SENDİKAL MÜCADELE HAKKI VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLENEMEZ!
İşverenlerin ihbarı üzerine, “Ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları ve iş hürriyetini engelledikleri” gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulan DİSK Örgütlenme Daire Başkanı ve Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ve Nakliyat-İş Sendikası yöneticilerinin de bulunduğu 14 kişiden 10’u çıkarıldıkları savcılıkça tutuklandılar, diğerleri serbest bırakıldı.
Sendikal mücadele hakkı ve örgütlenme özgürlüğünü engellemekte sınır tanımayan hükümet ve işveren çevrelerinin bu tutumlarını deşifre etmek, tutuklamalar ve gelişmeleri paylaşmak üzere 14 Aralık 2009 Pazartesi günü saat 11:00’da DİSK Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenlendi.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin yaptığı basın açıklamasına, KESK Genel Başkanı Sami Evren, TTB Başkanı Gençay Gürsoy ve Nakliyat-İş Sendikası’na üye işçiler de katıldılar.
Genel Başkanımız Süleyman Çelebi şu açıklamayı yaptı:
İşverenlerin eski ihbarı üzerine, “Ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları ve iş hürriyetini engelledikleri” gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulan 14 kişiden, DİSK Örgütlenme Dairesi Başkanı ve Nakliyat İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Genel Merkez Sekreteri Aziz Cengiz, Örgütlenme Daire Başkanı Abuzer Aslan, Eğitim Daire Başkanı Abdullah Menek, İstanbul Şube Başkanı Nurettin Gümüş, Şube Sekreteri Hacı Altaş, Gebze Şube Başkanı Erdal Kopal ve sendika üyelerinden Erkan Erçel, Cihangir Ceylan, Doğan Ulutaş çıkarıldıkları savcılıkça tutuklandılar, diğerleri serbest bırakıldı.
Emekçilerin sendikal hakları, hukuktan yoksun, “keyfi” ve “gizlilik kararı”na sığınılarak açıkça ihlal edilmektedir; ifade dosyalarına erişmemiz engellenerek savunma hakkımız da elimizden alınmaktadır.
Gözaltılar ve tutuklamalar, geçen birkaç yıl boyunca birçoğu toplu anlaşmaya varıldıktan sonra geri çekilen bir takım işveren şikâyetlerine dayanmaktadır. Bu şikayet ve gerçek dışı suçlamalarla suçlanan sendikal mücadele sıkça rastlanan bir durumdur.
İşverenlerin şikayetleriyle yapılan bu gözaltı ve tutuklamalar hukuksuzdur, sendika ve işçilerin anayasal, yasal hak ve özgürlüklerini keyfi biçimde engellediği için de SUÇTUR!
Daha önce de benzer şekilde ve gerekçelerle gözaltına alınan sendikacıların hepsi ilk duruşmalarda serbest bırakılmışlardır.
DİSK’in üyesi olduğu ITUC Genel Sekreteri Guy Ryder, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’a 9 Aralık tarihinde gönderdiği mektupta da bu duruma işaret ederek; “Türkiye’nin, emek örgütlerinin meşru faaliyetlerini yönetici ve üyelerine yönelik her türlü şiddetten, misillemeden ya da tehditlerden uzak bir ortamda yürütebilmelerini garanti eden, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) R16;Sendikalılaşma Özgürlüğü ve Örgütleme Hakkı’nı düzenleyen 87 Sayılı Sözleşmesi, Uluslararası İnsan hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de dâhil olmak üzere, uluslararası anlaşmalarla sınırlandırıldığını” söylemiştir.
Ayrıca ITUC, Türkiye’deki sendikal hak ihlallerinin Hükümetin AB üyelik hedefiyle ters düştüğünü açıkça ifade etmiştir.
Sendikalar anayasal güvenceyle çalışan, yasal ve açık örgütlerdir. Mahkemelerin “gizlilik kararıyla” arama yaptırması, işverenler lehine, işçilere ve sendikalara ALENEN BASKI YAPILMASI anlamına gelmektedir.
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu başta olmak üzere, bir yönetici hariç tüm profesyonel seçilmiş yöneticiler tutuklanarak sendikal çalışma felç edilmiştir. Bu kabul edilemez.
Şu anda Nakliyat-İş Sendikamızın toplusözleşme görüşmelerine katılması da engellendiğinden anayasal hakları açıkça çiğnenmektedir.
Bilindiği gibi “tutukluluk hali” kaçma ve delil karartma halleri için alınan bir önlemdir. Sendika yöneticilerimiz ve üyelerimiz kimlikleri, kişilikleri ve ikamet yerleri bilinen, toplumun tanıdığı insanlardır.
Bu nedenle tutukluluk hallerinin devam etmesi haksızlıktır, toplusözleşme görüşmelerine katılmalarının engellenmesinden başka bir anlama gelmemektedir.
Sendikaları keyfi biçimde baskı altına alan bu uygulamaları kınıyor, şiddetle protesto ediyoruz!
Tutuklanan yönetici ve üyelerimizin derhal serbest bırakılarak, mağduriyetlerine son verilmesini, hukuksuzluğun bir an önce giderilmesini istiyoruz.
KESK VE TTB BAŞKANLARI DESTEKLERİNİ BİLDİRDİLER
Toplantıya katılan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, sorunun demokrasi sorunu olduğunu söyleyerek, “Eğer bir ülkede demokrasi yoksa, örgütlenme özgürlüğü yoksa sendikal hak ihlalleri devam eder. Son bir ay içerisinde olup bitene bakalım: Genç-Sen kapatılmış davası devam ediyor, Emekli-Sen kapatılmış, Çiftçi-Sen kapatılmış davası sürüyor, siyasi partiler defalarca kapatılmış ve en son DTP kapatılmış.
İçinden geçmekte olduğumuz süreç Türkiye açısından her boyutuyla kaosa giden bir süreçtir. Sendikal hareketin içinde bulunduğu duruma baktığımız zaman sürekli üye kaybeden, üyelerin hak ve hak arama noktasında baskı gördüğü çok açıktır. Bu tür baskıcı iktidar ilişkilerine tüm dünya literatüründe faşizm denir” dedi.
Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy ise, Türkiye’de, uzun zamandan beri toplumsal faaliyeti yürüten emek ve meslek örgütlerinin baskı altında olduğunu söyleyerek, “Bu baskı sadece iktidar tarafından değil, zaman zaman çifte standartlı hukuk düzeni açısından da yürütülmektedir. Bu kararlar sadece hukuki sınırlar içinde kalmıyor, yansımaları siyasi sonuçlar doğuruyor” dedi.