Image Map

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin Taksim'in 1 Mayıs alanı olduğunu tescil eden kararı bağlayıcıdır

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin 2008 1 Mayıs’ına ilişkin kararını bağlayıcı bulan hukukçular Taksim Alanı “yasağını” değerlendirmek için 15 Nisan 2014 Salı saat 11:00’da DİSK Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi.

MAHKEME KARARINI WORD DÖKÜMANI OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ 

Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu’nun okuduğu basın açıklamasına çok sayıda hukukçunun yanı sıra DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yönetici ve üyeleri de katıldı. Çok sayıda TV kanalının canlı yayımladığı açıklamanın tam metni şöyle:

DSC_5777

İHAM’NİN TAKSİM’İN 1 MAYIS ALANI OLDUĞUNU  TESCİL  EDEN  KARARI  BAĞLAYICIDIR…

DİSK VE KESK’in  İHAM’a  yapmış olduğu  38676/08 no’lu başvuru sonucu;  22 Kasım 2012 tarihinde verilen kararla, Taksim’in 1 Mayıs Alanı Olduğunu; Hükümetin 1 Mayıs 2008 tarihindeki engellemeleri nedeniyle, başvurucuların  “Toplantı ve Toplu İfade Özgürlüğü ile Örgütlenme Özgürlüğü’nün” ihlal edildiğini tespit etti. 

Uzun yıllardan beri emekçilerin, 1 Mayıslarda iktidara ve kamuoyuna seslerini duyurdukları Taksim Meydanı, özellikle 1977 yılında kitleye yapılan saldırı ve 34 emekçinin hayatını kaybetmesi sonucunda, toplum hafızasında önemli bir yer edinmiş ve 1 Mayıs Emek Bayramı, Taksim Meydanı’yla özdeşleşmiştir.

Başta DİSK olmak üzere sendikaların hem emek mücadelesinde kaybettikleri 34 şehidini anmaları ve anılarını korumaları, hem de tüm üyelerinin haklarını ilerletebilmek ve onlar adına sorunları iktidara doğrudan iletebilmek, aynı zamanda kamuoyuna da duyurabilmek için Taksim Meydanı sembol olmuştur. Emekçiler, çalışan kitleler, her 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda bulunmayı görev kabul ederken iktidar da toplumsal muhalefetin bastırılması için 1 Mayıs kutlamalarında Taksim Meydanı’nın kullanılmasına engel olmak istemiş ve her yıl daha da artan şiddetle meydanı emekçilere kapatmaya çalışmıştır.

İHAM, ile Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs kutlamaları için toplum hafızasında ve sendikalar açısından önemli bir yeri olduğu ve bu alanın 1 Mayıs alanı olarak kabul edilmesi gerektiğini, yapılacak miting nedeniyle kent yaşamının etkilenmesinin (trafiğin tıkanmasını, yolların kalabalıklaşmasını) mitingin yapılması için engel kabul edilemeyeceğini açıkça belirtmiştir.

İHAM, ifade özgürlüğünün kullanılacağı yeri seçmenin de hak kapsamında olduğunu tespit etmiş, hükümetin görevinin bu hakkın kullanımını güvence altına almak olduğuna hükmetmiştir.

Hükümet yetkililerinin, valilik ve emniyet müdürlüğünce 1 Mayıs anmasını engellemek için gerekçe olarak ileri sürdükleri grubun içinde marjinal grupların olduğu ve provokasyon olacağı şeklindeki istihbarat bilgilerinin  gerçeği yansıtmadığı da karar metninde açıkça tespit edilmiştir.

İHAM yaptığı incelemede;

*Toplantı ve Gösteri Yapma Hakkının, gösterinin yapılacağı yeri belirlemeyi de kapsadığına,

*DİSK’in üyelerini anmak için Taksim Meydanı’nı kullanmak istemesinin hakkı ve üyelerine karşı görevi olduğuna,

*Bu gösterilerden günlük yaşam  etkilense bile Hükümetin, barışçıl hakkın gerçekleştirilmesi konusunda hoşgörülü olması gerektiğine,

*Hükümetin hakkın kullanımını engellemek için ileri sürdüğü, “DİSK binasından taş atıldığı, göstericiler arasında yasadışı örgüt üyelerinin bulunduğu” gerekçelerinin kanıtlanamadığına,

  • Şişli Etfal Hastanesine atılan gaz bombasının hiçbir haklı gerekçesinin olmayacağına,
  • Tüm bunların İfade ve Toplantı Özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermişti.
  • Hükümet bu karara itiraz etmeyerek, kararın içerdiklerini kabul etmiş oldu, hem de karar kesinleşti.
  • Bu karar ile ; ilk defa bir meydan, ulusalüstü hukuk alanında bir hakkın temel unsuru olarak kabul edildi. Bu kararla Taksim Meydanı, 1 Mayıs kutlamalarının İstanbul’daki adresi olarak tescillendi ve ilk kez bir meydan, Taksim Meydanı, İnsan Hakları Avrupa Sisteminde bir özne olarak yer aldı.
  • İHAM kararıyla doğan uygulanma zorunluluğu ile birlikte, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ın kutlanmasını sağlamak Hükümetin  görev ve yükümlülüğü haline geldi.

2008 yılının 1 Mayıs’ında, mitinge katılmak üzere İstanbul ve ülkenin çeşitli yerlerinden gelen katılımcılar, DİSK’in önünde toplandıkları sırada yollarının çok büyük bir polis barikatı ile kesilmesi, üzerlerine tazyikli su sıkılması, gaz bombası atılması, binanın içine de gaz bombası atılmasıyla kitlelerin Şişli bölgesinden çıkışı engellenmiş, Taksim Meydanı çok yönden abluka altına alınmış, Taksim’e ulaşımı sağlayan toplu ulaşım araçları, metro, otobüs, vapur seferleri durdurulmuş, emekçilerin Taksim’e girişine izin verilmemişti.

Hükümet yetkilileri; 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasının İstanbul için büyük bir risk oluşturduğu, burada yapılacak miting  sırasında yasadışı örgütler tarafından olay çıkarılacağı şeklinde istihbarat aldıkları, Taksim’de kutlama ve anma yapmak isteyen ve  kitleleri Taksim Meydanı’nda buluşmaya  çağıran DİSK ve KESK Yöneticilerinin suç işlediği konusunda açıklamalarda bulunmuş, hatta “ayakların baş olduğu” ifadeleri bile kullanılmıştı. Tüm bu yaşananlar üzerine DİSK ve KESK, 1 Mayıs kutlama haklarının şehrin özellik gösteren ve toplumun hafızasında yeri olan bölgelerinde miting yapma haklarının engellenmesi, miting için çağrıda bulundukları  kitlelere saldırıda bulunulması, sendikal haklarının ve görevlerinin engellenmesi, Toplu İfade ve Gösteri Haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile İHAM’a başvuruda bulunmuşlardı.

İHAM  verdiği karar ile Hükümetin Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamasını engellemesinin Toplantı ve İfade Özgürlüğünün ihlal  edildiği, Hükümetin kısıtlama için kullandığı gerekçelerin gerekli ve kanıtlanabilir olmadığı, Toplantı Yapma Özgürlüğünün toplantının istenilen yerde yapılmasını da kapsadığı, soyut ve kanıtlanamayan bahanelerle emekçilere kapatılmak istenen ve kapatılan Taksim  alanının kutlama alanı olduğunu tescil etmiş oldu.

İHAM yaptığı incelemede, Toplantı ve Gösteri Yapma Hakkının, gösterinin yapılacağı yeri belirlemeyi de kapsadığını, DİSK’in üyelerini anmak için Taksim Meydanı’nı kullanmak istemesinin hakkı ve üyelerine karşı görevi olduğunu; bu gösterilerden günlük yaşam  etkilense bile Hükümetin, barışçıl hakkın gerçekleştirilmesi konusunda hoşgörülü olması gerektiğini, hükümetin hakkın kullanımını engellemek için ileri sürdüğü, “DİSK binasından taş atıldığı, göstericiler arasında yasadışı örgüt üyelerinin bulunduğu gerekçelerin  kanıtlanamadığına, Şişli Etfal Hastanesine atılan gaz bombasının hiçbir haklı gerekçesinin olmayacağına, tüm bunların İfade ve Toplantı Özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi.

Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs Alanı Olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce tescillendi. İlk defa bir meydan, ulusalüstü hukuk alanında bir hakkın temel unsuru olarak kabul edildi. Bu kararla Taksim Meydanı, 1 Mayıs kutlamalarının İstanbul’daki adresi olarak tescillenmiş, ilk kez bir meydan, Taksim Meydanı. Avrupa İnsan Hakları Sisteminde bir özne olarak yer almıştır. Üzerinde bu kadar tartışmalar yapılan, uğruna bedeller ödenen, sendikaların tarihinde, yaşayanların anılarında ve türkülerde bile emekçilerle anılan Taksim Meydanı böylece, ününe yakışır bir şekilde “Emekçilerin 1 Mayıs Meydanı” olarak uluslararası hukuk tarihine geçmiştir.

İHAM bu kararda “Örgütlenme Özgürlüğü” açısından da oldukça kapsamlı ve net tespitler yapmıştır. Sendikaların, sendika olmalarından kaynaklanan toplanma özgürlüğü ve 1 Mayıs kutlama hak / yetki ve özgürlüklerine sahip oldukları tespit edilmiştir. İHAM, bu tür gösterilerde kurumlar ve kişilerin bir bütün olduğunu, Sendikaların, hem Taksim katliamını anmak için düzenlenen gösterinin organizatörleri olarak doğrudan mağdur, hem de göstericiler adına da mağdur edildiklerini belirtmiştir. İHAM; Sendikaların, üyelerini, sendikanın işlevi ile ilgili konularda temsil etme hakkına  sahip olduğu, bunun için özel olarak üyelerinden vekalet almalarının gerekmediği tespit edilmişti. Bu doğrultuda da, “ 1 Mayıs 77′de ölenleri anmak ve işçi olmak gerekmediğini tespit etmiştir. Bayramını kutlamanın da açıkça ilgili iki sendikanın yetkisinde olduğunu; bu hakkın kullandırılmamasının İHAS 11.m.nin ihlalini oluşturduğu”nu belirtmiştir.

Kararın Etkileri :

a) Uygulanma Zorunluluğu: Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ın kutlanmasını sağlamak Hükümetin görevi olmuştur.

Kamu Düzeni ölçütü: İnsan Hakları değerler sisteminde kamu düzeni uluslararası bir kurum olarak ele alınır, bu kurum gereği Hukuk Devletin gerçeklesme şekli olarak, Hukuk Kurallarının uygulanma zorunlulugu, Hukuk Kurallarını oluşturan Mahkeme Kararlarının da uygulanması zorunluluğunu tüm taraf ülkelere yüklemiştir. Hükümet, İHAM tarafından 27.11.2012 tarihinde verilen bu karara itiraz hakkını kullanmamış, kararda yapılan tespitleri kabul etmiştir. İHAS 46 m./1 İHAM kararlarına uyma yükümlülüğünü düzenlemiş, İHAS 44 m.de kararlara uymamanın Bakanlar Komitesinin Denetimini gerektireceği yaptırımını düzenlemiştir.

1 Mayıs’ın kutlanmasını sağlamak Hükümetin görevi

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 19 Ocak 2000 tarihli kararı ile de İHAM kararlarına uyma yükümlülüğünü idari bir organ olarak da teyit etmiştir.

Anayasa 90.m/ son fıkrasında uluslararası sözleşmelerin doğrudan uygulanacağı düzenlenmiştir. “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.”

Tüm bu ulusal ve uluslararası düzenlemeler gereği bu karar uygulanması gerekli bir karar olmuştur. Kararın gereği gibi uygulanabilmesi için Hükümet gerekli önlemleri alıp, Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’a hazırlamalıdır.

Aksi halde, İHAS 44.m. gereği Bakanlar Komitesi denetimi ile karşı karşıya kalacaktır:

a. Taksim Meydanı, 1 Mayıs’ta kutlamalara hazır olmalıdır.

Taksim Meydanı üzerindeki kısıtlama ve yasaklama bu kadar ayrıntılı incelenmiş, Hükümetin her tezi cevaplandırılmış ve Taksim’in kent hafızasındaki yeri bu kadar açık olarak tespit edilmişken, hiçbir bahane 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına gerekçe olamaz, gerekli önlemler alınarak Meydan 1 Mayıs’a hazırlanmalıdır.

b. İçtihat olarak “Devam Eden Davalar’a Etkisi:

Çok kapsamlı olan bu karar, ülkemizde yaşanan ifade özgürlüğü ve toplu gösteriler konusundaki sorunlara ve yürüyen davalara da etkili olacaktır.

Barışçıl Toplu Gösterilerinin dolaylı, soyut gerekçelerle engellenmemesi, Hükümetin bu gösterilere tolerans göstermesi gerektiği açıkça ortaya çıkmıştır.

Buna göre; HES’lere karşı yapılan Hopa’daki gösteriler; Hopa’daki Metin Lokumcu’nun öldürülmesini protesto eden gösteriler; öğrencilerin, emekçilerin, öğretmenlerin, toplumun her kesiminin barışçıl olarak yaptıkları gösteriler, ODTÜ’ndeki Başbakanı protesto, üniversitelerdeki protestolar, Cumhuriyet Bayramının kutlanması, Toplu İfade Özgürlüğü kapsamında kalacaktır. Bu gösterilerin engellenmesi hakkın ihlali olacaktır.

Aynı şekilde “Gezi Direnişi ya da Haziran Direnişi olarak adlandırılan hak kullanımında da eylemciler barışçıl ifadeleri için istedikleri yeri seçme hakkına ve güvenlik içinde bu haklarını kullanılmasını  hakkına sahiptirler.

c. AKP binalarının dokunulmazlığı olmadığı tespit edilmiştir.

Yukarıda ayrıntılı olarak belirttiğimiz şekilde, İHAM kararı ile göstericilerin, gösteri yerini belirleme özgürlüğünün de ifade özgürlüğü kapsamında olduğunun tespiti, iktidara seslerini duyurmak isteyen göstericilerin AKP binaları önünde de toplanabileceklerini, şimdiye kadar AKP binaları yakınında yapılan her gösterinin, hemen ve şiddetle engellenmesinin de karar doğrultusunda, İHAS 11.m.nin  ihlalini oluşturacağı açıkça anlaşılmaktadır.ü

Sonuç olarak, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin incelediğimiz bu kararındaki usule ilişkin bu tercihlerimizi onaylaması ve esasa ilişkin tespitleri, Mahkeme’nin Türkiye’de 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmak istenmesinin nedenlerini iyi incelediğini göstermektedir. Bu inceleme sonucunda, Sendikal Hak ve Yetkiler konusuna katkı yapıldığı gibi, İfade Özgürlüğü’nün mekan bakımından kullanılması konusuna yapılan katkı da karara emsal olma niteliğini kazandırmıştır.

Hükümetin karar gereğinin yerine getirmemesi nedeniyle başvurulan hukuk yolları :

Bu karar kesinleştiği halde, siyasi yetkili ve bürokratlar kararın uygulanması için gerekli önlemlerin alınmasını sağlamamış tam tersine, yine Taksim’I 1 Mayıs kutlamalarına kapatmışlar, çağrıcıları da suçlu ilan etmeye devam etmişlerdir.

Başbakanın beyanlarında Savcılık ve Mahkemeleri de etkilemeye çalışmıştır.

Tüm bu  beyan ve uygulamalara karşı  Basvurucular, T.c. Başbakanının 4/5/2013 tarihinde yapmış olduğu bir konuşma sırasında sarf ettiği sözler nedeniyle yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarını işlediği iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardır. Başvurucuların sikayeti ile ilgili olarak inceleme başlatan Ankara Cumhuriyet başsavcılığı 29/5/2013 tarih ve K.2013/1314 sayılı kararıyla iddialarla ilgili olarak kovuşturma yapılmamasına karar vermistir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının anılan kararına başvurucuların yapmış olduğu itiraz, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30/7/2013 tarih ve 201312772 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiş ve karar 3/9/2013 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir.

Bu karara karşı da Anayasa Mahkemesi’ne 2013 / 7497  sayı ile Bireysel Başvuruda bulunulmuş, mahkemece bu talep hakkında kabul edilemezlik kararı verilmiştir.

Görüldüğü gibi 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması uluslararası alanda çok açık kabul edilmişken ve uygulanmak zorunda iken, hem yürütme hem de yargı bu hakkın kullanımı için gerekli tedbirleri almamıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına karşı da tarafımızca İHAM’a başvurulmuş olup, hem yürütmenin eylemlerinin hem de yargı kararlarının etkili uygulanmasını sağlamak için her alanda  mücadeleye devam edilmektedir.

TAKSİM’in 1 Mayıs kutlamasına açılmasını güçlendiren artı nedenler:

1)    1 Mayıs resmi tatil günü ilan edilmiştir. Sokak ve caddelerde geliş-gidişi olumsuz etkileme olasılığı azalmıştır.

2)    2013 1 Mayıs’ı, inşaat nedeniyle engellenmek istenmişti; artık o neden geçerli değildir.

3)    Anayasa’da güzergâhı belirleme yetkisi, mülki idare amirlerine verilmemiştir (Daha doğrusu bu yetki, 2001  değişikliği ile Anayasa’dan çıkarılmıştır.)

4)    Kaldı ki, 1 Mayıs,  zaman zaman yapılan gösteri ve yürüyüş olmayıp, sadece yılda bir kez yapılan bir emekçi etkinliği olduğundan kamu makamları bu konuda elden geldiğince esnek ve hoşgörülü davranmak durumundadır.

ITUC ETUC