Türkiye’deki Neoliberal Politikaların Sonucu: Soma’da İş Cinayeti
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu 3. Kongresi 6(d) Nolu ‘Acil Karar’
TÜRKİYE’DEKİ NEOLİBERAL POLİTİKALARIN SONUCU: SOMA’DA İŞ CİNAYETİ
23 Mayıs 2014, Berlin
160 ülkeden 1500 delegenin katıldığı ITUC 3. Kongresi’nde Soma Katliamı’na ilişkin olarak aşağıdaki karar alınmıştır.
13 Mayıs 2014 tarihinde Türkiye Soma’da bir maden ocağında patlama oldu; 300’den fazla madenci korkunç şekilde yaşamını yitirdi. Bu olay ülke tarihinin en kötü endüstriyel trajedisidir.
Bu trajedi münferit bir olay değildir. Türkiye maden işçileri açısından ölümlü ve yaralanmalı iş kazası oranlarının fazlalığı söz konusu olduğunda dünyada 3. sırada gelmektedir. 2013’te yaklaşık olarak 13,000 madenci madenlerde yaralandı. 2000 yılından bu yana 1,308 maden işçisi üzücü şekilde işyeri kazalarında öldürüldü.
Bu kazalar işletmenin karının artırılması için uygulanan politikaların ve tüm risklerin işçilerin üzerine kaydırılmasının doğrudan sonucudur. Maden işkolunun özelleştirilmesi ile işyeri güvenliğinde hızlı bir düşüş olmuştur. Söz konusu düşüşün sebeplerinden birinin yaygın biçimde taşeron kullanımı olduğu gibi taşeronların işçilere yeterli eğitim ya da donanımı temin etmeyişi ve işyerindeki işçi sağlığı, iş güvenliğine yönelik önlemlere dikkat etmeyi reddetmesi de diğer bir sebeptir. Soma’daki madencilerin çoğu asgari ücret düzeyinde kazanan kayıt dışı işçilerdir.
Aynı zamanda, hükümet güvenliğin temin edilmesi için madenlerin yeterli ölçüde denetlenmesi için herhangi bir çaba sarf etmemiştir. Maden işkolundaki ölüm ve yaralanmalara ilişkin yüksek rakamların ışığı altında, hükümetin tutumu ciddiyetsiz ve kabul edilemezdir. Çalışma Bakanlığı madenin en son 2014 Mart’da olmak üzere 2012’den beri sekiz kez denetlendiğini iddia etmekte ve kanuna uygun olduğunu ifade etmektedir. Bu korkunç patlama göz önüne alınacak olursa söz konusu denetimlerin kuralsız, etkisiz ve yanıltıcı olduğu ortadadır. Eğer yerinde denetimler gerçekleştirilmiş olsaydı, oradaki kardeşlerimiz muhtemelen bugün hala hayattaydılar.
Hükümet, Soma ilçesinde mesleki kazalara ilişkin sayının yüksek olması ve zayıf güvenlik önlemlerine yönelik meclis soruşturması başlatılmasına ilişkin önergeyi veto etmiştir.
Trajedinin üzerinden 24 saatten az bir süre geçmişken, Başbakan ölen işçiler ve ailelerini tümüyle hor görmüş ve ‘bu kazalar olağan şeylerdir’ açıklamasıyla halkı öfke patlamasına sürüklemiştir. Başka ülkelerde bazısı 100 yıl önce vuku bulmuş maden felaketlerini gerekçe göstermek suretiyle Soma faciası için kaygı duyulmasına sebep olmadığını belirtmesi buna delil gösterilebilir.
Hükümet Soma’da gösterileri yasaklamıştır. Cuma günü polis plastik mermi, biber gazı ve tazyikli su kullanmak suretiyle protestocular ile çatışmıştır. Akabinde Cumartesi günü polis kontrol noktaları kurarak sendika temsilcileri ve avukatlar da dahil olmak üzere onlarca kişiyigözaltına almıştır.
DİSK Genel Başkanı kardeşimiz, Kani Beko, Soma mağdurları için İzmir’de düzenlenen bir miting sırasında polis saldırısı sonucu hastaneye kaldırılması nedeniyle ITUC Kongresi’ne katılamamıştır.
Hükümet yıllardır işçilere ve sendikalara karşı saygısız bir tutum sergilemiştir ve sendika karşıtı sert bir kampanya yürütmektedir; işçilerin özgürce bir araya gelme, örgütlenme ve toplu sözleşme hakkını defalarca ihlal etmiştir.
HATIRLANMALIDIR Kİ: Birçok ülkede işçiler hükümetin ve işverenin umursamazlığı, özelleştirme, kuralsızlaşma ve/veya kanun icrasının yoksunluğundan ötürü işyeri yaralanmaları ya da ölümlerinden mağdur olmuştur.
BU NEDENLE HÜKÜMETTEN, sık ve yetkin maden denetlemeleriyle işçi sağlığı ve iş güvenliği yönetmeliğine tam anlamıyla uyumu sağlamasını,
Sendikalara karşı giriştiği saldırılara bir an önce son vermesini TALEP EDİYORUZ.
BU NEDENLE SOMA’DAKİ HOLDİNGLERİ, işçi haklarının ihlaline yol açan taşeron kullanımı uygulamasına son vermeye,
Tüm işçilerin uygun biçimde eğitimden geçirilmesini sağlamaya ve gerekli tüm emniyet donanımını temin etmeye ÇAĞIRIYORUZ.
Bu felaketin sorumlularının adalet önüne çıkarılmasından emin olmaları için Türkiye’deki kardeşlerimizin yanında duracağımızı,
Türkiye’de işçi haklarına saygı gösterilmesi için kampanya başlatılmasında ITUC’a katılacağımızı ve
Tüm ülkelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği yasalarının uluslararası normlara uyumlu hale getirilmesi için çalışacağımızı ve gelişmeleri gözlemlemek için Türkiye’ye üst düzey delegasyon göndereceğimizi,
İş yeri yaralanmaları ve ölümlerinin önemli sebeplerinden biri olan güvencesiz işlerle mücadele edeceğimizi,
Karı insan faktörünün önünde tutan her türlü sistemle mücadele edeceğimizi,
TAAHHÜT EDERİZ.
Kararın İngilizcesi için tıklayın