KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, TESLİM OLMUYORUZ!..
KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, TESLİM OLMUYORUZ!..
KESK’in 26 Şubat’ta Kadıköy’de düzenlediği mitingte biraraya gelen Emek ve Demokrasi Güçleri, KESK ve sendikalar üzerinde yoğunlaşan baskı ve tutuklamalara, çalışma yaşamına yönelik baskılara, yoksulluğa karşı “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, Teslim Olmuyoruz” dedi.
Et ve Balık Kurumu önünde toplanan kortejler Kadıköy İskele Meydanı’na yürüdü. “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Sendika KESK’tir, KESK bizim onurumuzdur”, sloganlarının atıldığı mitingde, tutuklanan KESK’li kadınların fotoğraflarının yer aldığı bir pankart taşınarak tutuklamalara tepki gösterildi.
Emek ve Demokrasi Güçleri imzalı “KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, TESLİM OLMUYORUZ!” yazılı ana pankartın arkasında KESK, DİSK ve TTB yöneticileri yürüdü. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, DİSK Örgütlenme Dairesi Başkanı İsmail Yurtseven, TTB Merkez Konseyi üyesi Hüseyin Demirdizen, DİSK İstanbul Temsilcisi Önder Atay, Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Sine-Sen Genel Başkanı Zafer Ayden‘in yer aldığı yürüyüşte birçok kurum kendi pankartları arkasında yürüdü.
KESK, DİSK, Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, TTB, direnişteki Hey Tekstil ve Maltepe Belediyesi işçilerinin yanı sıra çok sayıda parti ve demokratik kitle örgütü katıldığı mitingde tüm baskılara rağmen mücadelenin sürdürüleceği vurgulandı.
MÜCADELE ORTAKLAŞTIRILMALI…
Mitingde ilk konuşmayı yapan DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu bugün yaşananların her dönem yaşandığını belirterek sözlerine başladı. “Hepimiz bir cenderenin içindeyiz. Taleplerimiz, saldırı biçimleri farklı olsa da direnenlere karşı yıldırma politikaları, özgürlük isteyenlere karşı azgın saldırılar hayata geçiriliyor” diyerek konuşmasını sürdüren Serdaroğlu, “Son 30 yıldır, bir toplumsal dönüşüm programı hayata geçirildi. Bu projenin son halkalarını AKP Hükümeti birleştiriyor. İnsanları yasal haklarını savunduklarından dolayı içeriye tıkmaya çalışıyorlar. Maltepe işçileri bunun en net örneğidir. Hey Tekstil işçileri bu saldırının içerisindedir” diye konuştu. Genel Sekreterimiz Serdaroğlu, özgürlük isteyen halkların, haklarını isteyen emekçilerin bunun için mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
TTB Merkez Konsey Üyesi Hüseyin Demirdizen, “Biz TTB olarak yılladır sağlığa giden yol, barış ve demokrasiden geçtiğini söylüyoruz. İşsizlik, toplumsal yaşamdaki sorunlar sağlıksız bir toplum yaratıyor. Emeğe, sağlık hakkına, derelere göz koyanlar, bu saldırılar altında birlikte olmazsak, ülkenin geleceğine sahip çıkmazsak bu mücadelenin yürütülemeyeceğini biliyorlar. Bugün teslim olmuyoruz diyen dostlarımıza, seslerini birleştiren emekçilere TTB olarak teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
KESK NEDEN HEDEFTE?
Mitingde konuşan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Türkiye’de hakları ve özgürlükleri için mücadele eden tüm kesimlerin sindirme, susturma, ötekileştirme, gözaltı ve tutuklamalarla kuşatılmak istendiğini söyledi. Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin haklarının yok sayıldığı bir ülkede demokrasiden de sendikal hak ve özgürlüklerden de söz etmenin mümkün olmadığını belirten Özgen, KESK üzerindeki baskıların artmasının kesinlikle tesadüf olmadığını vurguladı.
“Biz elimize silah mı aldık? Kimi linç ettik? Nereyi kundakladık? Savaş çığırtkanlığı mı yaptık? Hırsızlık mı yaptık? İhaleye fesat mı karıştırdık?” diye soran Özgen, “Biz bu suçların hiçbirisini işlemedik. Biz KESK’liler her koşulda değerlerimize bağlı mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye de kararlıyız. Bunun için her zaman demokrasi ve emek düşmanlarının hedefinde olduk” diye konuştu.
Özgen, KESK yönetici ve üyeleri üzerindeki sürgün edilme, görevden alma, idari soruşturma gibi baskıların rutin hale geldiğini kaydederek, haksızlıklar karşısında sesini yükselten KESK’in mücadelesinden korkanların baskılarına gözaltı ve tutuklamalarla devam ettiğini söyledi.
KESK üzerinde yoğunlaşan baskıların kesinlikle tesadüf olmadığını vurgulayan Özgen, en son 16 Şubat’ta tutuklanan KESK’li kadın yönetici ve üyelerine sorulan sorulardan örnekler vererek, “Bu sorular üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla, geliştirmekle görevli her sendikanın, her konfederasyonun yapması gereken sendikal faaliyetlerin sorgulama konusu haline getirildiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır” diye konuştu.
Özgen, Türkiye’de emeği ile geçinen tüm kesimlerinin önünde her zaman zorlu süreçler olduğunu ifade ederek, “Geçmişte haklı mücadelemizi engellemeye çalışanlar tarihin çöplüğündeki yerini alalı çok oldu. KESK ise önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik ayakta” dedi.
Tutuklanan KESK’lilerin tek suçunun sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi vermek ve bu kapsamda yapılan faaliyetlere katılmak olduğunu ifade eden Özgen, asıl suçlunun bu haklar önünde engel olanlar olduğunu vurguladı. KESK’E sahip çıkmanın, emeğe, demokrasiye, barışa ve kardeşliğe sahip çıkmak olduğunu söyleyen Özgen “KESK bizim onurumuzdur, onurumuzu çiğnetmeyeceğiz. Gerektiğinde balyoz, gerektiğinde grev dalgası olup zulmün kalelerini bir bir yıkacağız. Ne darbelere, ne statükoya ne de AKP faşizmine teslim olmadık, olmayacağız” dedi.