Image Map

"Köle işçi" hayalleriniz gerçek olmayacak!

AKP, demokrasi konusunda olmasa da, binlerce insanın hergün kullandığı geniş kamusal mekânlara egemen olma konusunda öyle ileri adımlar atmış ki, başka bir sese, başka bir renge, başka bir “çizgiye” yer bırakmıyor.

Parasıyla, medya gücüyle, yasama ve yargı gücüyle yapamadığını copuyla, kalkanıyla, biber gazıyla, plastik mermisiyle, TOMA’sıyla, polis gücüyle yapıyor. Kentin en işlek meydan ve bulvarlarını ne muhaliflerine ne de alternatiflerine asla terk etmeme konusunda reklam teknolojisi ve toplum mühendisliği dersini aldığı her halinden belli.

Ustalık evresinde kendi ustalarını “kısmen” kızdıran hınzır bir öğrenci edasıyla “Hayaldi gerçek oldu” sloganları eşliğinde şovmenlik yaparak ilerleyen AKP’nin, neoliberal politikaları ve oy avcılığı temelindeki muhafazakar ritüellere dayalı politikaları toplumsal yaşamın tüm alanlarını kuşatmış durumda. Ve şu sıralar dikensiz gül bahçesinde “köle işçi” hayalleri de yeniden alevlenmiş gözüküyor.

Patronların zenginliğine zenginlik katmak için hayatını çarçur eden emekçinin “zor günlerinde” cebinde kalacak üç kuruş paraya da göz dikilmesi günlük siyasetin çok ötesinde, uluslararası emperyalist örgütlerin temel politikalarını oluşturmaktadır. Esasında AKP’nin tüm siyasi çabaları da bu “temel politika” üzerinde şekillenmektedir.

Emperyalizmin her anlamda bölgesel taşeronluğunu üstlenen AKP’nin demokratik bir Türkiye inşa etmesi hiç mi hiç olanaklı değildir. Hatta aksine, ülkemizde demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden biri, siyasi iktidarların öteden beri emperyalizmle sürdürdüğü bağımlılık ilişkileridir. Bu bağımlılıktan dolayıdır ki militarist, baskıcı ve otoriter bir siyasi yapı olarak kalmaya mahkumdur AKP.

Dolayısıyla gerçek bir demokratikleşme ancak bu ilişkilere son vermekle, emekçi sınıfların aşağıdan yukarıya toplumsal, siyasi mücadelesi sonucunda mümkün olacaktır.

İşçi ve emekçi yoksul halkın zor günleri için kazandıkları son “rızkları” olan kıdem tazminatı haklarını da ellerinden almaya yeltenen, heveslenen, bunun için bütün zor güçlerini devreye sokan riyakar iktidar karşısında bugün susan, ses çıkarmayan, alet olan, kişisel hesaplarıyla bir halkın köleliğine hizmet edenler tarihte hiçte iyi olarak anılmayacaktır.

Bırakın tarihe ya da kendi sınıfına ve halkına karşı sorumluluğunu, insan olarak kalmak isteyenlerin bugün temel görevi, bir sınıfın başka bir sınıf üzerinde tahakkümünü tesis etmeye yönelik olarak iktidarın patronlarla kolkola vererek attıkları adımlara var gücüyle karşı koymaktır.

24 Ekim’de Ankara ve İstanbul’da yaptığımız eylemlerle “Köleliğe Karşı #Direnİşçi” kampanyası başlatan konfederasyonumuz DİSK Kasım’da sokaklara çıkıyor. Sendikalı sendikasız tüm işçileri, emekçileri, kadınları, emek dostlarını, güvencesizliğe sürüklenen gençlerimizi bu süreçte omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz.

ITUC ETUC