Image Map

DİSK-AR, TAŞERON VE GÜVENCESİZ ÇALIŞMA RAPORU…

DİSK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

TAŞERON VE GÜVENCESİZ ÇALIŞMA RAPORU

OCAK 2011

 

 

AKP hükümeti döneminde, gerek özel sektörde gerekse kurallı çalışmanın kalesi sayılan kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimleri hızla yaygınlaştı. Başta eğitim ve sağlık sektörü olmak üzere, belediyelerden KİT’lere kadar pek çok alanda emekçiler en ağır şartlarda ve güvencesiz çalışma yaşamına dahil oldular. Çoğu üniversite mezunu yüzbinlerce kişi kamu personeli sınavlarında kadrolu bir iş için çaba sarfederken, kamuda istihdamın önemli bir kısmı, güvencesiz, kuralsız çalışma biçimleri ve hizmet alımı yani taşeron yolu ile sağlandı.

 

Nitelikli bir eğitim için, süreklilik arz etmesi gereken eğitim sisteminde, öğretmenlerin istihdama dahil oluş biçimlerinin güvencesiz ve kuralsız olması, eğitimcilerin, geleceklerinden güvensiz bir biçimde dahil olmaları büyük bir sıkıntı olarak açığa çıkıyor.

 

Milli Eğitim Bakanlığı 2010 Bütçe Raporuna göre, bakanlık bünyesinde 2003 yılından 20 Kasım 2009 tarihine kadar  478 bin kişi istihdam edilirken, bunların yalnızca yüzde 31 (148 bin kişi) kadrolu olarak istihdam edildi. Sözleşmeli olarak istihdam edilenler ise yüzde 15 (70 bin kişi) oldu. Buna karşın kısmi zamanlı geçici öğretici, ücretli usta öğretici olarak en kötü koşullarda, ders saati üzerinden sözleşmeli olarak, ayda en fazla 16-17 gün sigortalı olabilen, normal öğretmene göre çok daha az ücret alan öğretmenlerin sayısı  bu dönem içerisinde MEB bünyesine istihdam edilenlerin yarısını (240 bin kişi) oluşturdu. Yani öğretmen alımlarında güvencesizlik ve kuralsızlık bir istisna değil kural haline geldi. Yine  4C statüsünde 20 bin personel bu dönemde MEB bünyesine dahil oldu.

 

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde temizlik hizmetleri de, taşeronlaştırıldı. MEB İDBB 2009 Yılı Faaliyet Raporu’na göre eğitim ve öğretimle ilgili toplam 43.973 kurum bulunmaktadır. Buna karşın hizmetli sayısı, kadrolu 30.066, 4/C kapsamında geçici işçi 5.280 olmak üzere toplam 35.346 adettir. 26.415 kurumda hiç kadrolu hizmetli bulunmamaktadır. Rapora göre “okulların temizlik gibi en temel problemlerinin çözümüne yönelik hiçbir düzenleme yapılmamış olması, özellikle okul yöneticileri ile velileri karşı karşıya getirmekte, okul idarelerini veliden sürekli para isteyen bir mekanizma haline dönüştürmektedir.” Bu çok açık bir itiraftır. Ayrıca raporda okul aile birlikleri tarafından istihdam edilen hizmetli sayısı bilinmediği belirtilmektedir.

 

SAĞLIĞIMIZ TAŞERONA EMANET

T.C. Sağlık Bakanlığı 2010 Mali Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurul sunumunda, AKP hükümetlerinin 2003’ten bu yana güttüğü sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde hizmet alımı ile temin edilen personel sayısının 11 binden 116 bine çıktığından övünülerek bahsedilmektedir Bu sayı toplamda istihdam edilenlerin yüzde 85’ini oluşturmaktadır.  Bu durum sağlık sisteminde personel rejiminin önemli bir oranda taşeron sistemine dayandırılmaya çalışıldığını göstermektedir.

 

Taşeronlaşmanın hızla yaygınlaştığı alanlardan biri de Belediyelerdir. DİSK’e bağlı Genel İş sendikasının yaptığı bir araştırmaya göre belediye çalışanların yüzde 22’si taşeron firmalarda ağır koşullar altında çalışmaktadır. Maliye Bakanlığı kadro istatistiklerine göre belediyelerde, il özel idarelerinde ve Belediye İktisadi teşekküllerinde 175 bin kadrolu işçi bulunmaktadır. Bu rakam esas alarak bir sayı tespit etmek istediğimizde yaklaşık 50 bin kişiye ulaşılmaktadır.

 

ONBİNLERCE BELEDİYE İŞÇİSİ TAŞERONLAŞMANIN TEHDİDİ ALTINDA

29 Kasım 2010 tarihinde TBMM’ye sunulan ve torba yasa olarak bilenen “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile İl özel idareleri veya belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan “ihtiyaç fazlası” işçilerin, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına atanması gündeme getirilmektedir. Bu düzenleme onbinlerce belediye işçisi açısından ciddi sorunlar yaratacaktır. “İhtiyaç fazlası” tanımlamasının hangi kriterlere dayandırılacağının belirsiz olması, kişilerin rızası dışında bu düzenlemenin hayata geçirilmeye çalışılması, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali anlamına gelmektedir. Aynı zamanda ataması tekemmül ettirilen işçiler, çalıştıkları kurumlarınca atama emirlerinin tebliğini izleyen günden itibaren beş iş günü içinde yeni görevlerine başlamak zorundadırlar. Bu süre içinde yeni kurumunda işe başlamayan işçilerin atamaları iptal edilmektedir. DİSK bu uygulamayı insanlık dışı bulmakta, işçileri yıldırmak ve istifaya zorlamak anlamına geldiğini vurgulamaktadır. Bu kapsamda işçi nakleden mahalli idarelerin nakil sonrasında oluşan işçi sayısında beş yıl süreyle artış yapılamaması, buna karşı hizmet alımı yoluna gidebilmesi, taşeronlaşmanın yaygınlaştırılması amacını taşımaktadır. Kadrolu çalışanlar, sürgün edilecek, yerine taşeronlar sokulacaktır. 

 

TAŞERONLUK ÇIĞ GİBİ

Taşeronlaşma konusunda elimizde sağlıklı herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Konuya ilişkin mecliste milletvekilleri tarafından verilen 15 adet soru önergesinin daha özel konulara ilişkin 7 tanesi cevaplanmış, diğerleri ya süresi içinde cevaplanmamış ya da hala işlemde görünmektedir. Hükümet konuya ilişkin bir açıklama yapmaktan çekinmektedir. Halbuki, sosyal güvenlik kurumu taşeronları belli bir kodla kayıtlarında tutmaktadır.

 

Taşeron sisteminin AKP hükümeti döneminde hızla yayıldığı gözlemlerle de kolayca anlaşılabilir. Ancak özellikle inşaat, maden, gemi inşa gibi sektörler, iş kazaları ve taşeron uygulamaları ile gündeme gelmektedir.

 

 

 

İSTİHDAM

İLİ

TOPLAM

DAİMİ

TAŞERON

İSTANBUL

19.672

5.385

14.287

ZONGULDAK

5.327

1.352

3.975

İZMİT

4.788

941

3.847

ÇANAKKALE

1.950

990

960

YALOVA

1.075

492

583

SAKARYA

750

250

500

TRABZON

480

173

307

ORDU

350

170

180

SAMSUN

250

150

100

KASTAMONU

200

75

125

HATAY

200

35

165

TOPLAM

35.042

10.013

25.029

Kaynak: Denizlik Müsteşarlığı

 

Örneğin gemi inşa sektöründe istihdam edilen toplam 35.042 kişinin 10.013’ü asıl işverenlerce kalan 25.029’u alt işverenlerce çalıştırılmaktadır. Bir diğer ifade ile sektörde çalışanların % 71.4’ünü alt işverenler istihdam etmektedir. Bu son derece korkutucu bir orandır.

 

İnşaat sektörü ise neredeyse bütünüyle taşeron elinde yürütülmektedir. TÜİK hanehalkı işgücü anketi eylül ayı verilerine göre 1 milyon 520 bin kişi inşaat sektöründedir. SGK 2010 Ekim ayı istatistiklerine göre bu sektörde çalışan 1 milyon 100 bin kişi mevsimlik işçi olarak görülmektedir.

 

Bunun haricinde sair iş ve hizmetler ile sosyal toplumsal ve kişisel hizmetler gibi teşeron faaliyetlerin oluşturduğu sektörlerde hızlı bir gelişme yaşanmaktadır. Temizlik, yemek, güvenlik, ulaştırma, depolama ve haberleşme vb. hizmetler pek çok sektörde artık taşeronlaştırılmıştır.

 

Bu tip taşeron sektörlerde çalışanların sayısı da hızla artmaktadır. Güvenlik, bina ve çevre düzenleme, diğer hizmetle faaliyetleri gibi alanlarda kayıtlı çalışanların sayısı, yüzde 58’i mevsimlik olarak tanımlanmış toplam 634 bin kişidir.

 

TÜİK şirket, Kooperatif ve Ticaret Ünvanlı İşyeri istatistiklerine göre 2002-2008 yıllarında ulaştırma, depolama ve haberleşme sektöründe kurulan şirket sayısı 5,26 kat, sosyal, toplumsal, kişisel hizmetler 4,86 kat artmıştır. Buna karşı toplamda açılan şirketlerin sayısındaki artış 2 katı bile bulmamaktadır. Sair hizmetlerde açılan şirketlerin sayısında ki artışta 2 katını bulmuştur. 

 

Bunun haricinde sanayi sektörlerinde bir fabrika içerisinde üretimin usulsüz olarak pek çok taşeron şirkete bölündüğü görülmektedir. 

 

Dolayısıyla Türkiye milyonlarca taşeron işçisinin olduğu bir taşeron cumhuriyetine dönmektedir. Devlet memurları hariç kayıtlı iş gücünün en iyi ihtimalle yüzde 30’u, yani 3 milyona yakın kişi bu taşeron şirketlerin güvencesiz çalışanı durumundadır.

ITUC ETUC