MADIMAK KATLİAMI’NI UNUTMAYACAĞIZ!..
Türkiye’nin yüz yıllık siyasi tarihi katliamlar ve siyasi cinayetlerle doludur. Bu katliamların büyük bir bölümünde katliamcılardan, katillerden hesap sorulmadığı gibi, olayların perde arkası devlet tarafından hiçbir zaman aralanmamış, bizzat devlet eliyle üzeri örtülmeye çalışılmıştır.
Gerici, faşist güçlerin planlı organizasyonlarından biri de, 2 Temmuz 1993’de 35 insanın yakılarak katledildiği Sivas-Madımak Katliamı’dır.
Diğer politik katliamlarda olduğu gibi Sivas’ta da bütün deliller yok edildi, olayın gerçek yönlendiricileri yargı karşısına çıkarılmadığı gibi, yıllarca elini kollunu sallayarak Sivas’ta gezmelerine izin verildi. Bir şekilde tutulup yargılananlar ise kollandı, hafif cezalarla göstermelik kararlar verildi ve en önemlisi de, hem dönemin Adalet Bakanlığını yapan şahıs tarafından ve hem de bugünkü AKP hükümetinin birçok avukat milletvekili tarafından savunuldular.
Sivas Katliamı’nda işlenen suç, insanların düşünce ve kimliklerinin yok edilmesi maksadıyla katledilmesi ve dolayısıyla insanlığın katlidir. Yani Sivas Katliamı Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesince düzenlenen “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar” başlığı altında değerlendirilmesi gerekirken ve aynı kanun bu suçlarda zamanaşımı olamayacağını da hüküm altına almışken, uzadıkça uzatılan göstermelik yargılamaların sonucunda Sivas Katliamı Davası AKP hükümetinin “büyüklüğüyle” övündüğü adliyede “zamanaşımı”yla sonuçlandırılmıştır.
Sivas Katliamı’nın bütün sorumluları açığa çıkartılıp hesap sorulmadığı müddetçe toplumun vicdanında kanayan bir yara olarak kalacaktır! Gerek Roboski Katliamı, gerek Gezi Parkı Direnişi ve gerekse Soma Katliamı’nda AKP siyasetine sirayet eden anlayış iktidarda kaldığı sürece, katliamcılardan, darbecilerden, failleri meçhul bırakılan binlerce cinayet işleyen katillerden gerçek anlamda hesap sorulmayacağı da acı bir gerçektir.
Fakat Sivas Katliamı’nın bütün sorumluları tarih ve vicdanlarda mahkum edilmişlerdir ve gün gelecek, diğer tüm katliamlar gibi Sivas Katliamı Davası da genişletilerek tüm idari ve siyasi sorumluları yargı önünde hesap vermekten kurtulamayacaklardır.
Sivas Katliamı bugün hâlâ toplumun vicdanında kanayan bir yara olarak duruyor! Geçmişi kapatmaya ve unutturmaya çalışmakla değil, onunla yüzleşerek toplumsal barışı sağlayabileceğimiz unutulmamalıdır.
Almanya’nın Solingen kentinde neofaşistler tarafından yakılarak öldürülen 5 Türk’ün evi, bir yıl sonra müze yapılmıştır. Bu, toplumda ayrılık ve farklılıkları derinleştirmemiş, aksine, gelecek kuşaklara gericiliğin ve ırkçılığın boyutları anlatılarak toplumun vicdanı tazelenmiştir.
Ülkemizde de acilen bu yolda adım atılarak Madımak’ın müze yapılması, toplumumuzun vicdanındaki yaraların sağalmasını sağlayacaktır.
İnsanlık düşmanı gericiliği ve ırkçılığı bir kez daha lanetliyor, yitirdiğimiz canları 21 yıl sonra aynı duygularla anıyoruz.