Image Map

EŞİT, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE'Yİ BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ!

 

TTB, TMMOB, KESK ve DİSK’in ortaklaşa örgütlediği “İnsanca yaşam için demokratik ve özgür bir Türkiye” mitinginde 40-50 bin kişi Ankara Sıhhiye Meydanı’nda buluştu.

 

Türkiye’nin dört bir yanından gelen on binlerce kişi, Ankara Garı önünde toplanarak Sıhhiye Meydanı’na yürüdü.

 

Mitinge, füze kalkanına karşı mücadele eden Kürecik halkı, Fındıklı ve Gerze’de HES’e karşı mücadele eden köylüler, AKP’nin adeta hedefi haline gelen Hopa halkı, çevrenin talanına karşı mücadele eden platformların da aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütleri, dernekler, “Sendikal Güç Birliğini” oluşturan sendikalar, siyasi dergi ve gençlik çevreleri katıldı.

 

DİSK eski Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, DİSK eski Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Musa Çam, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de katılarak destek verdiler.

 

Sıhhiye Meydanı’ndaki miting Bandista’nın konseri ile başladı. Emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu.

 

Mitingin ilk konuşmasını DİSK Genel Sekreteri Tuyfun Görgün yaptı.

 

Konuşmasında, “Sıhhiye Meydanı’na 800 metre uzaklıkta olan TBMM’ye” işaret eden Görgün, “Orada milyonlarca insanın geleceğini tayin eden kararlar alınıyor” dedi.

 

“Onlar da biliyor ki 800 metre aşağıda, burada güçlerimizi birleştirip topyekün bir direniş göstermezsek 70 yıllık mücadelemizle, dişimizle, tırnanığımızla kazandığımız Kıdem Tazminatı’nı elimizden alacaklar” diyen Görgün, binlerce kişiye “Buna izin verecek miyiz?” diye sordu. Kitle, “Hayır” diye bağırarak sesini meclise ulaştırmaya çalıştı.

 

Tüm muhalifleri bir elin parmaklarına benzeten Görgün, şöyle devam etti: “Parmaklarımızı tek tek şaklatmak yerine yumruk yapmalıyız…”

 

Türkiye’de çoğulculuk adı altında tek seslilik, R16;ileri demokrasi’ veya R16;Yeni Türkiye’ adı altında yeni bir diktatörlük biçimlendirildiğine dikkat çeken Görgün, “Bunların R16;Yeni Türkiye’sinin temeli yalan ve demagojiyle atılmaktadır. Kimi kandırıyorsunuz? Sizin R16;Yeni Türkiye’niz’ hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasından başka bir şey değildir. Sizin R16;Yeni Türkiye’ masalınız, yıllardır akan kan ve gözyaşını dindirmek için değil, savaşı daha büyük bir savaşla sürdürmeye niyetlenen bir masaldır. Sizin masalınız, yüzyıllardır bir arada yaşayan Kürt ve Türk halkına kardeşlik yerine düşmanlık, eşitlik yerine ayrımcılık, barış yerine savaş sunan R16;çılgın projelerinizden’ biridir” diye konuştu.

 

“Her büyük sarsıntının aşağıdan geldiğini, birleşmiş bir halkın yenilmeyeceğini unutmayalım” diyen Tayfun Görgün, “Eşit ve demokratik bir Türkiye için birleşe birleşe kazanacağız” diyerek konuşmasını noktaladı.

 

TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Sıhhiye Meydanı’na kurdukları R16;Sokak Meclisi’nde, “Her türlü cinsiyet ayrımcılığına son, kadın cinayetlerine son diyen kadınlar, özerk-demokratik üniversite talep eden öğrenciler, 15-16 Haziranları yaratan, 1 Mayıs’ları kazanan işçiler, grevsiz toplu sözleşme, toplu sözleşmesiz sendika olmaz diyen kamu emekçileri, açlık ve yoksulluğa mahkum edilmek istenen emekliler, emekçiler, ezilenler var” dedi.

 

Emekçilerin sokakta kurduğu mecliste yüzde 10 barajının olmadığını kaydeden Soğancı, “Biz başka bir Türkiye, başka bir yaşam için buradayız. Bunu mutlaka kuracağız” diye konuştu.

 

Sağlık emekçilerinin sağlık alanındaki talana karış defalarca alanlara çıktığını ve “Sözlerimi geri alamam” dediğini hatırlatan TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu ise konuşmasında şunları söyledi: “Bu Meclisin dünü var ama şimdi yarınını konuşmak lazım. Bu meclis hükümetin yıllardır söylediği yalanları ortaya çıkarmalı. Ne dedi hükümet, sağlığın parasız olacağını söyledi ama şimdi bir reçete başına 3 TL alıyor. Biz sağlıkçılar, sağlık merkezlerinde, alanlarda sokaklarda verdiğimiz sözü unutmadık ve geri almayacağız. Size buradan bir söz daha veriyoruz; eşit, nitelikli, ulaşılabilir bir sağlık için mücadelemizi daha da büyüteceğiz.”

 

Bilaloğlu’nun ardından KESK Genel Başkanı Lami Özgen konuşma yaptı. Özgen, AKP’nin yeni düzeninde emeği ile geçim savaşı verenlere işsizlik, yoksulluk, açlık ve sefalet; demokrasiden, özgürlüklerden, barıştan, kardeşlikten yana olanlara baskı ve şiddet olduğunu söyledi. Özgen, kamu emekçilerinin toplu sözleşme ve grev hakkı için şöyle konuştu:

 

“Sendikalarımızın kapısına vurulan mühürleri nasıl söküp atmasını bildiysek grevli toplu sözleşme hakkımızı kullanmamıza da engel olamayacaklar. Eğer siyasi iktidar grevli toplu iş sözleşmesi hakkımızı bu dönem de gasp etmeye devam ederse, yüz binlerce kamu emekçisinden aldığımız güçle ve fiili mücadele geleneğimizin yol göstericiliğinde grev dâhil bütün demokratik mücadele araçlarını kullanmaktan geri durmayacağımızı tekrar ifade ediyoruz.”

 

Miting, konuşmaların ardından Grup Kibele’nin verdiği konser ile sona erdi.

 

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün’ün yaptığı konuşmanın tam metni:

EŞİT, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ!

 

Asgari ücretiyle, emekli aylığıyla yaşayamayanlar,

İşsizliğiyle, güvencesizliğiyle, hastalığıyla yaşayamayanlar

Kadınlığıyla, gençliğiyle, hayat tarzıyla yaşayamayanlar

Kimliğiyle, savaşlarla yaşayamayanlar

HES’lerle, nükleer santrallerle yaşayamayanlar

Ve kendilerine mübah görülen zorlu hayatı yaşamak istemeyenler

 

Yoksullar, işsizler, işçiler, kamu emekçileri, doktorlar, mimarlar, mühendisler, aydınlar, sanatçılar, kadınlar, gençler, çevreciler, savaş karşıtları, SOKAĞIN MECLİSİ’ne hoşgeldiniz!

 

Bu meclis, işbaşına gelmek için halkın oylarını toplayıp, sonra da sermaye için canla b
aşla çalışanların meclisi değil. Bu meclis, emekçilerin, işçilerin, işsizlerin, ötekileştirilenlerin, inkar edilenlerin meclisidir.

 

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK adına, sokağın meclisini selamlıyorum.

 

Değerli Dostlar

800 metre ileride, milyonlarca insanın geleceğini tayin eden kararlar alınıyor. Halkın ve emekçilerin çanına ot tıkayan Sosyal Güvenlik, Genel Sağlık Sigortası ve Torba Yasa kararları buradaki muhalefete rağmen alındı.

 

Zorunlu Tasarruf, KEY ve İşsizlik Fonu yukarıda yağmalandı. Ve şimdi de gözlerini Kıdem Tazminatlarımıza diktiler.

 

Onlar da çok iyi biliyor ki, 800 metre aşağıda, burada, güçlerimizi birleştirip topyekün bir direniş göstermezsek 70 yıllık mücadelelerimizle, dişimizle, tırnağımızla kazandığımız Kıdem Tazminatı’nı elimizden alacaklar.

 

Buna göz yumacak mıyız arkadaşlar?

Sermaye için dikensiz bir gül bahçesi yaratmalarına izin verecek miyiz?

 

O halde, bugün burada kurduğumuz meclis, önümüzdeki günlerde de dimdik ayakta kalmalı, daha da çoğalarak sokağın sesini güçlendirmelidir.

 

Rengimizin, kimliğimizin, cinsiyetimizin, onur duyarak taşıdığımız bayrakların farklılığı önemli değil arkadaşlar; çünkü ekonomide paranın saltanatını, siyasette korku imparatorluğunu hakim kılmaya çalışanların bu kapsamlı saldırısı hepimizi teslim almaya yönelik bir saldırıdır.

 

Bizler bir elin parmakları gibiyiz. Parmaklarımızı tek tek şakırdatmak yerine, yumruk yapmalıyız. Ve tek yumruk olup, birleşik bir mücadele yürütmediğimiz sürece onların bizler için uygun gördükleri hayat geçerli olacaktır.

 

Tarih, emekçilerin önüne, direne direne, birleşe birleşe kazanacakları bir görev çıkarmıştır. Çalınmak istenen haklarımızı savunmak için kader birliği görevini önümüze koymuştur.

 

Bu görevi layıkıyla yerine getirmekte kararlı mıyız arkadaşlar?

O halde şimdi, buradan, “DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!” diye öyle bir haykıralım ki, 800 metre ileridekilerin sağırlaşan kulakları bile açılsın:

 

Sevgili Dostlar,

Seçimlerin ardından 4 ay geçti. Seçimlerde aldıkları oylarla zaferlerini ilan edip iktidarlarını sağlamlaştıranlar emekçi halka karşı, siyasal ve ekonomik saldırılarını da artırmayı tercih ettiler.

 

Genel seçimlerden aldıkları çoğunluk oyuna dayanarak devlet ve toplum üzerinde tam bir tahakküm kurmak, kendi medyasını, polisini, yargısını yaratarak herkesi dinleyen ve izleyen, şiddete ve korkuya dayalı büyük bir gözaltı düzeni, kendisine biat eden bir toplum oluşturmak istiyorlar.

 

Ülkemizi Kararnamelerle yönetip, kamu hizmetlerini tasfiye ederek güvencesiz istihdamı ve iş cinayetlerini olağan hale getirmeye, Türkiye’yi kuralsız çalıştırmanın hakim olduğu ucuz emek cennetine dönüştürmeye çalışıyorlar.

 

Hiç kuşku yok ki, bunların cenneti, milyonlarca yoksulun, emekçinin cehennemi olacaktır. İnsanın insanca yaşayabileceği alan gittikçe daralacak; güvencesizlik, geleceksizlik, işsizlik, sefalet, adaletsizlik “kaderimiz” haline getirilecektir.

 

Hakları iade edilmeyen seçilmişleri, mesleklerini onurlarıyla yerine getirmek istedikleri için dört duvar arasına atılan gazeteci dostlarımızı unutmadık. Onların yalnız olmadıklarını, yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha duyurmak için alkışlarımızla ve ıslıklarımızla buradan selam gönderiyoruz arkadaşlar.

 

Sevgili Dostlar

Bugün ülkemizde çoğulculuk adı altında tekseslilik, “ileri demokrasi” veya “Yeni Türkiye” adı altında ise aslında yeni bir diktatörlük biçimleniyor.

 

Bunların “Yeni Türkiye’si”nin temeli yalan ve demogojilerle atılmaktadır. Yeni anayasa hazırlanacakmış ve bu anayasa özgürlükçü olacakmış.

Kimi kandırıyorsunuz siz!..

Siz değil misiniz dört sendikayı kapatan?.. Siz değil misiniz anayasanın 90. Maddesine rağmen Genç-Sen, Emekli-Sen, Çiftçi-Sen ve Yargı-Sen’e kapatma davası açan?

Siz değil misiniz parasız üniversite isteyen gençlerin 18 ay boyunca özgürlüklerini kısıtlayan?

Siz değil misiniz demokratik hakkını kullanan insanları gaz bombalarıyla ve coplarla cezalandıran?

Siz değil misiniz protestoya tahammül etmeyip bir öğretmenimizin ölümüne neden olan?

Siz değil misiniz, “çocuk da olsa, kadın da olsa güvenlik güçleri gerekeni yapacaktır” diyen?

Siz değil misiniz HES’lere karşı yaşama hakkını kullanan halkın üzerine coplarla, panzerlerle, gazla yürüyen?

Siz değil misiniz asgari ücreti açlık sınırının altında belirleyerek milyonlarca işçiye dayatan?

İş cinayetlerine “kaderdir” diyen siz değil misiniz?

Hani nerde kaldı özgürlük masallarınız?

 

Sizin “Yeni Türkiye”niz hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasından başka birşey değildir. Sizin “Yeni Türkiye” masalınız, yıllardır akan kan ve gözyaşını dindirmek için değil, savaşı daha büyük bir savaşla sürdürmeye niyetlenen bir masaldır. Sizin masalınız, yüzyıllardır bir arada yaşayan Kürt ve Türk halkına kardeşlik yerine düşmanlık, eşitlik yerine ayrımcılık, barış yerine savaş sunan “çılgın proje”lerinizden biridir.

 

Sevgili Dostlar,

Tarihin çöp sepeti, kendi halkına sırtını dönen ve emekçileri karşısına alan siyasetlerle doludur.

 

Fakat şunu aklımızdan çıkarmamalıyız ki, güçlü bir karşı koyuş ve birleşik bir mücadele olmadan, tarih bunu tek başına yapmaz, yapamaz.

 

Nerede olursak olalım, ne iş yapıyorsak yapalım, “her büyük sarsıntının aşağıdan geldiğini” birleşmiş bir halkın yenilemeyeceğini unutmayalım.

 

Eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye’yi birleşe birleşe kazanacağız!

 

Sizi bu duygularla bir kez daha kucaklıyor, DİSK adına hepinizi selamlıyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ITUC ETUC