Image Map

Küresel Sendika Konseyi'nden Başbakan'a: "Kardeşlerimizin sendika özgürlükleri, insan hakları ve demokrasi için verdikleri mücadeleleri sonuna kadar destekliyoruz!"

Küresel Sendika Konseyi’nden Başbakan’a:

 “Kardeşlerimizin sendika özgürlükleri, insan hakları ve demokrasi için verdikleri mücadeleleri sonuna kadar destekliyoruz!”

 

 

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), uluslararası metal, kimya, gıda, hizmet, tekstil, inşaat ve gazetecilik sendikalarının bulunduğu 13 sendikanın genel sekreteri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ortak bir mektup yazdı. Küresel çapta yüzlerce milyon çalışanı temsil eden 13 örgüt, Sendikalar Yasası’nda yapılması planlanan değişikliklere ilişkin kaygılarını bildirdi.

 

Dünya çapında örgütlenen, yüz milyonlarca işçiyi temsil eden 13 küresel sendika ve konfederasyon, Başbakan Erdoğan’a hitaben ortak yazdıkları bir mektupta, yeni Sendikalar Yasası tasarısına ilişkin görüşlerini açıklayarak, yasaya yeni giren ve korunan bazı maddelerle ilgili endişelerini paylaştılar. Başbakan Erdoğan’a 7 Aralık’ta gönderilen mektupta, hükümetin işçi sendikaları ve işverenlerle sendikal yasalarda yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili görüşmeleri yakından izlendiği belirtilerek şöyle denildi:

 

“Sayın Başbakan hazırlanmış olan tasarıda çok gelişme önerilmiş olsa bile tasarının tümü mevcut yasaların anti-demokratik niteliğini değiştirmemektedir. Taslak İLO ve AB normalları ile çelişen bir çok engeli içermektedir. Önerilmek istenen yeni Anayasada geniş özgürlükler öngörerek hükümetinizin Türkiye’yi daha demokratik bir ülke konumuna getirmek istediğini biliyoruz. Bunu takdirle karşılıyoruz. Şuna inanıyoruz ki Türkiye 1980 askeri rejiminin getirdiği baskıcı ve engelleyici sendikal yasaları temelden değiştirmelidir. Türk halkının ve işçilerinin bunu hak ettiğini sanıyoruz.”

 

Uluslararası Kamu Hizmetleri Sendikası (PSI), Uluslararası İnşaat ve Ağaç İşçileri Sendikası (BWI), Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Uluslararası Ulaşım İşçileri Federasyonu (ITF), Uluslar arası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Uluslararası Eğitim Sendikası (EI), Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF), Uluslararası Sanat ve Eğlence İttifakı (IAEA), OECD Sendikal Danışma Komitesi (TUAC), Uluslararası Kimya, Enerji, Maden ve Genel işçi Sendikaları Birliği (ICEM), UNI Global Birlik, Uluslararası Gıda, Tarım, Otel, Restoran, Katering, Tütün ve Birleşik İşçi Sendikaları (IUF) ve Uluslararası Tekstil, Hazırgiyim ve Deri İşçileri Federasyonu (ITGLWF) genel sekreterlerinin imzasıyla gönderilen mektupta Türk sendikalarına da destek mesajı verildi:

 

“Yasa tasarısında işçilerin günlük yaşamlarına taşıyacakları daha somut ve anlamlı değişiklikler yapılmasını içtenlikle öneririz.Bizler uluslararası sendika örgütleri olarak Türk sendikacı kardeşlerimizin sendika özgürlükleri, insan hakları ve demokrasi için verdikleri mücadeleleri sonuna kadar destekleyeceğiz.”

 

İşte uluslararası sendikaların dikkat çektiği Sendikalar Yasası’nda değişikliklere ilişkin endişe noktaları:

 

– İşçi sendikaları için örgütlenme önünde ki önemli bir engel olan sendika üyeliğinde noter şartının kaldırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Buna karşılık üyeliğin “e-hükümet” yolu ile bilgisayar üzerinden Bakanlığa bildirilmesinin sendika üyeliğinin kontrolü ve hükümetin müdahalesi sonucu doğurabileceği kaygısını taşıyoruz. Bu 87 sayılı Sözleşmenin özüne aykırıdır. Bu konu sadece sendikalara ve üyelere bırakılmalı, hükümet bu konuya müdahale etmemelidir.

 

– Yasanın metninin sadeleştirilmesi ve işkolu sayısının azaltılması olumlu bir gelişime olmakla beraber 10 işkolunda örgütlenen sendikalar başka sendikalara katılmak zorunda kalacak ve bu da sendikal örgütlenmeye yeni külfetler getirecektir. Küçük sendikalar büyük sendikalar ile birleşmek zorunda kalacaktır.

 

– İşverenlerin işyerlerinde değişik işkollarının varlığını ileri sürerek yetki sürecini engelleyememesi önemli bir gelişmedir.

 

– Sendikaların faaliyetlerini kendilerinin düzenlemesine, sendika yöneticilerinin güvenliğine ve hapis cezalarının para cezalarına çevrilmesine, işsiz üyelerin üyeliklerinin bir yıl daha devam etmesine ilişkin yeni maddeler ileriye atılmış mütevazı adımlardır.

 

– 2821 sayılı yasada atılmış bu olumlu adımların verimli bir endüstriyel ilişkiler sistemi ile uyum sağlayabilmesi için 2822 sayılı yasada da yapılmasını bekliyoruz.

 

Bu az sayıda ve yetersiz değişikliklere rağmen yasa taslağının beklentilerimizi karşılamadığı gibi uluslararası normlarla da örtüşmediğine inanıyoruz.

 

– İşyeri, işletme ve işkolu barajlarının muhafaza edilmesine şiddetle karşıyız. Yetki için %10 barajı yerine işkolunda %0.5 oranında üye olması koşulunu sendika özgürlüğü için engel olarak görüyoruz. Bir çok sendika işkollarının birleştirilmesi sonucu genişletilmesiyle %0.5 oranında örgütlenme sağlayamayabilir ve toplu sözleşme yetkisi alamaz.

 

– Ayrıca yetki için işyerlerinde %50 artı 1 ve işletmelerde %40 artı bir oranları sendika örgütlenmesinde temel ILO ilkelerinin ihlali anlamına gelir.

 

– Bundan daha önemli olarak taslak işverenlerin Bakanlıkça verilen yetkiye itirazları konusunda uzun sürebilen yargı sürecini kısaltıcı hiçbir yenilik önermiyor. Türkiye’de işverenlerin çoğu kez Bakanlıkça verilen yetkiye itiraz ettikleri bir gerçektir. Bu temel sendikal hakkının ihlalinden başka bir şey değildir. Gene böyle durumlarda, yargı sürecinde bir çok işçinin işten çıkarıldığını anımsamak gerekir. Bu da işçinin temel hak ve özgürlüğünün açık ihlalidir. Ek olarak Türkiye’de yargının yavaş ve geç işlediği gerçeği vardır. Bu sadece sendikaların özgürce ve verimli olarak faaliyetini engellemiyor aynı zamanda sendikal hakların temelinden yok edilmesine neden oluyor.

 

Yeni yasa mutlaka işçilerin böyle gecikmeler olmadan toplu sözleşme sürecinin işlemesini sağlayacak hükümler içermelidir.

 

– Grup sözleşmelerinin ve çerçeve anlaşmalarının taslakta yer almasını memnuniyetle karşılıyoruz. Çerçeve anlaşmalarının grev yetkisini de içerecek biçimde iyi tanımlanması dileğimizdir.

 

– Son olarak toplu sözleşme yetkisinin belirlenmesi konusunda tüm bürokratik engellerin varlığını sürdüreceği hususuna inanmakta güçlük
çekiyoruz.

 

– Grev hakkı konusunda mevcut yasada bulunan hükümlerin, bir iyileştirme yapılmadan, muhafazasını kabul edilemez buluyoruz. Grev yasakları ve grevin yasak olduğu işkolları varlığını korumaktadır. Bu ILO normlarının açıkca ihlali anlamına gelmektedir. Hükümetin grev erteleme yetkisi de sürecektir. Geçmişte lastik,cam işkollarında ve belediyelerde yaşanan olaylar dikkate alındığında genel sağlık ve ulusal güvenlik gibi muğlak deyimler grev hakkını ihlâl edecek niteliktedir. Grev erteleme yetkisinin yerel yargı organlarına bırakılma önerisinin, geçmiş uygulamalar nedeni ile yargı üzerinde olumsuz etkisi olacağı açıktır.

 

– Dayanışma, siyasi ve genel grev yasaklarının devam etmesini şiddetle protesto ediyoruz.”

 

 

 

ITUC’UN BAŞBAKAN R. TAYYİP ERDOĞAN’A GÖNDERDİĞİ MEKTUBUN TAM METNİ ŞÖYLE:

 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan                                                                      

Başbakan

Türkiye Cumhuriyeti

Ankara-Türkiye

 

 

Konu: Sendikalar Yasasında Değişiklik

 

 

Sayın Başbakan

 

Bu mektubu size Türkiye’de değişik konfederasyonlara bağlı sendikalar da dahil olmak üzere, dünyada yüz milyonlarca işçiyi temsil eden küresel sendika örgütleri adına yazıyoruz.

 

Türkiye hükümetinin onayladığı fakat tam anlamı ile uygulamaya koymadığı uluslararası sözleşmelerin sağladığı ve Türkiye’de çalışanların uygulamada yararlanamadığı sendikal temel hak ve özgürlükler küresel işçi hareketinin gündeminin en önemli konusudur. Türkiye birkaç senedir çalışanların hakları konusunda Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) ve ülkenizin üye olmak için müzakereler yürüttüğü Avrupa Birliği’nin gözetimi altındadır.

 

Hükümetinizin işçi sendikaları merkezleri ve işverenlerle sendikal yasalarda yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili yaptığı görüşmeleri yakından izliyoruz. ILO Sözleşmelerine ve AB kriterlerinde belirlenen normlara uyum sağlamak için sergilediğiniz çabaları takdirle karşılamaktayız.

 

Bununla beraber işçi hakları dahil daha çok özgürlük vaat eden, kampanyası sizin ve partiniz tarafından yürütülen 12 Eylül Anayasa referandumundan sonra işçi hakları konusunda hükümetinizin yeni ve kararlı adımlar atmasını beklemekteydik.

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51 maddesi,” çalışanlar ve işverenler üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten çekilme haklarına sahiptirler” diyerek bir sendikaya üye olma hak ve özgürlüğünü kabul etmiştir.

 

Buna ek olarak Türkiye tarafından onaylanan ILO’nun 87 sayılı Sözleşmesi sendikaların kendi tüzüklerini hazırlama, kendi temsilcilerini özgürce seçme, yönetimlerini ve eylemlerini düzenleme ve programlarını hazırlama haklarını kabul etmiştir. Bu sözleşme kamu yöneticilerinin bu haklara müdahale etmek veya engellemekten sakınacağı hükmünü de içermektedir.

 

Çalışma Bakanınızın 2821 sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt yasasının yerini almak üzere Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısını hazırladığı ve imza için kabine üyesi Bakanlara gönderdiği bilgimiz dahilindedir. Bu tasarı hükümet tasarısı olarak öncelikle görüşülmek ve yasalaştırılmak üzere TBMM’ne gönderilecektir.

 

Aşağıdaki konuları dikkatinize sunmak istiyoruz.

 

– İşçi sendikaları için örgütlenme önünde ki önemli bir engel olan sendika üyeliğinde noter şartının kaldırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Buna karşılık üyeliğin “e-hükümet” yolu ile bilgisayar üzerinden Bakanlığa bildirilmesinin sendika üyeliğinin kontrolü ve hükümetin müdahalesi sonucu doğurabileceği kaygısını taşıyoruz. Bu 87 sayılı Sözleşmenin özüne aykırıdır. Bu konu sadece sendikalara ve üyelere bırakılmalı, hükümet bu konuya müdahale etmemelidir.

 

– Yasanın metninin sadeleştirilmesi ve işkolu sayısının azaltılması olumlu bir gelişime olmakla beraber 10 işkolunda örgütlenen sendikalar başka sendikalara katılmak zorunda kalacak ve bu da sendikal örgütlenmeye yeni külfetler getirecektir. Küçük sendikalar büyük sendikalar ile birleşmek zorunda kalacaktır.

 

– İşverenlerin işyerlerinde değişik işkollarının varlığını ileri sürerek yetki sürecini engelleyememesi önemli bir gelişmedir.

 

– Sendikaların faaliyetlerini kendilerinin düzenlemesine, sendika yöneticilerinin güvenliğine ve hapis cezalarının para cezalarına çevrilmesine, işsiz üyelerin üyeliklerinin bir yıl daha devam etmesine ilişkin yeni maddeler ileriye atılmış mütevazı adımlardır.

 

– 2821 sayılı yasada atılmış bu olumlu adımların verimli bir endüstriyel ilişkiler sistemi ile uyum sağlayabilmesi için 2822 sayılı yasada da yapılmasını bekliyoruz.

 

Bu az sayıda ve yetersiz değişikliklere rağmen yasa taslağının beklentilerimizi karşılamadığı gibi uluslararası normlarla da örtüşmediğine inanıyoruz.

 

– İşyeri, işletme ve işkolu barajlarının muhafaza edilmesine şiddetle karşıyız. Yetki için %10 barajı yerine işkolunda %0.5 oranında üye olması koşulunu sendika özgürlüğü için engel olarak görüyoruz. Bir çok sendika işkollarının birleştirilmesi sonucu genişletilmesiyle %0.5 oranında örgütlenme sağlayamayabilir ve toplu sözleşme yetkisi alamaz.

 

– Ayrıca yetki için işyerlerinde %50 artı 1 ve işletmelerde %40 artı bir oranları sendika örgütlenmesinde temel ILO ilkelerinin ihlali anlamına gelir.

 

– Bundan daha önemli olarak taslak işverenlerin Bakanlıkça verilen yetkiye itirazları konusunda uzun sürebilen yargı sürecini kısaltıcı hiçbir yenilik önermiyor. Türkiye’de işverenlerin çoğu kez Bakanlıkça verilen yetkiye itiraz ettikleri bir gerçektir. Bu temel sendikal hakkının ihlalinden başka bir şey değildir. Gene böyle durumlarda, yargı sürecinde bir çok işçinin işten çıkarıldığını anımsamak gerekir. Bu da işçinin temel hak ve özgürlüğünün açık ihlalidir. Ek olarak Türkiye’de yargının yavaş ve geç işlediği gerçeği vardır. Bu sadece sendikaların özgürce ve verimli olarak faaliyetini engellemiyor aynı zamanda sendikal hakların temelinden yok edilmesine neden oluyor.

 

Yeni yasa mutlaka işçilerin böyle gecikmeler olmadan toplu sözleşme sürecinin işlemesini sağlayacak hükümler içermelidir.

 

– Grup sözleşmelerinin ve çerçeve anlaşmalarının taslakta yer almasını memnuniyetle karşılıyoruz. Çerçeve anlaşmalarının grev yetkisini de içerecek biçimde iyi tanımlanması dileğimizdir.

 

Son olarak toplu sözleşme yetkisinin belirlenmesi konusunda tüm bürokratik engellerin varlığını sürdüreceği hususuna inanmakta güçlük çekiyoruz.

 

– Grev hakkı konusunda mevcut yasada bulunan hükümlerin, bir iyileştirme yapılmadan, muhafazasını kabul edilemez buluyoruz. Grev yasakları ve grevin yasak olduğu işkolları varlığını korumaktadır. Bu ILO normlarının açıkca ihlali anlamına gelmektedir. Hükümetin grev erteleme yetkisi de sürecektir. Geçmişte lastik,cam işkollarında ve belediyelerde yaşanan olaylar dikkate alındığında genel sağlık ve ulusal güvenlik gibi muğlak deyimler grev hakkını ihlâl edecek niteliktedir. Grev erteleme yetkisinin yerel yargı organlarına bırakılma önerisinin, geçmiş uygulamalar nedeni ile yargı üzerinde olumsuz etkisi olacağı açıktır

 

Dayanışma, siyasi ve genel grev yasaklarının devam etmesini şiddetle protesto ediyoruz.

 

Sayın Başbakan hazırlanmış olan tasarıda çok gelişme önerilmiş olsa bile tasarının tümü mevcut yasaların anti-demokratik niteliğini değiştirmemektedir. Taslak İLO ve AB normalları ile çelişen bir çok engeli içermektedir.

 

Önerilmek istenen yeni Anayasada geniş özgürlükler öngörerek hükümetinizin Türkiye’yi daha demokratik bir ülke konumuna getirmek istediğini biliyoruz. Bunu takdirle karşılıyoruz. Şuna inanıyoruz ki Türkiye 1980 askeri rejiminin getirdiği baskıcı ve engelleyici sendikal yasaları temelden değiştirmelidir. Türk halkının ve işçilerinin bunu hak ettiğini sanıyoruz.

 

Yasa tasarısında işçilerin günlük yaşamlarına taşıyacakları daha somut ve anlamlı değişiklikler yapılmasını içtenlikle öneririz. Bizler uluslararası sendika örgütleri olarak Türk sendikacı kardeşlerimizin sendika özgürlükleri, insan hakları ve demokrasi için verdikleri mücadeleleri sonuna kadar destekleyeceğiz.

 

Acele cevabınızı beklemekteyiz.

 

Dostlukla  

 

 

Peter Waldorff,

General Secretary,

Public Services International (PSI)

 

Ambet Yuson,

Ambet Yuson,

Building and Wood Workers International (BWI)

 

Sharan Burrow,

General Secretary,

International Trade UNION Confederation (ITUC)

 

David Cockroft,

General Secretary,

International Transport Workers’ Federation (ITF)

 

Beth Costa,

General Secretary,

International Federation of Journalists (IFJ)

 

Fred van Leeuwen,

General Secretary,

Education International (EI)

 

Jyrky Raina,

General Secretary,

International Metalworkers’ Federation (IMF)

 

Benoît Machuel,

General Secretary,

International Arts and Entertainment Alliance (IAEA)

 

John Evans

General Secretary,

Trade UNION Advisory Committee to the OECD (TUAC)

 

Manfred Warda,

General Secretary,

International Federation of Chemical, Energy, Mine & General Workers’ UNION (ICEM)

 

Philip Jennings,

General Secretary,

UNI Global UNION

 

Ron Oswald,

General Secretary,

International UNION of Food, Agricultural, Hotel, Restaurant, Catering, Tobacco and Allied Workers’ Associations (IUF)

 

Klaus Priegnitz,

Acting General Secretary,

International Textile, Garment and Leather Workers’ Federation (ITGLWF)

 

CC.

Faruk Çelik  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Juan Somavia  ILO Genel Direktörü

Stefan Füle AB Genişlemeden Sorumlu Bakanı

Türk sendikaları    

ITUC ETUC