Image Map

Taşeron bataklığına ve köleliğe karşı direnmeye devam edeceğiz!

(DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu’nun çalışma yaşamına ilişkin son gelişmeler konusunda yaptığı açıklama)

“TAŞERON BATAKLIĞINA, KIDEM TAZMİNATI HAKKININ YOK EDİLMESİNE, KÖLELİĞE KARŞI DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ!”

“MUTABAKAT YOK, MÜCADELE VAR!”

11 Kasım’da yapılan Üçlü Danışma Kurulu toplantısı ve ardından gerçekleştirilen Teknik Heyet toplantıları ile birlikte, basında birçok haber yer almış; bu açıklamanın yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Bu çerçevede aşağıda öncelikle, DİSK’in genel yaklaşımı sunulmuş, ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın getirdiği önerilere ilişkin DİSK’in özet görüş ve önerileri sıralanmıştır:

  • Bakanlık, temelinde çalışma yaşamının sermayenin talepleri doğrultusunda yeniden yapılandırılmasına yönelik bir paket getirmektedir. Bu paket, dört sacayağı üzerine oturmaktadır: Kıdem tazminatı hakkının fon sistemi ile yok edilmesi, taşeronlaştırmaya ilişkin yasal sınırlamaların kaldırılması, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesi ve esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması. Bu öneriler bir bütün olarak çalışma yaşamının kuralsızlaştırılarak sermaye için dikensiz gül bahçesi haline getirilmesi, işçi sömürüsünün artırılması, işçilerin mevcut hak ve kazanımlarının yok edilmesi, güvencesiz ve esnek istihdam biçimlerinin kural haline getirilmesini amaçlamaktadır.

DİSK, ayrı başlıklarda gündeme getirilen konuları bir bütün olarak görmekte, bu “emeğe saldırı paketinin” tamamına karşı çıkmakta; çalışma yaşamının işçiler aleyhine dönüştürülmesine, işçilerin köleleştirilmesine bir bütün olarak itiraz etmekte ve mücadelesini bu çerçevede sürdürmektedir.

  • Taşeron işçilerin sorunlarının dağ gibi yığıldığı şüphe götürmez bir gerçektir. Ancak sorunların kaynağı, taşeron sisteminin bizatihi kendisidir. Taşeronlaştırma “istisna” olmaktan çıkmış, “kural” haline gelmiş; inanılmaz bir hızla yaygınlaşmış; sorunlar da kaçınılmaz olarak artmıştır. Hal böyle iken, Bakanlık, “taşeronlaştırmayı” daha da yaygınlaştıracak bir öneri ile gelmekte, “uzmanlık” veya “teknoloji” gerektiren tüm asıl işlerin taşerona verilebilmesini teklif etmektedir.

Bakanlık yanlış bir teşhis koyduğu için yanlış bir tedavi önermekte; taşeron hastalığının tüm Türkiye’yi baştan aşağı sarmasını gündeme getirmektedir. Bakanlık, bataklığı kurutmak yerine, “sineklerle mücadele” adı altında bataklığı daha da büyütmeyi, Türkiye Cumhuriyeti’ni Taşeron Cumhuriyetine çevirmeyi; tüm ülkeyi, taşeron bataklığına sürüklemeyi önermektedir.

DİSK, başlı başına bir sorun olan, sorunların kaynağını teşkil eden taşeronlaştırmanın yasaklanmasını ve taşeron işçilerinin “asıl işverenin işçisi sayılmasını” savunmakla birlikte, Bakanlığın asıl işlerin taşerona verilmesine ilişkin sınırların kaldırılması anlamına gelen teklifini, hiçbir koşul ve şart altında, kabul etmemektedir.

  • Yürürlükteki mevzuata göre, bir taşeron ilişkisinin muvazaalı (hileli) olduğu tespit edilirse, o taşeron ilişkisi sona erer ve işçiler başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılır.

Ancak Bakanlık, “muvazaa” ve “asıl işverenin işçisi sayılmayı” kaldırmayı önermekte, taşeron ilişkisinin “kanuna aykırı” olduğunun tespiti halinde, taşeron işçilerine asıl işverenin emsal işçisinin ücret ve haklarının ödenmesini önermektedir.

Bakanlığın önerisine göre, bir taşeron ilişkisinin “kanuna aykırı” olduğu tespit edilse bile bu kanuna aykırı taşeron ilişkisi devam edecek, işçiler kanun dışı taşeronun işçisi olmayı sürdürecektir. Bir hukuk devletinde böyle bir önerinin gündeme getirilmesi dahi endişe vericidir, Sağlık, enerji, maden, eğitim ve karayolları başta olmak üzere birçok sektör ve işletmede muvazaayı kesinleştiren yargı kararlarını uygulanmamakta, Anayasa

 

 

açıkça ihlal edilmektedir. Bakanlık, bu hukuksuzluğa son vermek yerine, bu hukuksuzluğa “kılıf uyduran” bir teklif gündeme getirmekte; adeta kanun dışılığı teşvik etmektedir.

DİSK, kesinleşmiş muvazaa kararlarının derhal uygulanması gerektiğine bir kez daha dikkat çekerken, Bakanlığın kanunsuzluğa kılıf getiren teklifini reddetmekte, “muvazaa” ve “asıl işverenin işçisi sayılma”ya ilişkin mevcut düzenlemelerin sürdürülmesini savunmaktadır.

  • Türkiye’nin de onayladığı ve uymakla yükümlü olduğu ILO’nun 94 sayılı sözleşmesine göre kamuda çalışan taşeron işçilere, kamudaki emsal işçilerin ücret, hak ve çalışma koşullarının sağlanması zorunludur. Ancak Bakanlık, bu zorunluluğu yerine getirmek yerine, kamudaki taşeron işçileri için “ücret skalası” önermektedir. Bakanlığın önerisi, bir müjde değil, aksine “kara haber”dir.

DİSK, ILO’nun 94 sayılı Sözleşmesi gereği kamudaki taşeron işçilere eşit ücret, hak ve çalışma koşullarının sağlanmasının Anayasal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekmekte, ILO’nun 94 sayılı Sözleşmesi uygulanmadığı sürece, işçilere daha düşük ücret ve haklar getirecek bir “ücret skalasını” kabul etmeyeceğini vurgulamaktadır.

  • Taşeron işçilerin, ücretlerin tam ve zamanında ödenmesi, yıllık izin, işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili ciddi sorunlarının olduğu açıktır. Ancak sorunların nedeni yeterli yasal düzenleme olmaması değildir. Gerek kamuda gerek özel sektörde, işverenlerin işçilerin haklarını ihlal etmekte; bu ihlalleri engellemekle sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yerine getirmemektedir. Bakanlık, bu sorunlarla ilgili mevcut mevzuatı tekrar eden öneriler getirmekle yetindiği gibi, “taşeron tanımında değişikliği kabul edin, işçilerin sorunlarını konuşalım” mesajını vermektedir.

DİSK, Bakanlığın, “ya kırk satır ya kırk katır” politikasını şiddetle reddetmekte, taşeron işçilerin sorunlarının taşeronu daha da yaygınlaştırmak için pazarlık konusu yapılmasına karşı çıkmaktadır. Bununla birlikte DİSK, taşeron işçilerin sorunlarının çözümü için her türlü hazırlığını yapmıştır ve katkı sunmaya hazırdır.

  • Ayrıca belirtmek gerekir ki, Bakanlığın taşeron işçilerinin örgütlenmesi ve toplu sözleşme hakkından yararlanmasına ilişkin sunduğu teklifler, sorunu çözmekten uzak, yetersiz ve hukuksal olarak da sakıncalıdır. Taşeron işçiler, farklı işkollarında bildirildiği için, üye olmaları gereken sendikalara üye dahi olamamakta, on binlerce taşeron işçinin sendika üyeliği Bakanlık tarafından kabul edilmemektedir,

DİSK, taşeron işçilerinin sendika üyeliğinin önündeki engeller başta olmak üzere, taşeron işçilerinin sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev haklarının önündeki tüm engellerin kaldırılmasını talep etmektedir.

  • Öte yandan Bakanlık, taşeron işçilerinin “kıdem tazminatı” sorunu üzerinden “kıdem tazminatının fona” devredilmesini önermekte, kayıt dışılığın önlenmesi gerekçesi ile “kiralık işçi” uygulamasını gündeme getirmektedir.

DİSK, kıdem tazminatının fona devredilerek kıdem tazminatı hakkının yok edilmesine ve özel istihdam bürolarına “işçi kiralama” yetkisi verilmesine karşıdır. DİSK, taşeron işçilerin sorunları konuşulurken, kıdem tazminatı fonunun ve işçi kiralamanın dayatılmasını kabul etmemekte, bu konuları hiçbir biçimde müzakere etmeyeceğinin altını bir kez daha çizmektedir. DİSK için, sorun, sadece kıdem tazminatının kaç gün üzerinden ödeneceği değil, esas olarak fon sistemi ile kıdem tazminatı hakkının özünün ve iş güvencesi boyutunun yok edilecek olmasıdır. DİSK, fon sistemini ya da kıdem tazminatı hakkını geriye götürecek başka bir değişikliği, hiçbir biçimde kabul etmeyecektir.

  • DİSK, alanda söylediğini masada söylemeye, masada ifade ettiğini alanda örgütlemeye devam edecektir. DİSK, “köleliğe karşı diren-işçi” kampanyasında Türkiye’nin dört bir yanında vurguladığı üzere, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılmasına, kıdem tazminatı hakkının yok edilmesine, kiralık işçilik ve esneklik uygulamaları ile işçilerin köleleştirilmesine karşı, “güvenceli iş, insanca yaşam” talebi ile yürüttüğü mücadelesini ısrarla sürdürecek ve büyütecektir.

Bugüne kadar yapılan görüşmelerde, Bakanlığın getirdiği öneriler çerçevesinde bir mutabakat oluşmasının mümkün olmadığı görülmüştür.

Bu yüzden sözümüz açıktır: “MUTABAKAT YOK, MÜCADELE VAR!”

*** 

EK:  DİSK’İN ÇSGB ÜÇLÜ DANIŞMA KURULU’NA SUNDUĞU GÖRÜŞ VE   DEĞERLENDİRMELERİ…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI’NIN 11.11.2013 TARİHİNDE ÜÇLÜ DANIŞMA KURULU’NA SUNDUĞU ÖNERİLERE İLİŞKİN DİSK’İN GÖRÜŞ VE DEĞERLENDİRMELERİ

  1. 1.     Tanım ve Kapsam:

DİSK, süreklilik arz eden tüm asıl ve yardımcı işlerde taşeron uygulamasına son verilmesi, gerek kamuda gerekse özel sektörde, alt işveren işçilerinin asıl işveren işçisi sayılmasına ilişkin görüşünü yıllardır ifade etmekte ve bu çerçevede mücadelesini sürdürmektedir.

Ancak Bakanlık, DİSK’in bu talebine olumsuz yanıt vermektedir. Bunun yanı sıra Bakanlığın yaptığı sunumda, İş Yasası’nın 2. maddesinde değişiklik yapılarak asıl işlerin “teknoloji veya uzmanlık gerektiren bölümleri”nin taşerona verilebilmesi öngörülmüştür.

Asıl işlerin büyük çoğunluğu “teknoloji” ya da “uzmanlık” gerektirdiği için, böyle bir değişiklik yapıldığı takdirde, asıl işlerin alt işverene verilmesine ilişkin yasal sınırlama kaldırılmış, hemen hemen tüm asıl işlerin taşerona verilebilmesinin önü açılmış olacaktır.

DİSK, taşeron uygulamasına son verilmesini savunmakla birlikte, Bakanlığın taşeron uygulamasını daha da yaygınlaştıracak teklifine şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu anlamda DİSK’in önerisi, en azından İş Yasası’nın 2. maddesindeki tanımın muhafaza edilmesi; 2. maddenin 8 ve 9. fıkralarında kamuya ayrıcalık öngören düzenlemelerin kaldırılmasıdır.

  1. 2.     Emsal Ücret

Sağlık, eğitim, maden, enerji ve Karayolları başta olmak üzere birçok sektördeki kamu kurum ve işletmelerinde, muvazaalı alt işverenlik ilişkileri tespit edilmiş, bu tespitler kesinleşmiştir. Ancak Anayasa ihlal edilerek, kesinleşmiş yargı kararları uygulanmamaktadır.

Ancak Bakanlığın önerisinde, “muvazaa” ve buna bağlı olarak “alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri” sayılmasına ilişkin düzenlemeler ile iş müfettişlerinin muvazaa incelemesi yapma yetkisi kaldırılmaktadır. Bunun yerine Bakanlık, “kanuna aykırılık” kavramını ve kanuna aykırılık halinde alt işveren işçilerine “asıl işverenin emsal işçi ücreti ve sosyal haklarının ödenmesi”ni önermektedir.

Bakanlığın önerisine göre, bir taşeron ilişkisinin “kanuna aykırı” olduğu tespit edilse bile bu kanuna aykırı taşeron ilişkisi devam edecek, işçiler kanun dışı taşeronun işçisi olmayı sürdürecektir. B öylece, kanun dışı taşeron ilişkilerine kılıf uydurulmuş olacaktır. Bakanlığın, “emsal ücret” önerisi taşeron işçilerini korumayı değil, kanun dışı, muvazaalı taşeron ilişkilerini korumayı ve sürdürmeyi, işçileri taşerona mahkûm etmeyi amaçlamaktadır. Öte yandan taşeron ilişkisinin kanun dışı olduğu tespit edildiğinde, işçiler artık asıl işverenin işçisi sayılmayacağı için, bu kanun dışı taşeron ilişkisi kapsamında istihdam edilen işçilerin geleceğine ilişkin de ciddi belirsizlik ve riskler de söz konusu olacaktır.

DİSK, Bakanlığın bu önerisine karşı çıkmakta, muvazaa ve “asıl işverenin işçisi sayılma”ya ilişkin mevcut düzenlemelerin sürdürülmesini ve muvazaa kararlarının derhal uygulanmasını talep etmektedir.

  1. 3.     Tam ve Düzenli Ücret:

Bakanlık, bazı işler dışında asıl işverenin alt işverenin işçisine ücret ödeyip ödemediğini kontrol etme yükümlülüğü olmadığını iddia ederek, bu yükümlülüğün getirilmesi ve alt işverence ödenmeyen ücretin asıl işverence ödenmesini önermektedir.

DİSK, İş Yasası’nın 2. Maddesinde öngörülen “müteselsil sorumluluk” gereği tüm alt işverenlik ilişkilerinde, asıl işverenin alt işverence ücretin ödenip ödenmediği kontrol etme ve ödenmeyen ücretlerin ödenmesini sağlama yükümlülüğünün hali hazırda mevcut olduğuna dikkat çekmektedir.

Bununla birlikte DİSK, bu yükümlülüğün yasada daha açık bir biçimde ifade edilmesini desteklemekte; işçilerin ödenmeyen ücretlerinin yanı sıra işçilerin sözleşme ve yasadan doğan tüm haklarının (kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai, tatil çalışması vb.), alt işverence ödenmediği takdirde, asıl işverence ödenmesine ilişkin daha açık bir düzenlemenin yasaya eklenmesini talep etmektedir.

  1. 4.     Ücret Skalası:

Bakanlık, kamuda “işin ve işçinin niteliğine göre alt işveren işçileri için bir ücret skalası belirlenmesi” önermekte ve bu sayede çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliğinin giderileceğini öne sürmektedir.

Türkiye’nin de onayladığı, uymakla yükümlü olduğu ve Anayasa’nın 90. Maddesi ile iç hukuktan üstün tuttuğu ILO’nun 94 Sayılı Sözleşmesi’ne göre kamudaki alt işveren işçilerine, asıl işveren işçileri ile aynı ücret, hak ve çalışma koşullarının sağlanması Anayasal bir zorunluluktur.

DİSK, kamuda çalışan taşeron işçilerinin düşük ücret sorununun “ücret skalası” yolu ile değil, ILO’nun 94 Sayılı Sözleşmesi’nin gereği yerine getirilerek çözülmesini, kamudaki alt işveren işçilerine, asıl işverenin işçileri ile aynı ücret ödenmeli, aynı hak ve çalışma koşulları sağlanmasını talep etmektedir. Öte yandan özel sektörde salt işçi maliyetlerini düşürmek için kurulan alt işverenlik ilişkilerinin önüne geçilmeli, özel sektördeki taşeron işçilerinin de emsal asıl işveren işçisi ile benzer düzeyde ücret ve haklara sahip olması sağlanmalıdır.

  1. 5.     Yıllık Ücretli İzin:

Bakanlık, bir yıllık çalışma süresini tamamlayan alt işveren işçilerinin yıllık ücretli izninden son

alt işverenin sorumlu tutulmasını önermektedir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihadı gereği, alt işveren değişirken, alt işveren işçilerinin çalışmaya devam etmesi durumunda, İş Yasası’nın “işyeri devri”ni düzenleyen 6. maddesi uygulanmakta, yalnızca yıllık izin değil, süreye bağlı tüm haklarda (yıllık izin, kıdem ve ihbar tazminatı, iş güvencesi vb.) işçilerin son alt işverendeki hizmet süresi değil, değişen taşeronlardaki toplam hizmet süresi esas alınmakta olup; işçilerin bu haklarından son alt işveren ile asıl işveren müteselsil sorumluluğa sahiptir. Sorun, bir yasal düzenlemenin olup olmaması sorunu değildir; sorun mevcut yasaların ihlal edilmesi sorunudur.

Bununla birlikte DİSK, taşeron işçilerinin süreye bağlı tüm haklarında (yıllık izin, kıdem ve ihbar tazminatı, iş güvencesi vb.) işçilerin değişen alt işverenlerde geçen tüm hizmet süresinin esas alınması ve işçilerin haklarından son alt işverenin (asıl işveren ile birlikte) sorumlu tutulmasına ilişkin açık ve net bir düzenlemenin yapılmasını savunmaktadır.

  1. 6.     Sendikal Örgütlenme ve TİS:

Bakanlık, sendikal örgütlenme için süreklilik arz eden hizmetlerin sözleşmesi en az üç yıllık yapılmasını ve toplu iş sözleşmesine taraf olunması halinde kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolünde öngörülen zam oranı kadar ihale bedelinde artış sağlanmasını önermektedir.

Taşeron işçilerinin örgütlenme sorununun bu öneri ile çözülmesi olanaklı değildir. Öte yandan Bakanlığın taşerondaki toplu iş sözleşmelerindeki ücret artışını “kamu çerçeve protokolü” ile sınırlamayı öngören önerisi, toplu pazarlık özerkliğine ve dolayısıyla Anayasa’ya aykırıdır.

DİSK, Bakanlığın önerilerinin örgütlenme sorununu çözmeyeceğine dikkat çekerken, şu önerileri getirmektedir:

a)              İşkolu barajı sorunu çözülmeli, örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

b)              İşkolları Yönetmeliği’ne bir düzenleme ilave edilerek, taşeron şirketlerin işkolu, asıl işverenin işkolu olarak belirlenmelidir.

c)              Birden çok işyerinde/işletmede alt işveren olarak faaliyet gösteren taşeron şirketlerde, her bir işyerinde/işletmede ayrı ayrı toplu iş sözleşmesi yapılmasına olanak sağlanmalıdır.

d)              Kamuda çalışan taşeron işçilerin, asıl işverenin işkolundaki sendikalara üye olması ve asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının önündeki engeller kaldırılmalı; ILO’nun 94 Sayılı Sözleşmesi’nin gereği yapılmalıdır.

e)              Kamu İhale Kanunu’nda, yukarıdaki çerçeveye uyumlu biçimde gerekli değişiklikler yapılmalı, asgari ihale süresi uygulamasına geçilmeli, taşeron işçilerin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan tüm hakların, hak edişlere yansıtılması sağlanmalıdır.

f)              Özel sektördeki taşeron şirketlerde çalışan işçilerin asıl işverende yetkili olan sendikada örgütlenmesi halinde, asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden doğrudan yararlanabilmesine olanak sağlanmalıdır.

  1. 7.     İş Sağlığı ve Güvenliği:

Bakanlık, “birlikte sorumluluk ilkesi ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden asıl işverenin de sorumlu olduğunun Kanunda açıkça düzenlenmesini” önermektedir.

Taşeron uygulamasının kendisi bir işçi sağlığı sorunudur, taşeronlaştırma doğası gereği işçi sağlığına zarar vermektedir. Hızla yaygınlaşan taşeronlaştırma, iş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına daha çok kapı aralamakta, işçileri sağlıksız, güvensiz koşullarda çalışmaya mahkum etmektedir. Taşeronlaştırmanın daha da yaygınlaşması, bu sorunu daha da derinleştirecektir. Bakanlığın, mevcut mevzuat hükmünü tekrar eden önerisinin hiçbir somut karşılığı yoktur.

Sonuç olarak DİSK, işçi sağlığı bakımından bir hastalıktan farksız olan taşeronlaştırman tümüyle kaldırılmasını savunmakta; en azından riskli sektörlerde taşeronlaştırmaya izin verilmemesini talep etmekte, mevzuatı tekrar etmekten öte geçmeyen bir yaklaşımı reddetmektedir.

  1. 8.     Kıdem Tazminatı:

Bakanlık, kıdem hesabı sistemine geçileceğini ve tüm işçilerin kıdem tazminatı sorununu çözüleceğini öne sürmektedir.

DİSK, kıdem tazminatının fona devredilerek yok edilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. DİSK taşeron işçilerinin sorunları bahane edilerek, kıdem tazminatı fonu üzerinde yapılacak bir müzakere içinde olmayacaktır.

  1. 9.     Uzaktan Çalışma:

Bakanlığın sunumunda İş Kanununa uzaktan çalışma modelinin getirileceği belirtilmekle birlikte, nasıl bir model öngörüldüğüne ilişkin bir bilgiye yer verilmemiştir.

Konuya ilişkin daha kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek için Bakanlığın nasıl bir model öngördüğünü açıklaması gerekmekle birlikte, DİSK, a-tipik, kural dışı ve esnek istihdam modellerine karşı çıkmaktadır.

  1. 10.  Özel İstihdam Bürolarına Geçici İş İlişkisi Kurma Yetkisi Verilmesi:

Bakanlık, özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesini önermektedir.

DİSK, “kiralık işçilik” uygulamasına şiddetle karşı çıkmaktadır. Kiralık işçilik uygulaması, istihdama hiçbir katkı sağlamayacağı gibi çalışma yaşamındaki mevcut sorunları daha da derinleştirecek, güvencesizliği kural haline getirecektir. DİSK, kiralık işçi uygulamasını müzakere etmeyecektir.  

arzuDSC_0155

ITUC ETUC