“Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Emek Hareketi Tarihinin Kaynakları” adlı konferansımız gerçekleştirildi.
SONUÇ BİLDİRGESİ
DİSK, Tarih Vakfı ve TÜSTAV tarafından ortaklaşa düzenlenen “Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Emek Hareketi Tarihinin Kaynakları” adlı konferansımız ilân edildiği şekliyle Birleşik Metal-İş sendikasının Bostancı’daki Kemal Türkler toplantı salonunda gerçekleştirildi. Organizasyon komitesi emek hareketinin önemli isimlerinden biri olan Kemal Türkler’in adını taşıyan salonunu konferansımıza açtığı için Birleşik Metal-İş sendikasına şükranlarını ifade etti.
Türkiye’de tarih denildiğinde akla devlet adamlarının, milli kahramanların, devasa sosyal ve iktisadi yapıların, komplocu ilişkilerin geldiği bir ortamda üç kurum olarak Türkiye tarihyazımında çok çalışılmayan alanların başında gelen emek hareketi tarihini gündeme taşımak için organize ettiğimiz konferansımız 22 tebliğin sunulmasıyla sona erdi. Konferansı izlemek için gelen dinleyicilerin sayısı bu alana duyulan ilgiyi göstermesi açısından tatminkâr ve umut vericiydi. Kurumların birlikte ortak iş yapmakta hayli çekimser kaldıkları bir ülkede DİSK, Tarih Vakfı ve TÜSTAV olarak verimli, karşılıklı zenginleştirici bir ilişkinin temellerinin atılmasından da kıvanç duyuyoruz. Bu konferans, kurumlarımız arası ilişki ve işbirliğinin yakın gelecekte artarak devam etme iradesini de güçlendirmiştir.
Konferansımız emek hareketi üzerine çalışan tarihçileri bir araya getirmek, işçi sınıfı tarihi üzerine ortaya çıkmış birikimi eleştirel bir çerçevede ele almak ve araştırmacıları arşiv ve kaynaklar meselesi üzerinde yeniden düşünmeye davet etmek için düzenlenmişti. Zira uzun yıllar bu alanda çalışmaktan geri duran araştırmacı ve tarihçilerin en fazla altını çizdikleri husus, tarih yazmak için gerekli ve yeterli kaynakların mevcut olmaması idi. Bu nedenle kendi kurumları bünyesinde çok değerli arşiv kaynakları barındıran üç kurum bu geleneksel iddianın nesnesini ilk ortak konferanslarının teması yaptı.
İki gün boyunca 6 oturumda konuşan katılımcılar, emek tarihi ve emek hareketi tarihinin yazımında kullanılmaya elverişli ve de kullanılması çok önemli açılımlara yol açacak farklı kaynak türleri, arşiv malzemeleri üzerinde durdular. Tarihçilerin geleneksel araştırma yerleri olan yabancı ve milli devlet arşivleri; Emniyet Müdürlüğü ve istihbarat gibi farklı devlet kurumlarının arşivleri; emek hareketinin kurumları olan sendikaların arşivleri; uluslararası sendikal konfederasyon ve yabancı sendika arşivleri; siyasal parti arşivleri; ulusal, yerel ve yabancı basın; TÜSTAV, Tarih Vakfı ve USTE (Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü/Amsterdam) gibi arşiv ve araştırma kurumlarının yazılı ve görsel-işitsel arşivleri, süreli yayın koleksiyonları; kişisel koleksiyonlar; emek hareketi içerisinde yer almış kişilerin anlatıları, hatıraları; fabrika arşivleri; sinema filmleri; sözlü tarih ; edebiyat eserleri, fotoğraflar gibi birçok kaynak çeşidi konferans boyunca irdelendi.
İki günlük konferansımızın başlangıç oturumunda kadınların emek hareketindeki yeri tartışıldı. Tarihin diğer alanlarında olduğu gibi emek hareketinin de cinsiyet körü bir anlayışla incelenmesinin yetersiz olacağı ortaya konuldu. Kadınların, gerek genel emek tarihinin gerekse de emek hareketi tarihinin temel öznelerinden bir tanesi olmalarına rağmen geçmişte yeteri kadar araştırılmadıkları vurgulandı. Yine sadece kadınların anılmasının değil araştırmaların toplumsal cinsiyete duyarlı bir çerçevede gerçekleştirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Ancak yine de konferansımızın emek hareketi bağlamında sınıf ve toplumsal cinsiyet ilişkisini doyurucu bir şekilde tartıştığını söyleyemeyiz. Keza yabancı literatürde çokça sorgulanan sınıf oluşumu ve emek hareketleri ile farklı etnik/dini kimlikler arası ilişkiler konferansımız boyunca çok gündeme gelmedi. Bu konuları da ileride yapacağımız etkinliklerde daha derinlikli bir şekilde ele almayı düşünüyoruz.
Konferans aynı zamanda evrensel anlamda emek tarihi literatüründe sıkça karşılaşılan teorik ve kavramsal tartışmaların da gün yüzüne çıkmasına vesile oldu. İki günlük konferansımız her ne kadar kendisini emek hareketi tarihi ve onun kaynakları ile sınırlandırmış da olsa emek hareketini daha genel tarif eden yaklaşımlar ister istemez emek hareketinin sınırlarını emeğin genel tarihine doğru genişletti. Marksist terminoloji ile ifade edilirse “kendi için sınıf” ile “kendinde sınıf” arasındaki sınır konferans boyunca iç içe geçecek biçimde ele alındı. Emek hareketinin kendiliğinden ve gündelik direnişlerinin ele alındığı tebliğlerde bu durum konunun doğası itibarıyla ortaya çıkarken, kimi tebliğler bunu teorik bir arka plan doğrultusunda bilinçli olarak gündeme getirdi. Bu nedenle emek hareketinin örgütlü ve örgütsüz farklı biçimlerdeki hareketlerine değinilirken dilekçeler, şikayetler, mülakatlar, sorgulamalar gibi farklı belge türlerine de atıfta bulunuldu. Tarihçinin sorduğu soruların çeşitlenmesi, aradığı cevapların farklılaşmasının zaman içerisinde değişik kaynakları gündeme getirdiği görüldü. Bu çerçevede kapsamlı bir tartışma gerçekleştirilmiş olsa da, kaynaklara ilişkin tartışmanın konferansımızda tüketilmiş olduğunu iddia edemeyiz. Kaynakların çok yönlü ve derinlikli bir analizi ve betimlemesi için önümüzde almamız gereken daha çok yol olduğunun ortaya çıktığı kolaylıkla söylenebilir.
Bu çerçevede kaynaklar ile teorik tartışmaların ve kavramsallaştırmaların birlikte ele alınması gerekliliği de bir ihtiyaç olarak ortaya çıktı. Zira işçiyi, emekçiyi, emek süreçlerini, proleterleşme biçimlerini, çalışma ve üretim ilişkilerini nasıl tanımadığınız, emek hareketinin farklı boyutlarını nasıl ortaya koyduğunuz, kaçınılmaz olarak kullandığınız kaynakları da doğrudan belirliyor. Nitekim tartışması yapılmadan, kuramsal olarak tahlil edilmemiş, tartışılmamış ön kabuller yukarıda ifade edilen karışıklıklara ve tartışmaların daha verimsiz geçmesine yol açabiliyor. Bundan dolayı tebliğlerdeki teorik ön kabuller kaynaklara yaklaşımları da doğrudan belirlediğini gözlemledik. Bundan sonraki ortak çalışmalarımızda ve konferanslarımızda bu hususa dikkat çekmeyi düşünüyoruz.
Yine konferansımız çerçevesinde genellikle sözlü tarih için dikkat çekilen sorunların diğer belgeler için de pekâlâ geçerli olabileceğine dair bir tartışma yapıldı. Nasıl ki, sözlü tarihte ifade veren kişi kendi tarihi boyunca edindiği deneyimin süzgecinden geçerek birçok şeyi hatırlıyorsa, çok objektif addedilen sendika belgelerinin ve raporlarının da ağırlıklı olarak sendika yöneticilerinin kabul edebileceği sınırlar içerisinde, bunları kaleme alan profesyonel sendika çalışanlarının zihniyet dünyasının bir eseri olabileceğinin altı çizildi. Keza devlet belgelerinde belgeleri tutanların zihniyet dünyası ve kayıt biçimlerinin de eleştirel olarak ele alınması gerektiği sıkça vurgulandı. Bu anlamda belgelerin kullanılma biçimleri ve arşivlerde çalışma prosedürleri/usûlleri/yöntemleri üzerinde durmak ihtiyacı da iki boyunca gündeme geldi. Bu konu da ileriki çalışmalarımızda göz önünde bulunduracağımız ve çokça cevap üretemediğimiz bir husus oldu.
Sonuç itibarıyla eksiğiyle ve gediğiyle örgütlü emek hareketinin, politikleşmiş işçi eylemlerinin, kendiliğinden ama kolektif işçi eylemliliklerinin, gündelik direniş örüntülerinin, bireysel tepki biçimlerinin, toplumsal bir hareket halini almamış emek seferberlik biçimlerinin, sınıf bilincine sahip olan ve olmayan işçi eylemliliklerinin, farklı kimlik söylemine sahip işçilerin beraberce ve farklı yönleriyle ele alındığı ve bunların tarihi yazabilmek için gerekli kaynakların tartışıldığı bir konferansı geride bıraktık. Yukarıda sözü edilen arşiv ve belge türlerini çok doyurucu bir şekilde olmasa da ele aldık. Bu bize yeni toplantılar organize etmek için de bir vesile teşkil ediyor.
Bu vesile ile konferansta açılış ve kapanış konuşmalarını yapmayı kabul eden fakat rahatsızlıkları nedeniyle toplantılara katılamayan Zafer Toprak ve Mete Tunçay hocalarımıza teşekkür eder ve kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi sunarız. Amsterdam’dan gelerek bizlere USTE arşivleri konusunda ayrıntılı bilgi veren Touraj Atabaki’ye de teşekkürü borç biliriz. Yine oturum başkanlığı yapmayı kabul eden Oya Baydar, Mehmet Ö. Alkan hocalarımıza da minnettarız.
Konferansımız sonunda yapılan toplu değerlendirmelerde üç kurumun bundan sonra da bu alanda birlikte çalışma iradesi vurgulandı. DİSK, Tarih Vakfı ve TÜSTAV 2015 yılında “Ortadoğu ve Balkanlarda İşçi Sınıfının Oluşumu” temalı uluslararası bir konferansın organize edileceğini kamuoyuna ilân etti. Konferans bu toplantılar vesilesiyle emek tarihi alanında çalışan akademisyen ve araştırmacılar arasında yakın gelecekte profesyonel bir ağ kurulmasını temenni etti.
Organizasyon komitesi olarak katkısı ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
19 Kasım 2013
Organizasyon Komitesi
Erden Akbulut
Erol Ülker
M. Erdem Kabadayı
F. Serkan Öngel
Y. Doğan Çetinkaya
Zafer Aydın