

 

Neoliberal politikalar biz kadınlara, güvencesiz, kuralsız, ucuz işçilik yapmayı tek seçenek olarak dayatmaktadır. Yine bu politikalar sonucu AKP zorunlu tasarruf adıyla kağıt üzerinde tanınan işyerlerindeki kreşleri ve emzirme odalarını yasal mevzuattan çıkartıyor. Emeklilik yaşını da 65’e yükselterek hem evde hem de işyerinde en çok yıpranan bizlere mezarda emeklilik dayatıyor.

 

Doğum öncesi ve sonrası yasal hakkımız olan emzirme süresi 6 aydan 1 aya düşürülmeye çalışılıyor. Eş ve babanın sağlık hakkından bugüne kadar yararlanıp da  çalışmayan kadının bu hakkı da elinden alınıyor.

 

AKP, kadınları çalışma ve sosyal yaşamdan koparan bu politikalarla biz kadınlara diyor ki ev işlerinizi yapın, çocuk bakın, eşinize biyad edin, yani kısaca köleci bir yaşamı kabullenin; sigortasız, geleceksiz, sendikasız, tecrit bir yaşamı kabullenin! Son zamanlarda savaş bütçesinin büyümesinin faturası yine bizlere doğalgaz, elektrik, su, ulaşım, tüketim maddelerinin hemen hepsine yapılan kabarık zamlarla ödettiriyor. Erkek egemen kapitalist sistem kadın emekçinin hamile kalacağı zamanı, tuvalette geçireceği süreyi de belirleyerek kadını aşağılamaya devam ediyor. Militarizm hayatımızın her alanını kuşatmış durumda; erkek egemenliğinin bu en ileri aşaması olan ve kadını vuran savaşlara karşıyız. Çünkü militarizm savaştır, yoksulluktur, tacizdir, tecavüzdür, sömürüdür, ölümdür.

Militarizme savaşa ve işgale karşı susmayacağız! Durduracağız!

 

“Eve Dönüş Yasası”yla AKP iktidarı daha kaç kadını çalışma yaşamından koparıp eve döndürecek?

Daha kaç kadını ucuz iş gücü görerek sömürmeye devam edecek?

Daha kaç kadın eşit işe eşit ücret alamayacak?

Daha kaç kadın sağlık güvencesi olmadığı için ölecek?

Daha kaç kadın fabrikalarda, atölyelerde yanarak can verecek?

Daha kaç kadın Ceylanpınar’da boğulacak?

Daha kaç kadın Tuzla ve Davutpaşa’daki gibi iş cinayetlerine kurban gidecek?

Daha kaç kadın, makine mühendisi arkadaşımız Gülseren Yurttaş gibi iş güvenliği olmadığı için iş cinayeti sonucu aramızdan ayrılacak?

 

Biz kadınlar sermayenin uluslararası rekabet üstünlüğü açısından işgücü piyasalarının etkin bir aracı olarak görülmekteyiz.

 

Dünyada ve ülkemizde kadınların toplumsal alandaki durumunu tanımlayan veriler, kadın için eşitsizlik ve adaletsizlik içeren bir dünyayı yansıtmaktadır: 

 

Dünya’da,

·          Mültecilerin yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyor,

·          Her 3 kadından biri şiddete, her 5 kadından biri tecavüze uğruyor,

·          Yoksulluk giderek R16;kadınlaşıyor’, yeryüzünde mutlak yoksulluk sınırındaki 1.5 milyar kişinin yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyor,

·          İşlerin yüzde 60’ını yapan kadınlar, toplam gelirin yüzde 10’una, dünya üzerindeki mal varlığının ise yüzde 1’ine sahipler.

 

Türkiye’de,

·          Okur yazar olmayan yaklaşık 7.5 milyon nüfusun 6 milyonunu kız çocukları ve kadınlar oluşturuyor,

·          Her 4 kadından biri okuma yazma bilmiyor. Kadınların sadece yüzde 3.9’u yüksek okul mezunu,

·          Nüfusun yarısı kadın olmasına karşın TBMM’de kadınların temsil oranı yüzde 8.7 (48 kadın milletvekili); yerel yönetimlerde kadın temsil oranı ise binde 5.

·          Kadınların geliri, erkeklerin gelirinden yüzde 40 daha az,

·          Kadınlara yönelik şiddetin en temel nedenlerinden biri toplumda yaygın kabul gören ahlâk ve namus anlayışıdır.

·          Çalışma alanında kadınların eşit işe  eşit ücret almasındaki  engeller varlığını koruyor.

·          Yasalarda varolan  eşitlik kuralları, uygulamaya yansımıyor ve kadınlar yaratılan zenginlikten eşit oranda pay alamıyorlar.

·          Sıkça yaşanan ekonomik bunalımlar, kadınları erkeklerden daha ağır biçimde etkiliyor ve ağır hak kayıplarına neden oluyor.

·          İlk işten çıkarılanlar, ilk ücretinde indirime gidilenler, ücretsiz izne çıkarılan, çalışma koşulları ağırlaştırılan her işkolunda öncelikle kadınlardır.

·          Öte yandan, tarımda uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle tarımsal üretimde çalışan 3 milyondan fazla kadın, yakın bir gelecekte işsizlik ve gelir kaybı olgusuyla karşı karşıya kalacaktır.

 

Taleplerimiz:

·          Aile içinde, sokakta, parlamentoda, fabrikada, sahnede ve yaşamın her alanında cinsiyete dayalı ayrımcılığa, milliyetçiliğe, ırkçılığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe hayır diyoruz.

·      &nb
sp;   Kadına yönelik şiddete, baskıya, kadın katliamına isyan ediyoruz.

·          Sınır ötesi operasyonlara, ve savaş politikalarına hayır diyoruz.

·          AKP hükümetinin gündeme getirdiği SSGSS yasa tasarısının özü ömür boyu çalıştırılarak emeklilik hakkını ortadan kaldırmaktır. Buna karşı çıkıyoruz.

·          Demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu ve kadının toplumsal yaşamın her alanında yer alacağı bir anayasa istiyoruz.

·          ILO sözleşmeleri önündeki yasal engellerin kaldırılarak iş yaşamında kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın sona erdirilmesini, yeterince kreş ve emzirme odalarının açılmasını istiyoruz.

·          Kadınların can güvenliği için, merkezi iktidar ve yerel yönetimlerden sığınma evleri açılmasını talep ediyoruz.

·          Eşit işe eşit ücret istiyoruz.

·          İşyerlerinde ve yaşamın her alanında pozitif ayrımcılık istiyoruz.

·          Erkek egemen ağırlıklı sendikal yönetimlerde artık yer almak istiyoruz.

·          Kentsel dönüşüm projeleri adı altında yapılan her türlü yoksullaştırma ve göçe zorlayan politikaları reddediyoruz.

·          Sendikalaşma ve örgütlenme önündeki her türlü yasal engelin kaldırılmasını istiyoruz.

·          Emekli kadınların örgütlenmesinde ve mücadelesinde önemli bir yeri olan Emekli-Sen’i kapatma girişimini kınıyoruz. Ve kapatılmasına izin vermeyeceğiz.

·          Okullarda parasız eğitimi ve üniversitelerde demokratik ve özerk eğitim sistemini savunuyoruz.

·          8 Mart’ın resmi tatil olmasını istiyoruz.

·          Kadınların evlatlarını, kardeşlerini, eşlerini öldüren silahların artık susmasını Türkiye’nin temel sorunu olarak güncelliğini koruyan kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesini istiyoruz.

 

 

Bu duygu ve temennilerle;

Tarlada, fabrikalarda, kamusal alanda, evde emeği görülmeyen ev eksenli çalışan kadınların,

 

İnsan hakları, kadın kurtuluşu, emek ve özgürlük mücadelesi verirken, politik kimliklerinden dolayı cezaevlerinde bulunan kadınların,

 

İş, ekmek mücadelesini grev çadırlarında geçiren  grevci kadınların,

 

Savaş mağduru olan Türk, Kürt, Ermeni, Filistinli, Irak’lı ve Afganistan’lı tüm kadınların,

 

8 Mart Dünya Kadınlar Gününü dayanışma duygularımızla kutluyoruz. 

 

Bütün emekçi kadınları 8 Mart 2008, Cumartesi günü Saat: 12.00’de Kadıköy Mitingi’ne bekliyoruz.

 

BİZ HAYKIRMAK, SUSMAMAK, REDDETMEK VE BOYUN EĞMEMEK İÇİN ORADA OLACAĞIZ VE ALANLARDA MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ!

YAŞASIN 8 MART YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!

ITUC ETUC