İŞSİZLİK VERİLERİNDE TEHLİKE SİNYALLERİ
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi Temmuz 2012 dönem sonuçlarını değerlendirdi:
1) Mevsimsel etkiden arındırılmış işsizlik geçtiğimiz aya göre % 0,2 artışla, % 9,1’e yükseldi. İşsiz sayısı bir önceki aya göre 97 bin arttı. Geçtiğimiz yılın aynı ayı ile karşılaştırdığımızda ise iş gücüne katılım oranındaki düşüş, 216 bin işsizi sakladı.
2) Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmıyor. İşgücüne katılım oranı Temmuz 2012 dönemi için %50,8 düzeyinde. İşsiz sayılmayan umudu kesik işsizlerin sayısı ve ev içi emeğin görünmez olmasının sonucunda açığa çıkan bu durum Türkiye’de işsizliği olduğundan düşük gösteriyor. Geçen yıl aynı dönem için işgücüne katılım oranı % 51,2 düzeyindeydi. İşgücüne katılım oranı % 0,4 puan düşmeseydi, İşsiz sayısı geçen yıldan 30 bin fazla olacaktı. Bu kadar az bir oran işsizlik verilerinde 216 bin kişi fark ettiriyor.
3) AB ülkeleri için Eurostat 2011 yılı verilerine göre işgücüne katılım oranı %68,6 düzeyinde. Türkiye’de iş isteyenlerin (işgücüne katılım) oranı AB-27 ortalaması kadar olsaydı işsiz sayısı 12 milyon 67 bin olacaktı. Geçen ay bu sayı 11 milyon 933 bin düzeyindeydi. Aynı hesaplamaya göre işsizlik oranı ise yüzde 32,1 düzeyine çıkacaktı (geçtiğimiz ay bu oran 31,8’di).
4) Şu anda 27 AB ülkesi ile karşılaştırıldığında Türkiye işsizlik oranları bakımından geçtiğimiz aya göre % 9,1 oran ile 14. Sıraya geriledi. Avusturya, Almanya, Romanya, Belçika gibi pek çok ülke için işsizlik oranı Türkiye’den düşük. Kentsel yerlerde işsizlik oranına baktığımızda Türkiye’de işsizlik AB ortalamasının yalnızca % 0,1 oranı ile altında kalıyor (Türkiye’de kent için işsizlik % 10,4, AB genelinde işsizlik ortalama % 10,5).
5) Umudu olmadığı için ya da diğer nedenle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlar dahil edildiğinde işsizlik oranı %8,4 değil, %14,21, işsiz sayısı da 2 milyon 373 bin değil, 4 milyon 223 bin oluyor. Gizli işsiz olarak görülen eksik istihdam da ilave edildiğinde işsizlik oranı %16,6 düzeyinde.
6) Gençler için ise durum daha da kötü. Her iki gençten biri kayıtdışı çalışırken, umudu kesik işsizlerle birlikte her 4 gençten biri işsiz. Resmi olarak %16,3 olan işsizlik, umudu olmadığı için ya da diğer nedenle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayan gençler dahil edildiğinde % 25,75’e ulaşıyor (geçtiğimi ay bu oran % 24,4’tü). 759 bin işsiz gence karşı 594 bin çalışmaya hazır ancak umutsuzluk başta olmak üzere çeşitli nedenlerle iş aramayan genç var. Geçtiğimiz aya göre işsiz genç sayısı 47 bin artmış durumda. Geçtiğimiz yıla göre ise istihdamdan çekilen genç sayısı 214 bin. İşgücüne katılım oranı düşmeseydi genç işsiz sayısı 759 bin değil, 985 bin olacaktı.
7) Kadınlar için çalışma yaşamına katılmak son derece zor. İşgücüne katılım oranı kadınlar için %30,3 düzeyinde. Çalışma çağındaki her üç kadından yaklaşık olarak sadece biri çalışıyor. Lise ve üzeri eğitime sahip kadınlar erkeklere göre 2 kat daha fazla işsizlik gerçeği ile yüzleşiyor. Erkeklerde işsizlik oranı lise mezunları için % 8,4, mesleki ve teknik lise için % 6,8, yükseköğretim için % 8 iken bu oran kadınlarda sırası ile % 17,7, % 18,2, %15,5 seviyesinde. Lise ve üzeri eğitime sahip olanlarda kadınlar için işsizlik % 16, erkeklerde %8. Üniversiteli kadınlarda işsiz sayısı bir önceki aya göre 55 bin arttı. İşsizlik oranı % 12,9’dan 15,5’e fırladı.
8) Kayıtdışı oransal olarak gerilese de hala kriz öncesi değerlerin üzerinde. 2008 Temmuz dönemi ile karşılaştırıldığında kayıtdışı istihdam 202 bin artmış durumda. Erkekler için aynı dönemde kayıtdışı 348 bin azalırken kadınlar için 550 bin artmış görünüyor.
9) Tarım sektörü kriz öncesine göre 1 milyon 31 bin artmış durumda. Buna göre toplam istihdam artışının % 31’i tarım kesiminde gerçekleşti.
10) Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşıyor. 2009 yılı Temmuz dönemi ile karşılaştırıldığında geçici çalışanların sayısı % 31 artarak, 1 milyon 687 binden, 2 milyon 193 bine yükseldi. Geçici çalışmanın yaygınlaştırılması hükümetin istihdam stratejisi açısından bir amaç olarak değerlendiriliyor. Geçici işçiler için işsizlik oranı 21,8.
Sonuç olarak işsizlik verilerinin mevsimsel olarak en düşük olduğu yaz döneminde işsizlik verilerinin yükselmesi, bu yükselişe işgücüne katılım oranında yaşanan düşüşün eşlik etmesi, işsizlik konusunda tehlike çanlarının artık duymak istemeyenlerin bile duyacağı şekilde çalmaya başladığını göstermektedir.
Türkiye’de işsizlik sorunu kriz koşullarında kadınların ve gençlerin çalışma hayatında karşılaştıkları engeller üzerinden ağır bir biçimde yaşandı. İşsizlikte ekonomide yaşanan yavaşlamanın eşlik ettiği yükselişin devamı muhtemeldir. Bu süreçte Türkiye’yi küresel sermayenin ucuz işgücü deposu olarak şekillendirmeye çalışan ucuz istihdam stratejisi gibi temelde çalışma yaşamının yapısını tahrip etmeye odaklanan anlayışlardan uzak durulmalıdır. İşsizlikle mücadeleyi emeğin kazanılmış haklarını ortadan kaldırmak amacıyla kullanmaya çalışan her türlü anlayışa karşı, işçiler, işsizler, emekçiler alternatifsiz değildir. İşsizlikle mücadele için;
1. Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
2. Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
3. Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
4. Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar, noter şartı kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır
5. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır
6. Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
7. Taşeronlaşma ve kayıtdışı istihdam engellenmelidir