DİSK'TEN TİSK'E YANIT: Kabul edilmeyecek şey sosyal adaletsizlik ve antidemokratik yaklaşımlardır!
TİSK’in “Genel Grev Kabul Edilemez” başlıklı basın açıklamasında, Emek Platformu’nun 13-14 Mart’ta yapacağı uyarı eylemlerini “kanunsuz” görmesine tepki gösteren DİSK, Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik’e gönderdiği bir yazıyla TİSK’in antidemokratik tutumunu kınadı.
DİSK: Kabul edilmeyecek şey sosyal adaletsizlik ve antidemokratik yaklaşımlardır!
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Genel Sekreter Tayfun Görgün imzalı yazı şöyle:
Sayın Başkan,
“Genel Grev Kabul Edilemez” başlıklı, Emek Platformu Başkanlar Kurulu’nun 13-14 Mart tarihlerinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nın yasalaşmaması amacıyla aldığı eylem kararına ilişkin basın açıklamanızı üzülerek okuduğumuzu bildirmeliyiz.
Üzülmemizin ilk nedeni ülkemizde “demokrasi kültürü”nün 21. yüzyıl koşullarındaki düzeyidir. Ezelden beri ülkemizde, işçilerin ekonomik ve demokratik hak kazanımlarının bir aracı olarak evrensel bir hak olan “grev” haklarını kullanmaya kalkıştıkları an “tahripkâr” ve “kanunsuz” gösterilmeye çalışılmıştır.
İkincisi ise, demokrasinin içselleştirilememesinin bir nedeni olan bu “yasakçı” anlayışın ve “tahammülsüzlüğün”, yayınladığınız bildiriye alabildiğine hakim olmasıdır.
Sayın Başkan,
Grevin ve “genel grev”in ne olduğunun ve işçi sınıfının hangi koşullarda bu mücadele araçlarına başvurmak durumunda kaldıklarının son derece bilincindeyiz.
Grev hakkı, başta ILO sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı olmak üzere birçok uluslararası sözleşmede, Anayasa’da ve 2822 sayılı yasada tanınmış bir hak iken, bu hakkın koşulları içinde kullanımını “kanunsuz” ve “zarar verici” görmek, esasen bu hakları tanımamak demektir.
Bu “yasakçı” anlayış aynı zamanda “ezbercidir” de. Ezbercidir, çünkü en temel demokratik hakkımız olan “uyarı eylemini” dahi “genel grev” olarak görmekte ve hemen “kanunsuz” yaftasını asmaktadır.
Emek Platformu Başkanlar Kurulu aldığı eylem kararıyla sadece, temsil ettiği toplumsal kesimlerin büyük hak kayıplarına neden olacak bir yasa tasarısının yasalaşmaması için en temel demokratik hakkını kullanmaktadır. Milyonlarca işçi ve çalışanın hayatını derinden etkileyecek ve kazandığı önemli hakların tasfiyesine neden olacak bir yasa tasarısından söz ediyoruz. Hukukun üstün olduğu demokratik ve sosyal bir toplumsal yapıda, sosyal dengeyi olumsuz etkileyecek böyle bir yasaya karşı vicdan sahibi herkesin karşı çıkmasını beklemek en doğal hakkımızdır. Sosyal hukuk devletini tasfiye eden bu girişimlere karşı çıkmak, biz sendikaların baskı grubu olarak görevimizdir.
Ama ne yazık ki, bu duyarlılık gösterilmek yerine, var olan duyarlılıkların da bastırılmak istenmesine ve demokrasi kültürünün gelişkin olması gereken “sosyal kesimlerde” antidemokratik ve “yasakçı” bir zihniyetin yerleştiğine tanık oluyoruz.
Sayın Başkan,
Ülkemizde kayıt dışılığın ve sosyal güvensizliğin, işsizliğin ve iş kazalarının bu kadar can yaktığı yasa dışı çalışma koşullarına da aynı duyarlılığı göstermenizi, Hükümete toplantı çağrısı yaptığınız mekanizmaları harekete geçirmenizi beklerdik.
DİSK’in düzenlediği bir sempozyumda “Sosyal adalet ve sosyal adaleti yaratacak politikalardan birincisi, ülkede tam istihdam yaratmak, ikincisi refahın toplumun bütün insanlarına dağıtılması”dır demiştiniz.
Ülkemizde sosyal adaletin sağlanmasının en önemli yolunu ise biz hatırlatalım: Öncelikle demokrasinin, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımının içselleştirilmesidir!
Bunu sağlamanın da sözle ve tahammülsüzlüklerle olmayacağı kanısındayız.