Image Map

SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER İÇİN DEMOKRASİNİN TAKİPÇİSİYİZ!

DİSK-KESK-TMMOB ve TTB genel başkanlarının yaptıkları toplantının ardından emek hareketine yönelik saldırılar ve gelişmeler değerlendirilerek, “SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER İÇİN DEMOKRASİNİN TAKİPÇİSİYİZ!” başlığıyla üç haftadır sürdürülen oturma eyleminin “TEKEL İŞÇİLERİ İLE DAYANIŞMA” başlığıyla ortaklaştırılması kararı alındı.

 

13 Ocak Çarşamba günü Taksim Gezi Parkı’nda yapılan eyleme DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, KESK İstanbul Şubeler Platformu, TTB temsilcileri, bir yıldır işe dönme mücadelesi veren Birleşik Metal-İş üyesi SİNTER işçileri, Emekli-Sen, Genç-Sen’liler katıldı.

Ayrıca Türkiye’de örgütlü olduğumuz bütün bölgelerde, Edirne’de, Antalya’da, Ankara’da, Gaziantep’te, Diyarbakır’da, Adana’da, İzmir’de, Kocaeli’nde, Eskişehir’de, Samsun’da, Konya’da DİSK, KESK, TMMOB ve TTB adına oturma eylemleri yapıldı.

 

Taksim Gezi Parkı’nda ortak açıklama’yı DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Ankara’da ise KESK Genel Başkanı Sami Evren okudu.

 

 

 

SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER İÇİN DEMOKRASİNİN TAKİPÇİSİYİZ!

 

GÜVENCESİZ VE DÜŞÜK ÜCRET DAYATILAN TÜM İŞÇİLERİN TALEPLERİ İÇİN, TEKEL İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMA İÇİN

ÇARŞAMBA GÜNLERİ OTURMA EYLEMİNDEYİZ!

Değerli basın emekçileri, sevgili emek dostları

Bugün, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin ortak kararıyla oturma eylemindeyiz. Bugün bir kez daha emek ve meslek örgütlerini yan yana getiren şey, sendikal hak ve özgürlükler için, demokrasi için birleşik bir mücadelenin gerekli olduğuna duyduğumuz inançtır.

 

Birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Çünkü işyerlerimizin, işkollarımızın, yaşam çevrelerimizin ötesinde bütün dünyada işçi ve emekçilere acımasızca saldırılıyor. İnsan olarak, işçi olarak, yurttaş olarak haklarımız elimizden alınıyor, özgürlüklerimiz kısıtlanıyor, değerlerimiz yok ediliyor. İşçiler ve emekçiler olarak, mühendis olarak, doktor olarak, işsiz olarak, kadın olarak, genç olarak, aydın olarak, demokrat olarak, bu ülkenin gelişmesinden, demokratikleşmesinden yana olanlar olarak, ortak çıkarlarımız unutturulmaya çalışılıyor.

 

Baskı ve yasaklarla sendikal örgütlülüğümüz zayıflatılmak, zaten sınırlı olan örgütlenme özgürlüğümüze tamamen set çekilmek, grev ve toplusözleşme haklarımız yok edilmek, mesleki sorumluluklarımızı toplumsal yarar doğrultusunda kullanmamız engellenmek isteniyor.

 

Sendikalar kapatılıyor, yasal ve anayasal güvenceyle kurulan KESK ve DİSK/Nakliyat-İş Sendikası genel merkezleri basılıyor, KESK Kadın Sekreteri ve DİSK Örgütlenme Daire Başkanı’nın yanı sıra sendikal kadrolar asılsız iddialarla tutuklanıyor, sendikalar kapatılıyor, iş mahkemeleri çalıştırılmıyor, emekçiler lehindeki Yargıtay, Danıştay kararları uygulanmıyor, demokratik tepkiler polis şiddetiyle bastırılıyor.

 

Baskılar sadece sendikalarla, hak arayanlarla da sınırlı kalmıyor, toplumun bütün muhalif kesimlerine, medyaya, siyasi partilere,  yöneliyor, seçilmişler tutuklanıyor.

 

İktidarın sermaye yanlısı politikaları sonucu hak ve özgürlükler adeta kuşatılmıştır. Bu kuşatılmış demokraside gösteri ve yürüyüşlere, grev hakkına, hak aramaya yer yoktur. Toplumun somut bir ihtiyacı olmanın ötesinde artık yakıcı bir hal alan özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir anayasa talepleri AKP tarafından hep ötelenmiştir. Bu taleplerin gerçekleştirilmesi artık ertelenemez.

 

Ve diğer taraftan da, emekçiler, açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum edilen milyonlar ve ülkesinin aydınlık geleceğinden yana olanlar dillerine, inançlarına, kökenlerine göre ayrımlarla birbirine düşman edilmek isteniyor. Farklı olana, farklı düşünene yaşama hakkı tanınmıyor.

 

Türk-Kürt-Çingene ve yabancı düşmanlığı gibi milliyetçi-şoven politikalarla toplum yapay olarak kutuplaştırılıyor, çok kimlikli ve çok kültürlü Türkiye dokusu çeşitli dayatmalarla kırılarak, birarada yaşama umudu boğulmak isteniyor. Demokratik tepkilerini dile getirenlere yönelik milliyetçi/ırkçı kalabalıkların planlı provokasyon ve linç girişimleri hoş görülerek ve gereği yapılmayarak adeta teşvik ediliyor. Bunun somut örneklerini Edirne’de, Erzincan’da, Kars ve Mersin’de bir kez daha gördük.

 

Hak aramanın karşılığı Tekel işçilerine, itfaiye işçilerine, DİSK’lilere, KESK’lilere, TMMOB ve TTB’lilere ve toplumun örgütlü kesimlerine reva görüldüğü gibi baskı ve şiddet olmuştur. Sendikal hak ihlalleri artarak devam etmektedir.

 

Uygulanan piyasacı politikalar sonucu sosyal devletin üç temel sac ayağı olan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik haklarımız her geçen gün biraz daha tırpanlanıyor.

 

Katkı ve katılım payları ile hastane fark ücretleri ile sağlık hizmetine ulaşmak iyice zorlaşıyor. Hekimler, sağlıkçılar TBMM gündeminde olan Tam Gün ve Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarıları ile düşük ücretle, uzun süre ve güvencesiz çalışma kıskacına alınıyor.

 

Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz; krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor.

 

Bu saldırılar sadece tek tek kitle örgütlerini, sendikal ve mesleki örgütleri “hizaya getirmek” için yapılmamaktadır. Bu saldırılar, toplumda siyasi iktidara gerçek gündemle muhalefet eden ve hükümet politikalarının gerçek yüzünü ortaya çıkaran emek, barış ve demokrasi güçlerinin bir bütün olarak susturularak, örgütsüz bir toplum yaratılması için yapılmaktadır. İşte bu gerçeği gördüğümüz ve bu gerçeğin görünmesini istediğimiz için buradayız!

 

Biz bu iktidardan bir “medet” ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına melhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir.

 

AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı “teslimiyetçi” tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını
mutlaka verecektir.

 

Bugün bizlere düşen görev ise, tüm emekçileri, emek örgütlerini, EMEK ve DEMOKRASİ güçlerini tek bir vücut halinde organize ederek, birleşik mücadeleyi yükseltmektir.

 

Değerli basın emekçileri

 

Sendikal hak ve özgürlük ihlallerini, işçi ve emekçilere yoğunlaşan saldırılara karşı Çarşamba günleri yaptığımız oturma eylemlerinin üçüncü haftasındayız.

 

DİSK-KESK-TMMOB ve TTB genel başkanlarının yaptıkları toplantıdan sonra, yukarıda dikkat çektiğimiz gelişmeleri değerlendirerek, “GÜVENCESİZ VE DÜŞÜK ÜCRET DAYATILAN TÜM İŞÇİLERİN TALEPLERİ İÇİN, TEKEL İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMA” başlığıyla bu eylemin ortaklaştırılması kararını aldık.

 

Bugün başta İstanbul Gezi Parkı olmak üzere Türkiye’de örgütlü olduğumuz bütün bölgelerde, Edirne’de, Antalya’da, Ankara’da, Gaziantep’te, Diyarbakır’da, Adana’da, İzmir’de, Kocaeli’nde, Eskişehir’de, Samsun’da, Konya’da oturma eylemi yapılmaktadır.

 

15 Ocak Cuma günü, TEKEL işçilerinin bağlı olduğu TEKGIDA-İŞ Sendikası’nın çağrısına destek olarak, Ankara’da olacağız.

 

16 Ocak Cumartesi günü DİSK-KESK-TMMOB-TTB Ankara Sıhhiye Meydanı’nda yapılacak “EKMEK, BARIŞ, ÖZGÜRLÜK İÇİN DEMOKRASİ VE HAKLAR MİTİNGİ”ne Ankara’daki örgütlerimizle ve genel başkanlar düzeyinde katılacaktır.

 

Önümüzdeki hafta, 20 Ocak‘ta yine burada görüşmek üzere, katılan herkese teşekkür ediyoruz.

 

 

ITUC ETUC